We-Flytour-GM-Banner-Animation
We-Flytour-GM-Banner-Animation
Anasayfa Güncel Salgının Dünya Ekonomisine Ve Turizm Sektörüne Etkileri

Salgının Dünya Ekonomisine Ve Turizm Sektörüne Etkileri

GM TURİZM VE YÖNETİM DERGİSİ

Koronavirüs Salgınının Dünya Ekonomisine Ve Turizm Sektörüne Etkileri

Salgın öncesi süreçte dünya ekonomisi için 2020 yılında ortalama yüzde 3’ler düzeyinde büyüme beklentisi mevcut iken Covid-19 virüsünün uluslararası bir salgına dönüşmesi dünya ekonomisinin resesyona girmesine neden olmuştur. Uzmanlar, dünya ekonomisinde tarihin en ciddi daralma dönemlerinden birinin yaşandığını kaydetmektedirler. Uluslararası Para Fonu (IMF) tahminlerine göre 2020 yılında, salgın nedeniyle küresel ekonomide yüzde 4,4 oranında daralma yaşanacak. Dünya ekonomisindeki bu daralma, 1930’larda yaşanan “Büyük Bunalım”dan bu yana görülmeyen bir daralma olarak değerlendirilmektedir.

IMF’nin Bölgesel Büyüme Beklentileri

IMF’nin açıkladığı verilere göre dünya ekonomisinde, 2020 yılı sonunda yüzde 4,4 oranında gerileme yaşanması beklenirken, gelişmiş ekonomilerdeki daralma yüzde 5,8 seviyesine ulaşacak. IMF’nin gelişmekte olan ekonomiler için 2020 yılsonu tahmini ise yüzde 3,3 gerileme olarak açıklanmış durumda.

Koronavirüs salgınının bölgesel etkilerine bakıldığında ise 2020 yılında Avrupa bölgesinde yüzde 8,3 oran ile en keskin düşüş yaşayacağı öngörülmektedir. IMF’nin en son Ekim ayında yaptığı tahminlere göre İtalya’da 10,6, Fransa’da 9,8, İspanya’da ise yüzde 12,8 gerileme beklenirken İngiltere’deki gerileme  yüzde 9,8 oranında gerçekleşecek.

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki gerilemenin yüzde 4,3 olması beklenirken Çin ekonomisinin yüzde 1,9 oranında büyümesi beklenmektedir. Latin Amerika ekonomilerinde ise yüzde 8,1  oranında daralma öngörülmektedir.

TÜRKİYE’NİN TURİZMDEKİ RAKİPLERİ VE ANA PAZARLARINDA EKONOMİK GÖRÜNÜM

Turizm sektöründe Türkiye’nin ana pazarı konumunda olan ülkeler ile Akdeniz çanağında rekabet ettiği ülkelerdeki ekonomik tablo salgının yarattığı tahribatı gözler önüne sermektedir. IMF verilerine göre Türkiye’nin rakiplerinden Yunanistan’ın 2020 yılında ekonomik açıdan yüzde 9,5 oranında daralması beklenirken, İtalya için öngörülen küçülme yüzde 10,6, İspanya’da yüzde 12,8, Fransa’da ise yüzde 9,8 seviyesindedir. Ana pazarlarımızda yaşanan ekonomik gerileme Almanya’da yüzde 6, İngiltere’de yüzde 9,8, Rusya’da ise yüzde 4,1 oranındadır.

 

ÜLKE DEĞİŞİM %
Yunanistan -9,5
İtalya -10,6
İspanya -12,8
Fransa -9,8
Almanya -6
Birleşik Krallık (İngiltere) -9,8
Rusya -4,1

 

OECD Bölgesinde Gerileme Yüzde 9,8

2020 yılının ekonomik tablosu OECD verilerinde de pek parlak görünmemektedir. Dünya Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından 26 Ağustos 2020 tarihinde yapılan açıklamaya göre, OECD bölgesinde yılın ikinci çeyreğinde Gayrı Safi Yurtiçi Hasıla’da (GSYİH) yüzde 9,8 oranında bir gerileme yaşanmıştır. Söz konusu gerilemenin 2009’daki küresel ekonomik krizde yaşanan yüzde 2,3’lük gerilmenin çok üzerinde olduğuna dikkat çekilmektedir.

