Gm Turizm ve Yönetim Dergisi olarak Antalya Valisi Sayın Ersin Yazıcı ile bir araya geldik. Turizmin başkenti Antalya’nın turizm potansiyelinden ve turizm profesyonelleri ile birlikte şehri ve turizmi daha üst noktalara taşımak için yaptıkları çalışmaları bizimle içtenlikle paylaştı.
Antalya Valisi Sayın Ersin Yazıcı Kimdir?
1969 Düzce doğumlu. İlkokulu köyümde okuduktan sonra orta okul ve lise eğitimimi Burdur’da almıştır. İstanbul üniversitesi Kamu Yönetimi okudu. 1990 yılında mezun olan vali Ersin Yazıcı, 1992 yılında kaymakam olarak göreve başladı. Türkiye’nin çeşitli illerinde kaymakamlık, İç işleri Bakanlığında belirli pozisyonlarda çalıştıktan sonra Kocaeli Belediyesinde genel sekreterlik yaptı. 2014 yılında Rize valisi oldu. İki yılın ardından son olarak 4 yıl Balıkesir valiliği görevini yürüttü. 22 Haziran 2020 tarihinden itibaren Antalya Valisi olarak görev yapıyor. Evli ve 4 çocuk sahibi.
Antalya’da, turizmin başkentinde Vali olmak size nasıl bir sorumluluk yüklüyor?
Antalya, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi dünyanın en güzel yeri. Kadim bir tarım şehri, turizmin başkenti, bir dünya şehri. Tabi ki dünyada bu kadar bilinen ve tercih edilen bir şehirde Vali olmak büyük bir sorumluluk hissi uyandırdığı gibi aynı zamanda azim ve motivasyon kaynağı da oluyor. Bu şehrin marka değerini güçlendirmek, Antalya’nın sahip olduğu turizm potansiyelini daha ileriye taşımak, turizmi çeşitlendirmek, turizmde yeni trendler, yeni başarılar kazanmak için çalışmalar yürütüyoruz. Antalya’nın hak ettiği değere ulaşması adına çalışmalarımızı sürdürmeye de devam edeceğiz.
22 Haziran’da geldiğinizde Turizm yeni başlamıştı ve siz pandemi ortamında nasıl bir planlama yaptınız, zorlandığınız noktalar oldu mu?
Öncelikli şunu ifade etmek isterim ki evet Antalya salgın sürecinden en çok etkilenen şehirlerin başında geliyor. Bu şehirde tüm yollar turizme çıkıyor bununla birlikte seyahat kısıtlamaları, kapanmalar, sokağa çıkma kısıtlamaları ve dönem dönem vaka artışları maalesef turizmcilerimizi olumsuz etkilediği gibi dolaylı olarak tüm Antalya esnafını da olumsuz etkiledi. Tabi ki tüm dünyada etkili olan ve hayatın her alanında aksaklıklara ve zararlara neden olan bu süreçte biz de zorlanmadık dersek yalan söylemiş oluruz. Ancak Antalya olarak pandemi döneminde en güvenli tatil tercihlerinin başında gelmekteyiz.
Antalya’mızda güvenlik ve sağlık konularında üzerimize düşen görevleri titizlikle yerine getirmekteyiz. Burayı ziyaret eden misafirlerimizin sağlığı bizim için önemli. Bu sebeple bildiğiniz gibi Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından 50 oda ve üzeri kapasitesi bulunan tüm konaklama tesislerinin “Güvenli Turizm Sertifikası” alması zorunluluğu getirildi. Gelen misafirlerimiz “Güvenli Turizm Sertifikası” ile ilgili olumlu görüşler bildirmekte. Turistler, Ülkemizde alınan korona virüs tedbirlerinin hiçbir turizm merkezinde görmediklerini anlatıyorlar. Güvenli turizm sertifikası çok başarılı bir sistem. Korona virüs önlemleri otellerde üst düzeyde uygulandı. Bu sayede hem misafirlerimiz otellerde mağdur olmadı hem de gönül rahatlığıyla tatillerini geçirebildikleri bir ortam sağlandı.
Biz de ilimizde bu kararların hayata geçirilmesi ve denetlenmesi noktasında tüm ilgili kurumlarımızla üstümüze düşen görevi yapmaya gayret ettik. 2020 yılında kısıtlamaların fazla olması ve birçok ülkenin vatandaşlarına seyahat yasağı getirmesi nedeniyle turizmde beklentilerin çok altında bir yıl geçirsek de bu sene turizmcilerimizin yüzü gülmeye başladı. 7 Ekim itibariyle hava yoluyla Antalya’ya gelen turist sayısı 7.428.259. Geçen yılın aynı dönemine oranla%165 artış var.
