EMİN ÇAKMAK -Türkiye Sağlık Turizmini Geliştirme Konseyi Başkanı
Uzun yıllardır turizmin içinde yer alan ve birçok sivil toplum örgütünde başkanlık görevi üstelen Emin Çakmak ile bir araya geldik. En son TÜRSAB Adaylığı ile gündeme gelen Emin Çakmak ile seçim sonrası neler yaptığını ve turizm sektörünü en son durumunu konuşma fırsatı bulduk
Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Turizm hayatım 1985 yılında rehberlikle başladım. 5 yıllık rehberlik sürecinden sonra kendi acentemi kurdum. 25 yıldır acenteci olarak turizme devam ediyorum. Bu yıl turizmde 30. yılımı doldurdum. İngilizce ve Arapça konuşuyorum. Ortaokul, lise ve üniversiteyi Libya’da okudum. Bu vesile ile turizmci oldum, o günden bugüne turizmci olarak yolumuza devam ediyor, ülkemize katkıda bulunuyorum.
Adınız daha çok geçtiğimiz dönemde TÜRSAB seçimlerinde gündeme gelmişti. Aday oldunuz oylama neticeleri ortaya çıktı. Büyük bir muhalefetin olduğunu ispatladınız. Ondan sonraki 1 yıl içinde neler yaptınız?
Bizler elbette ki çeşitli sivil toplum örgütlerinde görevliydik. Ben Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nda (DEİK) 20 yıl bir çok kademede görev aldım. Bunların dışında turizm çalışmalarımız için bir çok konseyler kurduk. Türk – Hindistan Turizm Konseyi, Türk- Ortadoğu Turizm Konseyi, Türk – Amerikan Turizm Konseyi’ne iki dönem başkanlık yaptım. Türkiye Sağlık Turizmini Geliştirme Konseyi’ni kurdum. Bu konseyde 10 yıldır kurucu başkanlık sıfatımla çalışmalarıma devam ediyorum. Bir dönem icra kurulu başkanlığı yaptım. Daha sonraki dönemlerde de yeni yetişen arkadaşlara devrettik. Dolayısıyla uzun yıllar bu kadar konseyde yaptığımız görevler boyunca öncelikle ülkemize, milletimize ve sektörümüze fayda sağlamayı hedefledik. Ülkemize ve sektöre fayda sağladığımız zaman kendimize de fayda sağlamış oluyoruz. Her zaman global düşündük.
TÜRSAB Genel Seçiminden yüzde 44 oranında bir oy oranı aldım. Yönetimdeki arkadaşlarımız böyle bir oy oranı alacağımızı beklemiyorlardı. Onlar için de sürpriz oldu. Bizim için ise sürpriz değildi. Çünkü yaptığımız çalışmada biz galip gelme beklentimiz vardı. Ama yeterli çalışma olmamış. Sonuç itibariyle elde ettiğimiz sonuçta emanet olarak aldığımız yüzde 44’lük oyu sonuna kadar taşıyacağımızın sözünü verdik. Kapanış konuşmamda seçilen yönetime başarılar dileyerek “ Pazartesi günü sizler hizmet etmeye devam edeceksiniz, biz de size hesap sormaya devam edeceğiz” demiştim. Kaliteli bir muhalefet kaliteli bir hizmet demektir.
Nitekim, yönetim bizim 85 projenin 40 tanesini ele aldı ve gerçekleştirmeye çalıştı. Bir kısmını gerçekleştirdiler, bir kısmını henüz daha gerçekleştiremediler. İyi ve kaliteli bir hizmet yaratmaya çalışıyorlar. Bu da bizim yapmış olduğumuz kaliteli muhalefetten kaynaklanıyor. Kaliteli muhalefetin ötesinde böyle bir sonucun ardından hedef olacağımızı bekliyorduk ve hedef olduk. Hedef olmamızdan mütevellit Kültür ve Turizm Bakanlığı’na turizm acentesi belgemizin iptal edilmesine kadar mevcut yönetimdeki arkadaşlar tarafından üften püften sebeplerden dolayı savunma vermek zorunda kaldık. Halbuki hiç alakasız konularla suçlandık. Bu tür olaylara maruz kalmaya devam ediyoruz. Bunlar bizi yıldıracak ve yolumuzdan alıkoyacak olaylar değil. Bunların olacağını bilerek yola çıktık. Çünkü bizden önce aday olan arkadaşlarında başına neler geldiğini gördük. Bu yaşadıklarımız sektörde hoş karşılanan olaylar değildi. Demokrasilerde seçmek seçilmek en doğal hakkımız. Her üyenin TÜRSAB Başkanı olma hakkı vardır ve bunu kullanabilir. Ama mevcut yönetimdeki arkadaşlarımız maalesef buna tahammül göstermiyorlar. Biz bunu anlayışla karşılıyoruz. Şuanda biz iki sene önce çıktığımız yolumuza aynen devam ediyoruz.
ANA HEDEFİM DESTİNASYONLARI MARKA HALİNE GETİRMEK
10 ay sonra seçimlerimiz var. İnşallah 10 ay sonrada meslektaşlarımız yaptığımız çalışmalardan dolayı teveccühlerini gösterir, bir dönem oylarını bize emanet ederlerse biz de yapacağımız hizmet kalitesiyle sektörün kronikleşmiş sorunlarının çözümüne entgre olmak ve yoğunlaşmak suretiyle kaliteli bir turizm sektörüne ulaşmaya çalışacağız. Turizm herkesin söylediği gibi barış simgesidir. Bence de turizm barış demektir, ama öncelikle bizim kendi turizm sektörümüz içinde o barış yok.
Bugün TÜRSAB, TUREB ile kavgalı. TÜRSAB, TÜROFED ve TUROB ile aynı masa etrafında oturup sorunların nasıl çözülmesi gerektiğini konuşamayan bir durumda. Hal böyleyken Türkiye’deki turizmin gelişimi istenilen noktada değil. Bugün geldiğimiz noktada aslında 50 milyon turist ve 50 milyar dolar geliri çok rahat yakalamamız gerekirken, biz hala 36 milyon turist ve 32 milyar dolarlarda seyrediyoruz.
Benim koyduğum ana hedeflerden en önemlisi; bu sorunları hızlı çözüp iyi bir destinasyonlar tanıtımı yaparak destinasyonlarımızı marka haline getirerek güçlü turizm ve güçlü Türkiye yaratıp bunun sonucunda da cumhuriyetimizin 100. yılında 100 milyon turist ve 100 milyar dolara ulaşmak. Eğer bu hedefi gerçekleştiremeyeceksem o tür makamları meşgul etmek haddimize düşmez.