BESTE GÜÇER
Son depremlerle birlikte, 11 ilimizde on binlerce insan hayatını kaybetti, şehirler enkaz yığınına döndü. Haftalarca tüm Türkiye bu hüzünlü tabloya bakarak ağladı, kaygılandı ve kızdı. Saatler günler sonra gelen mucizeler umutları tazelese de; hüzün ve öfke zamanla yerini umutsuzluğa bıraktı.
İlk günlerde soluk bile almadan bölgeyi takip ettik. Tabii bu sırada hayat akıp gitti; işler, toplantılar derken mesai yas havasıyla devam etti. Bu yas döneminde çalışanının duyduğu destek ve güven ihtiyacını görebilen yöneticiler, bu toplumsal travmadan en az zararla çıktı.
Türkiye’de yaşanan toplumsal travmalara yakın tarih çerçevesinde bakacak olursak; depremleri, yangınları, darbeleri, bombalı terör saldırılarını ve dünya çapında büyük bir pandemiyi görebiliriz. Bu felaketlerden sonra insanlar büyük yıkım yaşayabilir; konsantrasyon zorluğu, duygusal boşluk, verimsizlik, hedefsizlik ve amaçsızlık psikolojisine girebilir. Dolayısıyla bu durum iş hayatımıza doğrudan etki edebilir.
Personel yönetimi ve insan kaynakları stratejileri de tam bu noktada profesyonel olarak çalışılması gereken, kritik konulardır. Öncelikle şunu belirtmeliyim, bu stresi yönetmek için bir şey yapmak ve strateji belirlemek zorundayız.
Neden mi?
Yapılan araştırmalar ve bilimsel çalışmalar da gösteriyor ki şirketin başarısı ya da başarısızlığı çalışanların başarı ve başarısızlığı ile paralel olarak ilerler. Bu yüzden, sadece insan kaynakları birimi değil, şirketin başarısında rol oynayan herkesin bu süreci yönetmek için katkı sağlaması gerekir. Hizmet sektörü, personelin ve toplumun ruh haliyle yüzde 100 bağlantılı faaliyet gösteriyor. Turizm sektörü başta olmak üzere tüm hizmet sektörünün ekonomik dayanıklılıktan önce duygusal dayanıklılığı sağlaması gerekiyor.
Dünyada ve Türkiye’de yaşanan, ardından tüm toplumu psikolojik krize sürükleyen olaylardan sonra profesyonel hayatta ne yapmalıyız?
-İletişim
Hemen her konunun olduğu gibi bu konunun çözümü ve iyi yönetimi için iletişim kurmak ilk sırada yer alıyor. Yaşanan olumsuzluğun hemen ardından yapılan ilk değerlendirme ve doğru bir konuşma; sürecin en iyi şekilde atlatılması için ilk büyük adım olacaktır.
-Korkuları yok etme
Personelde oluşan, bu sürecin sebep olabileceği korkuları yok etmeye çalışmak önemli bir faktördür. İşletmenin gücünün, istikrarının ve dengesinin sarsılmadığını bilmek kaygı halini yumuşatacaktır. Bu kaygıların azalması zincirleme olarak; mesai kısıtlaması, küçülme, maddi zorluklar ve hatta işsiz kalma korkusuna giden yolu kapatacaktır.
-Yardım etme
Yaşanan deprem felaketinde şirketin bölgeye yaptığı yardımlar personeli motive ediyor, şirketi benimseme yolunda da önemli bir adım atılmış oluyor. Çalışmaktan ve şirkete katkı sağlamaktan duyulan memnuniyetin artmasına yardımcı oluyor.
Hatırlayacak olursak pandemi sürecinde, şirketin personel sağlığını önceleyen tedbirler personeli motive etmişti. Bu açıdan düşünecek olursak her krizin kendi formülü oluyor. Çalışma arkadaşlarımıza ve bazı durumlarda onların çevresine katkı sağlamak kriz dönemlerinde performans düşüklüğü yerine performans artışı yaşamamıza bile neden olabilir.
-Tedbir alma
İş hayatında stresin artması iki bölüme ayrılıyor. Biz, “Elimizde olmayan ve iş hayatında stresin artmasına neden olan faktörler” kısmını açıklıyoruz. Felaketlerin soğumaya başladığı ilk anda, akla gelen ilk sorulardan biri, “Ya tekrar olursa, ya bu sefer daha kötüsü olursa?” oluyor. Bu noktada tedbir planlarını yapmak, ardından bunu ekiple paylaşmak olumsuz etkileri azaltacaktır.
TURİZM PROFESYONELLERİ SÜRECİ NASIL GEÇİRDİ?
Kaya Palazzo Hotels Resorts İnsan Kaynakları Direktörü Tayfun Pirpir, toplumsal travma süreçlerinde personel yönetimi konusunda manevi desteğin öneminden bahsetti. Pirpir bu süreçten herkesin büyük yara aldığını belirterek, “Kahramanmaraş’ta yaşanan ve 11 ilimizi etkileyen depremlerin ve yaşadığımız kayıpların etkilerini hepimiz derinden hissediyoruz. Yaşanan duyguların tarifi zor; ruh sağlığımızı korumakta güçlük çekiyoruz. Bildiğimiz üzere büyük depremlerden sonra insanların çoğu ağır travma ve stres altına giriyor bu da sonrasında geri dönülmez sıkıntılara yol açabiliyor. Kişilerin bir kısmı ruhsal ve fiziksel olarak etkileniyor, bir kısmı da psikiyatrik bozukluklar geliştiriyor. Bizim işletmemizde dâhil olmak üzere birçok otel depremzedelere kapılarını açtı” dedi.