Bütün yolların turizme çıktığı bu şehirde turizme yönelik ne gibi planlamalar yapıyorsunuz?
Hepinizin bildiği gibi Antalya hem Türkiye’nin hem dünyanın en önemli turizm destinasyonlarından bir tanesi. Bizim Antalya ve Türkiye’de tartıştığımız üç konu var. Birincisi, turizmi 12 aya nasıl yayacağız, ikincisi turizmi nasıl çeşitlendireceğiz. Üçüncüsü de pazarı nasıl çeşitlendireceğiz.
Antalya’ya baktığımızda ekim ayından, nisan ayına kadar olan dönemde “Ne yapabiliriz” sorusuna cevap bulmalıyız. Katıldığımız hemen hemen bütün programlarda turizmi deniz, kum, güneş ekseninden çıkarıp nasıl 12 aya yayabileceğimiz hakkında konuşuyoruz. Antalya denizi, kumu, güneşiyle olduğu kadar tarihi, kültürü ve doğasıyla da eşsiz güzelliklere sahip bir şehir.
Tarihi kültürel varlıklarımızı ve coğrafyamızı turizmde değere dönüştürmeliyiz. Turizmi sahilden doğal, tarihi ve kültürel zenginliklerimize doğru yayarak genişletmeliyiz. Böylelikle turizmi 12 aya çıkarabiliriz.
Günümüzde insanların tatil anlayışı değişti. İnsanlar artık gittikleri turizm merkezlerinde bir otelde yiyip içip güneşlenmek istemiyor. İnsanlar kültürle, doğayla, gastronomiyle buluşmak istiyor. Onun için elimizde bulunan tarihi, kültürel varlıklarımızı ve coğrafyamızı turizmde değere dönüştürebilmemiz için tanıtımını mutlaka iyi yapmalıyız. El ele vererek turizmin oluşturduğu katma değeri artırabiliriz.
Hedefimiz Antalya’nın tamamında turizmi 12 aya yaymak. Antalya’mız turizmde lider bir turizm başkenti. Lider şehirler önde giderler, biz de önde gitmeye devam edeceğiz. Unvanımızı, yeni başarılarla devam ettireceğiz.
Turizm sonbahar aylarında da iyi geçecek. Sizden kısa bir turizm değerlendirmesi ve turizmin geleceği ile ilgi olarak görüşlerinizi alabilir miyiz?
Antalya’nın gen kodlarında turizm yatıyor. Turizmi en profesyonel şekilde yapan şehirlerden bir tanesi. Ancak daha önce de belirttiğim gibi tüm dünyayı etkisi altına alan ve insan sağlığını doğrudan etkileyen bir süreç içerisindeyiz.
Biz Türkiye olarak bu süreçte en çok aşılama yapan ve tedbirlere en çok uyan ülkelerin başında geliyoruz. Turizm noktasında da sezondan önce her türlü önlemimizi aldık. Hazırlıklarımızı yaptık. Tüm dünyaya Antalya’nın Covid-19 salgınına karşı sağlıklı ve güvenli bir turizm şehri olduğunu duyurduk. Tabi ki bu süreçte uluslararası turizm seyahatlerinde çok ciddi bir düşüş yaşansa da Antalya yine dünyada bilinen tercih edilen önemli şehirlerden bir tanesi.
Şehrimizde huzurla tatil yapan misafirlerimizin de referanslarıyla önümüzdeki süreçte daha çok misafirimizin şehrimizi tercih edeceğini düşünüyorum. Biz de kurallara uyduğumuz ve hep birlikte Antalya’nın sağlıklı, güvenilir ve izole bir tatil merkezi olduğunu kanıtladığımız takdirde daha büyük başarılara da imza atacağımıza inanıyorum.
Antalya olarak turizmde sayısal anlamda önemli noktalarda iken, cirosal anlamda aynı seviyelerde olmayışımızı nasıl açıklarsınız?
Avrupalıların ve Rusların çok alışık olduğu damak tadına uygun, istediği hizmet ve tesis kalitesi bizde mevcut. Hatta servis, hizmet kalitemiz dünyanın hiçbir yerinde yok diyebiliriz. Antalya olarak bu kadar iyi hizmet verirken ve bu kadar çok tercih edilirken beklediğimiz gelirlere ulaşamamamızın ana sebebi de aslında bu diyebiliriz.
Misafirlerimize tesislerimizde çok iyi hizmet sunduğumuz için onlar da genel olarak tesislerden çıkmıyorlar aktivitelere katılmıyorlar. Covid-19 süreci de insanların sağlıklı güvenilir ve izole bir tatil geçirme isteklerini artırdı. Bu noktada biz Antalya turizmini güçlendirmek ve kazancımızı arttırmak istiyorsak hem verdiğimiz hizmetin karşılığı olarak döviz kuruna göre fiyatlarımızı güncellemeli hem de salgın sürecinde evde kalmaktan sıkılan ve yeni heyecanlar arayan insanlara tedbirler çerçevesinde aktiviteler, yeni trendler sunmalıyız.
