Crystal Waterworld Resort & SPA Genel Müdürü Erdal Çelik ile turizmi değerlendirdik. ” “Yöneticiler her sezon kısır döngü yaşıyor” dedi.
2019 yılına dair bir yönetici olarak görüşlerinizi ve sayısal tahminlerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Sıkıntılı bir durum yaşamaz isek, 2019 yılının 2018’den daha iyi olacağına kesin gözü ile bakabiliriz. Şahsi kanaatime göre 2019 yılının turist artışının yüzde 15-20 bandında olacağıdır. 2019’da 50 milyon turist bandını zorlayacağımızı, hatta aşabileceğimizi tahmin ediyorum.
Yeni bakan ile birlikte yeni bir dönem başladı. Bu dönemde sizce öncelikli konu ne olmalı?
Yeni Turizm bakanı Sn. Mehmet ERSOY’ un sektörün içinden biri olması şüphesiz ki turizm camiası ve sektörün tüm katmanları için büyük bir avantaj. Sektörün sorunları ve gerçeklerini bilerek hareket edeceği ve öyle kararlar verecektir. Ayrıca turizmin gelecek vizyonunu, yarattığı turizm markalarında olduğu gibi çıtayı hep yukarıda tutacaktır.
Turistler Anadolu’ya yönlendirilmeli
Sahillerde 12 aya yayamamak ve kış dönemindeki istihdam sorununa devlet ile birlikte ortak çözüm bulamayan sektöre olumlu katkıları olacaktır. Sn. ERSOY un uzun soluklu bir bakanlık görevi olması halinde, turizm tarihimize kalıcı izler bırakabileceğini düşünüyorum. Türkiye’nin son 10 yıllık turizm gelişimini takip eden insanlar için, 2016 ve kısmen 2017 hariç ! koşulların daha kötüye gittiğini söylemek her alanda mümkün değildir. Turizm dünyada 5. sıradaki konumunu önümüzdeki 10 yıl içinde 4. lük olarak değiştirebilecek potansiyeli vardır. Bu dönemdeki önceliğimizin, “Rusya üzerindeki derin potansiyeli asla ihmal etmeden ve her daim dost kalarak, nüfusu yaşlansa da, dünya turizminde önemli bir pay sahibi olan Avrupa’yı her zaman baş tacı yaparak deniz ve kum ile pek işi olmayan, daha çok yemek, içmek ve alışveriş yapma eğiliminde olan Ortadoğulu turistlerin sahillerden ziyade, başta büyük kentlere ve Anadolu merkezlerine odaklanmaları yönünde bir anlayışın destekletilmesi” olmalı. Tabi bunların hepsi şahsi görüşlerimdir.
Türk yöneticilere dikkat etmeleri gereken konular hakkındaki tavsiyeleriniz nedir?
USA – Kazakistan – Mısır, yani, Amerika – Asya ve Orta Doğu diye adlandırdığımız 3 ayrı kıtada ikişer yıl yöneticilik yapmış bir otel yöneticisi olarak, üç kıtadan edindiğim tecrübelerime göre; kendine has yapısı ile, çalışkan, işine sadık, atılımcı ve yenilikçi bir ruhu olan Türk yöneticilere söylenecek bir söz ve tavsiyeyi şahsen bulamıyorum. Onlar zaten işlerini çok başarılı bir şekilde yapıyorlar. Tek sözüm “ülkemize gelen turistlerin cebindeki parasını değil, gönlünü almaya devam edelim” Ayrıca, her bir yönetici için ulusal ya da kurumsal bir konu olarak ele alınabilir. Fakat ben buna ulusal turizmin ana konusu olan sahiller ve o sahilleri işgal eden otellerin yiyecek kalitesinin turizme etkisi olarak bakıyorum. Turizm hizmetlerinin gelişiminde “mutfak sanatlarını bir vizyon olarak ele alıp” teşvik edici unsurlar ile yada özgün yöntemler ile desteklenerek, Türkiye’deki otel yöneticisi dostlarımın, mutfak sanatları ve yiyecek sunumlarını öncelikli olarak ele almalarını öneriyor ve tavsiye ediyorum.
Son olarak kalifiye insan kaynağı soruna çözüm öneriniz nedir?
