YABANCI TURİST ÜÇ ŞEYE BAKIYOR: KÜLTÜR, FAYDA, İNANÇ – Yozgat Sarıkaya’daki Tarihi Roma Hamamı Haziran ayında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alındı. Belediye Başkanı Ömer Açıkel’e yaptıkları çalışmaları Milliyet Gazetesi’nden Buket Aydın’a anlattı.
YABANCI TURİST ÜÇ ŞEYE BAKIYOR: KÜLTÜR, FAYDA, İNANÇ – Yozgat Sarıkaya’daki Tarihi Roma Hamamı Haziran ayında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alındı. Belediye Başkanı Ömer Açıkel’e yaptıkları çalışmaları Milliyet Gazetesi’nden Buket Aydın’a anlattı.
Dünyada iki tane roma hamamı var. Bunlardan biri İngiltere’deki Bath, bir diğeri ise Yozgat Sarıkaya’daki Tarihi Roma Hamamı. Ama İngiltere’deki hamamı her yıl milyonlarca turist ziyaret ederken, bizimkisi ne yazık ki evlerin arasında yıkık dökük kalmış durumda. Tarihi MS 140’lara kadar giden bu hamam zaman zaman üstü betonla kapatılarak zaman zaman deprem, yağmur ve selden zarar görerek günümüze kadar gelmeyi başarmış. Neyse ki “Taşla uğraşılmaz” diyen insanımızdan daha inatçı çıkmış. 2010 yılında burada yeniden kazı çalışmaları başlamış ve böylece halk arasında Kral Kızı olarak bilinen bu hamamın kaderi de değişmeye başlamış. 2014 yılından bu yana Yozgat’ın Sarıkaya İlçesi’nde Belediye Başkanlığı görevini sürdüren Ömer Açıkel kendini bu işe vakfetmiş. Artık sayesinde halk da bilinçli. Yozgat Valiliği, Kaymakamlık ve Sarıkaya Belediyesi ele ele verip bu hamamın UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girmesini sağlamışlar. Şimdi iş devlette. Bu kadar büyük bir kültürel değeri bugüne taşıyıp artık Sarıkaya’nın bir kültür ve turizm bölgesine dönüştürülmesi gerekiyor, hem halkın fedakarlığı için hem de üstünde yaşadığımız tarihin değerini bilmek için.
Tarihi Roma Hamamı’nın dünyada bir benzeri var mı?
Yapıldığı tarihten bu yana içinde hali hazırda doğal termal sıcak suyu bulunan sadece 2 tane Roma hamamı var. Bir tanesi İngiltere’nin Bath bölgesinde bulunuyor, diğeri de burada. Ama bu hamam efsaneye göre Kral kızı hamamı İngiltere’dekinden daha büyük ve birkaç havuzdan birden oluşuyor Aynı zamanda taşlarının üzerine mitolojik figürler de işlenmiş. Roma’nın gücünü simgeleyen boğa başıyla Asklepios’un yani sağlık tanrıçasının sembolü olan, dili dışarı çıkmış yılan figürü var taşlarda ki bugün hala tıbbın sembolü olarak kullanılır. Tüm bunlar bu hamamın bir termal tedavi merkezi olarak, yani sağlık amaçlı yapıldığını gösteriyor.
Kaç yılında yapılmış olabilir?
Tam olarak hangi tarihte yapıldı bilmiyoruz ama MS 140 yılında yaşayan Roma kralına ait bir para bulundu hamamın içerisinde.
Ne zaman gün yüzüne çıktı bu hamam?
Toprağın üstünde kalıntı olarak hep vardı. 2010 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na buranın bir kültürel değer olup, olmadığına dair bir başvuru yapıldı. Ve kamulaştırma yapılması gerektiğine kanaat getirildi. 2014 yılında da kamulaştırma işlemi bitti. Ben de 2014’te bu işe dahil oldum. Kamulaştırma parasını Kültür ve Turizm bakanlığı verdi. Kalıntıların hemen yanı başındaki evler yıkılmaya başlandı.
