Milliyet Gazetesi Cadde Yazarı Asu Maro otel odalarıyla ilgili yazısını sizlerle paylaştık. Otel odalarında genel olarak bir “Kimler geldi, kimler geçti” duygusuna kapılır insan. Kim bilir ne mutlu mutsuz anlara, kavgalara, barışmalara tanık olmuştur o duvarlar, o yatak, o koltuk. Garip bir ortak yaşam alanıdır; farklı çağlarda yaşamış insan hayatlarının kesiştiği.
Hani aynı anda bulunmaz, birbirini görmezsin de, sanki nefes alışını duyarsın senden önceki konukların.
Hele ortada Pera Palace Hotel Jumeirah gibi adımını attığın anda zamanda yolculuğa çıkmış gibi hissettiğin bir otelse söz konusu olan, kahramanlar da farklı oluyor haliyle. Ben diyeyim Greta Garbo, sen de Agatha Christie dolaştı bu koridorlarda, izleri sinmez mi duvarlara?
Zamanın başka türlü aktığı bir otelde ‘Pera’nın Zamanı’ diye bir Oyun oynamak şahane bir fikir bu yüzden.
Altıdan Sonra Tiyatro’nun 120’yi aşkın yıllık tarihini bir tiyatro oyunuyla kutlamak isteyen Pera Palace’la iş birliğinden çıkan oyun, otelin merdivenlerinde ve çeşitli odalarında geçip, görkemli balo salonunda sona eriyor.
Her odada farklı bir hikaye
Fikir de son derece hoş: Bazı odalardaki konuklar zamanın içinde
sıkışıp kalmış. Normalde çıkıp yerlerini yeni gelenlere bırakmaları lazım ama
onlar bunu bilmiyor, o döngünün içinde yaşayıp gidiyorlar. Bellboyların artık temizlik yapmaları lazım ve bunun için seyircilerden yardım istiyorlar. Belki birlikten kuvvet doğabilir.
Önce 4. kata toplanıyor, bize dağıtılan kulaklıkları alıyoruz. Koridorda hoş bir kadın sesi uçuşmakta; arada bir hayal gibi yanımızdan geçiyor ve Pera’da zamanla ilgili bir şarkı söylüyor.
Bellboylar bize başlarındaki derdi anlatıyor. Cihazlarımızın üzerindeki renklere göre gruplara ayrılıyoruz ve macera başlıyor, bakalım odaları boşaltmayı başaracak mıyız?
Odalar da oda fakat; Ernest Hemingway, Agatha Christie, Franz Joseph ve Greta Garbo odalarında takılıp kalmış konuklarımız. Hani haksız değiller çıkmaya yanaşmamakta.
Her gittiğimiz odada farklı bir zamanda geçen bir hikayeye; bir hayatın 20-25 dakikasına tanık oluyor, bir sonrakine doğru yola çıkıyoruz. Biz odayı terk edince de yeni grup içeri giriyor ve aynı oyun yeniden başlıyor, döngü içerisinde
kendini tekrarlayarak takılıp kalmayı anlatmak için çok güzel bir yol.
Keyifli macera
‘Pera’nın Zamanı’nı Yaman Ömer Erzurumlu yönetmiş; her bölümü farklı biri; Gülhan Kadim, Seda Özen Yürük, Selin Girit, Selen Orcan ve Yaman Ömer Erzurumlu yazmış.
Koridorda dolaşan hayalet şarkıcı Aslı Can Kortan, parçayı yazan Burçak Çöllü. Bellboyları İhsan Dehmen ve Erkan Kortan, inatçı konukları Aziz Caner İnan, Hakan Emre Ünal, Merve Öztoprak Kantarcı, Seda Özen Yürük, Özer Arslan ve Seyfi Erol oynuyor.
Böyle farklı bir seyir biçimi son derece başarıyla kotarılmış, kendinizi sahiden konuk gibi hissediyor ve keyifli bir macera yaşıyorsunuz.
Odalarda geçen hikayeler daha sağlam olabilirdi, belki birbirlerine başka türlü bağlanabilirdi, benim için tamamının çok anlaşılır olduğunu söyleyemeyeceğim.
Ama en çok iz bırakan, Agatha Christie odasında yazdığı cinayet romanında hangi karakterini öldüreceğine karar veremeyen yazarınki oldu.
O, seyirciyle de iletişime geçiyor. Madem birlikte bahar temizliği yapıyoruz, seyirciyi daha fazla oyuna dahil etmek daha hoş olabilir.
Birlikten kuvvet doğar
Sonuç olarak, Pera Palace’ın efsane odalarında yaklaşık iki saat geçirdiğiniz ‘Pera’nın Zamanı’, sadece o atmosferi solumanızı sağlayarak bile heyecanlı ve farklı bir deneyim sunuyor izleyiciye.
Giderek salonsuz kaldığımız şehrimizde tiyatro için bu tür alternatif mekan çözümlerinin ve iş birliklerinin artmasını dileyelim son olarak.
Birlikten kuvvet doğar.