We-Flytour-GM-Banner-Animation
We-Flytour-GM-Banner-Animation
Anasayfa Sektörel Haberler 2023 Türkiye Turizm Stratejilerinde Kilit Unsur: Destinasyon Yönetimi

2023 Türkiye Turizm Stratejilerinde Kilit Unsur: Destinasyon Yönetimi

GM TURİZM VE YÖNETİM DERGİSİ

2023 Türkiye Turizm Stratejilerinde Kilit Unsur: Destinasyon Yönetimi

Geçtiğimiz günlerde temelleri 2007 yılında atılmış olan 2023 Turizm  Stratejileri eylem Planı’nın revize edilmiş ve 11. Kalkınma Planı ile uyumlaştırılmış hali açıklandı.

Mehmet Oguzhan ilban

Prof .Dr Mehmet Oğuzhan İlban Balıkesir Üni. Burhaniye MYO Müdürü

Yapılan açıklamada; ortalama geceleme sayılarının artırılması, günlük harcamalarda kişi başına 86 dolar harcama, arz güvenliği açısından paket turların yüzde 15-50 bandına çekilmesi, 75 milyon turist ve 65 milyar dolar turizm geliri gibi hedeflere değinildi. Tabii bu hedefler ilk bakışta gerçekten arzuladığımız ve Türk turizmine ivme kazandıracak hedeflerdir. Baktığımızda 2023 yılı için şu anda gelen turist sayısından yaklaşık yüzde 50 daha fazla turist hedefimiz bulunmaktadır. Gösterilen bu hedefler ve planlamalar içerisinde eksik olan unutulan ya da istenilen düzeyde ortaya konulmayan bir hedef dikkatinizi çekmedi mi? Acaba bu hedefe ihtiyaç mı kalmadı….

Eksik Olan Taraf: Destinasyon Yönetim Modeli

Peki; bu hedeflere ulaşabilmek için nasıl bir yönetim modelimiz var. O zaman konuyu hedefler doğrultusunda açalım. Belki tüm konulara ayrıntılarıyla değinemeyiz, ama özetleyerek düşüncelerimizi aktarmaya çalışalım. 2023 Turizm Stratejileri Eylem Planında 75 milyon turist hedefimiz var. Biz bu hedefe mevsimsel yoğunluk yaratarak mı ulaşacağız yoksa turizmi çeşitlendirip 12 aya yayarak mı yapacağız. 11. Kalkınma planında yatırım sürecindeki 212.038 yatağa ilaveten yatak kapasitesi 300.000 artırılacak. 2018 yılı Bakanlık Belgeli tesislerin yıllık doluluk oranı yüzde 56.4, Belediye belgelilerinde yüzde 38.9’u, yıllık tesislerin doluluk oranları yaklaşık yüzde 48. Yani yıl içerisinde yüzde 52 oranında tesislerin atıl kapasitesi ortaya çıkmaktadır. Bu durum bazı soru işaretlerini beraberinde getirmeyecek midir? Antalya gibi dört mevsim turist alan turistik merkezimizde yıl boyu doluluk hedefleri sağlanabilmekte midir?

Sezonu yıla yaymak bu kadar kolay değilse ki Antalya da bile bunu başaramazken tüm Türkiye’de bunu başarabilmek gerçekçi bir hedef olacak mıdır? Yatak kapasitesi yetersiz yerler mi tercih ediliyor yoksa yoğun talep alan bölgeler mi? Gördüğünüz gibi konuyla ilgili üretebileceğiniz ve birbiriyle ilişkili o kadar çok şey var ki….. İnsanın kafası karışıyor. Tabii ki Sayın Bakanımız ve ekibi muhakkak bunu nasıl yapacakları ile ilgili stratejiler geliştirmişlerdir. Kendilerinin sektördeki tecrübesine de ayrıca güveniyoruz. 11. Kalkınma planında hangi ürünlerde çeşitleneceğimiz ve gelirleri artıracak hamleler üzerinde düşünülerek yapılmış. Ama tam olarak hayata geçirilemeyen ise bunu kimin nasıl yapacağı….

