We-Flytour-GM-Banner-Animation
We-Flytour-GM-Banner-Animation
Anasayfa Sektörel Haberler MESTIA’YI GÖRMEDEN ÖLME !( BİR GÜRCİSTAN HİKAYESİ )

MESTIA’YI GÖRMEDEN ÖLME !( BİR GÜRCİSTAN HİKAYESİ )

GM TURİZM VE YÖNETİM DERGİSİ

 

13307378_1090909894288600_3828726836356287819_n

Yazar: Tolga Şilil 

Gezmek. Bana kalırsa bir insanın yaşam gayelerinden birisi budur. Yeni insanlar ve toplumlar tanımak, onların kültürleriyle nefes almak, mimarisiyle şaşırmak, gastronomisiyle kıyas yapmak ve doğal farklılıklarına keşfe çıkmak beni muazzam heyecanlandırır. Bu minvalde dünyanın küçük bir noktasında yaşayarak her şeyin burada gördüğüm ve yaşadığımdan ibaret olduğunu sanacak kadar ahmak olmak istemem. Dünyayı deneyimlemek isterim… Başlayalım.
GÜRCİSTAN’A GİTME FİKİR AŞAMASI
Antalya’nın Alanya ilçesinde yaşıyorum. Kuzen Mert ise İstanbul, Bakırköy’de. Satışları kötü gittiği zaman “Çöp bunlar” dediği antika eşyaların dolu olduğu odasında Mert’le, “vize kabul etmeyen ülkeler” muhabbeti yaparken bir anda kendimizi Gürcistan’ı (Georgia) anlatan video ve makaleleri incelerken bulduk. Ve bir ay sonrasına Tiflis (Tibilisi) booking hostel rezervasyonu yapıp Alanya-Tiflis otobüs biletlerini aldık.
MACERAYA İLK ADIM
Yolculuk günü 06.30’da kalkarak bir gün önceden hazır edilen valizlerimizle yola çıkmaya hazırdık. Dişler bastıra bastıra fırçalandı. İçimizde bir umut, bir coşku, bir kıpırtı aman Tanrım. Ağustos ayında bu işe giriştiğimiz için hava durumunu kontrol ederek yanımıza şort ve tişörtten başka bir şey almadık. Arabamızı Alanya Otogar civarında bir yere park ederek bagajlarımızı yetkiliye verdik. Alanya’dan iki otobüs firması her gün sabah saatlerinde Tiflis’e sefer düzenliyor. Bu firmalar Doğu Karadeniz ve Lüks Karadeniz. Bu firmalar aralarındaki anlaşma gereği Alanya’dan tek otobüsle tüm yolcuları alıp Antalya’dan seyahati başlatıyorlarmış. Bu uygulama her zaman için mi geçerli bilemiyorum.

georgia

DÖKÜNTÜ OTOBÜSLE 1 BUÇUK GÜN
İlk münakaşa bindirildiğimiz Lüks Karadeniz otobüsünde yaşandı. Şiveli konuşan bir Laz muavin “Uşağum Doğu Karadenuz yolcusu olduğunuzu niden demedunuz. Bileydim valizinizi diğer tarafa koyardım daa” diye yüksek sesle bir fırça attı. Fıkra gibi konuşan bu adama gülsek mi, yediğimiz fırçaya ağlasak mı bilemedik. Valizimiz Manavgat’ta otobüsün sağ bagajına alındı. Nihayet Alanya’dan 2 buçuk saatlik yolculuktan sonra Antalya’ya vardık. Aktarmayla geçtiğimiz Doğu Karadeniz otobüsü tahmin ettiğimiz gibi döküntüydü. Priz ve USB girişi yoktu. Yani bir buçuk günlük otobüs yolculuğumuz boyunca telefon şarjını çok idareli kullanmalıydık. Koltuk kısmındaki açılır sehpa bile kırıktı. Koltuk sırtlarındaki ekranlarda dijital platform yoktu. Yani sadece dağlarda çekerse TV izleyebilecektik.

Gezi Rotası

Gezi Rotası

KOLUMA LAPTOP DÜŞTÜ
Otobüse ilk bindiğimiz anda sayı olarak Türklerden daha fazla olan Gürcü yolculardan bir kişiyle muavinin Gürcüce tartışmasına tanık olduk ve diğer muavin araya girerek mevzunun büyümesini engelledi. Otobüsün içinde yolcuların başlattığı sucuk ekmek partisi ise buram buram burun direğimize hitap etti. Ocakta pişirsen bu kadar kokmaz eminim. Tam bu konu üzerinde kuzenimle geyik yaparken taaak diye koluma bir leptop’un tavandaki bagaj bölümünden düşmesi sahibiyle bir an göz göze gelmemize sebep oldu. Neyse ki özürler mözürler karşılıklı insani tutum sonucunda bu mevzu da kapandı ama bir yandan da kuzenle gülme krizine tutulmamıza sebep oldu.
OTOBÜS BİLETİNDEKİ ÜCRET FARKI
Öte yandan yan koltuğumda oturan ve rahibe olduğunu sandığım kara çarşaflı kadının aldığı biletin bizimkinden 40 TL daha ucuz olduğunu öğrendim. Meğerse internetten alınan bilet, araya komisyoncular girdiği için daha pahalıymış. Mümkünse biletin ilk satıcısına ulaşmaya çalışın. 140 TL’ye aldığımız bilet fiyatı zaten bize ucuz geldiği için açıkçası bu konuyu pek de dert etmedik.