Yılın ikinci yarısında GSYİH’da yaşanan gerilemenin, Birleşik Krallık’ta yüzde 20, Euro Bölgesinde yüzde 12 civarında gerçekleştiği görülmektedir.

Türkiye’nin Rakiplerinde Son Durum

Pandeminin ortaya çıktığı ve büyük bir hızla yayıldığı 2020 yılında dünya genelinde turizm destinasyonları büyük kayıplara uğramıştır. Bu yıl rakiplerimiz dip seviyeleri gördü. Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) verilerine göre turizmdeki önde gelen rakiplerimizden İspanya, turizmde ilk 8 ayda yüzde 76 gerilerken, Yunanistan ise ilk 7 ayda yüzde 81 oranında gerileme yaşadı. İtalya’nın yılın ilk 7 aylık döneminde turizmde yaşadığı kayıp yüzde 43 seviyesinde gerçekleşirken, Akdeniz çanağındaki son yılların yükselen destinasyonlarından Hırvatistan’da da 8 aylık dilimde yüzde 53’lük kayıp yaşanmıştır. Yine Akdeniz çanağındaki diğer önemli destinasyonlardan Portekiz’de 8 aylık dönemdeki kayıp yüzde 40, Mısır’daki kayıp ise yüzde 82 seviyesinde gerçekleşmiştir.

 

TURİZMDE TÜRKİYE’NİN RAKİPLERİNİN YAŞADIĞI KAYIPLAR
ÜLKE ZİYARETÇİ KAYBI (%)
İspanya* -76
İtalya** -43
Yunanistan** -81
Hırvatistan* -51
Portekiz* -40
Mısır -82

Kaynak: UNWTO * 2020 yılı 7 aylık dönem ** 2020 yılı 8 aylık dönem

Pandeminin Sektörün Geleceğine Etkileri

COVID-19 salgını, modern seyahat endüstrisinin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri olmuştur. McKinsey, raporuna göre COVID-19 salgını nedeniyle yaşanan ekonomik gerileme, seyahat kısıtlamaları, havayolu kapasitesinin azaltılması, sosyal mesafe kurallarını da içeren sağlık ve güvenlik önlemleri sektörün hareket kabiliyetini yok denecek noktaya taşımıştır. Sektörün daha önce hiç yaşamadığı bir deneyim olan salgın koşulları altında sektörün ne zaman iyileşeceğine ilişkin bir zaman çizelgesi tahmin etmek kolay gözükmemektedir. Salgının etkileri özelinde hazırlanan senaryolara göre küresel turizmin 2023–2024’e kadar toparlanması, ancak bu toparlanmada turizm harcamaları bakımından 2019 seviyesini, 2023’ten önce göremeyeceği ifade edilmektedir.

 

 

