Bazı çalışanlar açısından işine bağlılığa karşı yapılan olumsuz bir yorum gibi algılanabilen, bazı durumlarda ise amacının şirket içeriğindeki sürekli iyileştirmeler veya üçüncü göz etkisi ile bir gözden geçirme dışında farklı olumsuzluklarla görülebilen iç denetim faaliyetinin, işveren, çalışan ve iç denetim yöneticisi açısından bazı yanlış anlaşılabilme ihtimalleri ve aslında ortak paydada fikir birliğine varılması gereken önemli vurgular, yazının konusunu oluşturmaktadır.
Şirket yönetim kurulu ve üst yöneticileri açısından öncelikle göz önünde bulundurulması gereken konu, iç denetim faaliyetinin, işletme içeriğinde asla 100% oranında kontrol sağlayamayacağı gerçeğidir. İç denetim süreçleri ile; hata , hile veya riskli işlemler ile ilgili gözden geçirmelerde bulunulur. Bulgular veya tespitler yolu ile de sürekli iyileştirme felsefesi sayesinde en mükemmele doğru sürekli bir yönelme vardır. Ancak bu sayılanlar elbette iç denetim faaliyetinin işletme içeriğindeki yeri, bulgu ve tespitlerin değerlendirilmesi ve dahası, şirket yönetiminin, iç denetim faaliyetini bir şirket iç politikası olarak benimsetmesi sayesinde olumlu sonuçlara gidebilecektir. İç Denetim faaliyetinin bütçesi ve yetişmiş insan kaynağına yatırım gibi diğer etkenler de bahsi geçen şirket iç politikası ile doğru orantılıdır. Kısacası, iç denetim faaliyeti tüm süreçler içeriğinde 100% garanti sağlamaz, yüzde olarak ihtimalin yükseltilmesi şirket iç politikası ve iç denetim faaliyetine verilen önem derecesinde mümkündür.
Çalışanların iç denetime yaklaşımı ise pek çok farklı senaryo ortaya çıkarır. En önemlilerinden biri, çalışanların, iç denetim faaliyetleri bütününün net olarak anlaşılamaması sonucu, gerçekleştirilecek denetim faaliyetini, kendilerine yönelik ve hedef gösterilerek kişiselleştirilen bir iş performansı değerlendirmesi olarak görmeleridir. Zira ülkemiz gibi coğrafyalarda işe bağlılık, işyerine daimi bir hizmet borcu olarak görülmekte, işin sahiplenilmesi çalışanlarca ailelerinin, yaşantılarının diğer bileşenlerinin önüne geçebilmektedir. Bunun sonucunda ise işyerindeki görev ile ilgili, iç denetim faaliyeti esnasında veya bulgular kendileri ile görüşüldüğünde, iletilebilecek herhangi düzeltme taleplerinin yanlış anlaşılması olasıdır. Buradan hareketle, özellikle ülkemizde çalışanın işini sahiplenmesi üst seviyededir ve kendi sahipliğindeki bir işletme gibi görüp görev aldığı şirketine karşı olumsuz bir etkisi olduğunu düşünerek hassasiyet göstermesi yüksek ihtimal dahilindedir.
İç denetim yöneticisinin büyük yanılgısı ise, yetkili kişi olarak, kendisine verilen kontrol ve denetleme yetkisinin, sürekli bir hesap sorma hali ile ve yargılayıcı, işleyen operasyonu zorlayıcı ve bazen olumsuz etkileyebilen, yönetim kurulunun beklentisini aşar şekilde, ilgili işletmenin çalışanlarını kendisine karşı taraflaştırarak iç denetim faaliyetini yürütebileceğini düşünmesidir.
İşletme varlıklarının korunması, süreçlerin doğru işletilip işletilmediği, hile, suistimal, hata konularının ortaya çıkarılması vb. görevleri olan İç denetim yöneticisi, turizm gibi yoğunlukla insan emeğinin var olduğu bir sektörde konunun psikolojik boyutu ile ilgili hassas davranmak durumundadır.
Turizm sektörü iç denetim yöneticisi için maharet; yönetim kurulu ve işletme yöneticilerine tüm işleyişin ne olursa olsun 100% kontrol altında tutulacağına dair yanıltıcı bilgilendirmede bulunmak, denetlediği işletme birim ve yöneticilerine tavır ve negatif yaklaşımlarıyla korku salmak değildir.
İç denetim faaliyetinin psikolojik açıdan doğru yönetimi, pek çok yanlış anlaşılma ve hassasiyet içeren iç denetim faaliyetini, işletme birimleri içerisinde bütüncül bir yaklaşımla ve iç denetim faaliyetinden en yüksek verimi alabilecek şekilde tasarlanması ve uygulanması şeklinde olacaktır.
İlgili faaliyet, ancak iç denetim yöneticisinin belirtilen tutum ve davranışları neticesinde hata, hile ve suistimallerin önüne geçebilecek ve şirket değerini arttıracak bir boyuta gelebilecektir.
İç denetim faaliyeti, konunun paydaşlarınca doğru anlaşılmalıdır. Turizm gibi emek yoğun sektörlerde ise sürecin psikolojik açıdan önemi daha da öne çıkmaktadır.