georgian_flag

SARP SINIR KAPISINA VARDIK
Antalya Alanya’dan başlayan yolculuğumuz Ankara üzerinden Samsun’a, buradan da dümdüz bir yol olan Karadeniz yoluyla Sarp Sınır Kapısı’nın bulunduğu Artvin’e kadar uzandı. Gümrük kapısında otobüsten inerken “Çanta, çanta” diye bağırarak otobüsün kapısına çullanan adamların ücretli bagaj taşıyıcısı olduğunu öğrendim. Rugby sporcusu gibi el bagajımı saklayarak kalabalığı yardım ve olan biteni izlemeye koyuldum.
VALİZ TİCARETİ YAPILIYOR
Otobüsten tüm bagajlar indirildi ve yaya olarak Gümrük Kontrol Noktası’na doğru ilerledik. Sarp Sınır Kapısı’nda Türk polisi özellikle Gürcülere karşı agresif davranıyordu. Gürcülerin çoğu fırça yiyordu. Anladığım kadarıyla valiz ticareti yapan Gürcüler “Bağırsın çağırsın ama zorluk çıkarmasın” modundaydı. Polisler gezi ve tatil amaçlı sınırı geçen Türklere daha kabul edilebilir bir yaklaşım sergiliyorlardı. Doğal olarak Gürcü polislerin de 50 metre sonra bize aynı muameleyi yapıp yapmayacağı aklıma geldi. Olur ya “Sen benim vatandaşıma fırça atarsan ben de senin vatandaşına fırça atarım” diyebilirlerdi. Ama hiç de öyle olmadı. Gürcü polisinde anormal bir durum gözlemlemedim. Gayet kibarlardı.
KİMLİK BELGESİ YENİ OLMALI
Sınırı geçerken dikkat edilmesi gereken bazı önemli hususlardan bahsetmek istiyorum. Bunların en önemlisi, vize ve pasaport gerektirmeyen Gürcistan kapı kontrollerinde gösterilen kimlik belgesinin yıpranmamış ve yeni fotoğraflı olması. Eğer eski püskü bir kimlikle geçmeye çalışıyorsanız ya 2 saat laf anlatmak zorunda kalırsınız ya da geri gönderilirsiniz. Pasaportunuz varsa onu da kullanabilirsiniz. Fark eden hiçbir şey olmuyor.

medicine

İLAÇ REÇETELERİ İÇİN ÖNEMLİ UYARI
Sarp kapısında yapılan ve başınızı belaya sokabilecek ilaç reçetesi ayrıntısının kesinlikle altını çizmek istiyorum. Eğer tedaviniz gereği kullanmanız gereken bir ilacı Gürcistan’a sokacaksanız mutlaka bu ilacın resmi makamlarca onaylı Gürcü dilinde bir evrağını hazırlatmış olmanız gerekli. Aksi takdirde uyuşturucu kaçakçısı gibi algılanarak tutuklanabilirsiniz. Bu konuyla ilgili Türk polisinin kontrol noktasında ciddi uyarıları var.
YURT DIŞI ÇIKIŞ HARCI
Ve bu kısımla ilgili vereceğim son bilgi Yurt Dışı Çıkış Harcı konusunda. Türkiye kapısında doldurduğunuz bir formla bu harcı ödüyorsunuz. Sadece 15 TL. Dönüşte ise bu formu yine göstermek zorundasınız. Yani yolculuğunuz esnasında kaybetmemelisiniz. Dönüşte ise herhangi bir harç ödenmiyor.
İLK DÖVİZ BÜROSUNA ATLAMAYIN
Sınırı geçtikten sonra Batum’da büyükçe bir Gürcistan bayrağı bizleri selamladı. Biz sınırın diğer tarafındayken otobüsün de gümrük kontrolünden geçmesini bekledik. Sıra, 6 saat kadar sürecek olan Tiflis yolculuğundaydı. Bu arada sınır kapısından girer girmez karşınıza 2 tane döviz bürosu çıkıyor. Sakın sazan gibi bu döviz bürolarına atlamayın. “Aman başka yerde TL’mizi bozduramazsak şapa otururuz” diye hayıflanmayın.

