“Bizler gibi bu işin profesyonelleri kendinden sonraki kuşakları da düşünmesi gerek.”
RADİKAL Gazetesinden Müge Akgün ile konuşan Barut oteller zincirinin patronu Ahmet Barut, “Büfeci zihniyetiyle turizm olmaz” diyor.
İşte RADİKAL online gazetesinin sayfalarında 22 Kasım’da yayımlanan ve Müge Akgün ile Ahmet Barut arasında yapılan söyleşiden bazı alıntılar:
1971’de Side Cennet Otelle turizme adım atan Barut ailesinin bugün Antalya ve çevresinde üç bin çalışanıyla 10 resort oteli bulunuyor.
Ailenin ikinci kuşağı, uzun yıllar TÜROFED’in başkanlığını üstlenen Ahmet Barut ile bir araya geldik. Barut’la hem Türkiye turizmini hem de Antalya’da Dedeman oteli baştan sona yenileyerek açtıkları ilk kent otelleri Akra Barut’u konuştuk.
Akdeniz ve Antalya’da turizminin dünden bugüne vardığı noktayı kısaca özetleyin desem neler söylersiniz?
Mutlaka eleştirilecek çok yönü olsa da Antalya’ya genel hatlarıyla baktığımızda iyi bir noktada olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye bugün dünyada en çok turist çeken, en çok turizm geliri olan on ülkeden biri. Antalya da Akdeniz’deki Mayorka ile birlikte kitle turizminde en önemli destinasyon. Yılda 12 milyon turist gelmiş geçen sene.
Bu yıl azaldı mı sayı?
Yok, yüzde üç dört artıda. Neticede çift haneli turistin geldiği Akdeniz’deki en önemli yer. Mayorka biliyorsunuz küçücük bir ada. Antalya’nın ise hala büyüme potansiyeli var. Tabii ki gelirimiz de bu oranda artıyor. Turizm gelirlerinin üçte birden fazlası Antalya’dan geliyor. Nitelikli yatak kapasitesinin, birçok uçak şirketinin üssü, tedarik merkezi. Antalya’da bir turizm yatırımını il sınırları dışına çıkmadan yapabilirsiniz.
Eleştirilecek yönlerine gelirsek?
20 sene önce arzı yükseltmek çok önemliydi. Ama artık önceliğimiz o olmaktan çıkmalı. Ama hala önceliğimiz oymuş gibi arz artıyor. Bu da kaliteyle doğru orantılı gelirimizi arttırmamızı engelliyor.
100 bin yeni yatak bir senede bile yapabilirisiniz bu parayla olur ama bu sayı için nitelikli personeli bir anda nereden bulacaksınız? Yol, su elektrik gibi alt yapıyı bir anda nasıl yapacaksınız?
Daha düşük yoğunluklu, kapasiteden ziyade gelire ve sürdürülebilirliğe odaklanmalıyız. Günü birlik gelir önemli ama 150 yıl sonrasını da düşünmeliyiz. Cannes’a 12 yıl kadar önce balayı sırasında gitmiştim 150 yıllık oteller var. Muhtemelen 150 sene sonra da yine turizm yapılıyor olacak. Antalya’da ve Türkiye’nin herhangi bir noktasında bizler de bunu başarabilecek miyiz?
Yatırımlar var ama bir stratejisi yok, neler yapılmalı?
Resort otellerin çok fazla büyük olmaması gerekiyor. İnsanlar artık böyle bir yere geldiğinde sadece beton değil kaliteli hizmet kadar yeşillik de görmek istiyor. Günlük karlar düşünülerek haddinden fazla büyük tesis yapılıyor. Bizler gibi bu işin profesyonellerinin kendinden sonraki kuşakları da düşünmesi gerek.
Kültürümüzün en büyük zaafıdır, günü kurtarmak…
Evet, büfeci zihniyetiyle turizm olmaz. Cannes’dan ne farkımız var ki, buradaki coğrafya oradan daha güzel. 150 sene sonra burada turizm yapacak mıyız, nasıl yapacağız onu planlamalıyız. Bunu sadece devletten, hükümetten beklemekle olmaz. Planlayıp bizim talep etmemiz, devleti zorlamamız lazım.
Bir diğer eleştirilen nokta da Antalya turizminde ‘her şey dahil’ konseptinin kalite sorunudur. Bu konuda bir değişim var mı?
Aslında her şey dahil sisteminde de gastronomisi çok iyi oteller var. Kitle turizmi de kötü bir şey değil sonuçta o da gerekli. Ancak Antalya gibi farklı kitlelere hitap edebilecek bir coğrafya da farklı turizm çeşitlerini de yapmak gerekir. Aslında Antalya’da merkezde, alt destinasyonlar Kemer ve Side’de otelden çıkınca yemeğe gidilecek çok kaliteli restoranlar var.
Antalya’da iyi yemek için nereleri önerirsiniz?
Antalya’nın klasiği Yedi Memetler’tir. Kale içinde çok başarılı Arma Restoran var. Balıkçımız İrfan, çevirme tavuğu ile meşhur Parlak, Topçu, Doyum, Hakkı Baba Dönercisi, açma böreğiyle Tevfik Usta ilk aklıma gelenler.
Yeni hedefler var mı?
Fethiye’deki 80 dönümlük arazimiz üzerinde 415 oda ve 1250 yatak kapasiteli yeni bir otel inşaatımız devam ediyor. Nisan’da açmayı planlıyoruz. Bu yatırımın tamamlanmasıyla, şu an 9 bin yatak kapasitemiz 10 bine ulaşmış olacak.
Akra Barut’ta ‘fiyat-kalite’ dengesi
İstanbul dışında en başarılı otel restoranı cümlesi biraz iddialı gelebilir ama Akra Barut’un özellikle onuncu katında muhteşem manzara eşliğinde yemeklerin sunulduğu ‘fine dining’ Mavi Restoran ve Bar’ı bu övgüyü hak ediyor. İstanbul dışında ilk kez bir otel restoranının mönüsünden ve yemeklerinden böylesi etkilendim. Restoranın şefi Bolulu Abdullah Alparslan İstanbul’da Les Ottoman gibi farklı otel restoranlarında çalışmış. Yardımcısı Sertaç Hastürk de çok yetenekli. Akra Barut’un aynı zamanda yemek ve içkide tutturduğu ‘fiyat-kalite’ dengesi de bir çok otele ders olacak nitelikte.