GM DERGİ ÖZEL HABER
Özkaymak Falez Otel Genel Müdürü Haluk Ordu ile 2015 turizm sezonundan, Türk turizmi profesyonellerine, satış ve pazarlamadan, tanıtım bütçelerine kadar turizme dair birçok konu hakkında konuştuk.
Bu sezonu nasıl geçirdiniz?
Bu sezonu herkes gibi biz de bir takım tasarruflar yaparak atlatmaya çalıştık. Otelimiz özelinde ise; son iki aydır doluluk oranlarımız yüzde 70’lerin altına hiç düşmedi. Sezonun bitimiyle birlikte 1 Nisan 2016 tarihine kadar ki süreçte kış grupları ile çalışmayı planlıyoruz. 2016 yılına ise 2015 yılından göçük aldığımız sezonla yolumuza devam edeceğiz.
Kaç yıldır yöneticilik yapıyorsunuz?
Turizm geçmişim 30 yıla dayanıyor, 12 yıldır da yöneticilik yapıyorum. Turizm ile tanışmam, lise yıllarında başladı. Turizm lisesinde okuduktan sonra, Uludağ Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun oldum. Üniversiteyi bitirdikten sonra Frankfurt’ta gastronomi üzerine master yaptım. Ayrıca, Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilgiler Fakültesi son sınıf öğrencilerine gastronomi ve sofra adabı üzerine dersler verdim.
Frankfurt’ta master yapmak ve zincir bir markanın farklı lokasyonlarında yöneticilik yapmak size meslek hayatınızda neler kazandırdı?
Ben Sheraton gibi kurumsal bir yapısı olan bir otel grubu ile uzun yıllar çalıştım. En önemlisi bu grupta çalışmak bana işe duyulan aitlik duygusunu öğretti. Günümüzde otel sektöründe kendilerine yöneticilik hedefleyen arkadaşların mutlaka yurt dışı deneyimi olmasını tavsiye ediyorum. Çünkü program, prensip, işleyiş, bütçelendirme, personel yönlendirme ve delegasyon yapmak tabi ki Türkiye’de yurt dışına göre farlılık gösteriyor. Biz de personelle verilen değer, yurt dışındaki gibi değil. Türk turizmi daha fazla personel eğitimlerine, istihdamlarına ve konaklamalarına önem vermeli. Bizim işimiz “insanı mutlu etme sanatı”dır. Otelimize gelen misafirin mutlu olarak ülkesine dönmesi için personelimiz eğitilmiş ve işini iyi yapan insanlardan oluşmalıdır. Bu nedenle turizmde personel eğitimleri ön planda olmak zorundadır.
Günümüz yöneticilerini değerlendirir misiniz?
Şuan yöneticilerden günü kurtarmaları isteniyor. Ancak, ’de yönetici olmak günü kurtarmak değildir. Sabah ki ekonomi atmosferiyle akşam ki atmosfer bir birinden farklıdır. Bu yüzden sosyal olmak, daha rahat ve sakin bir şekilde analizler yapmak ve konuya vakıf olmak yöneticinin görevidir. Günümüz yöneticileri tamamen şirketlere endeksli hareket ediyorlar. Sektörümüzde bugün kendi düşüncelerini bir sonraya bırakmış, patronların yönlendirmesiyle otel yöneten yöneticiler mevcut. Patronlarının yapmış olduğu bütçelere, kendi almış oldukları eğitim, öğretim, iş idaresi ve işletme ruhunu sığdırmaya çalışıyorlar. Aslında bu doğru bir yapı değildir. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sistem yok. İnşaat firmalarından gelen otelcilik yapma ruhu “bir yıl içinde ben bu işi yaparım, ben bu tesise yön veririm” düşüncesine dönüştüğünden çoğu tesis de yıldızına göre standart işletme bulunmamaktadır. Tesislerde tüccar mantığı yürütüldüğünden yatırılan sermayenin çok kısa bir sürede geriye dönüşmesini bekleyen inşaat yatırımcılarının faktörün insanın insana hizmetini ülkenin tanıtım, kültür ve siyasi durumunu göz ardı ederek olması gereken standartların altında hizmeti seçmektedirler.
Siz nasıl bir yöneticisiniz?
Eğer ben bir tesise yönetici olarak başlayacaksam; o tesisse gittiğim iş görüşmesi bittikten sonra bir kime raporlama yapacağımı iki, raporlama yaptıktan sonra benden istenilenin ne olduğunu öğrenirim. Çünkü turizm çok yönlü bir meslek. Hem acente, hem misafir hem de personelle ilgilenmek durumdasınız. Yaklaşık 3000 kişiye liderlik yapıyorsunuz. Hepsini mutlu etmek için uğraşıyorsunuz. Bu bütün sorunları küçük bir beyne sığdırmak için frenlenmemeniz gerekiyor. Yöneticileri yöneten patron otellerinde de başarısızlıklar ve misafir memnuniyetinde düşüşlerin olduğunu görüyorum. Yönetici sirkülasyonlarının fazla olması da bir takım kişilerin egolarını yenememelerinden kaynaklanıyor. Ve bunun sonucu olarak doğru istihdamlar oluşturulamıyor.
