Baraner Yazdı: Berlin’de Güler Yüzlü Bir Türk
Türk Alman Dostluk Federasyonu Başkanı Cihan Sendan’ı tebrik ederim .
Görüşlerimi ve izlenimlerimi aktarıyorum:
Türk Alman Dostluk Federasyonu’nun son derece limitli kaynakları ile Berlin’de muhteşem bir organisazyon ile IBB başkanı Ekrem İmamoğlu Türk Alman Dostluk Kibele ödülünü verildi.
İlişkilerimizde de yeni çağ başlıyor:
İki büyük kenti yöneten başkanın dostlukları ve sergiledikleri yakınlık beni çok mutlu etti.
Son yıllarda oldukça zor günler yaşadık biz Almanyalı Türkler ..
Benim gibi bizzat gidip toplantılarda insanların karşına geçip oturan ve Türk Alman ilişkilerini tartışan kişiler için iyi ve kolay bir zaman olmadı son yıllar.
Türkiye dostu Almanları kaybetmemiz beni çok üzüyor ve yaralıyordu .
Türkiye’de bu konuları anlatacak bir mercih veya ilgili kurumda pek bulamıyordum.
Şimdi hissedilir bir yakınlaşma var :
Benim görüştüğüm Almanlar Ali Babacan’a da büyük saygı gösteriyorlar.
Almanların radarında Ekrem İmamoğlu , Ali Babacan ve Muharrem İnce var.
Ortak düşünce: Güleryüz, empati, liyakat ve şeffaflık toplumlararası duvarları yıkılabilir. Müşterek ekonomiyi hızlandırabilir .
Her konu masada dostluk ve empati çerçevesinde çözülebilir.
Hukuk, Adalet, Şeffaflık ilişkilerimizin gelecekteki yönünü belirleyecek.
Birbirimizin gizlisini saklısını da daha berrak görüyoruz ..
Önce dostluk, kibarlık ve güler yüz …
İmamoğlu değişik bir siyasetçi portresi çiziyor: İnsanların ellerini sıkarak kalplerini kazanıyor. İnsanların gözlerinin içine bakıyor ve söyleyenleri dikkatlice dinliyor .
Ekrem İmamoğlu’na olan ilgi inanılmazdı, izdiham korkunçtu, etrafında hep onlarca , yüzlerce fotoğraf çektirmek insanlar…
Ve doğru dürüst koruması bile yok gibi görünüyordu..
O izdihamın arasında ben bile yanına yaklaşamadım.
Ekremoğlu’na gösterilen sıcak ve yoğun ilgi Almanları da heyecanlandırdı. Ekremoğlu Alman Komuoyunda güler yüzlü Türk olarak tanınmaya başladı.
Yumruk ile değil, bağırma ile hiç değil, sadece gülümseyerek karşıdaki blokları eriten Türk Berlin’de.
Ekrem İmamoğlu yeni sempati rüzgârımız :
Almanlar ile yakınlaşmamızın lokomotifleri Berlin ve İstanbul belediyeleri olacağa benziyor .
Yerelde siyaset daha etkili ve verimli oluyor, diğer belediyelere örnek olması temennimdir.
Çok klasik bir söz ancak halen geçerli:
Almanya Türkiyesiz
Türkiye’de Almanya sız yapamaz .
Bizi birbirimize bağlayan çok dinamik ve olgu var :
Türk Alman birlikteliği genelde sağlıklı ancak detayda : hukuk, insan hakları, basın özgürlüğü gibi çok önemli konularda son yıllarda uygulamada yapısal ciddi farklar oluştu.
Almanya’daki gücümüzü, etkinliğimizi artıralım.
Ancak eski Almanya artık yok.
Alman Halkı hızlıca azalıyor, aradaki boşluğu 200 ülkeden göç edenler kapatıyor.
Benim çocukluğumun, gençliğimin Almanya’sı uçtu gitti.
Sokaklarda Alman görmek bile zorlaştı.
Alman Anayasasının bireylere garantilediği eşitlik ve sosyal haklar, tam adalet ve tarafsız, bağımsız hür HUKUK Almanya’yı tüm eski ve yeni vatandaşları için çok cazip getiriyor, nispeten eşitlik ve sosyal güvence verimliliği artırıyor.
