We-Flytour-GM-Banner-Animation
We-Flytour-GM-Banner-Animation
Anasayfa Güncel Urla Karantina Adası’nda Bulunan 16 Yapı Restore Edilecek!

Urla Karantina Adası’nda Bulunan 16 Yapı Restore Edilecek!

GM TURİZM VE YÖNETİM DERGİSİ

Urla Karantina Adası’nda Bulunan 16 Yapı Restore Edilecek!

Profesyonel otel yöneticisi Erçin Yalçın, “Urla Karantina Adası’nda Bulunan 16 Yapı Restore Edilecek” yazısını kaleme aldı.

ercin yalcin

İşte Erçin Yalçın’nın kaleme aldığı yazı…

Dünyada tescil edilmiş 3 karantina adasından biri olan Urla Karantina Adası’nda bir çok tarihi kalıntılar var. Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü; 155 yıl önce salgın hastalıklarla mücadele merkezine dönüştürülen, Urla’ya bağlı Karantina Adası’ndaki 16 yapının restorasyonu için ihale açtı.

Salgın hastalıkların uzun zamandır toplum gündeminden çıkmasıyla dikkatlerden uzak kalmıştı. Koronavirüs hastalığı dünyayı derinden etkileyince, karantinalar ve Karantina Adası da gündeme geldi. Karantina Adası’ndaki 16 yapının restorasyonu için Türkiye Hudut ve Sahilleri Sağlık Genel Müdürlüğü ihale açtı. 8 Mayıs’ta onay verilen, 13 Mayıs’ta ilan duyurusu yapılan restorasyon ihalesi 16 Haziran 2020 tarihinde yapılacak.

İzmir’in Urla İlçesine bağlı, 1. derece arkeolojik sit alanı olan Urla Karantina Adası’ndaki Büyük Tahaffuzhane Binası ve Küçük Tahaffuzhane Binası; 1. grup kültür varlığı olarak tescilli, diğerleri 2. grup kültür varlığı olarak tescilli olmak üzere; toplam 16 adet yapının aslına uygun olarak restorasyonu yapılacak. Karantina Adası, 323 bin metrekarelik bir alana sahip.

Adanın geçmişine bir göz atalım…

18.yy ortalarına doğru Avrupa ve Asya’da  veba ve kolera başta olmak üzere pek çok salgın hastalık görülür. O dönemlerde bu hastalıklardan korunmak amacıyla  tüm şehirlere giriş çıkışlar sıkı bir denetim altında tutulmakta ve bu salgın  hastalıklara karşı her türlü önlem alınmaya çalışılmaktaydı. Şehirlerde bu kadar çok önlem alınmasına karşın hastalıklar  deniz ticaretinde kullanılan gemiler ve gemi personeli tarafından başka ülkelerden taşınarak, büyük salgınlara yol açar. Avrupa ülkeleri de gemilerle kendilerine ulaşan bu salgın hastalıklardan korunmak amacıyla dış ülkelerden gelen gemileri limana girmeden önce  40 gün kadar açık denizde bekletmekteydi. Daha sonra bu uygulamadan vazgeçilerek gemi personelinden hastalık şüphesi olduğu düşünülenler, yaklaşık yedi gün gözlem altında tutulduktan sonra işlerinin başına dönmesine izin verilmekteydi. Bunu  uygulamak içinde hastane yerleşiminden ayrı olarak  karantina  denilen binalar inşaa edilir ve hastalık şüphesi taşıyanlar; diğer arkadaşlarından izole edilerek uygun bir süre buralarda tutulurlardı.

Karantina binaları Osmanlılar tarafından Fransızlara yaptırılmıştır.

Binalar hazırlanınca sahil ve hudutlar sağlık ekipleri tarafından   başlayan çalışmalar  1950 senesine kadar  aralıksız olarak sürdürüldü. Karantina sistemi şu şekilde işlemekteydi. Karantina adasına yanaşan gemiden indirilen yolcular ve gerektiği durumlarda  gemi personeli ilk olarak soyunma odasına alınır. Burada ilk olarak  Kıyafetlerini çıkartıp özel  filelerin içerisine koyarlardı. Soyunma yerindeki dönen dolap sistemiyle odanın diğer tarafında bulunan görevli bu kıyafetleri alarak 360 derece dönen ve sıcak hava içeren dolaplara yerleştirip dezenfeksiyon işlemine başlardı. Sadece peştemal ve takunya giyen yolcular özel duş odalarına alınır, burada sabunla ve özel dezenfektanlarla duş yaptırılırdı. Giyinen yolcular doktor muayenesinden geçtikten sonra sağlam olanlar yollarına devam eder hasta olanlar ise tedavi edilmek amacıyla özel bölmelerde kontrol altında tutulurlardı.

Bu sırada vefat etmeleri durumunda ise özel olarak sönmüş kireç dökülmüş olan mezarlara ve mümkün olduğunca derine gömülerek izole edilmeye çalışılırdı. Eşyaların mikroplardan arındırılması sırasında kıyafetler 120 derecede buharla sterilize edildiği için ıslanmıyor ve yolcuların tekrar giyilmesine olanak veriliyordu. Yolcuların kıyafetleri bu sterilizasyon sırasında ipekli ve normal olarak ikiye ayrılır. İpekli olanların zarar görmemesi için ayrı ve özel olarak bu işleme tabi tutulurdu.

Projeler tamamlandıktan sonra tarihi eserlerin aslına uygun yapım çalışmaları başlayacak. Şu an bir kısmı sosyal tesis bir kısmı müze olarak kullanılan tarihi yapıların restorasyonun sonunda ne şekilde kullanılacağı kurumlar tarafından karar verilecek. Ada 323 bin metrekare iyi projelendirme ve aslına sadık kalınarak bu 16 yapının; 12’si butik otel diğer kalanları müze ve restoran olarak dizayn edilebilir. Adayı gören bir turizmci olarak naçizane önerimdir.

Erçin YALÇIN

 

GM Dergisinin Diğer Haberleri İçin Tıklayınız!

 

Yorum Yaz

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.