Royal Garden Beach Satış Pazarlama ve Önbüro Müdürü Erdi Özen, bu yıl turizm sektöründe yaşananları analiz ettiği bir yazı kaleme aldı. Önümüzdeki yıl için de olumlu görüşlerini bildiren Özen yazısında, turizm profesyonellerine geçmiş verileri iyi okumayı ve strateji belirlemenin önemini hatırlattı.
Değerli Turizm Okurları;
Türkiye turizmi ne kadar da uzun vadeli bir planlama yapsa da(!) genellikle bir şey başınıza geldiğinde reaksiyon aldığınız bir iş alanıdır. Daha önce yapılması gereken hamleler ya para kaybı ya da fazla riskli görülüp vazgeçiliyor. En sonunda da iyisiyle kötüsüyle durumu kabullenilip önümüze bakıp gidiliyoruz. Bu durum özellikle kriz dönemlerinde, daha fazla esneklik sağlayıp, durumu daha az sarsıntılı geçirmemize sebep oluyor. Ancak uzun vadede ileriye doğru yapmış olduğumuz planlarımızı ciddi anlamda sekteye uğratabiliyor. Bakalım bu sezon bize iyisiyle kötüsüyle neler getirmiş.
Sezon özellikle tek pazara bağlanmamış, acente ve oteller için çok geç başlamadı. Nisan ayı gibi tesisler açmaya başladı. Mayıs ayının sonu gibi özellikle ana pazarı Rus olan firma ve tesisler umutlarını hafiften yitirmeye başlarken, Aksine yirmi beş hazirandan sonra önemli derecede turist sayıları artarak tesislerin çoğu temmuz ve ağustos ayını dolu dolu geçirdi. Eylül ayı da bazı bölgelerde azalma gösterse de çok fazla boşluk geçirmeden dolu geçecek gibi duruyor. Eylül ayı kadar olmasa da Ekim ve Kasım ayında da beklentiler olumlu yönde. Peki dolu geçti de nasıl geçti bu dönemler!
Maliyetler hem acente hem de otel tarafında (tüm ülkede) çok ciddi hissedildi. Doluluklara baktığımızda eğer arz, talep dengesini bozmaz isek her şey herkes için güzel gidiyor. Bu duruma çalışanlar, tedarikçiler dahil. Bu işi aynı doğanın dengesine müdahale etmek gibi düşünün, dengeyi ne kadar bozarsanız, doğa kendi kendine cezayı kesiyor. Böyle bir zorlu dönemde satılan paket fiyatlarına bakarsak, gelecek sezonlar için umut verici. İnşallah bu günleri unutmayız. Ne acente ne de otel tarafı rekabet adı altına kendi kendine balta vurmaz. En azından bu sene iyi fiyatlarla da satış yapılabildiğini ve talep gördüğünü tecrübe etmişizdir. Diye düşünüyorum. Ucuz satma politikası sadece tüketici tarafını sevindiriyor.
Turizm paydaşlarının hepsi pazar çeşitliliğinin kıymetini iliklerine kadar hissetti. Özellikle Akdeniz çanağına bu pazarları eşit şekilde dağıtmayı uzun vadede başarabilirsek, krizlerde riski minimize etmiş oluruz. Otelci tarafından da bakar isek, Pazar çeşitliliği ek olarak maliyet hesaplamalarını daha düzenli yapma fırsatı veriyor.
Personel! Şunu gördük, özellikle kendini kaliteli hizmete adamış olan ve bu konuda kendini ispatlamış tesislerde bile personel sorunu ciddi ciddi kendini gösteriyor. Bu sorun bu kadar büyüdüğü için, artık bana göre bu işe bir dur denildi gibi. Gerek Usta-Çırak ilişkisi artacak gerek okullara daha fazla önem verilecek gibi duruyor. Tabi asıl bu personel sorunun anlaşılıp, anlaşılmadığı kış vakti ortaya çıkacak. Şirketler nasıl bir pozisyon alacak… Bu durum önümüzdeki seneyi de önemli derecede şekillendirecektir.
Hizmet algısı! Fiyatlar artınca hizmetteki anlayış değişmeye başladı. Acenteler ve Tesisler daha farklı hizmet verebilmek adına yeni çalışmalar geliştirdi. Örneğin Acenteler özel tur, transfer ve organizasyonlarını, Oteller de daha iyi hizmet vermek için maliyetlerini arttırdı. Kendini servis anlamında ispatlamış olan tesisler ise daha farklı nasıl hizmet verebilir diye farklı konseptler oluşturmaya başladı.
Anlayacağımız; ihtiyaçlar stratejiniz sorunlarınız ise hedefleriniz oluyor. Şu an da 2023 yaz sezonu planlamaları çok güzel gözüküyor. Yatırımlar, özellikle insana yatırım ön plana çıkıyor. Sektör kendine geliyor. Daha istikrarlı bir sektör beraberinde daha fazla güzellikler getirecektir. Ama şunu unutmamamız gerekiyor ki planlama ve strateji ve geçmişin verisini okuma geleceğe daha sağlam adımlar atmamızı sağlar.
Daha güzel günlere, Turizm ile Kalın.
