Sektörün Hafızası Organik Yaşamdan İnorganik Yaşama Sürükleniş
Turizm Profesyoneli “Sektörün Hafızası Organik Yaşamdan İnorganik Yaşama Sürükleniş” Nevzat Çelebi Kaleme Aldı.
MERHABA Değerli Meslektaşlarım, Dostlarım
İçimden şahane 2021 demeyi çok istememe rağmen söyleyemiyorum.
Kabus gibi geçen bir 2020’nin ardından, hepimizin yaşadıklarımızdan kurtulma çabalarımız malum. Bırakın şahane bir 2021’i normal bir 2021’e her birimiz çoktan razıyız. 2020 çok zor bir yıldı. Başımıza gelmedik kalmadı. Coronavirüs, ekonomik sıkıntılar, depremler ve kaybettiğimiz onca insandan arta kalan acı yaşanmışlıklarla kaybedilen değerler ile geçmişten süre gelen birçok sıkıntının üzerine neredeyse sıfırlanan sektörel bir hafıza durumu söz konusu. Aslında durum çok ciddi. Ülkemize döviz girdisi olarak 35 Milyar Dolar gelir sağlayan, 6 milyon çalışanına istihdam sağlayan sektörü özel olarak ele almak ve değerlendirmek gerekir. Tur operatörlerinden, uçak şirketlerine, konaklama tesislerinden, acentelere hatta sektöre hizmet veren esnafa kadar batan batana bir durum söz konusu iken, turizmcinin sesi çok çıkmıyor görünse de, dipte sessiz bir haykırış var. Uzun yıllar birçok birikmiş sıkıntının üzerine sektör pandemi ile ölümcül darbeyi aldı. Sektör aslında patlamaya hazır bomba gibi, sıkıntıları kucağında sessiz bir şekilde bekliyor. Turizm sektörü 2020’ye kadar ki süreçte plansız programsız hızla büyürken, onlarca kriz ve sıkıntı geçirdi. Başta, arz ve talep dengesizliği. Doluluk ve ciro mantığı ile önemsenmeyen maliyet, takip edilmeyen zaiyatlarla dolu ölçülendirilmemiş faaliyetlerle geçirilen uzun yıllar. Ürünün pazarlanıp, hizmetin bedavaya verildiği bu uzun yılların getirdiği ağır yük.
Öz sermayenin çok üzerinde borçlanarak (Dış kaynakla, Kredi ile) yapılan yatırımların yatırımcıları finansal sıkıntı ve darboğazdan çıkma çabaları içerisindeyken, değirmen taşında öğütülen sektör çalışanlarını gün itibariyle kaybetmiş yok etmiş durumda. İşini iyi yapan, sorumluluk alan, çalıştığı kuruma değer katan, yaptığı işin altına imzasını atan yetişmiş nitelikli çalışanlarını bilgisizlikten, ilgisizlikten ve değersizlikler nedeni ile yok eden sektör, nitelikli çalışanlarını niteliksiz çalışanlara tercih ederek, zihni değil, ağzı iyi iş yapan, yaygara ve dedikodudan beslenen, bilgi ve becerisi ile değil, sesiyle gürleyen çalışanlara bırakarak çöküşünü kendi içinde hazırlamıştı zaten. Ucuza, daha da ucuza ve uzun mesaili çalışma koşullarının yanı sıra, aynı anda birden çok işi yapacak ve çoklu görevler üstlenecek niteliksiz, donanımsız, yetkisiz, bilgisiz çalışanlara sürüklenen sektör deneyimli çalışanlarını yedi bitirdi. Pandemi süreci tüm bunlara son noktayı bir anda koyarak gerçekten çok başka bir ortama sürükledi sektörü. Kriz her sektörü ve her kesimi farklı şekillerde etkilerken, turizm sektörü tüm dünyada her geçen gün derinleşen bu pandemi ve ekonomik kriz sürecinden en büyük hasarı, darbeyi alan sektör oldu. Böylesine hiç tanık olmadık. Bu sürecin ve ortamın getirdiği belirsizlikler ve öngörülemez yarınların daha da sıkıntılı bir dönemi var etmesi sektördeki tüm aktörleri birçok konuda hırpalarken, sektör yok olma derecesine geldi. Son yıllara bakıldığında, ülkemizin turizm gelirleri göreceli de olsa düzenli bir artış trendi yakalamıştı. Fakat şimdi hayatta kalma mücadelesi veren kocaman sektör aciz bir konuma düştü. Planında programında olanı bildiğini değil, her gün anlık değişen gündeme göre pozisyon almaya çalışan bacasız sanayi hafızasını sıfırlama hatta kaybetme sürecini yaşıyor. Eğer sektörün değerleri korunmaz ve sahip çıkılmazsa, bunun gerek kısa vadede, gerek orta ve uzun vadede bedeli çok daha büyüyerek karşımıza çıkacağı aşikar görünmekte.