Almanya’yı toplumundaki kültürel farklılığı, sokaktaki renkliliği, ekonomideki konsepsiyonel tasarrufçuluğu sanayideki uzun vadeli takipçi araştırmacılığı, siyasette şeffaflığı ve sosyal anlayıştaki empatik detaycılığı ayakta tutuyor.
Kimse Almanya’dan ayrılmak istemiyor.
En dindar kesimden, en tutucu milliyetçilerden, en aşırı sol fraksiyonlara kadar eşit hukukun güvencesinde Almanya’da herkes kendini güvende hissedebiliyor.
Hele şu ” batsın bu Almanya!” diyenler Almanya’nın dışına bir adım bile atmıyorlar.
Almanya güçlü orta ölçekli şirketlerin ülkesi üzerine kendisini kurguluyor, posizyonluyor.
500 bin Türk artık esnaf, şirket sahibi veya bir firmanın ortağı.
Sosyal yaşamda her inanca , her düşünceye ve siyasi görüşe saygı var.
Benim çok sevdiğim ve iyi tanıdığım şansölye Angela Merkel 120 karelik evde oturuyor .
Almanya dünyadaki müslümanlara, Alevilere ve tüm din ve inançlara en dost ülke: İnanmayan diğer ülkeri bir incelesin.
Almanya’da her şehirde ibadet için yeterince mescit veya cami inşa edilirken , kamu oteriterilerinin yardımlarda hissediliyor.
Esasında Türklerde üst lige doğru hızlıca yol almaya başladılar.
Başarılı Türklerin sayısı hızlıca artıyor:
Çok çok iyi Almanca konuşan o kadar Türk var ki , bazen Almanlar bile diksiyon, kelime hazinemiz ve akıcı Almanca konuşmamıza hayran kalıyorlar.
Almanya’da Türkleri en tepe makamlarda ve görevlerde görmek o kadar olağanlaştı ki , bazı Almanlar ÖZTÜRK soyadını bile Almanca kökenli zannediyorlar.
Kim ne derse desin : Türkler Almanya da evlendi, barklandı
300 bin Türk’ün tapulu evi var.
Türkiye’nin her konuda -yeni İstanbul hava limanı- da dahil olmak üzere bilumum teknik, finans ve bakim yardımları ülkemize Almanya’dan geliyor.
Esasında Almanları kazanmak çok kolay :
Ah bir bıraksalar, neler yaparız, ancak siyaset engelliyor.
Zaman zaman kaybetmeme zamanı:
Yeni konseptler ve daha derin stratejiler için yuvarlak masa etrafında toplanılmalı.
TOBB nerede?
Türk Alman ilişkilerinde yeni bir vizyona ihtiyaç var.
60 yaş üstü 30 milyon ‘a yakın Alman aynı zamanda her konuda büyük bir tüketici kitlesi oluşturuyor.
Şimdi yeniden bir ‘Almanya Açılımı’ şart:
Unutmayalım daha çok zarar eden , kaybeden biziz :
Halkımız, esnafımız, gencimiz kaybediyor .
Almanya Türkiye ekonomik iş birliğinin en verimli sürece girmek üzere olduğu son 3 yılıda zaten iyi yönetemedik, kırdık, kopardık, attık.
Önemli yatırımları Yunanistan, İspanya, Portekiz ve Balkan ülkelerine kapatırdık.
Neyse her şey ekonomi ancak yine de değil:
- Türk Alman Kültür ve Sanat Yılı ilan edelim
‘1001 dostluk’ projeleri ile Alman STK’larına açık davette bulunalım.
Zira eğitimli ve varlıklı Almanlar halen Türkiye’ye çok mesafeli.
Türkiye’ye gelenlerin çoğu Alman pasaportlu Ruslar, Sırplar, Boşnaklar, Arnavutlar , Araplar ve Pakistanlılar.
Türkiye Almanya arası ilişkileri düzeltecek köklü çalışmalar güçlendirilmiş STK şart.
Devamı gelecek ..