Turist kaliteli ve kalitesiz diye biz de adlandırılıyor.
Turist kaliteli ve kalitesiz diye biz de adlandırılıyor diyen NBK Touristik Genel Müdürü Recep Yavuz güzel bir yazı kaleme aldı. Yazıda son dönemin kaliteli turist kavramına dair önemli bulguları var.
Dünya genelinde yılda 1,5 milyar insan turistik seyahat gerçekleştiriyor. Dünya nüfusunun şimdilik beşte biri yani. Her beş kişiden birinin evi, arabası yok, ama turistik faaliyeti var. Seyahat etmek süratle insan hayatının vazgeçilmez bir parçası haline geliyor. Doğal afetlerden, siyasi gerginliklere, terörist faaliyetlerden, ekonomik krizlere rağmen, turizm su gibi sızıyor bütün olumsuzlukların arasından. 2030 yılında 1 milyar 800 milyon insana çıkacak seyahat eden insan sayısı. Yani her dört kişiden biri seyahat edecek. Dünyada bu hızla büyüyen başka bir sektör yok. Çok yakın bir gelecekte her dünyalı kendisini bu faaliyetin içinde görüyor. Önce kendinizden yola çıkarak, yakın çevrenizin son 10 senesini kabaca gözden geçirdiğinizde bu değişimi rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz.
Eskiden sadece zenginler tatile çıkardı. Ve bu sayı da oldukça sınırlı olurdu. Artık tatile çıkmak yaş, meslek, bütçe, mesafe engeline takılmıyor. Herkes bütçesine ve zamanına göre tercihini yapabiliyor. Hâlihazırda seyahat eden 1,5 milyar insanın yüksek gelirli bir profili olacağını düşünmek aşırı iyimserlik olur. Ekonomistler dünyadaki insanların maksimum yüzde 10’nun yüksek bütçeli insanlardan oluştuğunu tahmin ediyorlar. Yani sadece onlar seyahat edecek olsalardı ve hepsi tatil yapsaydı bugünkü turist sayısının yarısına ancak ulaşılabilirdi. Aksine dünya turizm hareketliliğinin önemli bir bölümünü orta direk olarak sayabileceğimiz insanlar oluşturuyor. Memur, işçi, emekli, öğrenci serbest meslek sahibi ve hatta işsizler turizm hareketliliğinin bel kemiğini oluşturuyor.
TURİSTİ KALİTELİ, KALİTESİZ DİYE ADLANDIRMAK SADECE BİZDE VAR…
Yani bütün yıl parasını biriktiren bir öğrencinin kız arkadaşı ile tatile gitmesi, yaz tatilini iple çeken öğretmenin ailesi ile yılda bir kez yurt dışına çıkması, emekli çiftin kış dönemini değerlendirmesi, hatta işsiz bir aile reisinin işsizlik parasından artırıp bir kaç gün de olsa güneşe ve denize kavuşma arzusunu dizginlemek söz konusu olamaz. Zaten onlar olmasa turizm de olmaz. Buna mukabil hali vakti yerinde olan ve en pahalı otellerde neredeyse tüm yaz boyu odasını kiralayan ve ülkeye ciddi döviz bırakan küçük bir azınlıkta turizm çeşitliliğinin önemli bir parçasını oluşturuyor. Kitle turizmine yönelmiş klasik tatil ülkelerinde turistlerin çoğunluğunun orta direk insanlardan oluştuğu çok aşikar bir gerçek. Fransa, İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi çok turist alan ülkelerde de durum böyle.
Turist ucuz otel bulup , müze geziyor
Çoğu turist ucuz otel bulup, dar bütçesi ile Louvre Müzesi’ni, Elhamra Sarayı’nı, Colosseum’u, Akropolis’i gezmenin yemeği ve konaklamayı en ucuza getirip tatil yapmanın yollarını arıyor. Bu ülkeler de bu tarz turisti ihmal etmeyip olabilecek en iyi altyapı imkânları ile hizmet veriyor. En azından her yere ulaşım toplu taşıma ile mevcut.
