89
Kanal 7’de yayınlanan ‘İskele Sancak’ programına katılan Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, turizmin durumuna ve 2017 beklentilerine dair açıklamalarda bulundu.
Türkiye’nin yabancı turist sayılarında ve turizm gelirlerinde büyük kayıp yaşadığı 2016 yılını değerlendiren Bakan Avcı, ‘’2016’da turizm bakımından bir darboğazdan geçtik.’’ dedi.
‘RUSYA’YLA YAŞADIĞIMIZ SIKINTILARI 2017 İLE BİRLİKTE AŞACAĞIZ’
Rusya ile yaşanan uçak krizi sonrası bu pazardan gelen ziyaretçi sayılarının bir anda bıçak gibi kesildiğini belirten Bakan Avcı, 2017 yılında pazara dair beklentilerini şu şekilde açıkladı:
‘’2016 yılında yaşanan krizden, başta Rusların en çok tercih ettiği destinasyon olan Antalya’da olmak üzere, sadece turizm işletmeleri değil, bağlantılı sektörler de ağır bir şekilde etkilendi. Fakat Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Putin’in siyasi iradeleri sonucu ilişkilerde yaşanan iyileşmelerin sonucunu, özellikle turizm alanında hemen görmeye başladık. Dolayısıyla 2016’da Rusya ile turizm alanında yaşadığımız sıkıntılar, 2017 yılında ve sonraki yıllarda aşılacak diyebilirim. Yılın ilk iki ayına ait rakamlar ile rezervasyon rakamlarının da bu beklentilerimizi desteklediğini görüyoruz. 2015 yılının ocak ayında 51 bin olan Rus turist sayısı, 2016 yılının aynı ayında 21 bine düştü. Bu yılın ocak ayında tekrar 40 bine çıktık. Bu, yaz aylarına dönük talep için oldukça iyi bir işaret.
Cumhurbaşkanımızla birlikte Moskova’ya yaptığımız seyahatte, Rusya Kültür ve Turizm Bakanı ile bir anlaşma imzalayarak 2019 yılını ‘Rusya-Türkiye ortak kültür ve turizm yılı’ ilan ettik. Sayın Putin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı basın toplantısında, Putin’in net açıklamaları, kendisinin de Antalya’da tatil yaptığını ve çok memnun kaldığını belirtmesi de oldukça değerli bir mesajdı. Bunların olumlu sonuçlarını alacağımızın işaretlerini şimdiden görüyoruz.’’
‘AVRUPA’DA YAŞANAN KAYIPTA AVRUPA MEDYASININ PAYI BÜYÜK’
2016 yılında Avrupa pazarında da büyük kayıpların yaşandığını ifade eden Bakan Avcı, bu durumda Türkiye’de yaşanan terör olaylarının Avrupa medyasında Türk turizmini sıkıntıya sokacak bir üslupla köpürtülmesinin payının büyük olduğunu kaydetti. ‘’Durum, sanki Türkiye baştan başa ciddi bir terör tehdidi altındaymış gibi bir kampanyaya dönüştürüldü’’ diyen Avcı, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
‘’Oysa sadece bizim değil, Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) Genel Sekreteri Taleb Rifai’nin de birkaç defa dünya medyasına verdiği mesajlarda ifade ettiği gibi; terör sadece Türkiye’ye yönelik bir tehdit değil, küresel bir tehdit. Avrupa medyasında bu tarz saldırılar sadece Türkiye’de oluyormuş gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Ama benzer saldırılar Almanya’da da, Fransa’da da, Brüksel’de de, Londra’da da oldu. Avrupa’da olan terör olaylarını Türkiye’de olan terör olayları kadar köpürtmüyorlar, olabildiğince yumuşak geçirmeye çalışıyorlar. Bizim ülkemizde olan en ufak olay bile medyada çok sık döndürülüyor. Bu durum elbette turizmimizi de çok olumsuz etkiliyor.’’
