Son yıllarda giderek artan terör olayları dünya düzenini bozmaya ve bizle birlikte tüm ülkeleri mağdur etmeye devam etmektedir.
2008 yılında yaşanan krizle birlikte olumsuzluklar yaşamaya başlayan turizm sektörü, Arap Baharı, Suriye’de yaşanan savaş, Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan kriz neticesinde petrol fiyatlarında yaşanan düşüşle birlikte büyük bir kriz dönemine girmiştir. Bu olayların yanı sıra yaşanan terör olaylarından en çok etkilenen sektörü kuşkusuz turizm sektörü olmuştur. Ülkemizde ve Paris ve Brüksel’de art arda yaşanan saldırılar, Mısır ve Tunus’ta ve İstanbul’da doğrudan turistlere yönelik yapılan saldırılar artık tüm dünyanın büyük bir terör tehdidiyle karşı karşıya olduğunu göstermekte ve insanların huzur içinde ve özgürce yaşamasını, seyahat etmesini engellediği gibi, birçok sektörü doğrudan ya da dolaylı olarak olumsuz etkilemekte ve büyük resme bakıldığında bu, tüm ülke ekonomilerinde bozulmalara neden olduğu görülmektedir.
İnsanların kendilerini güvende hissederek seyahat edemedikleri ve birçok insanın tatil planlarını iptal ettiği bu günlerde, bu durumdan en çok etkilenen sektörlerin başında gelen turizm sektörü de oldukça kötü günler geçirmektedir. Ülkemiz açısından bakıldığında, yaşanan terör olaylarının ülkemizi tercih eden turistlerde büyük ölçüde azalmaya neden olduğu ortadadır.
Ülkemiz turizm sektörü açısından bir diğer önemli husus ise Rusya pazarındaki gelişmelerdir. Rusya’nın yaşadığı ekonomik kriz ve Ruble’nin değer kaybı Rus turistlerin seyahat etmelerini zorlaştırmış ve bu durumdan en çok etkilenen ülkelerden biri Türkiye olmuştur. Akabinde yaşanan uçak krizi ise ilişkileri iyice zora sokmuştur.
Rusya’nın Türkiye ile ilgili ticari yaptırımları resmi olarak 1 Ocak 2016 tarihinden sonra başlatılmış, Rus hükümeti İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 13. Maddesinde yer alan “Herkesin bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır. Herkes, kendi ülkesi de dahil olmak üzere, herhangi bir ülkeden ayrılmak ve ülkesine yeniden dönmek hakkına sahiptir.” ifadesine aykırı yaptırımlar uygulamaya koymuştur. Bu yaptırımlar sonucu birçok sektörde olduğu gibi turizm sektöründe de büyük kayıplar yaşanmıştır.
Yaşanan bu olayların turizm sektöründe birçok yönüyle etkileri görülmüştür. Fakat basında da yer aldığı gibi 1.300 otelin satılığa çıkarıldığına ilişkin çıkan haberlerin gerçekle ilişkisi bulunmamaktadır. Ticaret hayatı içinde olan alım satım hareketinin turizm sektörü içinde de olması olağandır. Fakat, bu el değişikliklerini sadece yaşanan olayla ile ilişkilendirmek doğru değildir. Ülkemizde hali hazırda yaklaşık 4.300 adet Kültür ve Turizm Bakanlığından belgeli ve yaklaşık 10.000 adet belediye belgeli otel olduğu düşünülürse, bahsedilen rakamların gerçeği yansıtmadığı açıkça görülmektedir.
Diğer yandan; sektörde bugün gelinen noktaya bakıldığında görüyoruz ki, iç turizmin canlanması bu yıl turizm sektörü açısından en önemli husustur. Zira, istatistiki veriler de fiyatlarda yaşanan düşüş sonucunda iç turizmdeki hareketliliğin arttığını göstermektedir. Bu hareketliliğin daha da artması için fırsatlar yaratılması sektörümüzün bu krizden en az hasarla çıkması bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu hususta; TÜROFED olarak Bakanlığımız ile yakın işbirliği içerisinde çalışarak, sektörümüzün bu krizi en az hasarla atlatması için büyük çaba sarf etmekteyiz. Bu konuda da başarılı sonuçlar alacağımıza yönelik inancımız tamdır.
Sektörle Bakanlığın iş birliği içinde açıklamış olduğu 2016 Turizm Eylem Planı çerçevesinde; seyahat acentalarına uçuş başına destek verilmesi, kredi geri ödemelerinde bankalarca kolaylık gösterilmesi, ecrimisil bedelleri ile tahsisli arazileri kira bedeli ile ciro üzerinden alınan pay ödenmesinde düzenlemeler yapılması, yapancı personel çalıştırılmasına kolaylık getirilmesi, istihdama destek olmak amacıyla getirilen düzenlemeler memnunlukla karşılanmıştır.
Diğer yandan sektör ve Bakanlık işbirliği ile Pazar çeşitliliği sağlanması ve pazar hareketliliğinin artırılması için yapılan ortak girişimler de sektörü umutlandırmıştır. Bakanlığımızın bundan sonra açıklayacağı yeni paketlerin de sektörün kan kaybetmesini engellemek yönünde başarılı olacağına inancımız tamdır. Diğer yandan, açılmayan tesislerden kaynaklanan istihdam açığının giderilmesi amacıyla sektör de elinden gelen gayreti göstererek bu krizi minimum seviyede atlatmak için çaba sarf edecektir.
Elbette bu sene kaybımız önemli olacaktır. Mağduriyetler olacaktır. Ancak bunlar bize daha çok çalışmak, işimizi geliştirmek için güç verecektir. Daha önceki krizlerden daha güçlü olduğunu gördüğümüz bu krizi atlatmak için iş birliği içinde çalışmamızı sürdürmemiz gerekmektedir.
Eğer barışa ve turizme hizmet etmek istiyorsak hep birlikte çalışmalıyız eksikliklerimizi birlikte gidermeliyiz.
Osman AYIK
TÜROFED
Yönetim Kurulu