Erkan Yağcı: “Virüsün Etkilediği Sektörlerin Başında Seyahat Ve Turizm Endüstrisi Geliyor!”
Koronavirüs salgını tüm dünyayı etkilerken AKTOB ( Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği) Başkanı Dr.Erkan Yağcı, tarihi günlerden geçtiklerini belirterek, virüsün etkilediği en önemli sektörlerin başında seyahat ve turizm endüstrisinin geldiğini söyledi.
Canlı yayında gündemi değerlendiren Dr.Erkan Yağcı şu açıklamalarda bulundu:
Bu virüsün etkilediği en önemli sektörlerin başında seyahat ve turizm endüstrisi geliyor!
“Virüsün ilk etkilerinin hissedildiği Çin Bölgesinden yaşanan virüs, dünyanın baş etmeye çalıştığı bir salgın haline geldi. Biz açıkçası şu anda dünya tarihine tanıklık ediyoruz. Belki torunlarımız, torunlarımızın torunları bugünleri anlatacaklar. Çünkü insanlık tarihine baktığımızda İspanyol gribi 1919 yılında yaşanmış. Ama yaşadığımız şu anki durum, tüm dünyayı etkileyen 180 ülkede görülen bir salgın ve bu salgının etkisini konuşur hale geldik.
“Bu virüsün etkilediği en önemli sektörlerin başında seyahat ve turizm endüstrisi geliyor. Burada da birinci bacak ulaşım, İkinci bacağı da konaklama sektörü. Ben tüm görüşmelerimde şunu ifade ediyorum. Öncelikle yaşadığımız bu durumu kabullenmemiz lazım. Her şey bir kabul ile başlıyor. Şu anda yaşadığımız durum küresel bir kriz. Sadece Türkiye’nin yaşadığı bir durum değil. Dünyanın tüm ülkeleri bu sorun ile karşı karşıya kaldı. Bu virüsün etkilerini sadece turizm sektörü yaşamıyor. Var olan tüm sektörler etkilenmiş durumda. Hayatın ve ekonominin durma noktasına geldiği bir dönemi yaşıyoruz”
Haziran ayı gibi bu salgının kontrol altına alınabileceği öngörülüyor!
“Bu arada güzel haberlerde gelmiyor değil. Özellikle dün Çin’in Wuhan Eyaletinde karantinanın artık yavaşlamaya başladığı, metroların çalışmaya başladığı, kontrollü olarak yurt içi ulaşımın başladığını görüyoruz. Bu bize şunu ifade ediyor. Eğer Çin’de bu salgını kontrol etme noktasında tüm ülkelerde aynı başarıyı gösterirse, salgının başladığı günle bittiği gün arasında 76 günlük bir dönemi ifade ediyor. Yani 76 gün içinde salgını kontrol etme imkanı doğuyor. Biz Türkiye olarak buna baktığımızda bizde ilk vaka 14 Mart’ta açıklandı. Türkiye bu konuda başarılı bir mücadele gösteriyor.Antalya’da da çok iyi bir noktadayız. Dolayısı ile 76 günü baz alacak olursak, haziran ayı gibi bu salgının kontrol altına alınabileceği öngörülüyor”
Sezonun başlaması ile ilgili net tarih yok!
“Sezonun ne zaman başlayacağını söylemek pek mümkün değil. Sezonun ne zaman başlayacağına karar verilecek tek durum öncelikle salgının kontrol altına alınması. Uluslararası toplantılara Telekonferanslara katılıyoruz. Şu an ülkemizde yaşanan durum tüm turizm destinasyonlarında da aynı şekilde yaşanıyor. Burada ilk kural, açıkçası uçakların ne zaman kalkacağı ile ilgili bir durum. Yani ülkeler seyahat kısıtlamasını kaldıracak, ondan sonra uçuş izinleri başlayacak. Burada sadece Türkiye’nin bu durumda başarılı olması yetmiyor maalesef. Yani örneğin, İngiltere’den turisti Türkiye’ye getirmemiz için bizde olduğu gibi İngiltere’nin de salgını kontrol altına lazım”
Nisan ayı gibi kontrol altına alınırsa, kademeli olarak Mayıs ayında Ramazan Bayramı ile beraber bir hareketin başlayacağı öngörülüyor!
“Bu konuda hepimizin yakın ettiği ve yakında takip etmemiz kurum Kültür ve Turizm Bakanlığı. Bakanlığımız sağlık Bakanlığı ile çok yakın görüşüyorlar. Bilim kurulu bilgileri kendilerine geliyor. Sayın Bakanımızın son yaptığı açıklamada olduğu gibi, bu işi Nisan ayı gibi kontrol altına alırsak, kademeli olarak Mayıs ayında Ramazan Bayramı ile beraber bir hareketin başlayacağı, Temmuz ayı itibarı ile de yavaş yavaş dış pazarların kademeli olarak devreye gireceğini söyledi. Bu en iyi senaryo. Açıkçası bizde bu senaryonun gerçekleşmesini bekliyoruz. Ancak her şeyin en önemlisi insan sağlığı. Bir an önce bu salgının kontrol altına alınmasını bekliyoruz”
Öncelikle iç turizmle hareketleneceğiz!
“Tüm dünyada şu öngörü var. Bir ülkede turizm hareketliği başlayacaksa öncelikle iç turizmle başlayacağını ifade ediyorlar. Bizde buna inanıyoruz. Türkiye’de de salgın kontrol altına alınıp ve iç hatlardaki ulaşım tekrar başlarsa iç turizmle biz ilk turizm hareketliliğini de başlatmış oluruz.Bunun da temennimiz Haziran ayı ile itibarı ile olması”
Antalya turizmi genel olarak yüksek sezonda 200 bin kişiyi istihdam ediyor!
