İŞ’te İnsanların bu sayısının konuğu Tanrılar Dağını Olympos yapan adam olarak dünyaya ün salan Ağaç Evlerin ve Kadir’in Ağaç Evleri’nin yaratıcısı Kadir Kaya oldu.
Merhaba Kadir Bey, İŞ’te İnsanlar okuyucuları sizi tanıyor ama bir de sizin ağzınızdan Kadir Kaya’yı tanıtır mısınız?
Ben 1956 yılında Dünyanın en uzun 2’nci Kanyonlarından olan Uşak, Ulubey’de doğdum. Köyüm 30 haneli küçücük bir köydü. İlk, Orta ve Lise öğrenimimi Uşakta bitirdim. Yüksek okulu Gazi Fransızca öğretmenliğinde Ankara’da okudum. Daha sonra 12 sene kadar Ankara’da çalışma imkanım oldu. Yani Hem çalıştım hem okudum. Bizim zamanımızda öğretmenlik zordu ve ben özel sektör dışında öğretmenlik yapmadım. Hayalim olan Güneye yerleşmek istedim.Önceden Alanya ve Side’ye tatile giderdim.
Benim bir sloganım var, “Geldim, Gördüm, Kaldım” o sloganın aynısını Olympos’ta kendime uyguladım. Kemerden bu yana hiçbir otel yoktu 35 sene evvel. Zaten Kemer’de toplamda 800 kişiydi.
Peki Kadir Bey Olympos’u neden tercih ettiniz?
Olympos’tan önce Çam yuva da kaldım. Sonra Ulupınar’da bir restoran kiraladım. O sıralar Olympos’u soran turistler vardı ve bende bir göreyim ona göre doğru bilgiler vereyim dedim. Bende bilmiyordum yani. Gittim ve gördüm.
O günden sonra tek hayalim oldu. Burada yaşamak istedim. Yıllarca hayalim olan ağaç evleri burada kurmaya karar verdim. Ben doğayı bozmadan da evler yapılabileceğini düşünerek farklı bir turizm yarattım. İlk başlarda karavan ve çadır turizmi yaptım. İlk ağaç evi kendim için yaptım. Gelen herkes benim kendime yaptığım ağaç evde kalmak isteyince bir tane daha, sonra bir tane daha derken burasını yarattım.
Bana çok fazla teklif geldi. “Gel bunu başka ülkelerde de yapalım” diye. Ancak ben kendi ülkemde kalmak istedim. Doğaya zarar vermeden alternatif bir turizmde olacağına inandığım için. Bürokrasinin hantallığından ve yavaşlığından uzun yıllar Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılandım. Karar verecek veya onay verecek bir kurum olmadığından. O yıllarda (34 yıl önce) kraldan çok kralcılar çıktı karşıma.
Ancak hepsinden anlımın akıyla çıktım. Yıllardır da birçok ödül aldım.
Kadir Bey sizi bildik bile yurt dışındaki bütün fuarlara kendi imkanlarınız ile katılıp Türkiye ve Olympos’un tanıtımını yapıyorsunuz. Fuarlara katılmak ve stantlar açmak nereden aklınıza geldi.
Bölgenin alternatif turizm için çok ideal olduğunu düşündüm. Yani bitmeyen bir hazinenin üstünde oturuyoruz. İnsanların buraya gelmesini sağlamam gerekiyordu ki bölge canlansın. Yeni Zellanda, Avusturalya, Güney Amerika’dan tutunda Kanada ve İngiltere’de neredeyse 30’dan fazla stant açtım. Bunlar Turizm Bakanlığımızın katılmadığı fuar ve statlardı.
Gerçi son 8-10 yıldır Bakanlığın stantlarına katılıyorum ama, bu tür tanıtımlar benim tarzım olmadığını anladım. Bundan sonra tekrardan kendi başıma fuarlara katılıp stantlar açmaya devam edeceğim. Ben fuarlardan daha çok festivaller, etkinliklere katılmak istiyorum. Yani birebir insanlarla temas kuracağım yerlerde tanıtım yapmaya devam edeceğim.
KIŞIN BANKALARDAN KREDİ ÇEKTİM. YAZ SEZONUNDA ÖDEDİM.