Havayolu Sektörüne Etkisi

Hava yolu sektörü, süreçten en çok etkilenen sektörlerden biri olmuştur. Birçok hava yolu şirketi bu dönemde zarar bildirmeye devam ederken bazıları ise iflas etmiştir. Asya’da daha hızlı bir iyileşme mümkün olsa da hava yolculuğunun 2024 yılına kadar küresel olarak COVID-19 öncesi seviyelere ulaşması beklenmemektedir. Bu dönemde dünya uçak filosunun üçte ikisi park edilirken 18 havayolu birkaç ay içinde iflas başvurusunda bulunmuştur. Hava Taşımacılığı Derneği (IATA) tahminlerine göre küresel havayolu endüstrisinin 2020’de 419 milyar dolar gelir kaybedeceği öngörülmektedir. McKinsey COVID-19 küresel hava trafiği talep senaryoları, havacılık sektöründe yavaş bir toparlanma olduğunu göstermektedir. Temel senaryolardan birinde, talepte 2019’a kıyasla  2020 için yüzde 66 ve 2021 için yüzde 47 düşüş beklenmektedir. En son IATA tahminleri ile uyumlu olarak, 2019 yılı hava yolculuğu talebinin küresel olarak 2024’e kadar geri kazanılması ise beklenmemektedir. Virüsün etkili bir şekilde kontrol altına alındığı iyimser bir senaryoda dahi 2022’den önce havacılık tam bir iyileşme öngörülmemektedir.

Kruvaziyer Sektöründe Etkisi

Kruvaziyer endüstrisi, sadık müşteri tabanına pandemi sürecinden en çok etkilenen seyahat segmentleri arasında yer almıştır. Pandemi öncesi dönemde küresel anlamda 42 Milyar Dolarlık bir büyüklüğe ulaşan kruvaziyer sektörü 2020 yılını %100’e varan oranda kayıpla kapatmış durumdadır. Sektörün içinde bulunduğu durum McKinsey Raporu’nda “Küresel kruvaziyer endüstrisi COVID-19’un başlangıcından bu yana, gelirlerini neredeyse tamamen kaybetti” şeklinde değerlendirilmektedir.

COVID-19’un MICE Sektörüne Etkisi

Küresel ölçekte kongre ve etkinliklerle ilgili stratejileri belirleyen kurumlar arasındaki Profesyonel Kongre Yönetimi Birliği tarafından yapılan bir araştırma Covid-19 sürecinin MICE endüstrisine verdiği zararın boyutunu net biçimde ortaya koydu. Söz konusu araştırmada öne çıkan başlıklar şunlar oldu:

  • Küresel ölçekte kongre, toplantı ve etkinlik sektöründe çalışan 26 milyon kişi mesleki anlamda pandemi sürecinden olumsuz etkilendi.
  • Etkinlik planlayıcılarının yüzde 87’si düzenleyecekleri organizasyonları iptal ettiklerini

açıkladı.

  • Etkinliklerin yüzde 66’sı ileri bir tarihe ertelendi.
  • Yüzde 61’lik kesim belirsizlik nedeniyle etkinlikleri iptal yoluna mı gitmeleri yoksa

ertelemeleri mi gerektiği yönünde kararsız durumda bulunuyor.

  • Yüzde 70’i yüz yüze etkinliklerini sanal platformlara taşıdı.
  • Yüzde 63’ü online platformlarda başarı sağlayacak yöndeki yeterliliklerini geliştirme

arayışında,

  • Yüzde 43’lük kesim işten çıkarma, maaş kesintisi ve diğer önlemleri alma gibi konularla

karşı karşıya kaldı.

  • Küresel Fuar Endüstrisi Birliği tarafından yapılan değerlendirmede ise iptal edilen veya

ertelenen ticari fuarlar nedeniyle 2020 yılının ikinci çeyreğinde sektörün uğradığı zararın

144,9 Milyar Dolar seviyesine ulaştığı öngörüldü.

ICCA’nın Sektörün Geleceğine Dair Değerlendirmesi

Uluslararası Kongre ve Konvansiyonlar Birliği’nin (ICCA) pandemi döneminde kongre ve etkinlik sektörü temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirdiği araştırma, küresel MICE endüstrisini nasıl bir geleceğin beklediğine ilişkin dikkat çekici bir çalışma olarak öne çıktı. Sektör temsilcilerinin geleceğe dair öngörüleri ana başlıklar halinde şunlar oldu:

  • Yüzde 66’sı gelecekte iş yapış biçimlerinde köklü değişimler yaşanacağını öngörüyor.
  • Yüzde 84’ü gelecekte katılımcı sayısını artıracak biçimde toplantı ve etkinliklere dijital

unsurları içeren hibrit yapılanmaları dahil etmeyi planlıyor.