Otelcilik sektörü için sektörel hafızayı turizm ve otelcilik faaliyetlerinde, verimli, sürdürülebilir, ürün ve hizmetlerin en dipten, en tepeye kadar plan, kurgu, pazarlama, satış, teknik, ekonomik, operatif işleyiş, iletişim, kayıt, raporlama döngüsünün en mükemmel biçimde yürütülebilmesi ve başarıya, hedefe ulaşabilmek için gerekli olan tüm faaliyetlerin bilgi birikimi, iletişim ağı ve işletme kültürlerinden oluşan davranış biçimleri, beceriler ve tecrübeler bütünü olarak görebiliriz.
Bir çok sektörde olduğu gibi, otelciliğinde bir dili olmakla beraber, işleyişinde, kalite, standartlar ve süreçlerin yönetimi ve kontrolü açısından prosedür ve talimatlar çok büyük önem taşır. Ama bunlar her şey demek değildir. Tüm bunların yanı sıra şirketin kültürü işletme prensipleri her bir çalışanın iş bilgisi ve iletişim gücünün yanında tecrübesi, inisiyatifi, istekliliği ve samimiyetinin bu hafızada çok büyük yeri ve önemi vardır. Çalışma normları belli olmayan insanların, kurumlarına da, sektörlerine de bir katkısı olamaz.
Kısaca, her konuyu kural, politika ve prosedüre bağlayamazsınız. Otelcilikte bir arada, birlikte çalışmaya yönelik yazılı olmayan kuralların ve prensiplerinde tüm çalışanlar tarafından kabul edilir ve uygulanır olması çok önemlidir. Bu çalışma normlarını da, karakter, etik, saygı ve misyon belirler. Çalışma normları belli olmayan sektör ve kurumlarda herkes kafasına göre takılır. Tüm bunların dışında sektör çalışanının dünya görüşü, yenilikleri ve trendleri takip etmesi ve buna adaptasyonu, entegrasyonu da çok önem arz eder. Günümüz iş dünyasında tüm sektörler için en büyük devrim elektronik bilgi ve yapay hafıza çağına adapte olabilme hızı ve kabiliyeti olarak karşımızda durmaktayken, insanlık milyar yıllık organik yaşamından hızla akıllı tasarımların şekillendirdiği inorganik yaşama sürükleniyor. Yeni çağın gerçek mucizesi, dönüşen bedenler ve zihinler geliştirmek olarak adlandırılıyor. Bu çağda yaşamın neye dönüşeceğini verilerin belirleyeceğine kesin gözle bakılıyor. Verinin dünyanın en önemli varlığı haline getirileceği de kesin ortada. Veriyi yönetenler sadece insanlığı değil, yaşamın geleceğini de tanımlayacak, belirleyecek ve yön verecekler. Endüstri çağında makinelerin öneminin arazinin değerini geride bırakması gibi, makinaların az sayıda insanın hizmetine girmesi ile insanlar arasında sınıfları doğurduğu gibi, bugün de veri, makinaların yerini alarak, aynı şekilde verinin kontrolü az sayıda insanın eline geçecek ve insanlık sınıflara değil, farklı türlere ayrılacak gibi görünüyor. Çağın gereği ve gerçeği olarak veri çok önemli çünkü, bugün sadece bilgisayarlara değil, organizmalara müdahale edilebiliyor. Organizmalara müdahale bir anlamda insanı hack etmek oluyor. Bunun için veri gücü çağın değerini oluşturuyor. Tüm bunları neden yazdığıma gelelim.
Türkiye’nin geleceğine en büyük katkıyı turizm ve tarım koyabilir. Yaşadığımız çağda ki çok yönlü değişimler ve eğilimler ne olursa olsun, insan var olduğu sürece eğlenmeye, dinlenmeye, öğrenmeye, keşfetmeye, denemeye, heyecana ve gezip görmeye ihtiyacı da var olmaya devem edecektir. Tarım turizmle katma değerini daha üst seviyelere çıkarabilir. Geçmişe yani, tarihi kültüre, doğaya ve sürdürülebilir yaşam kaynaklarına önem verip sahip çıkmak gelecek için çok önemli ve değerlidir. Sektörün ülke geleceğine doğru etkiyi koyabilmesi için elindeki gücü, iletişimi, bilgi ve tecrübesini ortaya koyması gerekiyor. Sektörün tarih, kültür, sağlık, gastronomi, tatil, iş, eğitim, spor, kongre, seminer, fuar gibi tüm faaliyet alanlarında, iklim, doğa, tabiat, tesis, alt yapısına çok ciddiye alınacak bir kapasite ile sahibiz, tüm bu faaliyetlerin sevk ve idaresinde bilgi ve tecrübemizde var. Pandemi sonrası sektöre gerek ulusal, gerek uluslararası çizilecek olan yol haritasında, elimizde olan bu değerler ile bilgi ve tecrübemizi, oluşacak olan algoritmalar ve transformasyona (Değişim, Dönüşüm Ve Gelişime) etkin biçimde katkı koymamız geleceğimizi belirleyecektir. Elimizde tuttuğumuz tüm turizm değerlerimizi zamanın ruhuna ve insan yaşamına çok yönlü, farklı katkılar sağlayacak bir şekle büründürüp, sektörel hafızayı yeniden var etmek için doğamızı, iklimimizi, tarihi ve kültürel değerlerimizi, gastronomimizi, tesislerimizi, insanımızla ve Türk misafirperverliği ile bütünleştirerek, fiziksel ve yaşamsal anlamda tüm elektronik ve dijital çağın imkanlarını da kullanarak, tüm dünya insanı ile buluşturarak, yaşanır, talep gören, arzu ve tercih edilen bir hale dönüştürüp konumlandırmak zorundayız. Yaşadığımız tüm travmaların ardından, gerekli dersi çıkararak, edindiğimiz tecrübeler ile, yeni bir çerçeve oluşturup, elimizde ki tüm değerler ile yeniden transformasyonu var etmenin tüm detayları ile geleceği oluşturmanın, ‘’şekillendirmenin’’ çabasına girilmesi ülkemizde turizmin geleceği için şart.
