Kültür ve Turizm Eski Bakanı Ertuğrul Günay ile son dönem Türk turizmini değerlendirirken turizmin geleceği için hem hükümet hem de sektörün neler yapması gerektiği konusundaki görüşlerini konuştuk. Sorularımıza içtenlikli cevaplar veren Günay, Türkiye’nin ucuz ülke imajından kurtulabilmesi için Avrupa pazarını asla kaybetmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Gm Dergi – Sabriye Çay
Son dönem Türk turizminin içinde bulunduğu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Son dönemde Türk Turizmi, Türkiye’nin dünyada yaşadığı imaj kaybından etkilendi.Güvenliksiz bir bölgenin eşiğinde bir ülke olarak görünmenin bedellerini ödedik ve hala ödüyoruz. Türkiye turizminin krizi bitmedi. Şu an rakamlar iyileştirilerek yansıtılıyor. Özellikle komşu ülkelerden işçi olarak gelenler de turist olarak gösterilirken, gelirler de buna göre artmış gibi yansıtılıyor. Ayrıca gelenlerin sayısı artsa da özlediğimiz, hedeflediğimiz turist kitlesinden uzaklaşıyoruz. Bizim hedefimiz, daha yüksek gelir ve kültür gurupları gelsin ve Türkiye dünyada marka değeri yükselen bir ülke olsun iken, şimdi tekrar ucuz tatil ülkesi olmaya başladık.
Eski günlere ne zaman döneriz?
Bölgede daha güvenlikli ve ülkede daha olağan bir ortam oluşabilirse eski günlere dönmek, o ölçüde kolaylaşır. Dünya turizminin en büyük pazarını Avrupa oluşturuyor. Avrupalılar, yılda birkaç kez seyahate çıkıyor. Biz, bu en büyük pazarın hemen güneyinde yer alan sıcak iklime sahip bir ülkeyiz. Avrupa pazarını kaybetmemeliyiz. Avrupa pazarı güvenliğin yanı sıra evrensel insanlık değerlerinin korunmasına da önem veriyor. Almanya, Avusturya, Hollanda ve Belçika bize önceki yıllarda milyonlarla turist gönderen ülkeler.
Bu yüzden yetkililer, Avrupa pazarı ile ilişkilerimiz nasıl iyileşir; yeniden AB sürecini içselleştirmiş bir ülke konumuna nasıl geliriz konularına odaklanmalılar. Ucuz tatilcilerin geldiği bir ülke olarak kalırsak, turizmin sadece yükünü çekeriz. Oysa biz turizmin bereketini de yaşamalıyız.
Bu bereketi nasıl yaşayacağız?
Kaliteyi aşağı düşürmeyeceğiz. Fiyatları olabildiği kadar makul seviyelerde tutacağız. Türkiye’nin olumlu imajını oluşturmaya, yükseltmeye çalışacağız. AB’den kopuyor gibi görünen bir ülke olmaktan hızla uzaklaşmalıyız. Bunları yaparsak düze çıkarız, yapamazsak gelecek yıllar daha zor ve kayıp yıllar olacaktır.
Turizm sektörü bu dönemde neler yapmalı ya da yapmamalı?
Anlatmaya çalıştığım şu: yaşananlar Türkiye’nin genel politikasından kaynaklanan sorunlar. Turizm sektörünü aşan bir sıkıntı var. İçinde bulunduğumuz durumu Bakanlığın ya da sektörün tek başına aşması zor. Ancak bütünsel bir yeni bakışla çözüme kavuşabiliriz. Hem bakanlık hem sektör hem de ülkedeki tüm paydaşların -yerel yönetimler gibi- ülkeyi Avrupa standartlarına uyan bir görüntüye kavuşturması şart. Bunun yanı sıra artık sektör, sadece konaklama standartların yüksek bir sektör olarak değil, bölgesel tanıtımlara özellikle içinin kültür ve sanatla doldurulduğu büyük tanıtım kampanyalarına ağırlık vermelidir. Bu alanlara daha fazla yönelerek durumu bir ölçüde iyileştirebiliriz. Tümden iyileşme için hem turizm sektörünün, hem bakanlığın bir hedefte buluşması gerekiyor.
Avrupalı için kültür turizmi çok önemli değil mi, tekrar bu pazarı kazanmak için en iyi yol kültürden geçmiyor mu aslında?
Kesinlikle haklısınız! Şuan dünyada 1 Milyar’ın üzerinde insan seyahat ediyor. Bu büyük turizm dünyasında bizim en yakın ve en büyük pazarımız Avrupa’dır. Bu pazar kültüre, tarihe, çevreye, gastronomiye ve yerel ürünlere önem veren daha rafine kitlelerden oluşuyor. Biz bu kitleleri elden kaçırırsak sıradan ucuz bir turizm ülkesi konumuna geliriz. Türkiye, -hep söylediğim gibi- bir açık hava müzesidir. Tarihi, gezilecek yerleri sınırsız olanaklara sahip bir ülkedir. Bu değerlerimizi koruyarak, bakımlı hale getirerek, sanatsal etkinliklerle zenginleştirerek dünyaya sunmalıyız. O zaman ülkemize gelenlerin sayısı artsa da, artmasa da daha fazla geliri artacaktır. Asıl hedefimiz de bu olmalıdır.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Geçtiğimiz sıkıntılı dönemlerde turizm alanında çalışanlar tek ses olmayı başaramadı. Oysa yasayla kurulmuş bir üst kuruluş olmadan da bu birlik gerçekleşebilir; TÜSİAD gibi bir çatı örgüt oluşturabiliriz. Bireycilikte sektörün önünü kapatıyor. Herkes kendini kurtarmaya çalışırken, topyekün batılıyor. İlginiz için teşekkür ederim, Türkiye turizmine emek verenlere başarılar dilerim.