14303745_10153787218082823_1502191530_o

OSMANLI TOKADINA KARŞI GÜRCÜ ŞAMARI
Bizi bu konuda uyaran olmadığı için döviz bürolarındaki kur farkının Türkiye’dekinin aksine büyük farklılık gösterebileceğini ummuyorduk. Bahsettiğim ilk karşımıza çıkan döviz bürolarında 1TL’yi 0.60 lari’den bozdurduk. Yani adamların parası bizim TL’den daha değerliydi ama o kadar da değildi aslında. Hemen 20 metre ilerdeki kafenin yanında bulunan döviz bürosunda 1TL, 0.73 lari’ydi. Yani dakika bir ve Gürcü şamarını yemiştik. Bu arada Gürcü para biriminin ismi “lari”, kısaltması ise “GEL”.
TÜRKİYE’YE ARAÇ GETİRMEK
Almanya ile hurda anlaşması olduğundan dolayı araba fiyatları bu ülkede çok ucuz ve döküntü oranı yüksek. Ayrıca Türkiye’deki gibi yüksek vergiler söz konusu değil. Satın alabilmek için Gürcistan’da en az 3 ay aralıksız bulunmak gerekiyor. Türkiye’ye sokulan aracı ise en fazla iki yılda bir Gürcistan’a sokmanız gerekiyor. Fakat konuştuğum bir yetkili bu işin geçmiş yıllarda olduğu gibi pek avantajlı bir yanının kalmadığını söyledi.

Burada yaşayan biri var

Burada yaşayan biri var

EKONOMİK BİLGİLER
Her yer yemyeşil çok güzel bir ülke. Tarım ve hayvancılık ülkeyi ayakta tutan en önemli sektörler arasında. 4 buçuk milyon civarında nüfusu olan Gürcistan’ın başkenti Tiflis şehri. Resmi dilleri Gürcüce. Bir öğretmenin maaşı 600, emeklinin maaşı ise 200TL civarında. Gördüğüm en pahalı benzinin litre fiyatı 2 TL. Yani Türkiye’den bin 500 TL sabit geliriniz olsun Gürcistan’da kral gibi yaşarsınız. “Paris’te, Berlin’de, Londra’da, Amsterdam’da, Brüksel’de kepaze olacağınıza Tiflis’te kral olun” derim.

50 lari (GEL)

50 lari (GEL)

HEMEN HEMEN HER KONUDA PAZARLIK YAPIN

Genel bilgiler vermeye devam edeceğim fakat otobüsümüz nihayet Sarp Sınır Kapısı’nı aşarak yanımıza geldi. Bu bekleme süreci yaklaşık 2 saat kadar sürdü. Buradan hareketle gezimizin merkez noktası olan Tiflis’e ulaştık. www.booking.com’dan rezervasyon yaptığımız hostel’e taksiyle gidecektik. Otobüste tanıştığımız kara çarşaflı Gürcü kadın ülke genelinde terör olaylarının kesinlikle olmadığını, asayiş olaylarının çok düşük seyrettiğini söyleyerek para konusunda ise dikkatli olmamız uyarısında bulundu. Bu mevzuya paralel olarak birkaç yere fiyat sormadan bir şey almamamız gerektiğini ve hemen hemen her konuda pazarlık yapmamız gerektiğini bize öğütleyerek yoldan çevirdiği ilk taksinin bizi 10 lari’ye hostel’e götürmesini sağladı.
KARA ÇARŞAFLI HRİSTİYAN GÜRCÜ KADININA TEŞEKKÜRLER
Antalya Side’de evi olduğunu öğrendiğim ve çok güzel Türkçe konuşan kara çarşaflı Orotodoks Hristiyan olan bu kadından bahsetmek istiyorum. Kadınların çarşafa bürünmesini, erkeklerin sünnet olmasını ve domuz eti yasağının Musevilerden (Yahudi toplumu inancı) Hristiyanlara, sonrasında da son inanç olan Müslüman toplumlarına geçtiğini Türklerin İslamiyet öncesi inancı olan Gök Tanrı inancı araştırmalarım kapsamında zaten biliyordum. Fakat Türkiye’de rastladığım kara çarşaflı kadınlara nazaran aşırı kültürlü, erkeklerle konuşmaktan, bildiğini paylaşmaktan geri kalmayan ve bir şeyler öğrenme çabası içinde olan, “Bizim ülkemiz şöyle böyle” tadında aşırı milliyetçilik yapmak yerine özeleştiri yapabilen cesur bir kadındı. Bizleri, kendisini karşılamaya gelen oğluyla tanıştırdı ve bir akşam yemeğine davet etti. Gürcistan’da bulunduğumuz süre zarfında iletişim kopukluğu yaşamamızdan dolayı bu davete icabet edemedik. Fakat yol boyunca ülkesi ve insanları hakkında bilgiler veren, merak ettiklerimiz konusunda bizi aydınlatan ve gezimiz boyunca bize ışık tutacak olan ayrıntıları paylaşan kalender Gürcü kadınına bu satırlardan teşekkür etmeyi borç biliyorum.

metekhis-galavani-2

HOSTEL METEKHİ’S GALAVANİ
İlk taksi deneyimimiz sonucunda Metekhi’s Galavani Hostel’e ulaştık. Bu taksi şoförleri için yazımın devamında ayrı bir ara başlık açacağım! Türkçe bilen bir resepsiyon görevlisi bizi karşıladı. 6 ranzalı 12 kişilik odada günlük 25 lari’den kalacaktık. Ödememizi kredi kartıyla yaptık. Eğer hostel’in açık büfe kahvaltısına dahil olmak istersek ekstra 5 lari daha ödeyecektik. Ve kalış süremiz boyunca bu kahvaltıyı tercih ettik çünkü neredeyse 6 TL’ye gelen bu kahvaltıda salam, peynir, bal, süt, çay, kahve, zeytin, domates, yoğurt, tereyağı, ekmek, şokella, yeşillik çeşit çeşit sunuluyordu.

