Amelia Beach Spa Resort Hotel Genel Müdürü Haydar Çetin’in kaleme aldığı “Turizm Sloganı Ne olmalı ?” Adlı yazıyı siz GM Turizm ve Yönetim Dergisi okuyucularıyla paylaştık.
Turizm adına yapılan fedakarlıkların ve çabaların beyhude olmaması adına, 2019 yılı başarılarla dolu geleceğimiz olsun. Genel değerlendirme raporları hazırlayan ve bütçe çalışmalarının tutması için dua edenlere. Konseptle hizmet yarışını fuarlara taşıyıp kampanyalarla hizmete katkı sağlayan, değerli turizm gönüllülerine. UNWTO Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü ya da kısaca Dünya Turizm Örgütü sürdürülebilir ve evrensel olarak erişilebilir turizmin tanıtım gönüllülerine. Turizm hizmetinde bayrak yarışına katılanlara. Bayrak yarışında elimizdeki bayrağı hedefe götürecek, geleceğin pırıl pırıl değerlerine de selam olsun…
Japonya ve Rusya, 2019 yılını TÜRKİYE Turizm yılı ilan etti. Türkiye, 2019 Turizm yılını Peygamberler şehri Urfa‘da, Göbeklitepe’yi, M.Ö 10.000 yılına ait bulgularla dünyaya duyurdu. Peki; asıl mesele tarih ve kültürel değerlerimizin sayılamayacak kadar çok olmasına rağmen, turizm de başarısızlıklar hala nasıl söz konusu olabilir…
Anadolu dünya kuruluş merkezi, geçmiş mirasların barınağı, elle tutulur, gözle görünür değerler. Turistin yaşama sevinci, heyecanında gizli. Şimşek hızı uçak mesafesi, sözün bittiği yer’ de insanlığın özü. Din, dil, tarih, kültür, sıcağın ve doğanın ahengi Anadolumuz.
Şimdi gelelim bir de işin gerçek turizm boyutunda neler olduğuna…
Ne durumdayız ve neden gerçek turizmin traşlı halini görmekten imtina ediyoruz? Bunca yazılarımızda sesleniyoruz, turizmin sloganı ne diye? Çözüm önerilerimizin dikkate alınması için, sürekli söylemeye neden hala devam ediyoruz…
Turizmde bölgesel destinasyon sorunu devam etmekte. UNWTO verilerini yerine getirmede başarısız olduk. Alternatif turizminde ise beklenti hedeflerin altında kaldığı için, kapatılmalar ve çözülmeler devam etmekte. Kah çocuklu aileler, kah çocuksuz aileler konsepti. +18 yaş +40 yaş v.s. gibi arayışları devam etmekte. Her şey dahil sisteminin genel anlamda konsept standartlarını hala belirleyemedik. Turizme özgü tanıtım sloganımızı da henüz belirleyemedik.
Şimdi gelelim turizmin gerçeklerle yüzleşmesine ve son durumumuza. Neden mi söylüyorum, gerçek turizm ne durumda diye.! Turizme gönül verenlerin çabaları bizlerin medarı iftarı değerlerimizdir.
Bir açılım yapmak fena olmaz sanırım. Bisküvi denince akla E… E.. E.. Çamaşırın ABC si. Doğum günü denince HAPPY BİRTHDAY, Sevgililer günü denince ÇİÇEK, Havada uçan KUŞ, yerde yürüyen KARINCA, Ankara denince BAĞLARI, İstanbul denince BOĞAZI, Trabzon denince SÜMELASI. Tuttuğumuz Futbol takımlardan tutun da, şehirlerin bile kendilerine özgü Türküleri, Ağıtları ve Şarkıları var. Peki; Turizm denince ne geldi akla (Deniz, Güneş, Kum, Tarih, Kültür, Doğa, Kaplıca vs vs ) Yedimin ayakları 65 numara, kimsenin ne ayağına ne de bedenine olmuyor. Turizmin nerede şarkısı, hani marşı, karşılamada uğurlamada ne söylüyoruz şimdi turistlere. Fuarlarda milli marşımızı mı söylüyoruz, yoksa oynama şıkıdım şıkıdım mı diyoruz. Yoksa yabancı veya yerli enstrümanlarımı çalmaya devam ediyoruz. Turizm reklamlarında evrensel sloganımız ne? Bak mesela; otellerde çocuklara özel Rusca, İngilizce, Almanca mini club şarkıları söyletiyoruz. 81 il ve ilçeleri, hatta kasaba, köy ve mahallerin yanında, ince ayrıntıları anlatan görsel efektleri dünya dili şarkı sözleri ile anlatabilseydik. Yeşilçam yapamazsa Hollywood ta film yaptırabilseydik. Şarkı, türkü, aranjman adını sen koy yarışması yapabilseydik. Deniz suyu medcezirleri, örnek alıp, keşke yön tayin etmeye çalışmasaydık.
Kendimizi öz eleştiriye açık tutma başarısını gösterebiliyor muyuz?