‘ITB BERLIN’E DIŞARDAN BAKAN, ONUR KONUĞUNU TÜRKİYE SANARDI’
Avrupa pazarında da ciddi toparlanma emareleri olduğunu ifade eden Bakan Avcı, konuşmanın devamında şu noktaların altını çizdi:
‘’8 Mart’ta Berlin’deydik, 51 senedir düzenlenen dünyanın en büyük turizm fuarı ITB Berlin’de bir basın toplantısı düzenledik. Bu fuarın bir geleneği var, her sene bir ülke onur konuğu gibi takdim ediliyor. Türkiye de 2010 yılında fuarın onur konuğuydu. Bu yıl bir Afrika ülkesi, Botswana onur konuğuydu. Orada düzenlediğimiz basın toplantısında şunu söylemiştim: Botswanalı dostlarımız kusura bakmasın, onların stantlarına da ilgi var. Ama hiçbir şeyden haberi olmayan birisi gelip şöyle fuarı dolaştığı zaman der ki, ‘Bu sene demek ki Berlin Fuarı’nın onur konuğu Türkiye’. Çünkü öyle bir izleyici rağbeti vardı ki…’’
‘İSPANYA VE YUNANİSTAN’A GİDEN TURİSTLER TÜRKİYE’YE DÖNECEK’
Bu nokta da araya giren program sunucusunun ‘’Berlin Fuarı’nda İspanya ve Yunanistan’ın öncelikli olduğunu duyduk…’’ sözleri üzerine konuşmasını sürdüren Bakan Avcı, şunları söyledi:
‘’Yok… İspanya ve Yunanistan meselesinde sadece şu kadarını söyleyebilirim: 2016 yılında Türkiye’de bir düşüş oldu. Buna mukabil İspanya ve Yunanistan da artıya geçti, çünkü Türkiye’ye gelmeyen birçok turist ya İspanya’ya ya da Yunanistan’a gitti. Fakat, Avrupa’nın en büyük tur operatörlerinden birinin yaptığı bir araştırma var. O operatörün başkanı bana Berlin’de bu araştırmayı tekrar hatırlattı ve şunları anlattı: Biz 2014-2015 yıllarında ve daha önceki yıllarda Türkiye’ye gelmiş, Türkiye’yi bilen, fakat 2016 yılında Türkiye’ye değil de başka yerlere giden turistlerin arasında çok kapsamlı bir araştırma yaptık. Niye başka bir destinasyonu tercih ettiklerini ve önümüzdeki yıllarda nereye gitmeyi düşündüklerini sorduk. Bize çok yüksek ölçekte söylenen şu oldu: Biz Türkiye’yi biliyoruz. Bu yıl Yunanistan’a, İspanya’ya giderek mukayese imkanına kavuştuk. Türkiye’yi gittiğimiz ülkelerle hem beşeri altyapısı, hizmet kalitesi, fiziki altyapı bakımından, hem de fiyat bakımından mukayese ettik. Ve gördük ki, Türkiye gerçekten bu alanda rakipsiz. Bu yüzden önümüzdeki yıllardaki tercihimiz kesinlikle Türkiye olacak.’’
‘DÜNYADA İLK ÜÇE GİRMEMİZ İŞTEN BİLE DEĞİL’
Bu noktada tekrar söze giren sunucunun, ‘’Berlin Fuarı’nda rağbet Türkiye dönüktü diyebilir miyiz?’’ yönündeki sorusunu yanıtlayan Avcı, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
‘’Evet, zaten onun için ‘Onur konuğu Türkiye zannedilebilirdi’ dedim. Bu fuarın güzel bir geleneği var. İlk üç gün sadece turizm profesyonelleri fuara iştirak ediyor. Profesyoneller ilk üç gün iş görüşmelerini ve anlaşmalarını yapıyor, üçüncü günden sonra fuar vatandaşlara da kapılarını açıyor. Gerek profesyonellerin rağbeti, gerek vatandaşların rağbeti… Bunu sadece biz söylesek ‘Tabi ki Türkler böyle söyleyecek’ diyecekler ama bunu yabancılar da söylüyor. Özellikle büyük tur operatörleri de söylüyor. Türkiye her şeye rağmen, 2016’daki darboğaza rağmen dünyada altıncı, Avrupa’da da dördüncü büyük destinasyon.’’
Türkiye’nin bu noktaya sadece deniz-kum-güneş turizmi ile geldiğini belirten Bakan Avcı, tanıtım stratejisinde değişikliğe gidilmesiyle ülke turizminin çok daha ileriye taşınabileceğini ifade etti ve şunları söyledi:
‘’Türkiye çok yakın zamana kadar daha çok deniz-kum-güneş üzerinden tanıtılan bir destinasyondu. Biz de öyle yapmışız. Ülkemizi tanıtırken, Türkiye’nin ne kadar güzel denizi, kumu, güneşi olduğunu tanıtmışız. Sadece bu ürünümüzle bile biz dünyanın altıncı büyük destinasyonuyuz. Onlar tamam, evet orada gerçekten iyi durumdayız. Mesela dMavi Bayrak uygulamasında 444 bayrakla Avrupa’nın en önünde koşan bir ülkeyiz. Ama Türkiye bundan ibaret değil. Ülkemiz, baştan başa pek çok kültürün buluştuğu, farklı medeniyetlerin, farklı inanışların eserlerinin bulunduğu bir açık hava müzesi. Sağlık turizminde hem tesisler hem hizmet kalitesi bakımından çok iyi durumdayız. Kongre turizmi bakımından çok avantajlı bir ülkeyiz. Türk mutfağı dünyanın en seçkin mutfaklarından biri, dolayısıyla gastronomi turizmi açısından da büyük potansiyele sahibiz. Kış turizmi, termal turizm, spor turizmi de aynı şekilde. Dolayısıyla, Türkiye aklınıza gelebilecek bütün turizm türlerinde çok nitelikli ürün sunabilecek bir ülke. Bunları devreye aldığımız zaman altıncı değil, ilk üçe girmemiz işten bile değil.