metekhis-galavani-1

DÜNYANIN HER YERİNDEN SIRT ÇANTALI GELİYOR
Hayatım boyunca 6 ülke gezme fırsatım oldu fakat ilk kez hostel deneyimi yaşadım. Ve şunu söyleyebilirim zorunluluk dışında bir daha kesinlikle hostel dışında konaklamam. Belki de Metekhi’s Galavani’nin otel standartlarında hizmet vermesi ve hijyenik olması beni bu kadar etki altında bıraktı. Çarşafınız, yastık kılıfınız, duş havlunuz, el-yüz havlunuz, tek kullanımlık terlikleriniz dilediğiniz zaman temiziyle değiştiriliyordu. Duş tertemizdi. Hostel’de sadece gezginler olduğu için gün içerisinde odalarda pek kimse görülmüyordu. Her yatak için bir kilitli dolap hizmeti sunulması güvenlik konusundaki tedirginliğimin uçup gitmesine sebep oldu. Valizimin içi, çalınsa da zaten umurumda olmayacak kıyafetlerle doluydu. Ha bu arada hayati birşeyi söylemeyi unuttum. Hostel’de Wi-Fi beleş. Aslında devletin Tiflis şehri için ücretsiz olarak sunduğu Wi-Fi hattı “Tbilisi Love You”nun hiçbir zaman çalıştığını görmedim. Sadece cep telefonunuzda ismi gözüküyor.
KIZ VE ERKEK KARIŞIK KONAKLAMA
Hostel’de çok cüzi rakamlara çamaşır makinesi ve ütü hizmeti de alıyorsunuz. Dilerseniz yemeğinizi ve içeceğinizi dışardan getirerek mutfak malzemelerinden ücretsiz faydalanabiliyorsunuz. Bu hostel’de Sırbistan, Azerbaycan, Rusya, Suriye, Kazakistan, Suudi Arabistan, İsrail ve Polonya vatandaşlarıyla kaldık. Aklımda kalan ülke isimleri bunlardı daha doğrusu. Kız ve erkek karışık kalınan bu yerde herhangi bir taciz veya askıntı olma olayına kesinlikle tanık olmadım. Herkes bu konuda dikkatli ve birbirine çok saygılıydı. Örneğin iki Rus kızı kalıyordu ki dünya standartlarının eminim çok üstünde güzellikteydiler ve kimsenin bu kızlara yeltendiğini görmedim.

7e8su8t

GURBETTE SIRP-TÜRK KARDEŞLİĞİ
Aynı hostel odasını paylaştığımız Sırp çift ile günübirlik gezi programları yaparak birçok noktayı keşfetme fırsatı bulduk. Gazeteci Sırp kızı Maja ve avukat olan erkek arkadaşı Urosh, gezimize damga vuran isimler arasında en başta yer aldılar. Komşu hostel’lerden tanıdığımız Gürcistanlı Tsisia, Nijeryalı Voke ve Filipinli Dana da unutulmaz bir gezi yapmamıza sebep oldular. Defalarca gülme krizi geçirdik diyebilirim. Çok güzel dostluklar oluştu. Farklı diller, farklı renkler olarak dostluk ve heyecan dolu bir zincirin halkalarını oluşturduk.
JVARİ MANASTIRI
Gezimize devam ediyoruz. Didube’ye gittik metroyla 0.5 lari. Oradan Misketha’ya geçtik minibüsle 1 lari. İndiğimiz yerden Kutsal Haç’ın bulunduğu Jvari Manastırı’na taksiyle 15 lari’ye gittik. Yanımıza yaklaşarak ilk teklifi 20 lari’ye yapan taksiciydi. 11 kilometre uzaklığındaki 1500 metre yüksekliğindeki bu noktaya bizi çıkardıktan sona 45 dakikayı bulan manastır iç ve dış mekan gezimiz sonrasında bizi aldığı noktaya geri bıraktı. Misketha’nın merkezini gezmeye başladık. Bu bölgede Svetitskhoveli Kathedral’ini de gezmenizi tavsiye ediyorum.
TAKSİ ŞOFÖRLERİ HIZLI VE ÖFKELİ
Çok fazla yaşlı taksi şoförü var ve inanılmaz hızlı araba kullanıyorlar. “Nasıl olsa yakında öleceğiz” der gibiler. Şunu anladım ki insanlar gençlik yıllarında ve yaşlandıklarında, temkinli ve garantici orta yaşlılara göre daha cesur olabiliyorlar. Önlerindeki her arabayı sollamak için sürekli korna çalan bu adamlar resmen “Hızlı ve Öfkeli”ler. En çok dikkatimi çeken ayrıntılardan birisi de büyük kavşaklarda trafik lambalarının olmayışıydı.