  • Araştırmaya katılanların yüzde 60’ı sanal toplantıların yüz yüze toplantılara nazaran

sağlayacağı katkının daha düşük olduğuna inanıyor.

  • Yüzde 28’i MICE etkinliklerine ilişkin coğrafi rotasyonların gelecekte gözden

geçirileceğini ve büyük ihtimalle de değişeceğini düşünüyor.

Konaklama Sektöründe Yaşanan Gelişmeler

Pandeminin etkisini yoğun olarak hissettirdiği alanlardan biri de oteller olmuştur. Otelcilik sektörü bu dönemde, daha önce yaşadığı iki krizin toplamından dört kat daha fazla gelir düşüşü yaşamıştır. Birçok otel, işgücünde önemli düşüş yaşamıştır ve birçoğu, geçici veya kalıcı olarak otelini kapatmak zorunda kalmıştır. McKinsey raporuna göre otellere yönelik talebin 2023’e kadar COVID-19 öncesi seviyelere  ulaşamayabileceği öngörülmektedir. Otellerin elde ettikleri oda başı gelir 2024’e kadar toparlanmayabilir. Tam kapsamlı sektörel iyileşme uzun yılları alabilir. Haziran ayı itibariyle havayolu ulaşımının kademeli olarak açılmasıyla birlikte konaklama sektöründe de kısmı bir hareketlilik yaşanmaya başlanmıştır. Türkiye Otelciler Birliği’nin (TÜROB) uluslararası veri ve analiz şirketi STR Global iş birliği ile hazırladığı otel doluluk verilerine göre Eylül 2020 döneminde Avrupa destinasyonları doluluk ortalaması yüzde 51.7 düşüşle yüzde 38.9 olurken, ortalama oda fiyatı yüzde 29.9 düşüşle 86.4 Euro, oda geliri yüzde 66.1 düşüşle 33.6 Euro olarak tespit edilmiştir.

Seyahat Acentaları ve Tur Operatörlerine Etkisi

Tur operatörleri ve seyahat acentaları, havacılık ve konaklama sektörü ile birlikte turizm endüstrisinin en önemli paydaşlarından biri konumunda bulunmaktadır. Genel olarak turizm sektörü Covid-19 sürecinden en çok etkilenen sektör olurken tur operatörleri ve seyahat acentaları üstlendikleri yükümlülükler nedeniyle bu süreçten en olumsuz etkilenen kesim olmuş durumdadır. Kitlesel ve gruplar halinde seyahat hareketlerinin COVID-19 döneminde durma noktasına gelmesi, seyahat acentalarına en ağır darbeyi vurmuştur. McKinsey tarafından yapılan ve Nisan ayında dünya çapında yaklaşık 1.200 tur operatörünün katılımıyla gerçekleştirilen bir araştırma; rezervasyonlarda yaşanan kaybın 2019’a göre yüzde 85 oranında olduğunu ortaya koymuştur. Söz konusu araştırma, 2020 yılı sonunda sektörün uğrayacağı kaybın yüzde 73 seviyesinde olacağını göstermektedir. Sezon planlamaları dahilinde 2019 yılı sonunda otellerin oda ve uçakların koltuk bedellerini önceden ödeyen tur operatörleri ve seyahat acentalarının, erken rezervasyon döneminde gerçekleştirdikleri satışların büyük kısmı ya iptal edilmiş ya da ileri bir tarihe ertelenmiştir. Bu da seyahat acentalarının nakit akışında ciddi sorunlara yol açmış ve sektör açısından zorlayıcı neticeler doğurmuştur. Korona virüsü salgını kaynaklı kriz önceki yıllarda yaşadığımız birçok krizden çok daha derin ve geniş kapsamlı bir yapıda olduğu giderek daha net anlaşılmaktadır.

