Yeni sezon için 2016 kadar kötü olamaz dedik, ancak 2016 krizinin üstüne bir 2017, olarak değerlendirilmesi gerektiğini atladık ve ikisinin birlikte inanılmaz zor olduğunu şu sıralar yaşıyoruz. Sektör olarak gösterdiğimiz tüm çabaya rağmen, tarihinin en zor iki sezonu içerisinde olduğumuzu söylemek abartı olmaz ve büyük bir sınav vermekle birlikte, yapısal sorunlarımızı çözebilecek bu fırsatı da harcamaktayız.
Zira her işletme kendi derdine düşmüş durumda.
Yapısal sorunları çözebilecek mercilerin farkındalıkları ve koordinasyon eksiklikleri ve günü kurtarmaya yönelik konsantrasyonları, yapısal çözümlerin önündeki en büyük engel.Tüm iyi niyete rağmen, tribünlere yönelik açıklamalar, saha gerçeğine rağmen, dilek ve temenniler ile oluşturulan çözümler maalesef potansiyelimizi bir kez daha heba etmekte.İşin kötüsü herkes gerçeği de biliyor.
Örneğin,TUROB Başkanı Timur Bayındır ile yaptığımız bir röportajda, nasıl kurtulur ki bu sektör diye sormuşuz, bakın kelimesi kelimesi şöyle cevap vermiş :
“Yine eski rakamları bulma ihtimali çok zayıf. Eğlence programları satmamız lazım. Sadece deniz, kumve güneşle olmaz. Türkiye’de bundan 20 yıl önce bir turistin harcadığı para 800 Dolar’mış. Şimdi 820 Dolar’a çıkmış. Demek ki 20 yılda 20 Dolar artmış. Değişik bir program sunmak lazım. Turist baleden, operadan hoşlanabilir. Bizim operamız yok. Bırak binamız yok. Satabileceğiniz şeyler üretmek gerekiyor. Sadece yatak satmakla bu işler olmuyor.”
Doğru bir açıklama , ancak bu yöndeki çalışmalara bu 20 yılda hangi katkıyı, kim sunmuş tartışılır ? Neden, bunu örnek gösterdiğime gelirsek, Chapito adında Avrupa’nın En Büyük Gösteri Çadırı’nı Antalya’da kurduk ve Avrupa’nın en iyi prodüksiyonlarını sektöre sunmaya çalışmaktayız. Hangi zorluklarla karşılaştığımızı veya kurumsal olarak hangi destekleri alamadığımızı anlatsam şaşırırsınız.
Sözü uzatmayacağım, ne yazık ki bazı açıklamalara göre eksiğimiz yok, bazılarına göre ise çok.
Doğrusu, bize göre, her şeyin yarısı var, yarısı yok.
Büyük bir ikilemdeyiz .
Türk Turizmi bir yumurta gibi, beyazı var,sarısı yok.
Ya da yemyeşil bir dağ gibi, sürüsü var, çobanı yok.
Biraz da amber balı gibi, arısı var, kovanı yok.
Söylesenize terk edilmiş saraylar neye yarar ?
Köşklerimiz var, perisi yok.
Türk Turizmi rıhtımda bekler,
Ancak gemisi var, kaptanı yok…