Selçuk Meral Yazdı : “Hareket”
Gm Turizm ve Yönetim Dergimizin Genel Yayın Yönetmeni Selçuk Meral editör köşesinde “ Hareket” başlıklı yazısını sektörle paylaştı.
Hareket
Covid ile birlikte sağlıklı olanın sürdürülebilir olduğu bir doğruya gitmekteyiz. Bu insanlar için olduğu gibi şirketler içinde geçerli. Sağlıklı şirketler veya bir başka deyişle hasta olmayan şirketler, çalışmaya, çalıştırmaya devam etmekteler. Çalışılan ve çalıştırılan da bu sinsile de sağlıklı işlemeye devam ederek sağlıklı ekonomi, sağlıklı sosyal hayat, sağlıklı aile ve bireyler oluşturacak. Aynı zincirleme bir reaksiyon gibi. Tabii bu reaksiyonun olumsuzu da mümkün. Hatta sağlıklı versiyonundan daha kolay yayılma alışkanlığında olan da o. Kötü olanın her daim yayılma oranı iyi olandan daha kolaydır. Kötü söz, kötü alışkanlık, kötü beslenme, kötü durum iyi olandan birkaç adım önde görünür genelde. Ancak finali gayreti ile iyi olan yapar. Demem o ki mağlup olmak istemiyorsanız hızlı olacaksınız.
Kötünün bizi boğmaya çalıştığı bu süreçte hızlı ataklar ve kararlar ile yol haritası belirleyen Bakanımız Sn. Mehmet Nuri Ersoy ve aynı atiklikte kararları uygulayan ve üzerinde de geliştirmelerde bulunan Turizm sektörü öncü ve oyun kurucu güçte bir sektör olduğumuzu kanıtladı. Önemli eksiklerimiz olduğu gerçeğini yadsımadan, yapılanların da kıymetini bilmemiz gereken bir süreç yaşadık. Tabii coğrafyanın bir gerçeği bu dönemde yine kendini hatırlattı. Sen güçlü ve sağlıklı olmaz isen pek kimse seni kurtarmaya koşmaz. O halde zinde, bağışıklığı güçlü kurum ve bireyler olmak zorundayız.
Artık kimsenin hor davranabilme lüksü olmadığı gibi iki bağ bostan yan gel yat Osman devri de geçti.
Bir kaç aylık kayıp ile açılan turizm sezonu artan bir ivmede yukarı doğru tırmanıyor. Türkiye, İlk 7 aylık verilerde toplam 5 milyon 440 bin ziyaretçi sayısını yakaladı. Son iki ayda 1 milyon turist sayısını geçen turizmin başkenti Antalya yeni havalimanlarından uçaklara ev sahipliği yapıyor.
Turizm sektörünün tekrar şekillenebileceği bir döneme doğru geçiş sürecinde olabileceğimiz bir dönemdeyiz. Bu aşamada her kriz sonrasında V bir yükseliş gösteren Türk Turizminin başarılarının konuşulacağı bir altın çağ bizleri bekliyor diyebiliriz. Aranan bir çok özelliğe sahibiz. Becerimiz ile oyunu şekillendirmeyi başarabiliriz.
Sadece bu sefer daha iyisini başarmak zorundayız. Biraz daha dikkatle ipi göğüsleyebiliriz.
Zaman zaman tünel karanlık gibi görünse de sonunun çok aydınlık olduğunu görenlerdenim. Ve bir kez daha yinelemek isterim ki dünyada en eski meslekler arasında yer alan turizm, gelecekte her ne koşulda olursa olsun, kaybolmayacak . Dikkatlice bakılırsa içinde bulunduğumuz süreçte yaşanılanlar da bunun adeta bir kanıtı. Dünya var oldukça insanlar da gezme isteği asla tükenmeyecek.
Ancak, şu bir gerçek ki yukarıda da dediğim gibi kartların yeniden dağıtıldığı bu koşullarda aklımızın sınırlarını zorlamalı, bugüne kadar yapmadıklarımızı var gücümüzle ortaya koymalı ve dünyaya sahanın her mevkisinde doğru oyunu ortaya koyarak ne denli önemli ve vazgeçilmez bir destinasyon olduğumuzu yine yeniden kanıtlamalıyız.
Bu konudaki naçizane fikrim ise; daha çok istişare, daha çok birlik, daha çok hareket. İnanıyorum ki Türk Turizmcisi her zorluğun üzerinden gelecektir. İşte tam da bu yüzden evimizde, Turizmin Kalbi Antalya ‘da tüm Dünya Turizm profesyonellerini kucaklayarak ortak duyguda, ortak kazançta buluşabileceğimiz Antalya Turizm Fuarı Türk Turizm gelişiminin bir kanıtı olarak yılın en iddialı Turizm fuarı olacak. Kimse için değil, önce kendimiz için tüm dinamiklerimiz ile süratle yeni yol haritaları belirlemeliyiz. Çünkü yeni dedikleri oyunun, en dinamik oyuncusu biz olmalıyız.
Tabii oyunda saklanarak maç kazanabileceğimizi düşünmüyorsak.
Farkında kalın, harekette kalın