Türk turizmi operasyonda en çok hangi noktalarda zorlanıyor, neden?
En zorlanan bölüm Yiyecek ve içecek sektörüdür. Çünkü yiyecek ve içecek sektöründe eğitilmiş personel yok. İleri ki hayatlarında turizmi meslek olarak görmeyen kişilerden bu departmanlara istihdam sağlanarak o günü kurtarma çalışması yapıyoruz. Bu da karşı tarafı fazla memnun etmiyor. Bu konuya örnek verecek olursak; otellerde misafirin sorduğu bir yemeğin sosunu ya da yemeğin içeriğini ve servis şekillerini bilmeyen personeller çalıştırılıyor. Bir oteli operasyonel anlamda en fazla etkileyen departman yiyecek ve içecek departmanıdır. İyi eğitim almış garsonlara ihtiyaç olduğunu işverenler asla unutmamalı.
Kaybolan imajımızı nasıl düzeltebiliriz?
Dünyanın her yerinde terör var. Çünkü bu artık bir yaşam biçimi. Var olabilmek için mücadele edeceksin yalnız sadece fikirlerinle bu da şu an anlaşılmış durumda değil maalesef. Bu olaylardan dolayı turizmimiz etkilendi. Avrupa basını televizyonlarda buraya gelip giden art niyetli kişilerde sürekli kötü reklamasyonumuzu yapıyor. Hatta burada garip filmleri çekerek oradaki mali basınla da paylaşıyorlar. Bu Türk turizminin kaderi olmamalı Devlet kesinlikle bu konuyu sahiplenmiyor. Özellikle Akdeniz bölgesinde yapılan Türk turizmi sahipsiz. Burada milyonlarca insan bu sektörden para kazanıyor. Sahipsiz ama önemli gelir getiren bir yapının içindeyiz. Fuarlarda devlet destekli tanıtımlar gerçekleşmelidir. Hatta turizm ile ilgilenen bütün firmaların bu yıl ki giderlerine devlet ortak olmak zorundadır. Eğer bu giderlere devlet destek olmazsa turizmin geliri önümüzdeki yıllarda azalacaktır. Bu nedenle bir sürü otelci otelini bir sürü emekçi işini kaybedecek Bu durum sadece devlet bütçesini değil, tüm Türkiye’yi etkileyecektir. Antalya da yapılan çeşitli etkinlikler fuarlar tanıtımlara bir yenisi olarak da on iki ayda bir ay vergisiz gıda ve giyim fuarı düzenlenmeli o bir ay boyunca devlet tüm bu fuarda satılan sadece gıda ve giyimi vergi dışı bırakmalıdır.
Şu anda bütün öğrenciler bu sektörden okul harçlığı aileler ekmek parası kazanmaktadır. Bununla birlikte otellerin sayısının her yıl artığını göz önünde bulundurursak, işsiz kalacak kişinin sayısını ifade edemeyiz. Bu nedenle, 2016 yılındaki özel sektörün katılacağı bütün fuarlardaki tanıtım ve reklam bütçelerine devletin en az yüzde 50 oranında destek vermesi gereklidir.
Türk turizminde satış ve pazarlama yapabiliyor mu?
Bütün otellerin satış direktörleri ya da müdürleri mevcut olan pazarların dışında pazar ve değişik destinasyonlar yaratmak zorundadır. Oluşturulacak yeni bir destinasyon burada yeni bir pazarın oluşumuna ve yeni bir bakış açısının oluşumuna katkı sağlayacaktır. Çünkü şuan ki mevcut pazarların kapasitesi dolmuştur. Ak denizi sadece deniz güneş ve kum olarak tanımlayamayız. Örnek verilmesi gerekiyorsa a) Uluslararası ak deniz yemekleri fuarı b) Portakal fuarı c) Bölgeler den oluşturulacak kültür tanıtım ve ürün fuarları hatta bunlar için konaklama uçak fuarlara ulaşım tanıtım gibi hizmetlerle paketler oluşturulması gerekmektedir.
Son olarak 10 yıl sonra Türk turizminin geleceğini nerede görüyorsunuz?
Turizm bu şekilde devam ederse, şanı olmayan, ülkeyi tanıtamayan ve sıradan bir meslek haline gelecektir. Ülkenin kültürel tarih ve doğal tanıtımı Türk turizminde ki olumlu koşullardaki personelden geçer. Binaları güzelliği yatakların özelliği insan ruhu ile devleşir.