Otellerin kapılarını açmasıyla birlikte, otel personeli ve depremzedelerin iletişiminin önemine vurgu yapan Pirpir, “Gönüllü ve görevli uzmanlar, pek çok duyguyla baş etmek zorunda olan depremzedelerin ruhsal yaralarını sarmaya, yaşadıkları travmanın etkilerini hafifletmeye çalışıyor ve depremi yaşayan insanlar için psikolojik ilk yardımın önemine dikkat çekiyor” diye konuştu.
Tayfun Pirpir, “Personellerimiz bizler için çok kıymetlidirler. Buradaki en önemli motivasyon kaynağı manevi desteği esirgememek ve manevi yönden her zaman yanlarında olduğumuzu hissettirmektir. Birlikte hareket ederek her şeyin üzerinden gelebileceğimizi hissettirmek ve adına gönüllü çalışmalara yön vererek maneviyat duygusunu aşılamış olmaktan mutluluk duymaktayız” diyerek, işletmeler için böyle kriz durumlarında personelin önemli olduğunu belirtti.
“Depremzede istihdamına öncelik verilmeli”
Birçok firma depremzedelerin istihdamının öncelik taşıdığını belirten açıklamalar yaptı. Kaya Palazzo Hotels Resorts İnsan Kaynakları Direktörü Tayfun Pirpir de bu önceliğin kritik rolüne dikkat çekti. Pirpir, “Depremin yaraları sarılmaya devam ederken afet mağdurları da yeni şehirlerde yeniden düzen kurmak için uğraşmaktadırlar. Depremde ailelerini, evlerini, işlerini kaybeden depremzedeler, uzun vadede ihtiyaçlarını karşılayabilmek için henüz yaraları tazeyken iş aramaya başladılar. Personel yönetiminde yaşanılan sorunlar değil de çözüm olarak depremzedelere öncelik tanınması tabiki de şirketler için ve personel için çok büyük fayda sağlayacaktır” diye ifade etti.
İpin iki ucu: İletişim ve takım çalışması
Stone Group İnsan Kaynakları Müdürü Okay Çıkan deprem felaketinden sonra çalışan ihtiyaçlarının doğru teşhis edilebilmesi ve motivasyonun kaybolmaması adına 2 önemli ipucu verdi; iletişim ve takım çalışması….
Çıkan, “Öncelikle depremde hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı, yaralılara acil şifalar dileyerek sözlerime başlamak istiyorum. Deprem kuşağında olmamız gerçeğini bir kez daha idrak ederek gerekenleri Millet olarak yapacağımıza bu yaraları hep beraber saracağımıza inancım tamdır” diyerek duygularını ifade etti.
Yönetici ve çalışanlar arasında kurulan karşılıklı güven ilişkisinin; özellikle de travma sonrası dönemlerde kendini gösterdiğini vurgulayan Çıkan; “Günümüzde takım olarak çalışmak ekstra önemli bir hal almış durumda. Deprem, pandemi gibi zor koşulları hesaba kattığımızda insanların yalnızlaştığı ve ekip olmanın her zamankinden daha çok şey ifade ettiği bir dönemde olduğumuzu herkes kabul edecektir. İşte bu yüzden her bir çalışanın bağlı olduğu takım içerisinde karşılıklı güven ilişkisinin hakim olması, motivasyonun sağlanması açısından vazgeçilmez bir zorunluluktur. İstenen iletişim sağlanırsa, çalışanlarınız sadece iş süreci için bir araya gelen bir grup olmaktan çıkacak ve zor durumlarda da birbirlerinin yanında olan sıkı bir takıma dönüşecektir. Böyle bir takımın yüzde yüz motivasyon ile çalışması işten bile değildir. Bu yüzden farkındalık sahibi her şirketin sunduğu etkili hizmetlerin arkasında ayrılmaz bir bütün olarak tanımlayabileceğimiz eşsiz takımlar bulunur” diye konuştu.
“İletişimin devamlılığı aksiyon hızını arttırır”
Yönetici ve çalışan arasındaki devamlı iletişim ve geri bildirimin, pek çok sorunu daha ortaya çıkmadan ortadan kaldıracağına dikkat çeken Çıkan; şöyle devam etti:
“Çalışanlarınız da hayatın dinamik akışı gereği her daim çeşitli ihtiyaçları bulunan kişilerdir. Bazen iş dünyasının onlara sunduklarıyla bu ihtiyaçlar örtüşmeyebilir. Deprem gibi zor dönemler, çalışanın beklentileri ile onlara sunulanların uyuşmayabileceği zamanlardan bir tanesidir. Böyle durumlar kimi zaman kopukluklara neden olurken, duruma göre aksiyon almayı bilen şirketlerde zor zamanlar kolaylıkla aşılabilir. Bu tip şirketlerin sırrı çalışan ile devamlı iletişim ve geri bildirim halinde olmalarıdır. Her bilgi kısa sürede aksiyon almanızı sağlayacak bir değere dönüşür. Bu sayede olası uyuşmazlıklar belki ortaya bile çıkmadan fark edilip çözülecek ve yüksek motivasyona sahip takımlar iş süreçlerinizi yürütmeye devam edecektir.”
GM Turizm ve Yönetim Dergisi’nin 158’inci sayısında yayımlanmıştır.
Dergi görünümü için tıklayın: https://www.gmdergi.com/dijital-yayin/#dearflip-df_119540/20/