Her geçen gün farklılaşan ve çok çabuk değişen satın alma şekilleri büyük bir hızla yoluna devam ediyor. Ezberlerin bozulduğu ve aslında hiç kimsenin alışık olmadığı dönemler yaşıyoruz. Herhangi bir projenin başarılı bir sonuç vermesi öngörüsüyle milyonlarca dolar para ve emek harcayan çok büyük teknoloji firmaları bile, doğru olduğunu düşünerek yola çıktıkları pazarlama stratejileriyle çuvallayıp, öylece ortada kalıyorlar.
Dikkat ederseniz yukardaki paragrafın başında “Satın alma şekilleri” diye bir tabir kullandım. Oysa ki yıllardır istatistiklerden eğitime, projelerin sunumundan dönemlik satış raporlamalarında bile kullanılan başlıca kalıp “Satın alma alışkanlıkları” idi. Yani satın alma davranışı denilen bir sürecin sonunda, izlenen ve belirli kriterlerle incelenen hatta bilimsel bile sayılabilecek bir pazarlama ve satış kurguları için harika bir bilgi kaynağıydı.
Evet, maalesef artık “alışkanlık” falan yok. İhtiyacın belirmesinden tutun da karar verme anına kadar olan bütün tüketici davranışları artık çok daha hızlı, çok daha yakalanması ve araya girilmesi zor bir akış içerisinde. Yakalayamadığınız ve araya giremediğiniz satın alma sürecinde ise çok daha belirsiz. Sizin de çok iyi bildiğiniz gibi, artık her şey çok daha sert ve çok daha zor.
Tatil kavramı da, değişen trendler ve oluşan yeni seyahat kültürleriyle bambaşka haller alıyor. Bir örnek verecek olursak; bundan onbeş yıl önce tatile çıkmak için otobüs yolculuğu bile birçok kişi için tatilin başladığı keyifli anlardan biriydi. Ancak günümüzde yapılan araştırmalara göre seyahat edenlerin yüzde altmışına yakın bir kısmı tatil ve seyahatten büyük keyif aldıklarını ancak yolda olmaktan nefret ettiklerini söylüyor.
Eskiden her insana büyülü gibi gelen uçak yolculukları, günübirlik veya birkaç günlük gerçekleştirilen iş seyahatleri gibi nedenlerle ayda dört beş kez yapıldığından sıkıcı bir hal aldı. Havaalanı abukluklarıyla uğraşmak istemeyen birçok kişi seyahatlerde yavaşlamayı tercih ediyor. Yavaş tatil, yavaş seyahat istiyor.
Belirli bir dönemde süreli bir şekilde gerçekleştirecekleri bir tatile herhangi bir aracı karıştırmak istemeyen bir tüketici kitlesinin artmakta olduğu herkes tarafından biliniyor. Ancak örneğin Batı Avrupa’da, böyle olduğunu söyleyip yine de bu satın alma işlemine bir aracı karıştıranların oranı yüzde yetmiş gibi bir rakama ulaşmış. Araştırmaya katılanların bu aracıyı satın alma işlemine dahil etmelerinin neredeyse tek sebebi “Daha uygun ulaşım fiyatı” olmuş. Yüzde yetmiş yine de iyi bir oran değil mi?
Peki ya bu oranın bir önceki yıla göre yüzde kırk eksildiğini eklesem? Sanırım değişim farkında olduğumuzdan bile hızlı bir şekilde gerçekleşiyor.
Turizmi istatistik ve yıllara göre değişen sayılara indirgediğimiz son birkaç yılda, bu istatistik ve sayıları okurken sadece bildiğimiz nedenlerle kalmamak gerekir diye düşünüyorum. Yani en azından şimdilik. Çünkü bu yazı yayımlanana kadar birçok şey değişmiş olabilir!