Stalin Müzesi

Stalin Müzesi

STALİN MÜZESİ GÖRÜLMEYE DEĞER
Liahvi Nehri üzerine kurulmuş olan Gori bölgesinde Stalin Müzesi var. Burası aynı zamanda Sovyetler Birliği lideri Stalin’in doğduğu ev (1878). Zamanla kendi adını taşıyan bir müzeye dönüştürülmüş. Burada şahsi eşyaları ve komünizm dönemine ait materyaller mevcut. Giriş salonunun ortasına konulmuş bir maket ise ilgimi çekti. Komün sisteminin kuruluş yıllarında yapılan propaganda çalışmalarını anlatan makette yer üzerinde bulunan bahçeli küçük bir kulübe ve bu kulübenin altında gizli karargah odaları ve su kuyusu tünel sistemi görülüyor. Tıpkı buz dağının görünmeyen yüzü gibi. Müzenin bahçesinde bir de vagon var. Burayı da gezmek isterseniz ayrı ücret ödemek durumundasınız.
DİLENCİ KADINLA TEMAS
Günübirlik turlarımızı tamamladığımız bir günün akşamında Tiflis sokaklarında kendimize iyi bir restoran bulduk. Lüks sayılabilecek, büyük akvaryumların bulunduğu iki katlı bir yerdi. Giriş katının sakin olduğu bu restoranın üst katında oturduk. Menüden bakarak ortaya büyük bir et söyledik. Tepsiyle masanın ortasına getirilen 6 kişilik bu etin etrafında yeşilliğinden peynirine her şey mevcuttu. Fiyatı 60TL. Çok lezzetli olmasına rağmen hepsini yiyemedik ve kalanı paket yaptırdık. 3 saat kadar vakit geçirdiğimiz bu yerden çıktıktan 30 saniye kadar sonra arkamızdan bir kadın seslendi. Gürcüce söylediği şeyler anlaşılmayınca parmağıyla elimizdeki yemek paketini işaret etti. Paketi verdiğimiz dilenci kadının jest ve mimikleriyle öylesine içten bir teşekkürü vardı ki inanın ben orada koptum. Hem sevindik hem hüzünlendik. Biz de onun önünde saygıyla eğildik.
KADINLAR İŞ YAŞAMININ HER YERİNDE
Kadınların Gürcistan’daki yeri erkeklerden tamamıyla farksız. Özellikle kırsal kesimde kadınların daha çok çalıştığını, erkeklerin ise yatış yaptığını söyleyebilirim. Bu konudaki gözlemimi aktardığım bir Gürcü ise söylediklerime tam olarak katıldığını belirtti. Şehirde ise günün her saatinde çalışan kadınları görmek mümkün. Örneğin karanlık bir sokakta veya tünelde alın teriyle para kazanmak isteyen seyyar satıcı kadını kimse yadırgamıyor. “Erkek işi” diyebileceğiniz birçok işin üstesinden kadınlar geliyor.

Kraliçe Tamar

Kraliçe Tamar

KRALİÇE TAMAR HEYKELİ
Kadınların bu duruşu sanırım tarihten geliyor. Tiflis’in merkezinde bulunan teleferikle botanik parkın bir kapısının da bulunduğu Kraliçe Tamar Tepesi’ne çıktığımızda şehre tepeden bakan, bir elinde tabak diğer elinde keskin kılıç olan ihtişamlı Kraliçe Tamar Heykeli’ne ulaşıyoruz. 1184-1213 arasında Gürcistan’ı yöneten, o dönemlerde ülkeye güç ve refah olarak altın dönemini yaşatan ve halkın gönülden bağlı olduğu Gürcistan’ın Anası olarak tabir edilen “Mather of Georgia” yani savaşçı ruhlu Kraliçe Tamar, ellerindeki sembollerle dosta düşmana şu mesajı veriyor: “Dostlarımız ikramlarımızdan sonuna kadar faydalanırken düşmanlarımız da keskin kılıcımızdan nasibini alacaktır.” Yani bizim Atatürk’ümüz onların Kraliçe Tamar’ıydı.
ŞARAP TADIMI YAPTIM
Pet şişede 2 buçuk litre bira 5 lari, yani 6TL. Alkol o kadar ucuz ki her gittiğimiz yerde ikram ediyorlar. Gürcü şarapları meşhur. Arkeolojik kazı çalışmalarında 7 bin yıllık şarap testileri ve havuzları bulunmuş. Ülkenin 500’den fazla üzüm çeşidi olduğu söylendi. Bizde “Şerefe” denilerek kaldırılan kadehler orada “Barışa” denilerek kaldırılıyor. Tiflis’in merkezinde, kapısının önünde canlı müzik olan bir mahzende şarap tadımı yapma fırsatım oldu. Biraz ucuza kaçtığımızdan mıdır nedir bizim “köpek öldüren” diye tabir ettiğimiz Güzel Marmara, Cumartesi ve Biricik gibi şaraplarımız bana daha lezzetli geldi. Hele ki Şirince’nin böğürtlen şarabının yanına bile sokulamazlar. Ama açık söyleyeyim bira konusunda bence daha başarılılar. Tavsiye edeceğim Gürcü bira markası ise Natakhtari.

