Turist Rehberliği Yasasında Son Rötuşlar…
Yeni Turist Rehberliği Yasasında son düzlüğe girildi. Sayın Bakan “revize edilmesi gereken maddeleri” yaklaşık 4-5 ay önce tarafların önüne koydu. Dedi ki; “Bu konularda birlikte çalışın. Uzlaştıklarınızı kelimesi kelimesine kanunlaştırırım. Ancak uzlaşamadıklarınız olursa, onlara biz karar vermek zorunda kalırız” .
Malum, bu konudaki ilk TUREB – TURSAPNET ZOOM toplantısında Başkan Suat Tural bizlerle alay ederek aylarca görüşmeleri kilitlemişti. Bu gidişle yasa tamamen Bakanlığın inisiyatifinde çıkacaktı. Ancak, uzlaşmacı tavrıyla IRO Başkanı Sn.Sedat Bornovalı 2 kez Sayın Bakanla 2 kez de bizlerle yapılan görüşmelere dahil oldu. Bu şekilde 20’nin üzeri maddede mutabakata varabildik. 4-5 madde ise, başta uzlaşıldı görünse de Suat Başkanın keskin U dönüşleri ile askıda kaldı.
TUREB’iN BAKANLIK TASLAĞINI ÜYELERİYLE PAYLAŞMADIĞINI GELEN HAKARETLERDEN ANLADIK.
Sayın Bakan; ilk başta toplantıları kamuoyuna kapalı olarak gerçekleştirdi. Taslak kanun maddeleri Türsab, Tursapnet, Tureb ve son dönemde İro’ya danışılarak düzenlendi. Ve Sayın Bakan, 8 Şubat’tan itibaren üyelerin görüşlerini almak üzere paylaşıma izni erdi. TURSAPNET olarak bizler 20 Şubat’a kadar bekleyip uzlaşma gerektiren metinleri, üyelerimizi bilgilendirmek ve görüşlerini almak üzere herkese açık olan platformlarda paylaştık.
Yazımda açıkça ve KOSKOCA PUNTOLARLA bu maddelerin, bakanlığın hazırladığı bir taslak olduğunu belirttim. Buna rağmen taslağı “Cem Polatoğlu yazdı” zanneden, okumayan! veya okuduğu halde anlamayan (cahil denilince kızıyorlar) rehberler tarafından galiz küfür yağmuru başladı. İşte o zaman TUREB’in üyeleriyle hiçbir şey paylaşmadığını anladık.
Neyse, Olan oldu. Bu vesileyle birbirimizi tanımış olduk. Konumuza dönersek; Nedir anlaşmazlığın devam ettiği 2 önemli konu;
1) Türkçe Rehberlik;
Türkiye’de, Türklere yapılan Türkçe turlarda özellikle 4 senelik Rehberlik Okulu mezunu rehberlerin çalışabilmesini talep ediyoruz. Onların, yabancı dil bilmemesi, bizler ve müşterilerimiz açısından bir engel teşkil etmemektedir. Elbette, Türkçe Rehberliği bizim istememiz ve Faal Rehberlerin istememesi son derece doğaldır. Bizler uzlaşamadık. Bu durumda nihai kararı verecek olan merci Bakanlıktır. Ancak, Türklere, Türkiye’de Türkçe Rehberlik yapanların mutlaka yabancı dil bilmesinin istenmesinin argümanları bize göre enteresan. Örneğin, 1890’da Abdülhamit döneminde “Ecnebi Seyyahlara Tercümanlık ve Rehberlik Edecekler Hakkında Kararname-1890” örnek gösteriliyor. Başında koskoca “ECNEBİ SEYYAHLAR” yazmasına rağmen, başkan “bak işte kanun” diyor. Acaba o dönemde şimdiki gibi yoğun yerli turist olsa, YERLİ SEYYAHLARA da yabancı dil şartı istenir miydi?
