RTK Yurt Dışı Sorumlusu Hüseyin Baraner ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Baraner, Alman turistin ve Almanya pazarının ayrıntılarını anlattı. Alman Türk turizm uzmanı, deneyimli turizmci Hüseyin Baraner, dünyadaki siyasi atmosferin turizme yansımalarını da değerlendirdi.
Türkiye turizminde 46 yılınızı tamamladığınızı biliyoruz. Çok farklı ülkelerde çalıştınız. Dünya turizmi 2025 yılına ilerlerken nereye doğru gidiyor?
Dünya dönüyor, toplumlar ürküyor ama turizm büyümeye devam ediyor. Özellikle Avrupa kıtasında, ekonomik belirsizlikler ile artan tatil seyahati talebi arasında bir çelişki var.
Ukrayna, Gazze ve Suriye’deki savaşlar, dünya halklarını derinden etkiliyor ve tedirgin ediyor; buna rağmen turizm sektöründe beklenmedik bir hareketlilik gözlemleniyor. Bu da artık insanların yaşanan genel pahalılık ve siyasi-kültürel gerginliklerden dolayı sosyalleşmeyi azalttıklarını ve ancak sevdikleriyle, arkadaşları, dostları ve aileleri ile yaptıkları tatil seyahatlerinde huzuru yakaladıklarını bize gösteriyor.
Almanlar tatil seyahatlerinden vazgeçmek istemiyor. Ekonomik göstergeler ışığında, küresel turist akışı kent ekonomileri için yaşamsal öneme sahip bir gündem maddesi haline geldi.
Gelecek birkaç yıl içerisinde dünya turizm otoriteleri ve önemli bankalar, küresel sektörde yaklaşık %7’lik bir büyüme bekliyor. Türkiye, Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan gibi turizmde büyük hedefleri olan bazı ülkeler için büyüme oranları iki haneli olarak veriliyor. Ancak bu durum, derin ekonomik durgunluk ve güçlü bireysel tasarruf eğilimi ile çatışma potansiyeli taşıyor. Özellikle Almanya, Fransa, Rusya, Çin gibi ülkelerdeki ekonomik zorlukların nasıl yönetileceği kritik bir öneme sahip. Piyasalar Donald Trump’ı bekliyor; mevcut durum oldukça belirsiz. Eğer Donald Trump, gerçekten söylediği gibi Ukrayna Savaşı’nı durdurur ve Orta Doğu’yu sakinleştirici adımlar atarsa, 2025 yılı bizim bölgemizde yeniden güçlenme ve yeni bir atak için bir fırsat olabilir.
Bu tür bir gelişme Türk turizmini nasıl etkiler?
Beşar Esad rejiminin düşmesi, Türkiye’ye olan bakış açısını olumlu yönde değiştirdi. Eğer Suriye ile ilgili gelişmeler beklendiği gibi olumlu seyrederse ve PKK gibi terör örgütleri gündemden düşerse, bu durum özellikle kültürel açıdan batıda tatil yapmak isteyen turistleri Türkiye’ye yönlendirme potansiyeline sahip. Türkiye artık sadece bir tatil ülkesi olmanın ötesine geçmek istiyor; aynı zamanda kültürel bir merkez olma yolunda önemli adımlar atıyor. Ukrayna Savaşı sona erer, Suriye yeniden yapılandırılır ve mültecilerin ülkeye dönüş süreçleri sağlıklı ve onurlu bir şekilde yönetilirse, bu Türk turizmine çok büyük ve farklı renk kazandırır. Turşzm gerçek anlamda Anadolu’ya yayılır: Ayrıca, dünya turizm haritasına büyük bir kültür ve tarih merkezi olan Mezopotamya çok hızlı bir giriş yapar.
Almanya’ya dönecek olursak; Türk turizmi için önemli pazarlardan biri. Alman turistlerin beklentilerini karşılamak ve Türkiye’ye olan ilgilerini artırmak için nasıl bir strateji izlenmeli?
Almanya’nın mevcut durumu göz önüne alındığında, Şubat ayındaki seçimlerden sonra ülkede değişimin kaçınılmaz olduğu aşikardır. Bu yıl ITB’ye geldiğinizde siyaseten çok gergin bir Almanya ile karşılaşacaksınız.
Merkel düşündüğümüz kadar Almanya’yı yönetmemiş son 15 yılda yapılan ve Almanya yakışmayan hatalar şimdi yavaş yavaş halının altından çıkıyor Almanya kendi bile farkında olmadan çok sorun biriktirmiş: Suriyeli mülteciler ve Ukrayna-Rusya savaşı, toplumun ruh halini olumsuz etkiledi. Almanyayı temellerinden sarstı: Almanları hiç bu kadar mutsuz görmedim. Gelecek korkuları, ekonomik sorunlar ve Trump’ın Almanya’ya soğuk ve uzak durması, Rusya’nın nükleer silah kullanırız tehditleri toplumda kaygı yaratıyor. Almanya’nın toplumsal konfor alanı daralıyor . Parası olan ise daha yoğun bir şekilde sevdiği ülkelerde tatile gidiyor .
