Turizm sektörü temsilcilerinin karamsarlık yayarak, ümitlerini 2017’ye ertelemelerini doğru bulmuyorum. Henüz temmuz ayındayız ve önümüzde güzel günler olduğunu düşünerek, moralleri bozmadan çalışmamız gerekiyor.
Türkiye’nin, dünya turizminde önemli bir markaya sahip olması, test edilen demokrasiye inancının dünya kamuoyunu şaşırtacak derecede yüksek çıkması sebebiyle sezonu daha az hasarla geçireceğimize dair işaretler söz konusu. Yabancı bir tur operatörünün dediği gibi “Antalya, turistler için ürün kalitesi noktasında dünyada rekabet edilemez seviyede.”
Ancak, asıl eksiğimiz özellikle Antalya’da yabancı zincir otellerin olmaması. Eğer Akdeniz turizm bandında yabancı zincir otellere ait tesisler olsaydı, durum çok daha farklı olabilirdi. Umarım Turizm Bakanlığı yetkilileri bu gerçeği dikkate alırlar.
Hasılı sektör kısa sürede iyileşecektir, yeter ki bizden kaynaklı yeni tuhaflıklar olmasın. Mesela Atatürk Havalimanı’nda yaşanan terör hadisesi sonrası, İstanbul bir turizm noktası olarak çabucak toparlandı. Bu yüzden turizm sektöründeki bazı temsilcilerin, karamsarlık yayarak, ümitlerini 2017’ye ertelemelerini doğru bulmuyorum. Henüz temmuz ayındayız ve önümüzde güzel günler olduğunu düşünerek, moralleri bozmadan çalışmamız gerekiyor.
HAVAYOLLARININ ZARARLARI DİKKATE ALINMALI…
Turizm sektöründe kayıplardan bahsedilirken sürekli otelcilerin feryatlarına kulak veriliyor. Halbuki Türkiye’nin havayolları, başta THY olmak üzere Pegasus, Onur, SunExpress ve Atlas gibi şirketlerin yaşadığı handikapların da dikkate alınması gerekir. Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ)’nin Genel Müdürlüğü tarafından açıklanan 2016 yılı haziran ayı istatistiklerine göre, Türkiye geneli havalimanlarından ilk 6 aylık dönemde iniş-kalkış yapan uçak trafiği, iç hatlarda yüzde 8.4 artışla 79 bin 451’e ulaşmışken, yurtdışında ise bu rakam yüzde 18.4 azalışla 50.144 olmuş. Bu rakamlar havayollarının ciddi kayıpları olduğunu gösteriyor. Zararlarının artığına işaret ediyor.
Durumu anlamak için sektörde faaliyet gösteren şirketlerin Faiz, Amortisman ve Vergi Öncesi Kârına (FAVÖK) İngilizce deyimiyle EBİTDA’sına bakmak yeterli. Havacılık sektöründe bir tarafın EBITDA’sı (FAVÖK) %25’lerin üzerindeyken, diğer tarafın %10’lar seviyesinde olmasının sorgulanması gerekir.
Dolayısıyla havacılık sektörü paydaşlarının (DHMİ, terminal işletmecileri, yer hizmetleri ve diğerleri) havayollarının yaşadığı bu kayıplarda sorumluluk alması, rakamlarda iyileştirmelere gitmesi, oluşan zararı ortak yüklenmeleri gerekir.