80’li yılların başları idi, Ülkemizde Turizm sektörü 70 bin yatak ile yeni doğmuş bebek misali daha emekleme evresine bile geçememişti.
Ama hal böyle iken Akdeniz çanağındaki onlara en büyük rakip olabilecek bir konumda ancak Yunan adası Rodos ile eşdeğer yatak sayısı açısından onlar için sektörel olarak yok hükmünde saydıkları Turizmimiz de gerçekleşen birtakım hareketleri o zamanlarda da var olan ve hiçbir zaman da değişmeyen siyasi tellallar Turizmi durmadan bir patlatıyor bir çatlatıyorlardı.
80’li yılların ortalarına gelindiğinde Tanrının bahşettiği emsalsiz coğrafya ve bu Ülkemizdeki olağanüstü verileri gören, rahmetli Özal başlattığı önemli bir reform ile Ülke turizmini müthiş bir atağa kaldırdı.
Ancak bu olağanüstü atak Türk ırkının bilinen gerçeği ile bir kez daha yaşandı ve biz her işimizde olduğu gibi Avrupalı gibi başladık Türk gibi devam ettik…
Ve ne yazık ki aynen de devam ediyoruz. Bunun nedenlerini açıklamaya kalkarsak sayfalar yetmeyeceği için okurlarımızın gözlerini kapatarak geçmiş 35 yıla uzanmaları yeterli olacaktır.
Şimdi bu girizgahı yaptıktan sonra kartların niçin yeniden dağıtılacağı konusuna açıklık getirelim.
Rahmetli Özal’ın başlattığı hamle ile 70 binlerden 2 milyonlara ulaşmış turizm yatağının sahipleri olan yatırımcımız hiçbir zaman mutlu olmadılar ve halen daha mutlu değiller.
Turizmin ne yazık ki özellikle son yirmi yılda doğru yönetilememesinden kaynaklanan nedenler ile bir ileri iki geri giden bir duruma sürüklendi.
Otellerimizin büyük bölümünün borç batağında olmasını, iflas ve konkordatoların bu denli arttığı gerçeğini bir tarafa bırakarak, ayakta durmaya çalışan otellerimizin, başta personel bulmakta zorlandığı bir ortamda ayrıca bölgesel faktörlerinde getirdiği çok büyük sorunlarla baş etmeye çalıştıklarını biliyoruz.
Ancak “Hayat Devam Ediyor” argümanı doğrultusunda otelcilerimizin krizi fırsata çevirebilecek sisteme ayak uydurabilecek gelişmelere açık olmalarını ve şapkalarını önlerine alıp karar vermeleri gereken önemli bir yol ayrımına geldiklerini kavramaları gerektiğini düşünüyorum.
Dünyadaki seyahat alışkanlıklarının özellikle Pandemi sonrasında önemli ölçüde değiştiği bu ortamda Unutulmamalıdır ki;
Dünya’da insanların Seyahat alışkanlıklarının 180 derece değiştiğini,
Tur operatörlerinin üstlendikleri rollerin yavaş yavaş alıcı bulmakta zorlandığını,
Özellikle yeni yeni yerler keşfetmek isteyen büyük bir kesimin ortaya çıktığını,
Tarih, Kültür, Dinler ve insanlığın ilkeleri ile ilgili meraklı bir kesimin seyahat isteklerindeki artışın Deniz, Güneş, Kum tercihini yakalama eğilimi göstermeye başladığını,
Ülkemizde dejenere edilmiş büyük bir israf ekonomisine dönüşmüş “Her şey Dahil” denilen sistemin de artık alıcısının azalmaya yüz tuttuğunu,
İnsanların daha yöresel yiyecek ve içecekler yöneldiğini,
Bu nedenle Gastronomik değerleri olan bölgesel yiyeceklerin ön plana çıktığını ve merak uyandırdığını
Sonuç olarak sosyal medyanın bu denli yoğun kullanıldığı bir ortamda tatil ve seyahat alışkanlıkları önemli ölçüde artan Z Kuşağı’nın bu taleplerini tamamen internet üzerinden, bireysel yollardan sağlamaya başladıkları gerçeği hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir.
Şimdi özellikle konaklama sektöründe yatırımcı ve işletmecilerimizin artık çağa ayak uydurmak, hızla değişen gelişmeleri takip etmek ve çağın bu gelişmelerini yakalamak zorunda olmaları gibi bir misyon üstlenmelerinin tam zamanı olduğunu kavramaları gerektiği önemli değil midir?
Mesela siz, otellerinizde özellikle yıllardır uyguladığınız bu mevcut sisteminizden (HD) yeni hikayeler yazmak gibi radikal bir değişiklik yapmayı düşünüyor musunuz?
Amerika’da iki genç öğrencinin sınava gelen arkadaşlarına kendileri salonlarında “Şişme Yatak” da yatarak (“Air”bundan geliyor) odalarını kiralamaya başladıkları ve sonrasında bireysel rezervasyon ve konaklama imkanına dayalı bir pazarlama sistemi geliştirdikleri AIRBNB denilen olay tüm dünyayı sardığı ve dünya konaklama sektöründeki taşları yerinden oynattığını ve bu AIRBNB denilen Yeni nesil otelcilik Nereden Koşuyor Biliyor muydunuz?
İşte bu noktada yeni bir değişim açısından, Resort otellerin dışındaki Metropollerdeki orta ölçekli kısa süreli konaklama imkânı veren ve özellikle business otellerin mevcut işletim sistemlerini ve yelkenlerini bu yöne doğru çevirmelerinin verecekleri en önemli bir karar olacağı inancındayım.
Ayrıca siz, otelimizde çalıştıracak eleman bulamıyoruz diyor ve antenlerinizi, hemen hemen personele ihtiyaç duymayan bu sisteme doğru çevirmekte direniyor iseniz, bundan böyle sınıfı geçmeyi beklemek de artık sizin için hayalden öteye gitmeyecektir.
Anadolu otellerinin bir an önce bu sistemi irdelemeleri ve dönüşüme uygun tesislerin bir an önce geçiş yapmaları hem daha mutlu yatırımcılar yaratacak hem de resort bölgelerimizdeki personel açığının kapanması yönünde büyük ölçüde yardımcı olacaktır.
Tabii ki sistemi kurgularken Avrupalı gibi başlayıp Türk gibi devam etmemek kaydıyla,
Unutulmamalıdır ki, artık kartlar öncelikle her hatayı ortaya çıkaran ve tüm dünya insanlarını yönlendiren; “Yapay Zekâ” ekseninde dağıtılmaya başlandı bile!
Sevgilerimle
SERDAR KARCILIOĞLU / serdar@karcilioglu.com