Voke ve Tolga

Voke ve Tolga

KAYAK VE YAMAÇ PARAŞÜTÜ BÖLGESİ KAZBEGI
Günübirlik gezilerimiz boyunca General Grigor Orbeyani’nin rölyefinin yanında bulunan çeşmeleri ve Ananuri Kilisesi’ni de gördük. Kazbegi’yi görmek için 200 lari’ye lüks bir minibüs kiraladık. Tiflis-Kazbegi-Tiflis güzergahı yaklaşık 300 kilometre. 6 kişi olduğumuz için gayet uygun bir fiyat. Kazbegi’de de görülecek çok fazla yer var ama ben Seyir Terası denilen noktayı çok beğendim. Adından da anlaşılacağı gibi çok yüksek bir tepe üzerine kurulu, su kemerini andıran yuvarlak ve üstü açık bir yapı ortasında adeta bir semt pazarı kurulmuş. Köylüler burada ürettikleri doğal bal ve bitkisel ürünleri, gelen turistlere satıyor. Tam bir doğa harikası. Yamaç paraşütü yapılan bu noktaya yakın kayak merkezleri ve oteller de bulunuyor.
YOLLAR BÜYÜKBAŞ HAYVANLARIN
Hayvancılığın ülke genelinde yaygın bir şekilde yapıldığını söylemiştim. Her türlü et gerçekten çok ucuz ve doğal. Meralar ve yollar büyükbaş hayvanlarla dolu. Şehir merkezinden 10 dakika mesafeye ulaştığınız anda yollarda uzanmış hayvan sürülerini görebiliyorsunuz. Kuzenim bu manzarayı görünce Hindistan’ı anımsadığını söyledi. Hayvanlar yolun ortasında istiflerini hiç bozmuyorlar. Otomobiller bazen tek şeride düşen yollarda kuyruk oluşturuyor. Bazen de ciddi kazalar olabiliyormuş.

Sovyet Dönemi ürünleri bit pazarında

Sovyet Dönemi ürünleri bit pazarında

BİTPAZARI ANTİKA DOLU
SSCB Dönemi’nden kalma Tiflis Metrosu oldukça eskiydi. Fakat sırt çantalı turistler için, yürüyen merdiven hızının Türkiye’dekilerden iki katı olan bu metrolara binmek gerçekten büyük keyifti. Tüm sırt çantalılar daha eskinin peşindeydi. Biz de öyle. Tiflis’te kaldığımız süre içinde bir günümüzü bitpazarına ayırdık. Kuzen Mert’in ilgi alanı olan bu pazarda İstanbul’da değerinin çok üzerinde satılacak Sovyet dönemine ait bazı materyaller satın aldık. Tabi mezat ve antika işinden anlamıyorsanız bu pazardan uzak durmanızı tavsiye ederim. Çünkü pazar esnafı turistleri şapa oturtmak için kolları açmış vaziyette bekliyor.
20 RAKAMIYLA İLGİLİ İLGİNÇ ANI
Bu rakam abartmıyorum neredeyse her yerde karşımıza çıktı. Fiyat, birşeyin tarihi, yaşı, mesafe, zaman dilimi… Bu çok büyük bir tesadüftü. Mesela bir şeyin fiyatını sorduğumuzda “20 lari” cevabını aldığımızda artık gülme krizlerine giriyorduk. Böyle saçma bir şeyden anı olmaz demeyin oldu valla.
SEYYAR KAHVECİLER SOTELERDE
Özellikle merkezi bölgelerde bagaj kısmı barista ekipmanıyla doldurularak kahve dükkanı haline getirilmiş Renault Kangoo tipi araçların bolluğu dikkatlerden kaçmıyordu. Sokak aralarına sotelenmiş ve muhtemelen kaçak çalışan bu araçlar turistler için ucuz kahvenin bulunduğu birer dinlenme noktası halini alıyordu.

Haçapuri

Haçapuri

BUNLARI YEMEDEN DÖNMEYİN
1- Haçapuri: Bu bildiğiniz bizim pideye yakın bir yiyecek. Bazı yerlerde fırından çıkarılmış üstü açık peynirli hamurun üzerine yumurta kırılarak yapılıyor. Bazı yerlerde de bildiğiniz pide şeklinde. Çok lezzetli ve çok ucuz. Büyüklüğüne göre ortalama fiyatı 2 TL civarında.
2- Khinkali: Gürcü mantısı ama nasıl bir mantı? Öyle muhteşem ki… Elle yeniyor parmaklarla beraber. Bildiğimiz mantı hamurunun arasına et, kıyma veya patatesli vejetaryen karışımlı çeşitleri var. Bizim mantılar kadar küçük değil. O kadar büyük ki taneyle satın alıyorsunuz. 6 tanesi doyurur. Bir yerinden delik açıp pişerken içinde biriken suyunu öncelikle fondip yapıyorsunuz. Hatta büzüştürülmüş elle tutma bölgesi olan hamur kısmını yemiyorsunuz bile.