Alman toplumuna kültürel ve demografik olarak bir göz attığımızda iki büyük tüketici grubun hızlıca dağa dominant hale geldiğini görüyoruz : 84 milyon nüfusun 24 milyonu yabancı kökenli ve bu grup yeni Almanlar genellikle uzun saatler çalışarak kendi işlerini kurarak , esnaflık ve küçük işletmelere yöneldiler Almanya’daki esnafların yüzde sekseni yabancı kökenli. Kobi işletmelerinde şirket sahibi olarak oranları her gün artıyor . Yaşlanan Almanlar şirketlerini daha genç ve çalışmak isteyen yabancı kökenlilere devrediyor . Bu kitle arasında “çok çalışıp, çok kazanıp, iyi tatil yapma” geleneği belirgin bir şekilde artış göstermeye başladı.2024 yılında tabancı kökenli Almanların Türkiyenin en pahalı otellerindeki konaklama oranı diğer Almanların 5 katı daha fazla olarak gerçekleşti; Bu profil için kültürel ve yaşam tarzı anlamında Türkiye çok yakın ve cazip bir tatil destinasyonu potansiyeli olarak kabul görüyor .
Diğer hızla büyüyen devasa tüketici grubu olarak Alman Bestager’ler karşımıza çıkıyor :
Almanya’da şu an 30 milyon kişi 60 yaş üzerinde ve gelecek on yıl içersinde 27 milyon Alman 67 yaşı üzeri olacak ve BESTAGER adı altında tüm sektörler için devasa bir yeni tüketici ordusu oluşuyor; bir çok ürün artık 60 yaş üstü tüketiciler için yeniden dizayn ediliyor.
“Bestager” veya 60 yaş üstü Almanların Türkiye’ye olan ilgisi de giderek artmaktadır.
Özellikle kış aylarında ki Türkiye’nin 1000’in üzerindeki Wellness ve fitness yatırımları bu profili ülkemize çekebilmemiz için en güçlü tarafımız ve niteliğimizdir.
Almanya’da hızla başlayan ve yayılan (Longevity) uzun yaşam akımına da cevap verebilecek altyapı yatırımlarının çoğu Türkiye’de bulunmaktadır.
Bu iki grup, tatil alışkanlıklarını ve gelecekteki Alman turist profilini önemli ölçüde şekillendirecektir.
Aile turizminde Türkiye zaten lider konumundadır ve bu konuda dünya çapında en anlamlı ve etkili yatırımları yapmıştır
Türkiye, bu eldeki veriler ile yaşanan değişimi göz önünde bulundurarak stratejik adımlar atmalıdır.
Sektör olarak proaktif hareket etmeliyiz.
Almanya’dan 10 milyon turist çekme potansiyelimiz var ve bu hedef doğrultusunda yeniden hazırlanmamız gerekmektedir. Bunun için yalnızca büyük turizm fuarlarına katılmak yeterli değildir; Almanya’daki dernek ve sivil toplum kuruluşlarıyla ilişkilerimizi güçlendirmeliyiz. Sosyal ve kültürel ilişkilerin güçlenmesi, karşılıklı anlayışı artıracaktır. Türkiye’ye karşı kronik ön yargılı kesimlerde bile değişim gözlemlenmektedir. Bu durumu değerlendirerek, Türkiye-Almanya Turizm Çalıştayı gibi geniş katılımlı şura düzenleyerek yeni gelişimlere ve müşteri profillerine kurumsal çağrı yapmalıyız; Siyasiler, sosyologlar, belediye başkanları ve sivil toplum kuruluşu temsilcileriyle ortak çalışmalar yaparak bu sürecin turizm dışındaki ancak turizme katkı veren kurum ve kuruluşlara taşımalıyız .
Sadece tur operatörlerin peşinden koşarak turizme çeşitlendiremeyiz ; bilakis tur operatörlerini yanımıza alarak onlarla beraber yeni müşteri profillerine çağrı yapıp Türkiye’ye kazanmamız daha doğru olur.
Soru: Alman pazarının durumu hakkında neler söyleyebilirsiniz? 2025 yılı için öngörüleriniz nelerdir?
Baraner: 2025 yılı için Almanya’daki turizm göstergelerinin olumlu bir seyir izleyeceğini düşünüyorum. Almanlar, tatil seyahatleri için bu yıl 85 milyar Euro harcamayı planlıyor.
Bu rakamın 7 milyar avroluk payının Türkiye satışları ile gerçekleşeceği öngörülüyor : ( otel, uçak, Incoming, sigorta ve seyahat acentesi komisyonu olarak ) Türkiye’deki özel harcamalar hariç.
