“Bu sezon turizmde cehennem sıcakları yaşıyoruz, hepimiz kan revan içerisindeyiz” diye sitem ederken Rusya ile yaşadığımız uçak krizi yüzünden alevlenen ateş soğuma belirtileri vermeye başladı ve bugünlerde turizmde havaların ne zaman normale döneceği en büyük merak konusu…
Türk turizmcisini kavuran sıcak hava, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e özür mektubu yollaması ve Rusya’nın bu mektuba olumlu tepki vermesiyle dağılmaya başladı. Bu gelişmeler, biz turizmciler için son derece sevindirici. Ancak bir gerçek var ki kriz zamanlarında turizmin paydaşları olan etçisinin, sütçüsünün, sucusunun, suçlusunun, masumunun, patronunun, müdürünün, 7 düvelin dünürünün ne yapacağını bilememesi, saçmalardan seçmeler ve her bir ağızdan her bir yöne türkü söylemelerini görmek uzun yıllardır bu sektörde yer alan biri olarak beni derinden üzdü.
Bu aşamada “Ruslarla barışırız, her şey düzelir” demek yerine, bir daha aynı olayları yaşamamak harekete geçmek şart. Neler yapmamız gerektiğini belirlemeli ve ivedilikle bunları hayata geçirmeliyiz.
Öncelikle bu kafayla bu işin olmayacağını kabul etmeliyiz. Popülist davranmaktan, tribüne oynamaktan, panikle saçma saçmaktan vazgeçmeliyiz.
Bir de koca bir sektörün, bazen endüstri de diyoruz, hiç dostu, gerçekten sahipleneni olmaz mı, karar ve güç sahipleri hiç mi şu işe dört elle sarılmaz, dört kolludan korkan hiç mi olunmaz, anlamıyorum.
Turizm gibi dinamik, akışkan, yerinde duramayan bir yapı sadece otelcilerin sırtında mı yükselir, acentecisi, taşeronu, hizmet sağlayıcıları, halcisi, sanayicisi olmaz mı, hatta turizm sektörünün hiç turizmcisi olmaz mı…
Sorduğunda herkes turizmci. Ama çoğu turizmci olmanın tamamen uzağında. Turizmci, turizmin bir koluyla iştigal edenden ziyade, turizmi, insanı, sektörü, memleketi , hayatı , dünyayı seven ve onun için mücadele eden olmalı. Mesela; turizmci savaşı sevemez. Dil, din ve ırk ayrımı yapamaz, çevreyi kirletemez, ana avrat düz gidemez. Komşusunu üzemez, personelini ezemez, misafirine müşteri diyemez. Turizmci kendini inkar edemez.
Turizmci vatanperver, insanperver, sözperver olur. Turizmci özü sözü bir, attığını vuran zıpkın gibi insan olur. Ama maalesef öyle olduğumuzu kimse bilmiyor. Birçok sebebi var, ama belki de en önemlisi turizm camiası deneme yanılma metoduyla, deli cesaretinde, dünya kadar borç üstlenerek bir sektör kurdu. Bu ülke de turizmci olan tırnaklarıyla kazıyarak turizmci oldu. Kurumsal kültürde yetişenler turizmle uğraşmadı. Toplam kalite için gereken insan, sermaye, bürokrat, kanun, denetim ve otorite yeterli hızda gelişemedi.
Şimdi fırsatımız varken yapısal reformları oluşturmalıyız. Yine herkesin bir fikri var elbet, herkesi dinlemek lazım tabii, GM’in bu sayısında da onu yapmaya çalıştık, ilginç bulacağınızı düşünüyorum.
Konusu gelmişken orta ve uzun vadeye yönelik bir katkıda da ben bulunmak istiyorum.
Kesinlikle turizmci yetiştirmeliyiz. Çocuk yaştan itibaren aynen futbol altyapıları gibi turizm akademileri oluşturulmalı. Turizmin gerektirdigi temel karakter özelliklerinde çocuklar seçilmeli ve yetiştirilmeli. Sınavla, puanla meslek seçer gibi değil, hayat seçer gibi davranabilecek bir yapıya, bir sisteme ihtiyaç var. Aksi halde üzgün olmamız bizi turizmci yapmayacak !