Zaten esas sıkıntı orada. Yerelden genelleştirmemiz gereken bu süreci merkezileştirirsek, destinasyonların öncelikleri olan konulardan uzaklaşır ve daha sonra alınan kararların uygulanması ve sürdürülebilir hale getirilmesini zorlaştırırız. Evet, bu hedefler Türk turizminin dünyada kendini gösterebilmesi için önemli rakamlar olarak gözükse de, bu rakamları gerçekleştirmek hiç de zor değil. Tabi bunu yapacak yönetim modeli tam olarak oturtulabilirse. Çünkü destinasyon planlaması ve pazarlaması, yönetim modelleri ve diğer tüm unsurları dikkate aldığımızda, bir turizm politikasına ihtiyaç duyduğumuz ve bunun da bir devlet politikası haline getirilmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

Türk turizminin bu günlere alaylı olarak bilinen sektörün içinden yetiştirdiği kişilerle geldiği aşikardır. Ancak bundan sonra bir tık daha ileriye gitmek istiyorsak bunu eğitimle harmanlamamız gerektiği artık gün yüzüne iyice çıkmıştır. Son yapılan turizm stratejileri eylem planında Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında yapılan protokoller bu gelişmenin bir göstergesidir. Fakat Yükseköğretim kurumlarında 2018-2019 eğitim-öğretim döneminde 30.669 lisans düzeyinde 17.442 önlisans düzeyinde turizm eğitimi alan 133 üniversitede, 293 okulda ve 498 programda öğrenci bulunmaktadır. Dolayısıyla Turizm Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurumu arasında da Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılan protokollerdeki gibi pilot okullar belirlenip bu kurumlarımızdaki eksikliklerin giderilmesi ve sektör ile uyumlaştırılması önem arz etmektedir.

Doğru Bir Destinasyon Yönetim Modeli İçin…

Derdimiz sadece turist sayısını ve turizm gelirini artırmak ise yapay çekicilik unsurlarına ağırlık vererek bunu yapabiliriz. Türkiye doğal çekiciliklerini yeteri kadar kullanamıyorken, dünyaya baktığımızda yapay çekiciliklerin bile çok iyi bir şekilde kullanılarak inanılmaz gelirler ve turist sayıları yakalandığı görülmektedir. Örneğin; Walt Disney dünyada 6 tane bulunmakta ve bu 6 eğlence merkezi toplamda 100 milyonun üzerinde turist çekmektedir. Dolayısıyla arzu ettiğimiz bu hedeflere ulaşmak için öncelikle iyi bir planlamaya ve bunun içinde doğru destinasyon yönetim örgütlerini kurmaya ihtiyacımız var.

Doğru bir destinasyon yönetimi modeli oluşturmak için öncelikle “Destinasyon yönetimi nedir?”, “Destinasyon yönetimi neden gereklidir?” gibi sorulara cevap vermemiz gerekir. Bu sorulara geçmeden önce ilk olarak destinasyonu tanımlayacak olursak, destinasyon aslında karmaşık bileşenlerden oluşan bir yapı ama temelde gidilecek yer olarak ifade ediliyor. Biz destinasyonu, coğrafi bir alanı ifade eden, çekicilik unsurları olan, turizm aktivitelerinin yapılmasına olanak sağlayan ve yoğun bir şekilde turist çeken bir yer olarak ifade ediyoruz. Tabii bir yerin destinasyon olması için belirli özellikleri bünyesinde bulundurması gerekiyor. Bunlardan bazıları; çekicilikler, yeterli sayıda tesisler, ulaşılabilirlik, ürün (biz ürünü paket tur olarak ifade edebiliyoruz) ve destek hizmetleri. Destinasyon olabilmek çok farklı sektörlerin, çok farklı yerel ve özel aktörlerin var olduğu karmaşık bir yapıyı beraberinde getirmektedir. İşte bu karmaşık yapıyı iyi bir şekilde yönetmemiz gerekli ve bu durumda destinasyon yönetimi ihtiyacını gün yüzüne çıkarmaktadır.