Nasıl olacak çalışmalar bittiğinde?
Açıkçası nasıl olacak, ne olacak bilmiyoruz. Kazı çalışmaları sonrası burada çok büyük bir kent çıkma olasılığının yüksek olduğunu söylüyor uzmanlar. Romalılar yerleşim yerlerini bu tarz yapıların etrafına kurarlarmış. Yani buranın 3,5 km yarıçapında bir yerde bir yerleşim yeri, pazar, amfi tiyatro gibi şeyler yapmış olma ihtimalleri çok yüksek.
Burayı bir tesis haline getirecek misiniz?
Tabii. Şimdi Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, Yozgat Valiliği ve Sarıkaya Belediyesi olarak bir master plan hazırladık. Burayı turizme kazandırmak istiyoruz.
Peki, ilçe olarak Sarıkaya ya da Yozgat böyle bir turizme hazır mı?
Altyapı ve tesisleşme noktasında eksiklerimiz var. Turist geldi diyelim, nerede ağırlayacağız? Halkı da turist kavramına alıştırmak lazım bütün bunlara ek olarak. Hem hizmet kalitesi açısından hem esnafın davranışı açısından hem de toplumun sosyolojik kültürel yapısı açısından tam manasıyla bu işe hazır değiliz. Ama bunun hazırlıklarını yapmaya çalışıyoruz. Tüm bunları yaparken de dünyanın ilgisini çekelim, dünya burada ne olduğunu görsün, bilsin ve bunu korumak için hep beraber bazı tedbirler alalım istiyoruz.
“UNESCO Listesi farkındalık oluşturdu”
Ve bu nedenlerle UNESCO’ya başvurdunuz, öyle mi?
UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne girmek demek UNESCO’nun hem fonlarından faydalanmak demek hem de listeden çıkmamak için bazı yükümlülükleri yerine getirme zorunluluğun var demek. Listedeki bazı belli şartları yerine getirmediğiniz zaman o listeden sizi çıkarabiliyorlar. Bu da çok büyük bir itibar kaybı demek…
Halkın desteğini almak için neler yaptınız?
Şu anda burası koruma altında, koruma bölgesi. İlk başladığımızda “Taşla kayayla uğraşılmaz” diyenler de vardı. Biz de burayla ilgili tanıtım faaliyetleri yaptık. Masallar yazdık, şarkılar hazırladık, çocuk şarkıları yaptık, klipler çektik, tanıtım filmleri yaptık. Ulusal ve uluslararası bütün fuarlarda Roma Hamamı’nı tanıttık, bir farkındalık oluşturduk. Akademisyenleri, iş insanlarını, turizmcileri buraya çağırdık, çalıştay yaptık. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın üst düzey yetkililerini çağırdık, turizm haftasını burada kutlattık. Bunların hepsi hem bürokrasi de, hem siyasi kesimde hem de yerelde bir farkındalık oluşturdu. Şimdi bu farkındalığın bir neticesinin olması lazım.
Kime yazdırdınız bu masalları?
Masalları Sarıkayalı öğretmen arkadaşlarımızdan ve bir eczacı arkadaşımızdan oluşan “Sarıkaya Masal Gibi” proje ekibi yazdı. Çizimi, baskısı bize ait masal kitaplarının… Bir çocuk şarkısı yaptık mesela. YouTube fenomeni Ceylin’e o şarkıyı söylettik. 4 milyonu aşkın da izlemesi oldu. Bu şarkı aynı zamanda Yozgat Valisi’nin emriyle bütün okullarda zil sesi olarak kullanılıyor. 10 tane masalımız var. 50 bin tane bastırıp Türkiye’deki birçok okula dağıttık. “Burçak Tarlası” türküsünün Yozgat yöresine ait olduğunu TRT’ye tescillettik. Klibi Roma Hamamı’nın önünde çektirdik.
Kendinizi bu işe vakfetmişsiniz gibi görünüyor.
