Yurt dışında “kara turizm” ülkemizde “hüzün turizmi” olarak literatüre geçmiş bu seyahat türü, tatilden tüm anladıkları “deniz, kum, güneş” 3’lüsü olmayan, farklı heyecanlar arayan insanlara hitap etmekte. Haz peşinde koşan bu arkadaşlar, bir toplumu ya da dünya tarihini derinden etkilemiş, büyük doğal afetlerin yaşandığı, işkence ve toplu katliamlara sahne olmuş ya da ünlü kişilerin son anlarını geçirdikleri yerlere giderek hem korkuyorlar hem de kültürleniyorlar. İşte dünyanın en korkunç “kara turizm” mekanları:
Cappuccini Manastırı Mumyaları, İtalya
1599 yılında, yöre halkının “Kutsal Baba” dediği Rahip Silvestro öldüğünde cesedi manastır rakipleri tarafından mumlayanarak manastır bodrumuna yerleştirilmiş. Bu tarihten sonra Sicilya’nın önde gelen kişileri öldüklerinde bodruma yerleştirilmeyi isteyince manastırda mezar enflasyonu yaşanmış. Bugün yaklaşık 8 bin cesetin olduğu Cappuccini Manastırı ayrıca ünlü Uyuyan Güzel Rosalia Lombardo’nun da ebedi istirahatgâhı olarak biliniyor.
Auschwitz – Birkenau Toplama Kampı, Polonya
İnsanlığın utanç kaynaklarından biri olan Auschwitz’i anlatmaya gerek yok. Kısaca rakamlardan bahsetmek gerekirse, Holocaust zamanında 1.3 milyon Yahudi bu kampa gönderilmiş, 1.1 milyonu bir daha canlı olarak dışarı çıkamamış. Belki de en acı detay ölen Yahudilerin 900 bin tanesinin gaz odalarında son nefeslerini vermesi…
Oradour-sur-Glane, Fransa
10 Temmuz 1944 tarihinde Naziler Fransa’yı işgal eder ve bu küçük Fransız kasabasına girerler. Aralarında çocuk ve yaşlıların da bulunduğu 642 insan vahşi bir katliama maruz kalır. Savaştan sonra köylüler yakınlara yeni bir kasaba inşa etmek istese de Charles de Gaulle kasabanın o haliyle korunmasını emrederek vahşetin izlerini günümüze taşır.
Dealey Plaza, Dallas
22 Kasım 1963’te genç kızların sevgilisi 35’nci ABD Başkanı John F. Kennedy, bu plazadan açılan ateşle hayatını kaybetti. Geçmişten gelen lanetini sürdürmekte kararlı olan Teksas, bu cinayetle birlikte bu alandaki konumunu perçinledi. Şimdilerde 6. katta bu suikast ile ilgili bir müze hizmette.
Tuol Sleng Soykırım Müzesi, Kamboçya
Kamboçya’nın başkenti Phnom Penh’teki bu bina, 1975-1979 tarihleri arasında Kızıl Kmerler tarafından sorgulama tesisi ve hapishane olarak kullanıldı. Bu tarihler arasında hapsedilen 17 bin kişiden sadece 12’sinin canlı kurtulması içeride neler yaşandığına dair ipucu veriyordur sanırım. Sorgu odasında asılı kurallardan bazıları: “Elektrik verilirken ağlamak yasaktır”, “Sadece otur ve emir bekle. Emir yoksa sessiz kal”
Çernobil, Ukrayna
Çernobil’deki nükleer reaktörde meydana gelen felaketin ardından, 2 bin 600 kilometre karelik alanda 100 yıl boyunca canlı yaşamı imkânsız hale geldi. Şimdilerde yüksek güvenlik önemleri ve yeterli sağlık tedbirleriyle rehber eşliğinde bölgede gezmeniz mümkün. Ancak gaz maskesini çıkarmak, herhangi bir nesneye dokunmak, bir şeyler yiyip-içmek kesinlikle yasak.
Kigali Soykırım Anı Merkezi, Ruanda
Vahşetin rengi yok. Yakın tarihin şüphesiz en kanlı soykırım olaylarından biri Ruanda’da yaşandı. 1994’te yönetimi ele geçiren Hutular, sadece 100 gün içerisinde tam 800 bin Tutsi’yi palalarla katletti. Kigali’de yer alan Soykırım Anı Merkezi’nde katledilen Tutsi’lere ait eşyalar, hatta vücut parçaları sergilenmekte.
Grūtas Parkı, Litvanya
1990’da bağımsızlığını ilan eden Litvanya, diğer ülkelerin aksine topraklarındaki Sovyet dönemine ait heykel ve anıtları yok etmedi. Bu anıtların bir kısmı Grūtas’ta toplandı ve bugün ziyaretçilere açık. Lenin, Stalin gibi korkunçların yanında poz verebilir, tonton amca Karl Marx’la selfie çekilebilirsiniz.
Savaş Tüneli ve Müzesi, Saraybosna
Bosna Savaşı sırasında, Slobodan Miloseviç tarafından verilen emirle Saraybosna’ya bomba yağmaya başladı. Tam 3 yıl boyunca her gün 2 bin bombanın düştüğü Saraybosna’da halk ablukaya alınmıştı. Bilge Kral Alija İzetbegoviç’in girişimleriyle, şehre yiyecek ve sağlık ekipmanı takviyesi için 4 ayda açılan 800 metrelik bu tünel yüzlerce Saraybosnalı’nın kurtulmasını sağladı.
Kaynak: http://www.saysurf.com/travel/10-most-sc…