Sevgili meslektaşlarım;
Sezonun yarısına ulaştık. Bu ne zaman oldu, daha dün başlamasını bekliyorduk, ne ara yarısına geldik, diye düşünmeden edemiyor insan.
Bir harala gürele, bir gürültü patırtı, bir koşturmaca, bir telaş içinde sezona hazırlık, bir haftaya açılacak, önümüzdeki hafta kopacak, Temmuz’da çatlayacak, Ağustos’ta çoşacak beklentisiyle oluşamamış bir amaç peşinde, tanımlanmamış veya şaşmaktan unutulması yeğlenmiş bir hedefin gerisinde, bir kavgaya tutuştuk.
Ve bu esnada farkında olmadan adımızı, markamızı, imajımızı unuttuk.
Hedef, ayakta kalmak ! Amacımız, ayakta kalmak ! İşimiz, ayakta kalmak!
Bütün bakış açısı bu olunca, gelişim, bir programa bir stratejiye bağlı kalamıyor. Çünkü gün ölüyor ve onu kurtarmak şart. Her gün öldüğünden de biz her günü kurtarmaya çalışıyoruz. Startejiye ne zaman var, ne insan. Parayı zaten geçtiğimiz sezonlardaki günü kurtarma operasyonlarında yitirmiştik.
Anlayacağınız taktik maktik yok bam bam bam….
Sonra gelsin kış ve fuarlar, biz yine şehir şehir gezelim, anasını ağlatığımız markamızı ve imajımızı ballandıra ballandıra anlatalım.
Şaşılacak olan bunu her seferinde yapıp farklı sonuçlar bekliyor olmamız.
Otellerimizin amacı ne, operatörlerimizin, acentelerimizin, tedarikçilerimizin amacı ne, çalışanımızın amacı ne ?
Bu amaç günü kurtarmak olmamalı, dünyanın en önemli turizm destinasyonlarından biri olduğunu iddia ettiğimiz ülkemizin amacı g. kurtarmak ise herkes eteğindeki taşı döksün de bir görelim.
Operatörün, transfer firmasından farkı yok ise, otel handan ayrılmıyor ise, asli amacı ‘ tatil yapılabiliyor ’ olmak olan turizm ülkesi nasıl bir tatil destinasyonu olabilir.
Tatil nedir, nasıl, nerede, niçin yapılır ? Amacımız sadece buna verilebilecek olan tüm cevapları ülkemizde insanlara sunabiliyor olmalı iken biz belirsizlikler içinde debelenmekten kurtulamıyoruz.
Dünyanın en leziz yemeklerini, en rahat yataklarını en büyük eğlence mekanlarına sahip olsanız bile amacınız g. kurtarmak iken, bunlar sadece detay olarak kalır.
Adınızı unutun, sizin amacınız ne onu söyleyin.