Turist kime göre kaliteli
Üç gün önce Girit’te Knossos Antik Şehri’ni ve müzesini gezdik, en az 5000 kişi aynı anda geziyor ve yüzlerce kişi de dışarıda bilet kuyruğunda bekliyordu. Çoğunluk sırt çantalı gençten oluşuyordu. Galiba oradaki en yaşlılardan birisi bendim. Aynısını İspanya’da da yaşadık. Belli ki insanlar kısıtlı bir bütçeyle en çok şeyi görmeye, yaşamaya çalışıyorlar. Bazıları, otostopla yolculuk ediyor, sırtındaki çadırlarda geceyi geçiriyorlar… Ama ben daha hiç bir ülkede bizdeki gibi zengin turist, fakir turist söylemi duymadım. Hele de son dönemin moda terimi ile : ‘Kaliteli turist’.. hiç ama hiç duymadım. Turist kime neye göre kaliteli? Otelin Spa merkezinde yüksek fiyatlı bakım kürü yaptırırsa Spa işletenine, bölgedeki bütün ören yerlerini geziyorsa acentasına, oteldeki extraları yüksekse otelciye, verdiği bahşiş iyiyse garsona, çarşıda alışveriş yapıyorsa esnafa göre bu turist kaliteli. Herkes kendi penceresine göre bir yargıda bulunuyor. Ve sonunda da maalesef o berbat çıkarım: ‘Turist çok, ama kalite yok !’
TURİSTİ KALİTELİ YAPMAK BİZİM ELİMİZDE
Tabii ki turizm aynı zamanda ticari bir faaliyet ve turizmin her paydaşı gibi o ülke de alabileceği en yüksek verimi elde etmeli. Ülke değerinin altında pazarlanmamalı. Her talebe göre ürün hazırlanmalı ve sunulmalı. Ve seçim tabii ki turiste bırakılmalı. Bütün turistlerin en pahalı otellerde tatil yapacağını düşünmek mümkün mü? Bununla birlikte diğer ülkelerdeki gibi turisti daha çok döviz bırakmaya yöneltecek çözümleri bulmak bize düşüyor. Antalya’ya gelen turistin sadece yüzde 2’si Perge’yi geziyor. Antalya’yı Kaleiçi’ni gezenlerin oranı yüzde15’i geçmez. İnanmayan varsa acentalardan bu sayıları isteyebilir, bir o kadar da üstüne münferit gezen sayıyı ekleyebilir. İki gün önce Hanya’da gezerken bir ara otellerin akşam kapalı olduğunu düşündük. Ne kadar turist varsa hepsi çarşıda ve limanda… Ayvalık’tan küçük sahil kasabasında iğne atsan yere düşmez gibi. Şehir buna endeksli, kaldığımız otelin resepsiyonisti bile ‘Hanya’ da gün batımını kaçırmayın’ diyor.
YENİ BAKAN MI ? YENİ SİSTEM Mİ?
Fırsatı değerlendirip yeni Turizm Bakanı üzerine de birkaç şey paylaşmak isterim. Turizm bakanının turizmden olması hiç şüphesiz herkes için bir umut ışığı oldu. Bununla birlikte bakan daha koltuğuna oturmadan yapılacaklar listeleri oluşturulmaya başladı. Bakan kadar turizmin sürekli ve kalıcı sağlıklı bir sistem üzerine kurulmasının önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum. Hazır turizmci bakana kavuşmuşken geçmişteki anlık çözümlerin yerine kalıcı bir sistemin kurulmasının mümkün olması olası bir durum. Gelişmiş ülkelerde kişiler değil sistemler ve uzun vadeli programlar üzerine kurulur bu işler. Kişiler gidebilir, ama sistem, program devam eder. Makinist değiştikçe trenin hızı değişmez. Biz geçmiş dönemlerde maalesef bunu oturtamadık. Bölük pörçük ve geçici çözümler üretmek sorunun ortadan kalkmasına yetmiyor. Turizm stratejilerinin belirleneceği ‘Şura Toplantısı’nı’ 15 yıl sonra geçen sene yaptık. Toplantı sonuçları ne oldu? Bir sonraki ne zaman? Devamlılık olmazsa harcanan zamana enerjiye ve paralara gerçekten yazık olur.
Turizmin konuları, sorunları belli, bunlar üzerinden dünya turizm gelişimini göz önünde bulundurarak seyahat sektörünün bütün alanlarını kapsayan ve yönetişim konusunu çözmüş tıkır tıkır işleyen bir sistem yeni turizm bakanımızın Türk turizmine en büyük hediyesi olabilir. Yoksa ‘the tourist’ filmindeki gibi peşinden koşar dururuz her şeyden bihaber turistin…
RECEP YAVUZ YAZDI: ” BEYAZ FİLLER”