Özkaymak Falez Hotel Genel Müdürü Haluk Ordu’nun satış üzerine yazdığı yazıyı sizlerle paylaştık.
Biliyorsunuz üretken firmalarda satış çok önemlidir. Bir fabrikayı düşünün ürünlerini ya siparişler ya da talepler için çıkarır ya da Pazar bulabilmek için bu kolaydır sipariş varsa istenilen ölçülerde ve desen renk şekil imal edersin verirsin. Eğer bir ürün çıkarmayı hedefliyorsan reklamını yapar pazarlamacılarını bulursun bur da kural şudur ağzı çok laf yapsın ürünü tanısın gerekli yerleri ziyaret ederek satışı gerçekleştirsin verilen kotaları geçince de istenilen hedefe ulaşmışsındır.
Ama gel ki otelcilik sektöründe bu böyle değil. Çünkü ortada ürün yok binanın fiziksel durumunu ülkenin şartlarını, iklimini, çalışma arkadaşlarının davranışlarını, hizmetlerini en zoru her kesin psikolojisini pazarlıyorsun, Tamamen rol karakter meselesi çok dürüst olacaksın, onlar hayal edecek sen gerçekleştireceksin, tatilin geldiği hafta güneş olacaksın ısıtacaksın en güzel yemek olacaksın doyuracaksın düzenli temiz ve zamanında teslim edilen oda, beklentilerin en üst seviyesinde ilah ya da animasyonda lazerli bir silah olacaksın. Böyle olacaksın ki hepsini memnun edesin edemezsen seni satarlar ava giderken av olursun. Misafir tesiste para bırakmazsa patron nerden buldunuz bu çapulcuları, üst düzey yönetim ya biraz şu şekildeki gruplara çalışalım diye sitemleri duyarsınız. Aslında hiç kimse bilmiyor almış olduğunuz o sorumluluk o senenin kaderi yatırımların ilacı çalışanların geleceği bu kurumsallığın üstünde bir manevi sorumluluk kaç kişinin geleceği sizlerin omuzlarında kolay değil yaptığınız satışların zamanında ödenmesi acentenin geleceği ülkenin siyasi durumu bile sizin yaptığınız o satışı etkiliyor fazla değil bir yıl geri gidelim cumhurbaşkanı seçimlerimiz şimdi genel seçimlerimiz bunlar bile sizin yaptığınız o satışın geleceğini belirliyor. Hemencecik kolay olana yönelip aksiyon vererek iç Pazar AHHH BU İÇ PAZAR Umutların bittiği yerde nefeslerin kesildiğinde bayramlarda seyranlarda devreye giren derdimize çare olan hatta bazı koltukların kaymamasına deva olan iç pazarrrrrr.
Ben staj günlerimden bilirim bu hassasiyeti “abseiling” restoranda pahalı bir ürün satışı yaptığımız da üstlerimiz izin verirdi. Haftalık bizlere verilen rakamları geçtiğimizde 3 saat 5 saat izinler alırdık. Sonraları bon uslar almaya başlayınca işler tamamen değişti hani derler ya anasını boyayıp babasına satmak biz onu da bırakıp yoğurt isteyen misafire cacık satmaya.
Para işte böyle bir şey Dostlar beklentileri ya tavan ya da dip yapan bir materyal.
Bizler bu ahlakla büyüdük geliştik üredik ve örnek olmaya devam ediyoruz. Dedim ya karakter meselesi şu an görüyorum basamaklar aynı, değişen ahlak satmak çok güzel istihdam kazandırmak milli gelir sağlamak süper on numara.
Yanlız iyi bir numara olmak için hiçbir numarası olmayanlara da yardımcı olalım turizme hizmet eden her kese yardımcı olalım önünü açalım satış yaparken çalışma arkadaşımızı satmayalım ben olmayalım biz olalım ses getirirken renkli ve sıcak olalım.
Progres eğitimlerinde bir deyim vardır
“ Bu konu hakkında hadi beyin fırtınası yapalım” Derler hocalarımız bu şudur elle, gözle, sözle bir şeyin anlatımı ve bir fikre dönüştürülmesi bu bir bütünlük kazanmaktır.
Sevgi ve saygılarımı sunarken; Nasıl Avrupa, Rusya, orta doğu, uzak doğu ve iç Pazar varsa doğru gitmeyen bir Pazar daha var ilişki pazarı. Unutmayın Kuru fasulyenin yanında pilavı her kes satar gel de yoğurdun yanında cacık sat sözlerimi bitirirken tüm Turizm Nefer lerine mutluluk dolu sağlıklı günler diler sevgilisiz hiçbir gününüz geçmesin der saygılar sunarım. Güneş olun ısıtın karşıyı çarşıyı yanınızdakini ötekini berikini kendinizde unutmayın. . .