Sektörün lokomotifi konumunda olan seyahat acentalarının bu süreçte ayakta kalabilmesi için desteğe ihtiyacı bulunmaktadır. Bu kapsamda, Almanya, Fransa, İspanya, Rusya gibi ülkelerde hükümetler seyahat acentalarına yönelik özel destek paketleri açıklamışlardır.

Tatilleri iptal edilen tüketiciler ise ödemelerini almak için tur operatörlerine veya seyahat acentalarına başvuruda bulunmuşlardır. Dolayısıyla seyahat acentaları, ciddi bir finansman kriziyle baş başa kalmıştır. Turizmin önemli kaynak pazarı olan Avrupa’da tur operatörleri krizle başa çıkabilmek için devlet desteğine başvururken, tüketicilerin seyahatlerini ileri tarihlere ertelemelerini telkin eden kampanyalar ile kupon uygulamaları gündeme gelmiştir.

 

Temmuz 2020’den İtibaren Neler Değişti?

Finansal duruma yönelik tutum değişmedi: Dünya’nın %43’ü mali açıdan bunalmış veya hassas

bir durumda. Fayda-fiyat ilişkisi hala satın alma kararlarının 1 numaralı itici gücü olmaya devam etmekte ve yüzde 63 oranında değişmeden kalmaktadır. Bu oranı, salgının 1.

dalgasından (Mayıs/Haziran) bu yana yüzde 2 düşerek, yüzde 40 ile satın alma kolaylığı takip

etmekte. Ürünleri bireysel koşullara göre uyarlamak, bankacılık (yüzde 49) ve sigorta (yüzde 32)

için büyük önem taşımaktadır.

Tasarruf artık bir öncelik: Tüketiciler, COVID-19’un etkilerinin daha uzun soluklu olduğu

görüşünde ve mali gelecekleri hakkında düşünmektedirler. Tüketiciler ek güvence arayışında

oldukları için sigorta alımları yüzde 5 artarak yüzde 32’ye çıkmıştır. Buna ek olarak, bir kredi

ürününe sahip olan altı tüketiciden biri, mali olarak zorluk çektikleri için ödeme erteleme

başvurusunda bulunmuştur. Bütçe ve kısıtlamaların izin verdiği kadarıyla, dışarıda yemek yemek (yüzde 35) ve evde tatiller (yüzde 32) en popüler aktiviteler arasındadır. Ancak her ikisi de birinci dalgadan bu yana öncelikler açısından alt sıralara gerilemiştir. (Sırasıyla yüzde -7 ve yüzde -4)

Tüketici güveni azaldı: Net harcamanın önümüzdeki 6-12 ay içinde %22 düşmesi

beklenmektedir. (Covid-19 öncesi döneme kıyasla) Tüketiciler, dışarıda vakit geçirmeye ve

hayatlarının eski akışına dönmeye daha az meyilli olmaları sebebiyle güvenlerini yitirmiş

durumdadır.

– Her beş tüketiciden biri (yüzde 21), yüzde 3’lük bir artışla, evde kalma eğilimindedir.

– “Birinci Dalga”ya kıyasla yüzde on iki oranla daha fazla tüketici, COVID-19’un bir yıldan uzun

süreceğini düşünüyor (yüzde 32).

– Ev artık iş, eğlence, eğitim ve sosyalleşme etkinliklerinin gerçekleştiği yeni merkez haline geldi.

– Önümüzdeki 6–12 ay içinde gerekli olmayan harcamaların COVID-19 öncesine göre üçte bir

oranda daha düşük olması bekleniyor (yüzde -34).

– COVID-19 öncesi yüzde -4 oranına kıyasla, şirketlere olan net güven artık negatif. Bu durum,

sadece 11 haftada yüzde 7’lik bir düşüş anlamına gelmekte.

