Türk turizm sektörü, her yıl büyüyerek Türkiye’ye döviz kazandırmaya devam ediyor. Hata kazandırdığı döviz ve cari fazla sayesinde en önemli sektörlerin başında geliyor. Ancak sektör bu aralar imaj sıkıntısı yaşıyor. Zira daha önce Antalya, Bodrum, huzur ile hatırlanan Türkiye’nin artık toplumsal olaylar ve yasaklar ile tanındığını dile getiren sektör temsilcileri, ülke imajının bir an önce düzeltilmesi gerektiğini dile getirdi.
Dünya Ekonomi TV’de yayımlanan ve İş Bankası’nın desteğiyle hazırlanan 13’üncü Sektör Zirvesi’nde turizm sektörü ele alındı. Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ Moderatörlüğünde gerçekleştirilen zirveye, Turizm Araştırmaları Derneği TURAD Başkanı Bahattin Yücel, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) 2. Başkanı Firuz Bağlıkaya, Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği Yüksek Danışma Kurulu (TYD) Başkanı Dr. Turgut Gür, Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB) Başkanı Timur Bayındır ve Dünya Gazetesi Yazarı Rüştü Bozkurt katıldı.
Herkes Türkiye’yi Twitter’a getirilen yasak ile hatırlar
Türkiye’nin tanınmışlık konusunda bir sorunu olmadığını vurgulayan TURAD Başkanı Bahattin Yücel, ancak tanınmışlığın artık twiter yasakları gibi olumsuz gelişmele ile gerçekleştiğini belirtti. Geçtiğimiz yıl Suriyeli sığınmacılar konusunun da dünyada artık Türkiye’nin bilinirliği konusunda öne çıktığını dile getiren Yücel, “Rusya’dan sonra AB insan Hakları Mahkemesi tarafından en fazla tazminat ödemeye mahkum edilen ülkeyiz. Türkiye’nin tanınmışlık sorunu yok ama imaj algısından söz ediyorsak orada büyük bir sorunumuz var. Son zamanlarda bütün bunlara bir de 17 Aralık operasyonu eklendi. Bunları demokrasi ile aşmalıyız. Şeffaf ve açık bir sistem olarak aşmalıyız” diye konuştu. Bu anlamda algı konusunda çalışmaların gündeme gelmesi gerektiğine dikkat çeken Yücel, Turizm Bakanlığı’nın Menderes döneminde bu amaçla oluşturulduğunu hatırlattı. Yücel şöyle konuştu: “Geçmişte tanıtım için belli pay ayrılır ve Türkiye’de büyük bir reklam ajansının koordinasyonunda yurt dışı tanıtımları hazırlanırdı. Bu bütçenin ne kadar olduğunu, kime ne kadar ödeneceğini hepimiz bilirdik. Sonra bu bütçe dışarıya aktarılmaya başlandı. Türkiye’nin toplam tanıtım bütçesi 100 milyon dolara çıkarıldı ve o zaman kadar yüzde 3 olan ortalama ajans komisyon oranı yüzde 11’e çıkarılarak tek bir şahsa verildi. Ondan sonrada son derece amatör ve ilkel kampanyalar hazırlandı. Bu son derece yanlış. Kaynaklar bu anlamda doğru kullanılmıyor.”
Kaynakların kullanımı konusunda sıkıntılıyız
TÜRSAB 2. Başkanı Firuz Bağlıkaya da kaynakların kullanımı konusunda sorunların olduğu konusuna değindi. 100 milyon dolarlık bir kaynak olduğunu ve bunun kullanımı konusunda sektör temsilcilerinin de bilgisinin olmadığına dikkat çeken Bağlıkaya, iş yaptıkları ülkelerde de Türkiye’nin tanıtımına yönelik bir çalışmanın olmadığını öne sürdü. Bağlıkaya, “Tanıtım sektör aktörleri ile birlikte yapıldığında bir anlam ifade eder. Bilmediğin ülkede bilmediğin yerde nasıl reklam vermen gerektiğini bilmek gerek. Herkesin şikayeti tanıtım ve reklam eksiği. Bunu tur operatörü ile birlikte yaparsanız satışa dönüşür”dedi.