‘FARKLI ALANLARI TANITTIĞIMIZ ZAMAN KARŞILIĞINI ALIYORUZ’
Peki bunları devreye almak ne demek? Deniz-kum-güneş bizim geleneksel pazarlarımız için cazip. Almanlar, İngilizler, Ruslar bizim denizimizi, kumumuzu ve güneşimizi biliyorlar. Ama, mesela Japonlar daha çok arkeoloji turizmine, Çinliler gastronomiye, Araplar gastronomi, kış turizmine ve kaplıca turizmine meraklı. Biz bunları iyi tanıttığımız zaman, bunun sonuçlarını da alıyoruz. Mesela hiç aklımıza gelmeyen, bir turizm türü olabileceğini düşünmediğimiz düğün turizmi diye bir şey vardı. Hindistan’da, özellikle üst gelir grupları arasında Antalya’da düğün yapmak bir prestij meselesi. Cumhurbaşkanımız yaklaşık bir ay önce Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda turizm sektörü temsilcileriyle bir toplantı yaptı ve orada öncelikle Avrupa’da yaşayan 6 milyon Türk’e yönelik bir kampanya başlattı: Komşunu da al gel. ‘Gelin, tatilinizi baba ocağında geçirin. Mümkünse gelirken iş arkadaşlarınızı, komşularınızı da davet edin.’ dedi. Türkler, yurt dışında yılda çok da büyük masraflar yaparak 50 binin üzerinde düğün yapıyor. Cumhurbaşkanımız çağrı yaparken ‘Gelin düğününüzü, nişanınızı baba ocağında yapın’ dedi. Şimdi, oteller, restoranlar, tur operatörleri Avrupalı Türkler arasında bunun kampanyasını yapmaya başladı. İnşallah bu yıl ve önümüzdeki yıllarda bu alanda da ciddi bir mesafe alacağız.’’
‘AVRUPA’DA TÜRKİYE KARŞITI KAMPANYA VAR’
Son olarak Almanya, Hollanda ve Avusturya gibi Avrupa ülkeleriyle yaşanan siyasi gerilimlerin bu ülke vatandaşlarının tatil tercihlerini etkileyip etkilemediği yönündeki soruya yanıt veren Bakan Avcı şunları söyledi:
‘’Burada da Avrupa’da yaşayan Türklere görev düşüyor. Berlin Fuarı’nda Alman ve İngiliz operatörler bana şunu söyledi: Biz kendi siyasetçilerimize ‘Bizi karıştırmayın. Türkiye bizim için çok cazip bir ülke’ diyoruz.
Netice itibarıyla onlar da ne kadar turist getirirlerse o kadar kazanıyorlar. Karşılıklı kazanç söz konusu. Kendi siyasetçilerine ‘Bizi zora sokmayın’ diyorlar. Hollanda’daki seçimler, Avrupa’da yükselen ırkçı söylemler, yabancı düşmanlığı… Bunlar şüphesiz olumsuz etkiliyor. Türkiye yönelik sistematik bir olumsuz kampanya yürütüldüğü de açık ve şüphesiz bunun olumsuz etkileri oluyor. Öyle yayınlar yapıyorlar ki, sanki Türkiye baştan başa terör tehdidi altında. Suriye’de bir patlama oluyor veya Irak’ta bir hava saldırısı oluyor. Türkiye’nin her yerinde benzer şeyler oluyormuş algısı uyandıracak yayınlar yapılıyor. Biz buna karşı sakinliğimizi koruyarak Türkiye’nin imkanlarını, Türkiye’nin gerçeklerini, Türkiye’nin nasıl bir ülke olduğunu, farklı turizm türlerinde ne tür imkanlar sunduğunu tekrar tekrar anlatıyoruz. Bu sene bunun için dünyada 112 fuara katılıyoruz. Bu fuarlarda Türkiye’nin sadece denizini, kumunu ve güneşini değil, tüm zenginliklerini tanıtıyoruz.”