Selçuk Meral : “2020 Yılı Bizi Yer Mi?”
Sevgili meslektaşlarım,
2019 yılında müthiş bir sezon yaşadık. 2020 yılında bu rakamların üzerine çıkacağımızın beklentisi şu anda hepimizde hakim. Rezervasyon akışı, erken rezervasyonlar ve bilhassa ana pazarlarımızdaki ilgi hepimizi oldukça umutlandırmıştı. Ancak Ocak ayının ikinci yarısı ile birlikte ortaya çıkan Korona virüsünün neden olduğu ölümler, yayılma şematiği ve Suriye’deki İdlib olayları ve şehitlerimiz bizi endişelendirerek gündemimizi kapladı. Şehit düşen Mehmetçiklerimize Allah’tan rahmet, şehitlerimizin ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum.
2020 yılının seyri ve yaşanılan olaylar kaygılanmamıza fazlasıyla yetti. Konuşulanlara göre yakın bir zamanda Korona virüsü son bulacak. Aynı şekilde İdlib olaylarının da kısa bir süre içerisinde sonuçlanacağını düşünmekteyim. Hepimizin bildiği gibi Suriye’deki karışıklıklar sona ermez ise bu durum rezervasyonları olumsuz yönde etkileyecektir. Tur operatörlerinden aldığım bilgilere göre rezervasyonlarda belirgin bir düşüş kendini gösterdi. Hatta EB ödemeleri geri talep edilmekte. Bu talep gerçekleşirse herkes için büyük problem oluşturacaktır.
Korona virüsü ve Suriye olayları ile birlikte kaygı, endişe ve panik hepimizde hakim.
Çeşitli ülkelerde 2020 yılının gelmesiyle oluşan felaketler insanların seyahat etme isteğini de etkiledi. Temennim odur ki bu olaylar bir an önce son bulur ve insanlar insanca yaşamlarını korur. Umarım, 2020 yılında dünyanın her yerinde her dilden, dinden ve renkten insanlar daha refah şartlarda hayatlarına devam ederler. İnsanların daha iyi şartlarda yaşayarak, mutlu olabilmek için daha sebep bulması şu sıralar herkesin tek dileği olduğunu düşünüyorum. Turizm de bu anlamda en önemli katalizörlerden bir tanesi. İnsanlar birbirlerini tanımak için yeni yerler görmek, yeni gelenek, örf ve adetler öğrenmek ve yeni yemekler tatmak isterler. Turizm sektörünün bu benzersiz özelliği tüm dünya siyasetine ve insanlarına sunulabilecek en önemli araç ve insanca yaşamak için bir ilaçtır. Bu yönde turizm sektöründe yer alan bizler; şehrimizi, otelimizi, şirketimizi ve de güzelliklerimizi sunmaya, pazarlamaya ve çabalamaya devam etmekteyiz. Turizm bir barış elçisidir. Bu mekanizmayı tehdit eden en önemli unsur da korku. Son olaylarda sektörümüzü tehdit eden en önemli unsur bu. İnsanlar birbirlerinden korkar ise domino taşı gibi sebep ve sonuçlar, turizm sektörünü ve insan hayatını tehdit eden boyutlara erişecek. Yapabileceğimiz belki de tek ve en önemli şey önlemlerimizi alarak, sağduyulu davranarak cesaretimizi korumak ve yaymak.
Şu an için Türk turizmcisi üzerine düşen görevi yerine getirmeye devam ediyor ve devam da edecektir. Gündem yoğun; ani ve hızlı değişiklikler olabilmekte. Dünya turizm sektörünün bu konuda öncü olabileceğini ve sorumluluk alabileceğini düşünüyorum. Dünya turizm sektörünün ‘daha iyi bir dünya için turizm’ demesi gerektiğini cümlelerimde vurgulamak isterim. Bundan dolayı da gündemin altında ezilen turizm sektörüne de gündemini değiştirebilmesini, birlik ve beraberlikte turizm sektörünün dünya genelinde sesini duyurmasını arzulamaktayım. İnanıyorum ki, Türkiye 2020 yılında tüm felaketleri geride bırakacak ve Türkiye turizmcisine çok güzel bir sezon yaşatacak ki tüm misafirlerimiz daha iyi bir yaşamı; görerek, öğrenerek ve tanıyarak bir kez daha tecrübe edebilsin.
Aksi takdirde 2020 yılı gerçekten bizi yer mi ? Yer.
Korku kazanırsa yer! Panik kazanırsa yer! Endişe kazanırsa yer! Neler atlattık, bu da geçip gidecek, ama dikkat! Ancak korku kazanırsa 2020 bizi yer!
O yüzden cesaret ile daha iyi günlere …
GM Dergisinin Diğer Haberleri İçin Tıklayınız!