Burası artık hem benim çocuğum gibi hem de Türkiye’nin milli bir değeri. Ben bunu milli bir mesele olarak görüyorum. O nedenle de çok sahiplendim. Bizim UNESCO’yla uğraşmamızın ana sebebi aslında bu tarihi değeri tekrar gün ışığına çıkarıp, önce insanlığın sonra da memleketin hizmetine sunmaktı. UNESCO listesine girmek için Yozgat Valisi Kemal Yurtnaç ve İl Kültür Müdürü Metin Halıcı kapsamlı bir çalışma yaptı. Sayelerinde süreç hızlandı.
Neden UNESCO burayı Dünya Kültür Mirası Listesi’ne aldı?
Listeye girebilmek için 10 kriter var, 3’ünü gerçekleştirmek yeterli. Bu Tarihi Roma Hamamı 6 kriteri birden karşılıyor.
Ne zaman aldı sizi listeye UNESCO?
Bir ay önce. Haziranın başında.
Turistin gelmesini bu kadar çok etkiliyor mu UNESCO’nun listesi?
UNESCO’nun listesine bakıp, turistik gezi yapan insanlar dünyada çok fazla. Türkiye’nin en çok turist çeken yerleri UNESCO listesinde olan yerler.
Yabancı turist 3 şeye bakıyor: Kültür, fayda ve inanç.
“Dünya’nın en eski SPA’sı bizim topraklarımızda”
En çok hangi özelliğini ön plana çıkarmayı düşünüyorsunuz Roma Hamamı’nın?
Biz burayı dünyanın en eski SPA’sı olarak tanıtmaya çalışıyoruz. Düşünsenize dünyanın en eski SPA’sı bizim topraklarımızda. SPA zaten sudan gelen sağlık demek. Taşların üstündeki mitolojik figürler ve suyun şu anda aldığımız raporları bunu gösteriyor zaten. 48’le 50 derece arasında çıkıyor burada su. Bir miktar dinlendikten sonra suyun derecesi herkesin girebileceği bir seviyeye geliyor. Diğer kaplıcalarda su 65 derecenin altında çıkmıyor, yüz litre suya, yüz litre soğuk su katmak zorundasınız. O zaman suyun içindeki yararlı elementleri, mineralleri bir miktar etkisiz hale getiriyorsunuz. Buranın çamurunun da, yosunun da cilde iyi geldiği söyleniyor.
Kral Kızı ismi nereden geliyor?
Kral Kızı Hamamı diye bilinen Sarıkaya Kaplıcalarının efsanesi halk arasında şöyle anlatılır: Dönemin Roma kralının kızı, amansız bir hastalığa yakalanır. Kral ne yaparsa yapsın kızını iyileştiremez. Kız dillere destan güzelliğini zaman geçtikçe yitirir ve yürüyemez hale gelir.(Bugünkü adı ile romatizma hastalığının ileri bir seviyesi ) Aynı zamanda cildinde yaralar çıkmış ve tedavisi nerdeyse imkansızlaşmıştır. Kral, kızının iyileşeceğinden ümidini kesmiştir.
O günlerde Sarıkaya sıcak suların küçük gölcükler oluşturduğu, sazlık ve bataklıkların bulunduğu termal bir su kaynağıdır. Kral son çare olarak kızını bu termal su kaynağına gönderir. Artık ömrünün sayılı günlerini yaşayan zavallı kız avunmak için bu çamurlu gölet kenarında arkadaşlarıyla çamurlara girmektedir. Bir müddet sonra prenses güzelliğiyle eskisi gibi parıldar, yavaş yavaş adım atmaya, yürümeye başlar. Sonunda tamamen iyileşen prensesin buradaki sıcak sudan iyi olduğu anlaşılır. Bunun üzerine kral, buraya mermerden bir havuz yaptırır, etrafını kesme büyük taşlarla çevirtir, önceleri kimselerin olmadığı bu havuz çevresinde bir şehir oluşur. Kralın kızının adı bu yeni şehre verilir. Yetmiş bin nüfuslu bu şehrin adı “Öper” veya “Hoperi” dir.