Khinkali

Khinkali

3- Çakapuli: Gürcü kuzu yemeği. Şarapla pişirilen etler hayvanların mefta olmadan önce doğal beslenmesinden dolayı oldukça lezzetli oluyor.
4- Şaşlık: Bizim ‘kuzu şiş’e çok benziyor. Asya Türklerinden etkileşim olduğu ve isim kökeninin ‘şişlik’ olduğu iddia ediliyor. Yapımındaki en önemli ayrıntı sirkeli ve baharatlı sosta pişirilmeden önce etin bir gün boyunca marine edilmesi. Bu yemekle birlikte mutlaka acı biberden yapılan acuka sosunu da denemelisiniz. Bence ayrılmaz ikililer.
5- Ponçiki: Gürcülerin geleneksel hamur tatlılarından. Genelde reçel karışımından elde ediliyor. Yapım olarak bizim pişiyle benzerliği var.
6- Peynir çeşitleri: Hayvancılığın ve şarap üretiminin güçlü olduğu bir ülkeden farklı bir şey beklemek olmazdı. Peynirler çok çeşitli ve lezzetli.
Son olarak limonata mevzusunu da yazmadan edemeyeceğim. Gürcistan’da tüm meyvelerin aromasından yapılan gazozlara limonata deniyor. Yani çilekli gazoz da olsa adı limonata. Ve çok lezzetliler.

Mestia

Mestia

MESTIA’YI GÖRMEDEN ÖLME
Evet bu kadar iddialıyım. Farklı bir coğrafyaya gittiğinizde “Burayı da gördük” dersiniz ya. Mestia’yı görünce “Yine geleceğim” diyorsunuz. “Age of Empires” oynayanlar bilirler. Düşman saldırısına karşı kurulan okçu kuleleri vardı. İşte o kulelerin onlarca gerçeğini Mestia’da görebiliyorsunuz. At binen yerel halk, muhteşem bir doğa, restoran ve kafelerin gıcırdayan kapılarının ardından yükselen yerel sanatçıların sesleri, hesap makinesi yerine hala abaküs kullanan bakkal dükkanı işletmecisi kadın, betonarmeye yenik düşmemiş taş ve ahşap işçiliğinden yapılaşma, meralarına anayol üzerinden ve kendiliğinden giden gelen büyükbaş hayvanlar, huzura yükselten teleferik, şarap mahzenleri, çiftleri birbirlerine yakınlaştıracak akşam esintisi… İşte böyle bir yer Mestia.

13934609_1134560079923581_3763320087559529093_n

PAZARLIK YAPMAKTAN ÇEKİNMEYİN
Ve yine yollardayız. Bu sefer Rusya sınırına, Svaneti Bölgesi’ne dayanacağız. Tiflis’ten başladığımız 6 saatlik yolculuktan sonra Zugdidi’ye döküntü bir minibüs içinde ulaştık. Burada hiç oyalanmadan Mestia minibüsüne bindik. Aynı yolda ilerleyen Çek Cumhuriyeti’nden iki gezginle daha birleşerek toplam altı kişi olduk. Bu sayı elimizi güçlendirdi ve 20 lari’lik kişi başı ücreti 17 lari’ye çektik. Bu konuya bir parantez açmak istiyorum. Pazarlık esnasında ses tonlarını yükseltmeleri karşısında panik ve çekingen olmayın. Rest çekmeyi bilin. Bu bir taktik. Pazarlık bittikten sonra hiçbir şey olmamış gibi sırıtabiliyorlar. Mestia’ya vardığımızda tarihi okçu kuleleri tüm ihtişamıyla göründü. Savaş dönemlerinde bu kulelerden atılan oklarla bölge korunuyormuş.

Tek araçla gidebilmek için Eka'yı bagaja attık :)

Tek araçla gidebilmek için Eka’yı bagaja attık ?

YAŞLI KÖYLÜ KADININ EVİNDE KALDIK
En fazla 3 katlı toplamda 5 civarında butik oteli olan bölgede ev pansiyonculuğu oldukça yaygın. Neredeyse köylülerin tamamı evlerinin boş odalarını gezgin turistlere kiraya veriyorlar. Biz de www.booking.com’dan bir köy evi odası bulduk. 4 kişilik odada günlük kişi başı 25TL’ye kaldık. Emekli maaşının 200TL olduğunu düşündüğünüzde turizmin köylüler için yüksek karlılıklı bir geçim kaynağı haline dönüştüğünü söyleyebiliriz. Evin içinde karşılaştığımız zamanlarda anlıyormuşuz gibi bizlere Gürcü dilinde bir şeyler anlatan tonton kadın da oldukça güler yüzlü ve canayakındı.
TİFLİS-MESTIA HAVAYOLU VAR
Dünya turizm pastasından aldığı payı büyütmek isteyen Gürcü Devleti bu bölgeye çevre düzenlemesi ve restorasyon konusunda önemli yatırımlar yapmış. Tarihi dokunun bozulmadan bölgenin yeniden yapılandırılması otostopçu ya da taşıt kullanan sırt çantalıların akın etmesine sebep olmuş. Bölgenin bir de stol tipi denilen yani küçük jet ve yolcu uçaklarının inip kalkabileceği havalimanı var. “Ben o yol eziyetini çekmem arkadaş” diyen gezginler 80TL karşılığında Tiflis’ten Mestia’ya havayoluyla da ulaşabilir.
TURİZM DEVLET POLİTİKASI HALİNİ ALMIŞ
1991 yılında Komünist rejimi olan SSCB’den ayrıldıktan sonra güvenlik sorunları artan ülkede turizm gerilemiş, Dünya Turizm Örgütü’nün (WTO) katkılarıyla ortaya konan projeler ve son yönetimlerin güvenlik ve rüşvet konularını kontrol altına almasıyla son yıllarda turizm yeniden atağa kalkmış.