Hani yerli malı haftası kutlanırdı okullarda eskiden. Tüm malzemeler Alman, Fransız, Hollanda vs malıydı, içindeki yediklerimiz sadece yerli malıydı. Sınıfta öğretmenlerle beraber yerli malı haftasına alkış tutardık. Yerli malı Türk’ün malı, her Türk yerli malı kullanmalı diye. Sen çok yaşa yerli malı haftası. Turizm derneklerinin devlet destekli, resmi ve gayri resmi kuruluş amaçlarında veya tüzüklerinde, kesinlikle tanıtım sloganımızın devamlılığı esas bir maddesi yoktur.
Turizmde ülkelerin sosyal ve ekonomik güven istikrarını sağlamasından sonra beklentilerin kâra geçeceğini bilmemize rağmen, ülke yararına kendimizi istikrarın neresindeyiz? sorgulamasına ve özeleştiriye açık tutma başarısını gösterebiliyor muyuz? Yoksa görsel ve yazılı basındaki bilgi karmaşası fikirleri tartışıp, düşüncelerimize yön mü veriyoruz…?
Turizm cennetinin tüm nimetlerini ayrı ayrı sınıflandırarak, her biri diğerinden ayrı kazanç kapılarının, arz ve taleplere göre alt yapısı sağlam zeminlere oturtulduğuna inanıyor muyuz…?
Turizmde taşıma suyu değirmen fikirlerleri bırakıp, kim nasıl anlatıp ikna kabiliyetiyle açıklamasını yapabilecek, lojistik destek insan gücü hizmet gönüllüsü çalışacak personellere yatırım yapılmadan, Turizmde başarılı olunabileceğini..?
Anadolu’nun bağrından kopup gelen gençlik, taşralarda büyümüş, turizm de gözlerini dünya ya farklı pencerelerden bakmasını öğrenmeye çalışırken, aile değerleri ve yetiştiği bölgelerde toplum değer yargıları ile çelişkiler zincirinde kendisini hizmet sektörüne nasıl adayabilir.?
Kalitenin dili, dini, ırkı, inancı, dostluğu, düşmanlığı, örfümüz, adetlerimiz, inancımız ve kendi değer yargılarımıza bakılmaksızın, turizmde hizmette sınır yoktur diyerek nasıl hizmet bekleriz.!
Her işletmeye lazım olacak personeli, kim nasıl turizmde bir kazanç kaynağıdır diyerek, sorularına çözüm bulup yol gösteremeden, mesleğe asimilize edebilecek yılın yarısı aç yarısı tokken.?
Biz turizmde kazanç binası sistemin temeli depremlere dayanır mantığıyla hareket edip, sorunlarla boğulmaya devam mı edeceğiz? Yoksa turizme gönül vermiş tecrübeli çalışanların fikirlerini alıp yarınlara dair geleceğimizi güvence altına almak adına komisyonlar mı kuracağız? Yine devlet destekli çözmenin yolunu mu arayacağız ? Yoksa hangi yatırımcı lades olacağını bile bile ladese girer sorusuna, işletme turizm olursa kaybetmez mi diyeceğiz. Turizm söz konusuysa bile bile ladese girer cevabı, basit sorunun kolay cevabı olmaya devam mı edecek..?
Yıl 12 ay, turizm sezonu çoğunlukla 7 ay ve her geçen gün kısalan sezonda kalifiye eleman ihtiyaçları ve kötü geçen sezonlara, keşke turizm kuruluşları yurtdışı reklam paraları adı altında oda başı toplanan üyelik aidatlarını fazlalaştırsa. Sezonu 12 aya çıkarabilecek bölgesel yeni destinasyonlara imza atıp örnek turizm bölgeleri oluşturabilse..?
Turizmin ileriye dönük sürdürülebilir meslek grubunda kalifiye eleman açığını kapatması adına, turizm okullarından mezun öğrencilerin, meslek edindim diyerek sevinmesi ve devletin de turizme kalifiye eleman yetiştirmeye devam etmesi taktire şayan bir yatırımdır.
Hizmete gönül vermeye kendini adamış gençliğin sezonluk işletmelerde çalışmak zorunda olması ve mesleği devam ettirebilmesi, sizce, geleceğini güvence altına alabilmesi, devletin de bu mantıkla turizmde yaptığı yatırımla getirisini görmesi mümkün olabilir mi ?
İşletme sahipleri kalifiye olmayan personel için, belki sezon açılışına aynı işletmeye gelmeyecek ve yaptığı eğitim giderinin karşılığını devletten farkı alamayacağını bile bile yatırım yapmak ister mi.?
Turizm bakanlığının gerçekçi ve uygulanabilir çalışmasında, sektörün sorunlarına operasyon el yaklaşması ve işletmeci ile çalışanlara olumsuz koşullarda destek vererek küstürmemesi gerekir.
Turizm mesleğinin uzun vadede kazanç kapısı olarak istikrarı yakalamak adına, birlik ve beraberliğin ortak noktasında çözüm sürecinin henüz geç kaldığı söylenemez.