Kısaca; aslına bakıldığında ürünler fiziki, iklimsel, tarihi, kültürel değerler olarak hep aynıdır.
Farklı olan ve değişken talebi oluşturan hizmettir.
Otelcilik sektöründe hizmet; İnsanın bilgi birikimi, ulusal ve uluslararası kültüre sahip olma ve makinalar tarafından, insan inisiyatifi ve gayreti ile üretilen, tüketicilere doğrudan insan eli, güler yüz ve samimiyetle sunulan sosyal ve insancıl bir davranışlar bütünüdür.
Hizmeti oluşturan talep göreceli olarak değişken ve belirsizdir. Bu talep yalnızca yıllara, aylara, haftalara, göre değil, günden güne hatta, saatlere göre önemli ölçüde değişebilir. Bu durumda sunulan hizmet miktarı ile talep edilen hizmet arasında denge kurmak her zaman sektörün elinde değildir.
Çoğu zaman bu dengesizlik ülkemiz turizm sektörü için ekonomik kayıplara neden olmuştur.
Ülkemizde turizm sektörü başta politik ve bölgesel nedenlere dayalı unsurlar neticesinde, dalgalı ve tutarsız talep dengesizliğine rağmen büyüyen bir sektör olabilmiş, tüm paydaşları için kalkınan ve kalkındıran bir sektör olamamıştır. Ülkemizin tüm turistik değerlerinin bölgelerinde ürün ve hizmet olarak değerinde pazarlanıp, ederine satılabildiği bir sürecin, işlerimizi daha nitelikli bir hale dönüştüreceği, yeni bir sürecin oluşturulması dileği ve umudu ile pandemi sonrası için sektörü planlamak şart görünüyor. Bu güne kadar yaptığımız kocaman saray görünümlü binaların içlerine daha çok nitelik, daha farklı konseptler ve hizmetler oluşturarak, yanı sıra, turizmi tüm Anadolu’ya yayma seferberliği ile 12 aya çıkararak yapmayı hedeflemeliyiz. Sektörün DNA’sı HİZMETtir. Hizmet çok önemlidir, hatta her şeydir.
Sektörel vizyon; Farklı ırk ve yaş gurubundaki hedef kitlesi turist profillerinin geleceğe yönelik beklentilerini ve trendleri önceden algılayıp, uygulanabilir hizmetler bütünü haline getirerek tercih edilen cazibe merkezi bölgeler ve hizmetlerle sektöre ve ülkeye katma değer kazandırmak olmalı. Hatta tercih edilen trendleri ve konseptleri var eden, oluşumuna, gelişimine katkı sağlayan baş aktör olmak olmalı.
Gelecek vizyonu; Ülkemizin Dünyanın en büyük, en nitelikli ve en zengin açık hava müzesi olmasının yanı sıra, sahip olduğumuz iklim, doğa, bitki örtüsü, yaşam kültürü, gıda ve gastronomi zenginliğimizin üzerine Türk misafirperverliğini ve konaklama tesislerimizin nitelik ve kapasitesini de koyarak turizm faaliyetleri içerikli gelecek için planlar kurup, senaryolar ve kurgular üretmek çok zor olmasa gerek. Elimizde ki değerler ile bu yolda ilerlemek ve büyümek hayal kurmaktan daha gerçekçi bence. Bunun için sadece ve sadece, ahlaklı, adaletli, evrensel hukuktan ve medeniyetten yana olmamız yeterli.
Türkiye’nin geleceği turizmde, ne yaşarsak yaşayalım, asla turizmden vazgeçemeyiz. Vazgeçmemeliyiz.
Turizmde gelecek bugün yaptıklarımıza bağlı.
Kimse bizi kendimize sakladığımız bilgi, beceri, deneyim ve tarzla anmaz.
Eğer bu gün paylaşmazsanız, yarın da düne benzeyecektir.
Eğer hiç paylaşmazsanız çok ta önemli değil zaten.
Hissettiklerinizi söyleyin.
Düşündüklerinizi yapın.
Ölüm yaşlanmakla değil, unutmak ve unutulmakla gelir.
Unutmadan, unutulmadan, güzel olan her şeyi ve sevgiyi paylaşmak umudu ve dileği ile.
Araştırmakta, okumakta ve öğrenmekte yarar var. Gerisi Size Kalmış.