13912490_1134560139923575_5889209411220010156_n

DİNLERİNE BAĞLILAR
Ülkede bulunan kilise, katedral, manastır gibi yapıların büyük çoğunluğu tarihi nitelikte. Anlatılana göre tarih boyunca Rus, Osmanlı, İngiliz, İran işgalleriyle içe kapanan Gürcü halkı inançlarına olan bağlılıklarıyla asimile edilememişler. Ülkenin büyük çoğunluğu Ortodoks Hristiyan. Dini bağlılıkları üst düzeyde. Kilise ve dini obje sayısı çok fazla. Otobüs, minibüs gibi toplu taşıma araçlarında bile olsalar hac veya kilise görmeleri durumunda istavroz çıkartıyorlar.
KUMARHANELERİYLE ÜNLÜ BATUM
Artık Türkiye’ye dönme vakti yaklaştı. Bu ülkeyi gezmek için en az bir aya ihtiyacınız var. Her yerinde başka bir ayrıntı dolu olan dostane komşumuz Gürcistan “Yine geleceğim” dediğim bir yer olarak aklıma kazındı. Mestia’dan Zugdidi’ye, oradan da Batum’a minibüslerle hareket ettik. Sarp Sınırı Kapısı’nın açıldığı ilk şehir Batum olduğundan özellikle Karadenizliler burayı resmen mesken tutmuş. Gürcüler Laz şivesiyle Türkçe konuşuyor. Türkçe bilmeyen neredeyse yok. Her yerde TL geçiyor. Fakat ülkenin ticaret merkezi ve önemli bir liman şehri olduğundan dolayı “Bütün ipsiz sapsızların doluştuğu biryer olduğunu da gözlemledim” desem yalan olmaz. İstanbul’a ilk düşen nasıl kendini Laleli’de Aksaray’da buluyorsa bu şehir de aynı ruhsuzluktan nasibini almış. Kumarhaneler Türkler tarafından o kadar çok ilgi görüyor ki konaklamadan çok kumarhaneden gelir elde eden otellerin bazılarını Türkler işletiyor. Bu şehrin neredeyse her alanında Türk yatırımcıların imzası var.

casino

CASINO’YA GİRDİK
Açık söyleyeyim daha önce transit geçtiğimiz ve günübirlik bulunduğumuz bu şehirden belki de iyi gezemediğimiz için pek hoşlanmadım. Batum Otogarı’nda Alanya otobüslerinin sadece sabah erken saatlerde olduğunu öğrendik ve bu bizim için çok geçti. Kayıt dışı olduğunu düşündüğüm Batum-Rize minibüsüne gece 23.59 biletini aldık. Minibüs saatini beklerken o bölgede tanıştığımız bir Gürcü bizi Batum’un en güzel casino’suna götürdü. Bu arkadaş akşam yemeği parasıyla her gün farklı bir casino’ya girip hem oyun oynuyor hem de açık büfe içki, sigara ve yemek imkanlarından faydalanıyormuş. Kazanırsa da yanına kar kalıyormuş. Turistler için verilen özel bonusları da kullanarak güzel vakit geçirdik.

border_kontrol_040612

GÜMRÜKTEN GEÇİRDİKLERİMİZ
Hareket saati geldiğinde araçta yerimizi aldık. Yasal olarak Türkiye’ye birer litreden en fazla iki şişe içki ve iki karton sigara sokma hakkınız var. Ben bu hakkımı Gürcü free shop’undan (Gümrüksüz satış mağazası) bir litrelik İskoç Viskisi alarak kullandım. Türkiye’de yüz küsür liradan satılan markayı sadece 5 euro’ya aldım. Yani 16 TL kadar. Şaka gibi değil mi?
TELEFONUMU MİNİBÜSTE UNUTTUM
Gürcü minibüsünden Rize’de indiğimde koltuk cebinde telefonumu unuttuğumu fark ettim. Bu şapşallığım tam anlamıyla beni dumura uğrattı. “Bir insana en büyük kötülüğü yapmak istiyorsanız onun telefonunu alın” derim. Telefonla birlikte gezi yazısı notlarım, gezi fotoğraflarım ve videolarım, 2 bin 500 kadar cep telefonu kayıtlı rehberim hepsi buhar oldu gitti. Bir hafta boyunca birkaç telefon görüşmesiyle araştırma yapsam da sonuç değişmedi. Sizler için daha ayrıntılı bir yazıyı kendi fotoğraflarım ve videolarımla hazırlayacaktım fakat yaşadığım bu durum beni kısıtladı. Yazı aralarında kullandığım bazı görselleri kuzenim Mert’ten ve Urosh’tan temin etmiş olacağım.

YouTube:

Yorum Yaz

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.