Son piyasa araştırmalarına göre, müşterilerin yüzde 30’u geçen yıla göre tatil için daha fazla harcama yapmak istemektedir. Almanlar tatillerini önemserken, aynı zamanda evlerini güzelleştirmek ve sosyal deneyimlere yatırım yapma niyetindeler. Ancak restoran ve kafe ziyaretlerinde önemli bir tasarruf yapacaklardır. Bu bağlamda, Türkiye, Almanya’da en çok tercih edilen tatil destinasyonlarından biri olarak, İspanya ile birlikte ön sıralarda yer almaktadır. 9 bin Alman seyahat acentesinde çalışan 44 bin satış elemanlarının çoğunun favori ülkesi Türkiye : Bakanlık çok iyi çalışıyor , otelcilerimiz anında her türlü soruya cevap veriyor , Incoming şirketlerimiz çok donanımlı dolayısıyla satış elemanları Türkiye’deki satışlardan memnun. (Müşteri sayısı artmasada pahalı paketlerin komisyon oranı oldukça tatminkar ) Tabii Türkiye’nin yüksek fiyatlarını şikayet edenler de var.
Ancak Paket turlar, 5 yıl öncesine göre yüzde 40-50 daha pahalı olmasına rağmen yoğun bir şekilde kabul görmekte. Türkiye 2025 yılının bir çok tarihinde Mauritius Adaları’ndan, Miami’den, İspanya’dan, Dubai’den daha pahalı paketlere sahip, ancak otellerimiz bu fiyatların hakkını veriyor bu yolda devam etmek Türkiye’nin çıkarınadır.
Her zaman vurguluyorum ki Türkiye, Almanya’dan her yıl on milyon Alman turisti getirme potansiyeline sahiptir; yedi milyon yaz aylarında, üç milyon da kış aylarında. Bu bağlamda, Almanya ile ilişkileri yalnızca Türkiye’deki ürün çeşitliliğini değiştirmekle değil, Avrupa genelinde pazarlama ve satış çeşitliliğini de artırmak zorundayız. Türkiye’nin, farklı dinamiklerle pazarlanması için ilişki kurulması gerekmektedir. Alman toplumunun kültürel ve geleneksel zenginliği, kültürlere merakı, spor tutkusu, wellness-fitness heyecanı ve sayısız hobileri tatil alışkanlıklarını şekillendirecek temel unsurlardan biridir. İşte tam da bu düşünce için Almanya ile ilişkileri yalnızca Türkiye’deki ürün çeşitliliğini değiştirmek değil, Avrupa’da pazarlama ve satış çeşitliliğini de yaratmamız lazım. Türkiye’nin pazarlanması için farklı dinamiklerle ilişki kurmamız gerekir. Alman toplumu, kültürel ve geleneksel olarak çok çeşitli ve zengin boş zaman alışkanlıklarına ve hobilerine sahip bir toplumdur. Milyonlarca insan spor yapıyor ve derneklerde birçok konuda aktif bir şekilde yer alıyor. Bunun dışında doğa turları, antik kentlere yürüyüşler ve büyük müzik festivalleri (Schlager), Almanların çok önemsediği ve para harcadığı konulardır. Bunları da Türkiye’nin çok daha yakından takip edip ürün halinde Almanya’da sunması gerekiyor. Son sekiz yıldır Türkiye’ye karşı sert bir bakış sunan Alman basını, Suriye’deki gelişmelerden sonra Türkiye’ye karşı oldukça yumuşadı. Ayrıca, Türk kökenli tur operatörleri 2025 yılını çok donanımlı ve büyük kapasitelerle karşılıyorlar: ANEX Grubu, Ferientouristik/CORAL ve Bentour çok ciddi bir altyapı oluşturdular ve pazar payları giderek artıyor. Eğer beklenmedik bir olumsuz olay olmazsa, üçüncü de 2025 sezonunda ciddi bir şekilde kapasite artıracaklar ve Alman pazarında büyüyecekler. Bu durum, tabii ki diğer tur operatörlerini Türkiye pazar payını kaybetmemek için daha çok kamçılıyor. Hiçbir tur operatörü Türkiye’deki payını kaybetmek istemiyor. FTI gibi yüksek kapasiteyle Türkiye’de çalışan bir tur operatörünün iflas etmesinin ardından, 2025 tur operatörleri arasında Türkiye pazar paylaşım yılı olacak; zira para Türkiye’de kazanılıyor, diğer destinasyonların hiçbirinde Türkiye kadar yüksek rant yok. Türkiye pazar payı azalan büyük tur operatörlerinin bütçeleri altüst olur; bu anlamda tüm tur operatörleri için Türkiye, en önemli destinasyonlardan biri ve hayati değer taşıyan bir destinasyon statüsündedir.