Antalya bu noktada çok zengin bir şehir. Aspendos, Side gibi birçoğu dünyaca bilinen sayısız antik kentimiz var. Yamaç paraşütü, golf, rafting, ATV safari gibi birçok sportif aktivitemiz var. Likya yolu yürüyüş parkurlarımız var ki artık insanlar daha çok doğada vakit geçirmek temiz nefes almak istiyor. Bizim bu çeşitliliğimizi aldığımız pandemi tedbirleriyle tanıttığımızda turizmde daha büyük başarılara imza atacağımıza ve kişi başı daha yüksek seviyelere ulaşacağımıza inanıyorum.
Bir Vali olarak değil de 4 çocuk sahibi Ersin Yazıcı olarak nasıl bir babasınız ve eşsiniz? Çocuklarınızı yetiştirirken onlara hangi değerleri aşılıyorsunuz?
Benim için hem iş hayatımda ve özel hayatımda en büyük değer, dürüst olmak. Yani yalan söylememektir. Çocuklarıma da bunu aşıladım. İş hayatında yönettiğim ekiplerime de bu konuda çok hassas olduğum konu yalandır. Hiç bir zorlukta yalan söylemedim ve bu özelliğimle de kendimle gurur duyuyorum. Yalanının büyüğünü, küçüğünü beyazını ve pembesini de kabul etmem. İnsanlar düzgün ve dürüst olmalıdır.
Turizmciler ile iletişiminizi nasıl kurdunuz?
Türkiye’nin her yerinde turizm kendi çapında yapılıyor. Ancak, Türkiye’de hatta Avrupa standartlarında Antalya’da turizm en üst düzeyde yapılmakta. Sektörün en sıkıntılı döneminde valilik görevine getirildim.
Başarılı bir 2019 yılının ardından gelen pandemi nedeniyle göre başladığımda otellerin yüzde 25’i açıktı. Zor bir dönemde geldim. Geçmişten gelen turizm sektörüyle yapılan rutin aylık toplantıları sürdürüyoruz. Turizmin en üst düzeyde kaliteli yapıldığına da şahit oldum. Ancak, turizmcilerle birlikte pandeminin getirmiş olduğu ağır problemlerle turizmcilerle hep birlikte boğuştuk. Buradaki tesislerin koşulları elverişli olduğu için Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın uygulaması olan “Güvenli turizm Sertifikası” otellerimiz hemen alındı ve uygulandı.
Buradaki turizmciler şehrin değil, ülkenin de turizm yükünü aldıklarının farkındalar ve hatta Antalya halkı da bu bilince sahip. Çünkü Türkiye’nin turizm gelirlerinin üçte biri bu şehirden sağlanıyor. Pandemi olmasaydı 2019 rakamlarını bu yıl geçerdik. Son olarak bu şehirde turizm profesyonel bir şekilde yapılıyor diyebiliriz. Biz de bu konuda profesyonellerimize destek oluyoruz ve olmaya devam edeceğiz.
Turizm sektörüne yönelik dergimizden turizm profesyonellerine iletmek istediğiniz mesajı alabilir miyiz?
Bu şehir bir turizm şehri. Bu şehrin eşsiz bir potansiyeli var. Sahip oldukları potansiyelin bilincinde olarak ve Antalya’nın turizm birikimini, tecrübesini kullanarak daha vizyoner bir bakışla ileriye taşımak için gayret etmeleri gerekiyor. Biz devlet olarak her zaman turizmcilerimizin yanındayız. Turizm temsilcilerimizle bir araya geliyor, daha önce ki toplantıda görüştüğümüz konularda ne gibi mesafeler aldık, gelecekte ne yapabiliriz, nasıl daha etkili adımlar atabiliriz diye değerlendirmeler yapıyoruz. Devlet olarak turizmcimize elimizden geldiği oranda katkıda bulunmaya ve sorunları birlikte aşmaya gayret ediyoruz. Turizm, ülkemizin kalkınmasında en önemli sektörlerden bir tanesi. Hem istihdam hem de ülkemize döviz getirme açısından çok önemli bir sektör.
Turizmcilerimizin de bu bilinçle hareket etmelerini, inançlarını ve motivasyonlarını taze tutmalarını, hep birlikte çalışmalarımızla ülkemizi hedeflerine ve daha büyük başarılara taşıyacağımıza inanmalarını diliyorum.