Timothy J. Tobin,
Öykülerin bir gücü vardır. Enerji, ilham ve motivasyon sağlama potansiyeline sahiptirler. Duygusal bir bağlantı kurmamıza ve insanları olgular ve rakamların yapamayacağı yollarda etkilememize yardımcı olurlar. Her liderin bir öyküsü – olayların, perspektiflerin, değerlerin ve davranışların sizi bir lider olarak temsil eden bir birikimi – vardır. Benzersiz deneyimler yelpazenizden evrilir. Bir kimlik mesajı iletir: neye inanırsınız, bir lider olarak sizi yönlendiren ve tanımlayan nedir ve nasıl performans sergilersiniz.
Öykünüzün farkına vardığınızda ilginç bir şey gerçekleşir. Sizi, sizin için en anlamlı ve ilham verici olan şeyi açıklığa kavuşturmanıza zorlar. Öykülerini anlama ve aktarmada ileriye dönük bir rol üstlenen liderler, artan kapasite, daha güçlü bağlantılar, daha fazla öz-farkındalık, daha fazla özgünlük ve hem rutin hem de beklenmedik kararlar almaya daha fazla hazırlıklılık sahibidirler. Dahası, öykünüzün farkında olmak sözlerinizle eylemlerinizi eşleştirerek size etkileme gücü ve özgünlük verir. Güven tesis etmenize olanak tanır. Ve güven de güvenilirliğe yöneltir.
Öyleyse, liderlik öykünüz nedir? Olmasını istediğiniz bir öykü mü bu?
Kariyerinizi – bir öykünün tüm etmenlerine sahip – bir anlatı olarak düşünerek öz-farkındalığınızı artırabilir ve olmak istediğiniz lidere dönüşebilirsiniz. Liderlik öykünüzü anlamak için beş soruya cevap vermelisiniz. Hayatta pek çok şeyde olduğu gibi buna da ne kadar vermeye istekli olursanız o kadarını elde edersiniz.
Soru 1: Konunuz ne?
Her öykünün bir konusu vardır. Liderlik öykünüz açısından, konunuz hedefinizdir. Eylemlerinizin ardında yatan ilhamdır. “Neden liderlik ediyorsunuz?” sorusunu ele alır. Bu basit bir sorudur ancak koçluk yaptığım çok az insan üzerinde düşünmüştür. Bu havadan sudan bir sohbet ya da proje yönetimiyle ilgili değildir. Liderlik bir vizyon oluşturmak ve insanlara onu izleme yönünde ilham vermekle ilgilidir.
Kişisel potansiyelinizin zirvesinde olmak ve başkalarıyla bağlantı kurmak için, liderliğin anlamına ilişkin açıkça tanımlanmış bir bakış açısına ve değerlerinize yönelik net bir anlayışa sahip olmalısınız. Kişisel misyonunuz nedir? Bir lider olarak farklılık yaratmak ve etkide bulunmak istediğiniz yer neresi? Hedefiniz açıkça tanımlanmamışsa ve size enerji vermiyorsa, başkalarının sizden ilham almasını bekleyemezsiniz.
Soru 2: Öykünüzün ana karakterleri kimler?
Liderlik insanlara ne yapacaklarını söylemek ya da onları tarzınıza uydurmak demek değildir. Liderlik insanlarla ilgilidir. Elbette iş bitirmekle ilgilidir ancak aynı zamanda ilişkilerin niteliği ve niceliği ve işleri nasıl bitirdiğinizle de ilgilidir. Ve öyküler yorumlara tabi olduğundan, diğerlerinin algıları öykünüzde tamamlayıcı bir rol oynar. Bana sık sık, “Siz başlıca yazar mısınız yoksa öykünüz başkalarının algıları içinde mi yaşar?” sorusu sorulmaktadır. Yanıt her ikisi için de evettir. Öykünüzün başlıca yazarlığını almazsanız, sadece başkalarının algıları çerçevesinde oluşturulacaktır.
Liderlik öykünüzdeki ana karakter olabilirsiniz ancak önemli yardımcı roller oynayan başkaları da vardır. Anahtar karakterlerinizin kimler olduğunu bilmeli, onlarla güçlü ilişkiler kurmalı ve işbirliği içerisinde çalışmalısınız. En büyük kahramanlarınızın kimler olduğunun farkında mısınız? Düşman karakteriniz ya da liderliğinize muhalif kimse var mı? kahramanlarınıza rol taksim etmek için ne yapıyorsunuz? Başkalarıyla ortak bir temel oluşturmak iyi bir başlangıçtır.
Soru 3: Çözmeniz gereken çatışmalar nelerdir?
Çatışmasız bir öykü düşünmek zordur. Öykülerde, çatışma kendini bir mücadele olarak sunar. Daha fazla çatışmaya ihtiyaç duyan çok fazla lider tanımıyorum ama bu olabilir de. Çatışmalarla nasıl mücadele ettiğiniz liderliğine dair çok şey anlatır.