Türkiye turizm gelirleri ve performanslarının yüzde 70’ini oluşturan sahillerde yapılan turizm olduğunu hepimiz biliyoruz. Sahillerdeki turizminin 7 ay ile sınırlı olması faal sezonda kalifiye İnsanı bulmayı zorlaştırıyor. Şehir otellerinde ve Anadolu’daki turizm yatırımlarında kalifiye insan bulma sıkıntısı yok. İşin büyüğü olan ve aşırı yük taşıyan sahil turizminde kalifiye eleman sıkıntısı var sadece.
KIŞ TURİZMİNDE KALİFİYE PERSONEL SORUNU YOK
Mesela dağ otellerinde ya da kış turizmi yapan merkezlerde kalifiye eleman sıkıntısı hiç yok. Neden ? Çünkü sahilde kapanan otellerde kara kışı yaşayan personeller soluğu hemen bu merkezlerde alıyorlar. Bu merkezlerin sayısı ve yatak kapasitesi de az olunca, arz dengesi hemen doluyor. Bu durumda en iyisini bulma şansı doğuyor. Yaz aylarında ki arz – talep dengesindeki terazinin şaşması nedeni ile bazı işletmeler daha önce hiç Turizm sektöründe çalışmamış kişileri de bünyesine alabiliyor. Özet olarak; yılın 7 ayı turizm sektöründe çalışan personel, kışın sezon bitimine bağlı olarak 5 ay işsiz kalması nedeniyle, doğduğu yerlere geri gidip, yada doyduğu yer olan yaşadığı şehirde başka bir iş bulup meslek değiştirmesi turizmciyi zora sokuyor.
TURİZMCİLER KISIR DÖNGÜ YAŞIYOR
Bu da her yıl tam yetiştirdik dediğiniz insanı kaybetmemiz anlamına geliyor. Maalesef bu kısır döngüyü turizmciler her turizm sezonunda yaşıyor. Belki biraz ucuz bir ifade olacak ama, son yıllarda buna da alıştı sektör. Bir aşçı ya da “mutfak şefi”’nin kolay kolay yetişmediği, uzun zaman ve süreçlerden sonra o pozisyona geldiği gerçeğinden hareket ile, her yıl sezon sonu gidip bir sonraki yıl nasıl olsa 7 ay çalışacağım diye, küçük bir ücret farkı yüzünden yandaki oteli tercih eden / edebilen / kişilerin çoğunlukta olduğu sektörde, turist ile en fazla muhatap olan garson, barmen ve bir de animatörler maalesef kolay bulunmayan unvanlar arasında yerini alıyor. Son yıllarda temizlikçi bay & bayan ve bulaşık yıkayan personelleri FİLİPİN – ENDONEZYA ve KIRGIZISTAN gibi ülkelerden getirerek çözüm üreten sektör temsilcilerinin 2019 yılında artan döviz maliyetleri nedeni ile aynı yolu takip edip etmeyecekleri şimdilik muğlak bir konu.
Kalifiye insan kaynağı soruna çözüm önerimi 3 başlık altında toplayabilirim.
1-Otelcilik liselerinden mezun olanların yine turizm otelcilik ile ilgili alanlarda üniversiteye gidebilecekleri kanalı güçlendirip, bu kanaldan çıkınca başka sektörlerde çalışmasını / çalışmalarını / zorlaştırmak.
2-Otelcilik ve turizm okul sayılarını arttırmak ve bu okulların önü açılıp, sektör ile iş garantili anlaşmalar + bağlantılar yapmak
3-Özel bir statü ile Kızılcahamam, Çankırı da ya da Tekirdağ vb. değil, Akdeniz ve Ege turizm yatırımlarında çalışan personellerin 4 aylık kapalı dönemdeki vergilerinin devlet tarafından muaf sayılması – ki yatırımcı personeli kışın da tutabilsin…
2 yorumlar
Erdal Bey güzel bir röportaj olmuş.
Ağzınıza sağlık. Başarılarınızın devamını dilerim.
Sn. ÇELİK röportajınızda dikkat çektiğiniz personel konusunda farkındalık yaratmanızdan gurur duydum. Başarılarınızın devamını dilerim.