Hürriyet Yazarı; Melis Alpman Turizm merkezlerinden Kaş’ı kaleme aldı. Kültürel ve tarihi öneminden dolayı Kekova’yı kapsayan Özel Çevre Koruma Bölgesi (ÖÇKB) bu araştırmanın ardından Kaş’ı da içerecek şekilde genişletildi.
Kamu kuruluşları ve balıkçılar ile aylarca müzakere edilerek Kaş-Kekova bölgesinin denizel alan yönetim planı oluşturuldu. İlkeler kağıda döküldü. Kapasite geliştirme çalışmaları yapıldı, eğitimler verildi.
Şimdi elde bir yönetim planı var ama bunu hayata geçirecek idari mekanizma yok. Denetleme yapılmalı ama kimin yapacağı belli değil.
Zira 2011 seçimlerinin ardından ÖÇKB müdürlükleri lağvedildi ve yerlerine Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü kuruldu. Böylece yerelde, bu alanlarla ilgilenecek idari birimler ortadan kalktı, yetki kaymakamlıklara ve il müdürlüklerine verildi. Yani merkeze bağlandı.
Oysa önceden bu alanların her biriyle ilgili çalışan personel vardı, ofisleri, iş planları, bütçeleri ve araçları vardı. Sahil güvenlikle denetlemeye gidiyorlardı; restoranları denetliyor, koruma çalışmaları yapıyorlardı.
Önceden özerk olan kurum 2011’de genel müdürlüğe dönüşüp merkeze bağlanınca güçlü yapısı ortadan kalktı.
Amacın ÖÇK bölge müdürlüklerinin güçlü yapısını kırıp daha kontrol edilebilir bir kurum yaratmak, onun da merkezden kontrolünü sağlamak olduğunu anlamak için Einstein olmaya gerek yok.
Bu değişiklik koruma alanları için kötüye gidiş demekti.
Öncelikle, doğru olan bu yapının eski haline dönüştürülmesi.
Ama o arada yapılacak işler var.
WWF Türkiye bu yıl başlattığı projeyle Kaş-Kekova bölgesi için sürdürülebilir turizm planı hazırlıyor.
Denizdeki birçok sorunun kaynağı karada. Karadaki turizmi doğaya zarar vermeyen, çevreyi kirletmeyen bir şekle dönüştürmek gerekiyor.
Burası sadece Türkiye için değil, doğu Akdeniz’in bioçeşitliliği açısından da çok önemli bir bölge. Akdeniz foku, deniz kaplumbağası ve orfoz gibi türler tehlike altında. Denizdeki türlerin popülasyonunun artması buradaki deniz çayırlarına bağlı. Deniz çayırlarının korunması için teknelerin çayırların üzerine çıpa atmasının önüne geçmek gerekiyor. Bunun yolu da 26 noktaya 160’dan fazla şamandıra koymaktan geçiyor. Şamandıralamanın maliyeti yüksek, WWF kaynak arayışı içinde.
Bizim gibi bu bölgeyi ziyaret eden turistlere de görev düşüyor.
Orfoz popülasyonunun azalmaması için zıpkınla avlanmış, 45 cm altındaki orfozları yememeliyiz.
Deniz kaplumbağalarını, balıkları ve denizdeki diğer canlıları beslememeliyiz.
Teknelerin deniz çayırlarının üzerine demirlemesine izin vermemeliyiz.
Dalışa kapalı bölgelerde dalış yapmamalı, yaptıran firmaları tercih etmemeliyiz.
Doğadan taş, çakıl, deniz kabuğu ve bitki toplamamalıyız. Deniz kabuklarından yapılmış hediyelik eşyaları satın almamalıyız.
Çöpümüzü doğada bırakmamalıyız.
Hizmet aldığımız esnaf ve işletmecilere korunan alan için neler yaptıklarını sormalıyız. Bu, onları korunan alanı desteklemeye teşvik edebilir.
Hiçbir şey yapmıyorsak bile, en azından bu ilkelere uymalıyız.