Aynı başkanın “Türkçe Rehberlik yasalaşırsa yabancı dil bilen rehber kalmayacak” söylemine (cahiller dışında) kendisi de inanıyor mu acaba? Ne yani, bizim İtalyanlarla el-kol tarzanca mı anlaşacağız?
2) Rehberlerin pazarlama ve kaçak acentacılık girişimleri;
Rehberler istiyor ki; tur satabilsinler. Tabi, neden olmasın. Bir ofis tutarlar, alırlar TÜRSAB belgesini, teminatlarını verir, yurtiçi-yurtdışı pazarlamalarını yaparlar. Müşterilerini getirirler. Aidatlarını, vergilerini de ödeyip tur yaparlar. Ben dahil 800 civarı Rehber-Acentacı var bu şekilde yapan.
Ama, Rehberlerin yakını, arkadaşı her kim olursa olsun acenta dışı tur yapmaları doğru değil. Bakın, çok sık rastlanan bir örnek veriyorum; Acenta 1001 emek ve masrafla yurtdışından tur getiriyor. Şehir turunu Rehbere veriyor. O rehber gruba “ben size daha ucuza bir Boğaz turu, Gece turu yapayım” diyerek müşteriyi alıyor! Yakalanırsa “akrabamdı, arkadaşımdı” diyor. Oturup Turisti karakolda sorguya çekecek halimiz yok. Çok gerekliyse, her rehberin tanıdık onlarca acentası var. Rica etsin. Biz, tanıdık acentalar 1 kuruş kar almadan memnuniyetle paydaşlarımıza yardımcı oluruz. Aksi takdirde bu işin sonu gelmez. Müşteriye korsan taksici gibi “Size ucuza tur yapıyorum, ama sorarlarsa aman beni daha önceden tanıyorsunuz” dedirtir, felaket olur. Bunu özellikle “Long Weekend-Istanbul” turlarımızda yaşıyoruz. (Yemin edebilirim ama ispat edemem). Neden bu konuda ısrarlılar anlaşılmaz. İçimizdeki 3-5 kötü için neden tüm rehberlik müessesesi töhmet altında kalsın?
Bu nedenle rehberler tarafından açılan satış amaçlı web siteleri, forumlar, aplikasyonlara da izin verilmemelidir.
Bu arada, rehberlerin lehine olabilecek birçok madde TUREB tarafından değil, bizler tarafından taslağa eklenmiştir.
Örneğin;
- Tüm rehberlerimize tur süresince müşterilerimiz gibi kaza ve sağlık sigortası yaptırılması.
- SGK’sı olmayan rehberlerin, çalıştıkları günler için seyahat acentasınca SGK primlerinin ödenmesi.
- Kanun taslağında yer alan “Sadece Ören Yeri, Şehir Turu ve Müzelerde Rehber alma zorunluluğunun” yabancı gruplar için değil sadece yerli turistler için geçerli olmasını.
- Sanat Tarihi, Arkeoloji mezunlarına rehberlik kurslarında kolaylık sağlanması şartının “ancak eksik olan derslerin ve gezilerin tamamlamasıyla mümkün olmalıdır” maddesinin eklenmesi
- “Eylemsiz Rehberlerin 5 senede bir dil ve bilgi denetimi yapılacaktır” maddesinin Rehberlerin iç sorunu olduğunu biz ekledik.
- “Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanununun 66/5 kanun maddesine göre Rehberlerin tabi oldukları iş kolu; EBE, SÜNNETÇİ, ARZUHALCİLER, SAĞLIK MEMURLARI ile aynı katagoridedir. Bu konum, Sigortalılık ve Vergi Durumu yeniden revize edilerek düzeltilmelidir” dedik.
Not: Bu arada acentalar olarak, Alan Rehberliğine şiddetle karşıyız ve bunun mücadelesini biz veya arzu edilirse birlikte vereceğiz.
Yazan: Cem Polatoğlu