Bugüne kadar 250’den fazla stant açtım. Bunların çoğunu kendi imkanlarımla gerçekleştirdim. Buralarda ki ulaşım, konaklama ve diğer giderlerimi hep kendi cebimden karşıladım. Buralarda bu tür tanıtımlar yapmak hiç te kolay değil. Maddi güç gerekiyordu. Bende, kışları kredi çekerek, yazları ödeyerek bu günlere kadar getirdik burayı.
Masa başında oturarak bu işlerin yapılmayacağını da artık bazı arkadaşların öğrenmesi gerekiyor. Yıllarca tanıtımın nasıl yapılacağını bilmeden, tanıtımlara başlamadan yıllarca oteller yapıp durduk.
Bu sene şu kadar turist geldi diyoruz. Bunun artı yönlerine bakmak lazım. Yani harcama noktasına. Yurt dışında 80-100 Euro’ya oda kahvaltı kalırken buralarda 20-25 Euro’lara otellerde müşteri ağırlıyoruz. Hem de her şey dahil.
Bu şekilde müşteri geldi diye sevinmemize gerek yok. Çarpan etkisine bakmak lazım.
Kadir Bey bunları söylemişken o zaman hemen size “Her Şey Dahil Sistem” hakkındaki düşüncelerinizi de soralım.
Kesinlikle katılmıyorum. Belirli bölgelerde birkaç otelde her şey dahil sistem olabilir ama arkasındaki apart otellere kadar her şey dahil olmasına gerek yok. Oteller birbirinin ayaklarına basarak ilerlemeye çalışıyor. Kim tur operatörlerine 1-2 Euro düşüğüne fiyat verirse müşteri kazanıyor. Bu arada senin otelinin iyi veya kaliteli olmasına gerek yok. Fiyat politikası müşteri kazandırıyor.
Ben bunlardan dolayı bugüne kadar hiçbir acente ile çalışmadım ve çalışmıyorum. Ben direk müşterinin ayağına gidi kendi pazarlama ve tanıtımımı kendim yapıyorum. 5-10 odamın boş kalması hiçte önemli değil. Önemli olan kendi sözümü kendim söylüyorum. İnternet sitem ve telefonum ile satış yapıyorum.
Bugün Paris’e 76 ila 80 Milyon arasında turist geliyorsa ,Antalya 100 Milyon turisti çekebilecek özelliği ve güzelliği olan bir yer. Alt yapımız ve hizmet sektörümüz zayıf. Bunu da göz ardı etmememiz gerek. Aslında şöyle de diyebiliriz, hizmetimiz iyi ama yeterli sayıda kaliteli ara elemanımız yok. Ortaokul ve liselerde, sanat okullarında Turizm’e önem ve öncelik vermemiz gerek.
Yurt dışından otellerde çalışması için bir sürü eleman alıyoruz. Ülkemizde işsizlik var diyenler yalan söylüyor. Ülkemizde işsizlik yok. Sadece çalışmayan tembel bir kitle var. İş beğenmiyoruz. İşimizin işçisi olmamız lazım. Kısacası önce hizmet sektöründe ki açıklarımızı kapatmalıyız. Sonrasında Antalya’ya 100 milyon turisti çekmek alternatif turizmler ile de hiç te zor değil.
YEREL YÖNETİCİLERE ÇOK İŞ DÜŞÜYOR
Antalya’ya her yıl 100 Milyon turist gelebilir dediniz. Peki bunun için neler ve nasıl tanıtımlar yapmalıyız?
Öncelikle Yerel Yönetimlerin turizme bakış açısının geniş olması gerekiyor. Belediyeler gerekli adımlarda zayıf kalıyorlar. Örneğin bazı belediyeler içki ruhsatı bile verirken tereddüt ediyorlar. Bir çok işletme de içki ruhsatı yok. Ya da şu saatte kapatacaksın.
Turizm bölgelerinde bu doğru değil. Gelen turiste saat 24.00 kadar eğlen sonra odana git yat demekle bunlar olmaz. Eğlenmeye gelen eğlensin. Dinlenmeye gelen dinlensin. Güvenlik güçlerimiz zaten elinden geleni yapıyor ve düzgün çalışıyor.
Ben dünyanın hemen her yerini gördüm. Antalya Miami’den de güzel, diğer hayal edilen yerlerden de güzel. Çok daha iyi yerleri hak ediyor.
Biz turizm sektöründe çok hızlı zıpladık. Marketing ve tanıtım anlamında çok iyi kadrolar kuramadığımız için, tanıtımlara gerekli önemi veremediğimiz için bu ucuz turiste mahkûm edildik.