Peki; “destinasyon yönetimi ne yapar?” Destinasyon yönetimi bu karmaşık yapı içerisinde yer alan tüm aktörlerin başarmak istedikleri birçok konu ile ilgili işbirliklerin kurulması sürecini gerçekleştirir. Dolayısıyla bu işbirlik süreci, birçok şeyin planlanmasına ve örgütlenmesine ve başarıların elde edilebilmesi için gerekli stratejilerin gerçekleştirilmesine olanak sağlar. Peki destinasyon yönetimi bu kadar önemli ise, biz Türkiye olarak bu konu hakkında neler yapıyoruz? Aslında bu soruya vereceğimiz cevap çok basit; şu ana kadar kayda değer bir şey yapamadığımızı söylersek yanılmış olmayız.

Dünyada birçok ülke destinasyon yönetimini önemsemekte ve bu duruma bağlı olarak gerekli çalışmaları yerine getirmektedir. İyi bir destinasyon yönetimi için destinasyon yönetim örgütleri oluşturulmaktadır. Dünya Turizm Örgütü, destinasyon yönetim örgütlerini ulusal, bölgesel ya da kent bazında sınıflandırmaktadır.  2007 yılında oluşturulan Türkiye Turizm Stratejileri 2023 Eylem Planı’nın en önemli konularından biri olan destinasyon yönetimi için konsey modeli oluşturulmuştur.

Bu modele göre; ulusal turizm konseyleri, il turizm konseyleri ve noktasal turizm konseyleri oluşturularak hem kamu hem de özel sektör arasında uyumlu bir çalışma ortamı yaratılıp çok boyutluluk ve örgütlenememenin ortaya çıkardığı görev/yetki karmaşasının yok edilmesi planlanmaktadır. Peki; 2007 yılında oluşturulan bu model, günümüz 2019 yılına baktığımızda uygulanmakta mıdır ya da uygulanması için bir çaba var mıdır?  Biz destinasyon yönetiminde bu modelin uygulanması gerektiğini savunuyoruz ama bu model ile ilgili birkaç ilimiz (Antalya, Afyon, Muğla, İzmir, Hatay, Urfa, Kahramanmaraş konseyler oluşturdular) dışında gözle görülebilir çalışma yok henüz maalesef. En büyük eksikliğimiz olan söylemleri eyleme geçirme hastalığımız burada da görülüyor.

Peki biz destinasyon yönetimini neden uygulamaya geçiremiyoruz? Öncelikle destinasyonlarda görev yetki karmaşası var. Yerel yönetimler, özel sektörler, STK’lar ve bunun dışındaki tüm turizm aktörlerinin bencil hedefleri var. Bu bencil hedefleri biz maalesef Türkiye’de bütüncül bir hedefe çeviremedik. Dolayısıyla bu bütünleşmeyi sağlayamadığımız zaman yönetimin temel fonksiyonu olan planlamayı yapamıyorsunuz. Eğer planlamayı ve pazarlamayı başaramazsak, ilerlemeyi sürdürmek ya da bu tür karmaşık yapıları devam ettirebilmek çok kolay değildir. Bu nedenle bizim bu hedeflere ulaşabilmemiz için muhakkak en kısa sürede bu görev yetki karmaşasını çözmemiz gerekmektedir. Burada aklıma birkaç soru geliyor: Destinasyon yönetim örgütü modellerinin uygulanamamasının nedenlerinden biri bu görev dağılımının net olarak oturtulamaması mıdır? Yoksa ortaya koyulan bu modele inanmıyor olmamızdır.

Turizm Uzmanlık Gerektirir

Bu soruların cevaplarını acil olarak verip Sayın Bakanımızın ortaya koyduğu hedefler doğrultusunda hep birlikte çalışmalıyız. Evet; bizim çok değerli valilerimiz, çok değerli kaymakamlarımız, çok değerli belediye başkanlarımız var. Ama turizm uzmanlık gerektiren bir konu olmasından dolayı iyi bir turizm politikası oluşturmamız gerekmektedir. 2017 Seyahat ve turizm rekabet endeksi turizm sektörünün önceliği rakamlarına bakıldığında 136 ülke içerisinde Türkiye’nin 87. sırada turizme öncelik verdiği görülmektedir. Yani Türk turizminin hak etmediği bir tutum içerisinde olduğu. Bu yüzden muhakkak var olan karmaşayı ortadan kaldırmak ve Türk turizmini daha ileri seviyeye taşıyacak destinasyon yönetimi modelini ve Türk Turizm Politikalarını uygulamaya geçmeliyiz.

 

 

Yorum Yaz

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.