COVID-19 ile ilgili kişisel güvenlik temel bir beklenti haline geliyor:

Satın alma faktörleri hiyerarşisinde kişisel güvenlik yükseliyor (%40 oranında sabit). Tüketiciler tekrar mağazalara, şubelere ve açık hava alanlarına gitmek için kişisel güvenlikle ilgili daha fazla güvenceye ihtiyaç duymakta. Market alışveriş sepetleri, COVID-19 öncesine kıyasla % + 11 beklenen net harcama ile daha büyük boyutlarda. Bununla birlikte, tüketiciler COVID-19 öncesi dönem ile karşılaştırıldığında yüzde 17 net sıklık oranıyla daha seyrek alışveriş yapmakta. Market sektöründe gelecekte daha fazla kullanımın net olasılığının %18 artması market dışı sektörde %20 artması ile yerel tedarikçilere yönelik, COVID-19 öncesine kıyasla, güçlü bir ilgi mevcut. Güvenlik bu trendin itici güçlerinden biri olarak karşımıza çıkmakta. (Yüzde 37 market, yüzde 38 market dışı).

 

Dünya Turizmi Ne Zaman Eski Günlerine Dönecek?

Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün gerçekleştirdiği araştırmaya katılan turizm uzmanlarının büyük kısmı turizmde yeniden yükselişin başlayacağı dönem olarak 2021 yılının üçüncü çeyreğini işaret etmektedir. Ancak UNWTO’nun araştırmasına katılan sektör temsilcilerinin yüzde 20’si turizmdeki toparlanmanın ancak 2022 yılında başlayacağını öngörmektedir. Araştırmaya göre; küresel turizmin pandemi öncesi süreçteki seviyelerinin 2023 yılından önce yakalanmasının mümkün olmadığı değerlendirilmektedir. UNWTO araştırmasına katılan uzmanlar, seyahat yasaklarının yanı sıra virüsün kontrol altına alma sürecinin yavaş işlemesi ve düşük tüketici güvenini turizmdeki toparlanma sürecinin önündeki en büyük engel olarak görmektedir.

 

Seyahat Sektöründeki Toparlanmaya Dair Görünüm

Şirketler kaybedilen güveni yeniden kazanmaya çalışırken, COVID-19’un seyahat ve turizm endüstrisi üzerinde uzun vadeli bir etkisi olması beklenmekte. Seyahat endüstrisi, pandemi sürecinden dünya çapında en çok etkilenen endüstrilerinden biri oldu. Beş tüketiciden yalnızca ikisi bu sektöre geri döneceğine emin, bu oranlar Japonya’da (yüzde 29) ve Hong

Kong’da, Çin’de (yüzde 34) ve Brezilya’da (yüzde 54), İtalya’da (yüzde 53) ve Fransa’da (yüzde Tüketiciler, sektörün temel önceliklerinin geri ödeme esnekliği (yüzde 46) ve hijyen önlemleri (yüzde 44) olması gerektiğini vurgulamakta. Geri ödeme konusundaki talep, tüketicilerin özellikle uzun ve karmaşık bir geri ödeme sürecinden etkilenmeleri sebebiyle önemlidir. Bu durum, Avustralya’da (yüzde 60), Hong Kong’da, Çin’de (yüzde 53), Almanya’da (yüzde 52), Fransa’da (yüzde 51) ve Birleşik Krallık’ta (yüzde 51) daha belirgindir.

Uçuşlarda ve konaklamalarda tüketicilerin duydukları hijyen ve kişisel güvenlik endişesine değinmek turistik faaliyetlerin devam etmesi ve ziyaretçilerin güvenlerinin artması açısından kritik öneme sahiptir. Bu durum, özellikle Kanada (yüzde 56), Çin anakarası (yüzde 53) ve ABD (yüzde 51) için önem arz etmektedir.

 

 

 

 

Yorum Yaz

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.