89
Milliyet gazetesinin duayen dış politika yazarı Sami Kohen, sorn yazısında bu soruya yanıt aradı. Kohen’e göre, “karşılıklı jestlerin hemen fiiliyata yansıyacağı ve son yılların sıcak ilişkilerine kısa zamanda dönüleceğini tahmin etmek, aceleci ve fazla iyimser bir değerlendirme olur”. Kohen, “Bu konuda iki tarafı da tatmin edecek bir formül bulmak gerek. Halen diplomatik alanda böyle bir formül arayışı başlamış durumda…” diyor.
Kohen şu değerlendirmeleri yapıyor:
“Türkiye ile Rusya arasındaki kriz çözülme yoluna giriyor mu?
Bu konuda bazı olumlu işaretler var. Rusya’nın milli bayramı münasebetiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rus mevkidaşı Putin’e yazdığı mektupta, ilişkilerin “hak ettiği yüksek düzeye” çıkarılması çağrısında bulunması bunun bir göstergesi. Buna karşılık Rus hükümet sözcüsünün Moskova’nın benzer arzusunu ifade etmesi de umut verici bir gelişme…
Ama söylemdeki bu karşılıklı jestlerin hemen fiiliyata yansıyacağı ve son yılların sıcak ilişkilerine kısa zamanda dönüleceğini tahmin etmek, aceleci ve fazla iyimser bir değerlendirme olur.
Siyasi şartlar
Fiiliyatta normalleşmenin önündeki engeller henüz ortadan kalkmış değil. Rus liderler -ve son olarak Rus sözcüsü- normalleşme için Moskova’nın şartları üzerinde ısrarlı.
Bu şartlardan biri -ve en tartışmalı olanı- Türkiye’nin geçen kasım ayında düşürdüğü uçak için resmen özür dilemesidir. Diğer bir şart da Türkiye’nin bu nedenle Rusya’ya tazminat ödemesidir.
Bu durum, daha önce Türkiye ile İsrail arasında yaşanan -şartlar farklı da olsa- “özür krizi”ni anımsatıyor. Bu kez bastıran taraf Rusya’dır. Türkiye ise Rus isteğine, bu hassas sözcüğü kullanarak karşılık vermeye hiç niyetli değil. Türk tarafı uçağın düşürülmesinden duyulan “üzüntü”yü ifade etmeye hazır, ama “özür” dilemeye asla…
Ne var ki ilişkilerin düzelmesi istendiğine göre (ki özellikle Türkiye’de bu konuda güçlü bir istek var) bu konuda iki tarafı da tatmin edecek bir formül bulmak gerek. Halen diplomatik alanda böyle bir formül arayışı başlamış durumda…”
Aslında Türk tarafı kadar Rus tarafında da krizi aşıp ilişkileri iyileştirmek arzusu var. Bunun Türk tarafında daha fazla olduğu bir gerçek. Bu nedenle yakınlaşma jestleri daha çok Erdoğan’dan geliyor. Açıkçası, bu aşamada Putin işi ağırdan alıyor…
Stratejik amaçlar
Ankara’nın Rusya ile normalizasyona önem vermesinin siyasal, güvenlik, diplomatik, ekonomik birçok nedeni var tabii. Bu kriz Türkiye’yi de Rusya kadar sıkıntıya sokuyor.
Türkiye açısından önemli sıkıntılardan biri de stratejik manevra kabiliyetinin daralmasıdır. Türk askeri uçakları Rus kontrolündeki Kuzey Suriye’de hiçbir varlık gösteremiyor. Rusya PYD/YPG’ye açıkça siyasi ve askeri destek sağlıyor, Moskova’da PYD ofisine izin veriyor. Türkiye PYD konusunda ABD’ye karşı sert çıkıyor, ama Rusya’ya fazla bir şey diyemiyor…
Ankara’da iktidar Batı ile uyuşmazlıklarında yalnız olmadığını, başka seçeneklerinin de bulunduğunu göstermek istiyor. Bu da Rusya ile normalleşme ve güç dengelerinin iyi tutulmasını gerektiriyor.
Ankara’nın Moskova ile barışmak istemesinde bu faktörün önemli bir payı var. Tabii ki Putin de bunun farkında. O da oyununu, Türkiye’nin Batı’dan uzaklaşması olasılığını da hesaplayarak, kendi bölgesel çıkarlarına göre kurmaya çalışıyor…