“En son aldığımız verilere göre Antalya’da, Kaş’tan başlayıp Alanya Bölgesine kadar 900’e yakın turizm belgeli otelimiz var. Antalya olarak 600 bin yataklı bir turizm destinasyonuyuz. Buradan da 100 binleri ifade edeceğimiz turizm çalışanımız var. Bu rakamlar acentaları, restoranları, Kafeleri, ulaşımı da eklediğimizde yüksek sezonda 200 binleri istihdam etmekte. Turizmin de özelliği bu. Ülkelerin turizmi geliştirmesinin başında en önemli konu İstihdama yarattığı olumlu etki. Dolayısı ile istihdam noktasında turizm sektörü Türkiye’nin milli ve stratejik sektörü. Bunu da iki nedenden ötürü söylüyoruz. Birincisi istihdama yaptığı katkı, ikincisi ithalat yapmadan ihracat yapan bir sektör olmamız. Cari açığı kapatan döviz girdisini sağlayan en stratejik sektörlerin başında turizm sektörü geliyor”
Çalışanlarımız bizim gizli kahramanlarımızdır!
“Biz bugüne kadar Antalya’nın hep turizmdeki başarısını konuşuyoruz. İşte Antalya turizmin başkenti diyoruz. Türkiye olarak turizmde en fazla ziyaretçi kabul eden altıncı ülke haline geldik. Bu başarılara biz erişirken de bu noktaya gelirken de bunun arkasında oteller var, yatırımcılarımız var, profesyonellerimiz var ama bunun yanında işin gizli kahramanları bizim çalışanlarımız var. Oteller, insan ağırlıklı bir sektör. Bu dönemde hep şunu ifade ettik. Bunu da gönül rahatlığı ile söylüyorum. Misafirlere olduğu gibi çalışanlarımıza da sorumluluğumuz var. Bu dönem tamamıyla dayanışma dönemi “
Bu süreçte turizmi çok iyi bilen bir Turizm Bakanımız ile çalışıyoruz!
“Dünya Turizm ve Seyahat Konseyi bu kriz çıktığında tüm hükümetlere turizm açısından yapılması gerekli 3 tane konuyu önerdi. Birincisi, çalışan personelin maaşlarının ödenmesi için maaş sıkıntısının yaşatılmaması, ikincisi işletmelere vergi ötelemeleri ya da alınmaması konusunda tavsiye bulunuldu. Üçüncüsü de işletmelerin likidite sorunun çözülmesi için mutlaka kredi kaynaklarının açılması oldu. Bu süreçte turizmi çok iyi bilen bir Turizm Bakanımız ile çalışıyoruz.Gerçekten bir sorunumuzu söylediğimizde ne dediğinizi hemen anlayan 24 saat ulaşma imkanı olan Kültür ve Turizm Bakanımız İle çalışıyoruz. Bu da açıkçası bizim çok büyük bir şansımız”
Bu virüsün yarattığı en önemli konu, psikolojik etki!
“Çok önemli bir dönemden geçiyoruz. Bu virüsün yarattığı en önemli konu, psikolojik etkisi. İnsanlarda bu virüse kapılırsam diye bir korku yaşamaya başladı. Tabii bu tatili de etkileyecek. Burada iki konu öne çıkıyor. AKTOB olarak şu çalışmayı başlatıyoruz. Önümüzdeki dönemde Turizm hareketliliği iç turizmle başlayacağı için iç turizme yönelik önerileri sektörle paylaşacağız. İkinci noktada kesin yargılardan kaçınılması gerekliliğidir. Bu virüsten sonra her şey yüzde yüz değişecek diye bir şey olmayacak. Şunu herkesin bilesi lazım ki, şu anda yaşadığımız sorun sonsuz bir sorun değil. Mutlaka sonuçlanacak. Bu bittikten sonra da elbette insanlar psikolojik olarak bir soğutma dönemi yaşayacak. Hemen belki seyahate çıkmayacak ya da seyahat sıklıklarında düşme olacak ama işin sonunda insanlar yine bilmediği yere gitmeye çalışacak, tanımadığı kültürleri tanımaya çalışacak. İşimiz duruyor, seyahat sektörü devam edecek. Otellerimiz yine açık kalacak. İnsanlar yine uçağa binecek, insanlar yine denize gidecek”
Yeni süreçte her şey dahil sistemi ne olacak?
“Her şey dahil kapsamında nasıl bir etkilenme olacak? Elbette insanlar bu sene tatile geldiğinde hijyen odaklı bir psikoloji ile gelecekler. Hijyenin çok ön planda olduğu bir tatil anlayışı olacağını bu sene göreceğiz. Belki bunun etkileri 2021 yılında da olacaktır. Biz buna göre büfelerimizde düzenlemeler yapacağız, oturma kapasitelerimizde düzenlemeler yapacağız, daha ala carte, butik tarzı hizmete gireceğiz. Odalarımızda daha fazla uygulamalar yapacağız. Ama bunları yapak için de şöyle bir yöntem göreceğiz. Halen, kendi yönetim kurlumuzda da beyin fırtınası yapıyoruz. Burada TÜROFED ile diğer bölgeler den gelen düşünceleri de alacağız. Kültür ve Turizm Bakanlığımız ile görüşeceğiz, Sağlık Bakanlığımızın belki bize önerileri olacak. Böyle bir durumda yeni bir tavsiye modelimizde olacaktır. Ama işimizin özü olan seyahat, konaklama, deniz kaybolmayacak. İşimiz aynı şekilde devam edecek. Sadece hassasiyetler değişecektir”
HABER : Halil ÖNCÜ
GM Dergisinin Diğer Haberleri İçin Tıklayınız!