We-Flytour-GM-Banner-Animation
We-Flytour-GM-Banner-Animation
Anasayfa Sektörel Haberler SELÇUK MERAL- “SİYAZET”

SELÇUK MERAL- “SİYAZET”

GM TURİZM VE YÖNETİM DERGİSİ

Şuan dünyamızda siyasi ve ekonomik bir kargaşa yaşanıyor. Dünyanın dört bir yanında pek çok ülkede günümüze çok ta yakışmayan etnik ve dini çatışmalar yaşanırken bunun yanına bir de siyasi gerginlik eklendi. Son yıllarda turizmi etkileyen turist tercihlerinin en önemli faktörü haline gelmeye başladı tatile çıkılacak ülke ile aramızdaki siyasi durumun nasıl olduğu… Terör, imaj, ekonomi, güvenlik ve fiyat konuları tatil tercihlerini etkileyen en önemli konular arasında yer alırken bir anda bu konular unutuldu ya da göz ardı edilerek politik olaylar turizm hakaretliğini etkilemeye başladı.

Turizm çok yönlü bir sektör. Ekonomiden turizmi ayıramayız, güvenlikten turizmi ayıramayız siyasetten de elbette ki turizmi ayıramayız. Hepsi bir bütünün parçaları. Geçen sene Rusya ile yaşanan siyasi çatışma 90’lara kadar Türk turizmini bu pazarda gerilemesine sebep olduğunu hepimiz biliyoruz. Şimdi ise son dönemde Almanya ile yaşanan siyasi gerginlik tırmanarak devam ediyordu ki buna bir de Hollanda eklendi. Bunun sonuçları neler olacak hep birlikte göreceğiz.

Ama son zamanlarda daha derinden etkilenmeye başladığımız siyasetin turizm üzerindeki etkisini genel olarak değerlendirecek olursak;  Turizmin gelişmesi ile ülkelerin siyasi ve ekonomik istikrarı arasında sıkı bir ilişki vardır. İki ülke arasında yaşanan siyasi gerginliklerde turizmi etkilemiştir.  Bu etkiye geçmişten örnek olaylara ve turizme etkilerine bir göz atalım.

Fransa ile 2001 Ermenistan Krizi : İki ülke arasındaki Ermeni sorunu uzun süregelmektedir. Dönem dönem alevlenen konu politikacıları karşılıklı olarak sertleştirmektedir. Turizm açısından bakıldığında 2001’de yaşanan kriz öncesinde turist sayısında yaşanan artış (1999- 2001 arası ) % 68,83,toplamda Türkiye’nin turist sayısındaki artıştan % 41,32 fazladır.

İtalya ile 1998 Abdullah Öcalan Krizi : İtalya olayın yaşandığı dönemde turizm konusunda görülen düşüşlerle siyasi gerginliğin turizme etkisini en iyi şekilde gözler önüne sermektedir.  İtalyanların 1998’de yaşanan krizin akabinde, Aralık ayında başlayarak 1999’un ilk aylarında ve baharda devam eden turist sayısında yaşanan düşüş önemlidir. 1997 yılında gelen İtalyan turistler, Türkiye’ye gelen yabancıların arasında %2,06’lık, 1998’de %2,78’lik paya sahipken, krizi takiben 1999’da bu pay %1,06’ya düşmektedir.

İsrail ile Çeşitli Krizler (2006 – 2010) : 2008 yılında Davos’ta yaşanan olay sonrasında,  – Türkiye’nin İsrail’le turizm ilişkisinin inişli-çıkışlı olduğu söylenebilir. Örneğin, Ancak 2008 yılında Türkiye’nin turist sayısı %14,83 artarken, İsrailli turist sayısı ilginç biçimde yalnızca %11,15 artmıştır. 2009 yılı sonunda Türkiye’ye gelen turist sayısı bir önceki yıla göre %3,47 artmıştır. Nisan, Ekim ve Aralık ayları değişim oranı %10 dolaylarında iken, 4 ayda düşüş yaşanmış, diğer aylarda düşük artışlar kaydedilmiştir. İsrailli turist sayılarına yakından bakıldığında tüm aylarda düşüş yaşandığı, düşüş oranının %19,51 ile %68,5 arasında olduğu görülebilir. Bunların sonucu olarak önceki yıllarda %2 civarında olan İsrailli turistlerin, toplam turistler içindeki payı düşerek 2009’da %1,16 olmuştur. Bu durumda Davos’ta yaşanan ‘One minute’ krizinin bu ülke vatandaşının Türkiye’ye bakışını olumsuz etkilediği ortadadır.

Yukarıda verdiğim ve yakın geçmişte yaşanan politik krizler ele alındığında;  siyasi ilişkilerin ülke turizmini ne denli etkilediği gözler önüne serilmiştir. Ülkelerdeki insanlar siyasi ilişkilere karşı tepkilerini tatil tercihlerinde o ülkeye gitmeyerek ortaya koymuştur.  Peki, turizmciler olarak bu gibi durumlarla karşılaştığımızda ne yapmalıyız sorusunu duyar gibiyim… Krizlerin proaktif bir yaklaşımla ele alınması, olası politik krizlere her zaman hazırlıklı olunması gereklidir. Bunun için de ülke turizminin hassasiyetini giderecek, turizmcilerin STK’larının ve devletin işbirliğiyle, kontrolü ele almasını sağlayacak politikalar izlenmeli, yapılanma buna göre olmalıdır. Her şeyden önce turizm işletmelerinin yaşananlardan ders çıkarması gereklidir. Son politik siyasi gerilim Almanya ve Hollanda ile yaşanan siyasi krizler ise şuan uzun sürecekmiş hissini uyandırıyor olsa da, turizm sezonu yüksek sezona geçmeden ve Nisan ayında kadar çözüme kavuşacağı ve suların durulacağı umut edilmektedir. Bu dönemlerde turizm profesyonelleri olarak soğukkanlı halimizi korumalı ve kriz psikolojisine bürünmemeliyiz.  2016 yılında yapılan yanlışları gözümüzün önene getirmeli ve 2017 yılına sıkı sıkı sarılmalıyız.

 

 

 

 

 

Yorum Yaz

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.