İmaj çalışmalarının ise uzmanlarca yapılması gerektiğine dikkat çeken Bağlıkaya, tanıtımların yıllık ihaleler ile yapıldığını ama aradan 8-9 ay geçince başka bir şirkete ihalenin verildiğini belirterek durmadan değişen şirketlerin imaj çalışmalarının devamlılığı konusunda sorunlara yol açtığını dile getirdi. Yanı sıra kaynakların belediyelerce savurganca kullanıldığını söyleyen Bağlıkaya şöyle devam etti: “Kamu kaynağı kimin elindeyse kaynakları kendi kontrolündeki bölgelerde kullanıyor. 35 milyar dolar döviz getiren bir sektörün bütün dünyadaki tanıtımı için ayrılan para 100 milyon dolar, bu ayrılan paranın içinde belediyeler ayrılan ciddi bir bölüm var geriye kalan küçük kısmı da ehil olmayan ellere bırakılıyor. Biz sektör olarak kaynakların kullanımı konusunda çok sıkıntılıyız.”
Sadece ülke değil bölgeler de tanıtılmalı
TYD Başkanı Dr. Turgut Gür ise ülke imajının öne çıkarılması konusuna değinerek, ülkenin yanı sıra bölge imajının da ön planda tutulması gerektiğini belirtti. Gür, şöyle konuştu: “Neden İspanya’ya, Portekiz’e, BAE’ye gidiyorsunuz. Çünkü oralarda belirli turizm bölgeleri var ve sadece o bölge için oraya gidiyorsunuz. Geçmişte Kemer’de yeni organize olmuşuz, 520 otelimiz var fakat bu bölge dünyada tanınmıyor. 1990’da bölgesel Kemer Tanıtma Vakfı kurduk. Oteller ile birlikte havuz oluşturduk. Profesyonel birini başına koyduk. Bu şekilde Kemer’i tanıttık. Onun için Kemer bölgesi ön plana çıktı. Ülke imajının yanında bölgesel tanıtım da önemli. Fransa’ya 40 milyon turist gidiyorsa bunun 40 milyonu Paris’e gidiyor. İstanbul’a 10 milyon turist geldi diye seviniyoruz. Düşünüyorum; İstanbul, 2 kıta arasında konumlanmış, 3 imparatorluğa başkentlik yapmış, çeşitli medeniyetlerin merkezi olmuş ve hala muhteşem bir şekilde ayakta duruyor. Bu şehir inanç turizmi açısından da çok önemli zenginlikleri barındırıyor. Sadece inanç turizmi için 10 milyon turist gelir. Ancak bu şehri hava alanı, yolları, taksisi, otelleri ile bir bütün olarak kaliteli hale getirmeli. Bu bir kültür ve bu bütün aktörlerin görevi. Onun için Türkiye’nin imajının yukarıdan başlayarak yeniden başlanıp düzenlenmesi lazım. 100 milyon dolar kaynak artırılmalı. Bu kaynağın da doğru yönetilmesi lazım. Şeffaf, açık, hesap verilebilir ve net olduğu zaman başarılı olunur. Bu konudaki eksikleri gidermeliyiz. Ümidimiz var…”
Bakanlık tanıtımları denetlemeli TUROB Başkanı Timur Bayındır da Türkiye’nin yurtdışında tanındığını söyleyerek asıl önemli olan unsurun kazanılan imajın yıkılmaması olduğunu dile getirdi.
Bir yerde kavga, itiş-kakış varsa oraya gidilmeyeceğini söyleyen Bayındır, “İnsanlar Türkiye’de demokratik düzen var demeli. Saçma sapan cop mu yiyeceğim, gaz mı gelecek diye bir düşünceye takılmamalı. Biz imajımızı bugüne kadar çok zor ayağa diktik ama şimdi yitirmiş vaziyetteyiz. Bu imajı tekrar tesis etmemiz lazım. İstanbul’a neden gelmiyorsunuz diye sorarken güzel lafl ar duyuyorduk, şimdi bunları duyamıyoruz. Hala bombalar patlıyor mu gazlar atılıyor mu diye soruyorlar” şeklinde konuştu. Türkiye’nin sahip olduğu değerleri iyi değerlendirmek gerektiğine dikkat çeken Bayındır, bütün sene otel doluluk oranlarını yüzde 55’in altında olması halinde sektörün ayakta kalamayacağını söyledi. Bayındır, “”Dolayısıyla tanıtımın çok ve kesintisiz olması lazım. Ne olursa olsun projeler devam edilmeli ve bakanlık tanıtımları denetlemeli. 100 dergiye ilan vereceğim deniyor ama çıkıyor mu bu ilanlar bunlar takip edilmeli.
(Kaynak: DÜNYA)