Çatışmayla doğrudan mücadelemi edersiniz? Yoksa ondan kaçınır mısınız? Yoksa onu başlatır mısınız? Çatışma kaynakları nelerdir ve çatışmaya nasıl tepki gösterir ya da yanıt verirsiniz? Kişiler-arası ya da kendi içinizde çözülmemiş çatışmalarınız var mı? Bu sorular üzerine düşünürken, “çatışma karakteri inşa etmez, onu açığa çıkarır” sözünü hatırlayın.
Çatışmaya tepki mi yoksa yanıt mı verdiğiniz en çok deneyimle ilgilidir. Bir çatışmayla karşılaştığınız çeşitli zamanları, nasıl hissettiğinizi ve onu nasıl ele aldığınızı düşünün. Eğer kendinizin farkındaysanız ve çatışma üzerine düşündüyseniz, bir mücadele gerektiğinde yanıt verme olasılığınız daha fazladır. Öte yandan, eğer çatışmaya ve onunla nasıl mücadele edeceğinize dair hiç düşünmediyseniz, yanıt vermek yerine tepki göstermeniz daha olasıdır.
Soru 4: Nasıl bilinirsiniz?
Her iyi öykünün bir teması vardır. Temanıza dair üç şeyi göz önünde tutmanız gerekir. İlki, nasıl bilinirsiniz? Ve nasıl bilinmek istersiniz? Bu genellikle üç-beş sıfatla temsil edilir. Eğer bilinmek istediğiniz sıfatlar bilindiklerinize uyumlu değilse yapacak işiniz var demektir – ya kendinizi geliştirme ya da yetilerinizi açıklığa kavuşturmanız gerekmektedir.
İkincisi, misyonunuza ulaşmada gerekli becerilere sahip misiniz? Bu, misyon netliğini gerektirir. Bu işte tek başına olduğunuz anlamına gelmez. Hangi güçlü yanlara gerek duyduğunuz ve kendinizi geliştirmede gerekli kaynaklar ya da ekibinize doğru insanları katma bilgisi için öz-farkındalığa sahip olmanız gerektiği anlamına gelir.
Temanın üçüncü yönü bir paradoks sunar – sıklıkla, liderliği tümüyle kavramak için teknik becerilerinize yol vermeniz gerekir. Daha başlangıç düzeyinde teknik yetkinlikleriyle ileri liderlik sorumlulukları üstlenmiş pek çok liderle çalıştım. Bazıları uzmanlıklarını bırakmakta zorluk çekiyor ancak bir lider olarak etkin olmak için görevi dağıtmalı ve başkalarını da işe katmalısınız.
Soru 5: Ne zaman formunuzda olursunuz?
Öyküler bir sahnede gerçekleşir ve sahne önemlidir. Sahnenizde formda olmak için nelere ihtiyaç duyarsınız? Ve insanların formunda hissetmeleri için bir lider olarak neler yapıyorsunuz?
Liderlik Öyküsü üzerine atölye yürütürken bu bölüme dair sık sık sorulan bir soru vardır: “İşimi bırakmam gerektiğini mi söylüyorsunuz?”. Buna yanıtım genellikle “Bilmiyorum” olur. Mevcut ortamlarından en iyi şekilde yararlanmak için ne yaptıklarını sorarım. Onlara “çayırın öte yanı hep daha yeşil görünür” sözünü duyup duymadıklarını sorarım ve eğer sularsanız sizin tarafınızdaki çimen de daha yeşil olur hatırlatmasında bulunurum. Sahnenizden en iyi şekilde yararlanmak için, formunuzda olmak için neye ihtiyaç duyduğunuzu, ara sıra görülen engelleri nasıl aşacağınızı ve ortamınızda var oluşundan minnettar olduğunuz şeyleri göz önünde bulundurmalısınız.
Neyse ki öyküler dinamiktir. Zaman içerisinde bir enstantane ve sürmekte olan bir çalışmadırlar. Amacınız, liderlik öykünüzü anlamak, olması gereken yere ulaştırmak için çalışmak ve diğerlerinin de bununla uyumlu olmasını garantilemektir. Biraz düşünme, öz-farkındalık ve planlama ile öykünüzü anlamaya ve onun başlıca yazarı olmaya yaklaşabilirsiniz.
Liderlik öykünüzü anlamak, bir lider olarak gelişmeyi sürdürmek için size bir başlangıç noktası sunar. Onun kontrolünü elinize almak, dünyadaki etkinizi daha bilinçli bir şekilde biçimlendirmenize yardımcı olur. Böylelikle karar almada daha donanımlı hale gelecek, anlatmak istediğiniz öyküyü anlatan eylemleri seçecek, başkalarını motive ederek onlara ilham verecek ve olmayı dilediğiniz lider haline gelmenizi garantileyecektir.
Timothy J. Tobin, Marriott International’da Küresel Öğrenme ve Liderlik Geliştirme’de müdür yardımcısı ve Your Leadership Story: Use Your Story to Energize, Inspire, and Motivate eserinin yazarıdır.