Turizm alanı diye bir şey olmaz. Çeşni turizm vardır. Yaylada da turizm olur. Denizde de turizm olur, ormanda da olur, gölde de olur, dağda da olur. Yani bunun isimleri olur. Bölgeleri olmaz. Turisti otelin kafesleri içine almak doğru değil.
Hemen bir anımı anlatmak istiyorum. Şikago’da fuardayım. Adamın biri Orta Amerika’ya gitmek istiyor,birisi de Türkiye’ye gelmek istiyor. Ama kafaları karış. Otellere baktılar, incelediler tam gidecekken adama “ Balık tutmayı sever misin” dedim ve zamanında tuttuğum kocaman bir balığın fotoğrafını gösterdim. O adam Antalya’ya geldi. Bilmem anlatabildim mi? İnsanlara alternatif sunmak, alternatif turizmi anlatmak gerekiyor.
Biz otel pazarlamayacağız. Bölge pazarlayacağız.
Gelen turist ister çadır kalsın, ister pansiyonda, ister butik otel de kalsa harcama yapacak. Karavan ve çadır turizmi en güzel örnektir.
38 SENE ÖNCE OLYMPOS’A GELDİĞİMDE 3-4 TANE KÖYLÜNÜN EVİ VARDI.
Kadir bey Olympos’a geldiğinizde burada ki yerleşim nasıldı? Kaç otel vardı?
Ne oteli? Sadece 3-4 tane burada yaşayan köylünün bahçeli evi vardı. Ben sırtımda ağaçlar, dallar taşıyarak burayı yaptım. Herkes bana gülüyordu buraya yer yapılır mı diye. Ama başardım. Şükürler olsun.
Karavan ve çadır turizmi her zaman dediğim gibi en iyi turizm şeklidir alternatif turizm için. Gezginler her tatilinde en az 2000 dolar para bırakırlar. Paraşütüne gider, teknesine gide, dağına gider. Yani paralı turist bu gezginlerdir.
Benim burada o zamanlar telefon yoktu, internet yoktu, yol yoktu, iz yoktu. Ağızdan ağıza yayılarak tanıtımımı yaptırdım.
Şunu da söylemek istiyorum. Turisti kazıklamak demek, geleceğimizi kazıklamak demek. Yurt dışındaki müzeler bizden giden tarihi eserlerle dolu. Önce bunlara da sahip çıkmamız gerek.
Yıllarca ağır cezalarda yargılandığımı söylemiştim. Şimdilerde de bol bol ödül alıyorum. Demek ki zamanında benim burada yaptıklarım doğruymuş.
KAYA TIRMANIŞINDA DÜNYA SIRALAMASINDAYIZ
Sevgili Kadir abim sohbet oldukça güzel ancak şunu da öğrenmek istiyorum. Buraya gelenler burada nasıl vakit geçiriyor?
Burada Avrupa’da ilk sıralara, dünyada da 3-4 sıralara geldiğimiz Kaya Tırmanışında oldukça iddialıyız. 12 ay turizmin sürdüğü bir bölge. Dalış yapabilirler, balık tutabilirler, dünyanın en güzel denizinde serinleyebilirler. Kısaca burada yapacak çok şey var.
Dünyanın her yerinden turisti ağırlıyorsunuz. Ağırlıklı olarak hangi ülkeler?
Sizin de değdiğiniz gibi dünyanın her yerinden insan buraya geliyor. Japonya dan, Avusturalya, Yeni Zellanda, Çin, İngiltere, Almanya, Fransa ve adını bile duymadığımız bir çok ülke insanı burada konaklıyor.
Kadir bey, dünyaca ünlü bir de ÖKÜZ BAR’ınız var. Bunun hikayesi nedir?
Bunun hikayesi şöyle. Amerikalılar burada bir film çekiyorlardı. Bir de maketten Öküz getirmişlerdi. Giderken onu bana bıraktılar ve bir köşeye koydum. Daha sonrada buranın adı öküz bar olarak anıldı ve kaldı.
Şu sıralar duyduğum kadarı ile Türkiye’de bir çok yerde “Öküz Bar” adı altında yerler açılmış. Bu ismin patenti bende. Bir de utanmadan Franchize vermeye başlamışlar. Bunlara dava açtım. En azından emeğe saygı gösterip bu ismi benden isteyebilirlerdi ve bende seve seve verirdim.
Teşekkürler.