We-Flytour-GM-Banner-Animation
atf_banner-02
Anasayfa Güncel YENİ PAZARLAR YARATMADA ECO TURİZMİNİN ÖNEMİ ARTIYOR

YENİ PAZARLAR YARATMADA ECO TURİZMİNİN ÖNEMİ ARTIYOR

GM TURİZM VE YÖNETİM DERGİSİ

 GÖKHAN

Gökhan Göktepe – Port Nature Hotel Satış Pazarlama Müdürü

Hepimizin kafasındaki turizm anlayışını biraz değiştirmek ve geliştirmek amaçlı sizlere bu ay Eco turizmden bahsedeceğim. Peki; nedir bu Eco turizm ? ’’ Yeryüzünün doğal kaynaklarının sürdürülebilirliğini güvence altına alan, bunun yanı sıra yerel halkların ekonomik kalkınmasına destek olurken, sosyal ve kültürel bütünlüklerini koruyup gözeten bir yaklaşım ya da tavır” olarak benimsendi. Ülkemizde bu alanda küçük çaplı da olsa önemli destinasyonlar mevcuttur. Bu bağlamda yurt dışından gelen küçük turist grupları yöre halkı ile omuz omuza kültürü içselleştirirken aynı zamanda onların ekolojik ve ekonomik gelişimlerine katkıda bulunmaktadır. Böylece halk ile tarlada çapa yapan, domates diken, ibadet eden bir turizm olgusu oluşturuldu.

Bunun bir niş pazar olgusu olarak kabul edildiği dünya arenasında peki Türk turizmi bu konuda gereken özeni gösteriyor mu?

Ülkemizin 3S ( Sea, sun & sand) turizmi ile yakaladığı kısa sezon döngüsü bu tarz bir yaklaşımla bütün bir yıla yayıla bilir hatta dünya eko turizm devi bile olabiliriz. Örneğin; Antalya Tüm Avrupa ve BDT Ülkelerine Yaş Meyve ve sebze ihracatında çok ileri bir konumda. Bunun Eko turizm bilinci ile birleştiğinde daha Sürdürülebilir bir turizm bilinci ortaya çıkar. Yine birçok Anadolu şehrinde de bu yapılabilir. Böylece turizm sadece deniz, kum, Güneş üzerine yapılmaz .

Örneğin; herkes Fransa’nın Campaigne Bölgesi’ni, Bordeux Bölgesi’ni, Saint Emillion Bölgesi’ni şarapçılığıyla ve şatolarıyla bilir. Fransa’ya giden herkes bu bölgeleri gezmek,  bağ bozumlarını görmek ister. Yine Küba’da puro yaprağı toplayan kadınları merak ederken, Venedik’teki kanallarda aşk şarkılarını söylemek ister. Derin bakıldığında bu bölgelere giden turistlerin hiç birinin amacı deniz, kum, güneş değildir.

Ülkemizde taş evler, köy projeleri, tarımsal faaliyetlere katılım gibi bir çok alanda turiste kültürümüzü entegre edebilirsek onların ülkemize olan sempatisini arttırabiliriz. Böylece daha fazla uçuş planlanır, daha fazla konaklama tesisi ortaya çıkar, daha fazla istihdam olur ve en önemlisi doğal ürünlere karşı oluşan ilgiden fazlasıyla nasipleniriz.

Mesela Ankara’da, İzmir ‘de, Mardin’de şarap festivalleri, yöresel evler, bağcılık temalı yeni destinasyonlar yaratılabilir. Buralarda üzüm toplayıp, şarapçılığı öğrenen turist zeybek oynayıp, Osmanlı konaklarında kalabilir. Çorum’da Hititler’i tanırken leblebinin nasıl yapıldığını öğrenir. Tokat’ta hamama gider ya da saz çalabilir. Amasya’da ağaçtan elma ve kiraz toplar, En önemlisi dostluk kurabilir. İşte gerçek turizm budur.

Artık4000 yıllık kültürümüzü yaymanın vakti gelmedi mi? Bırakalım başkalarına benzemeyi. Farklılığın güzelliklerini anlatalım. Kültürün önemini yayalım.

 Bakanlık nezdinde bu konulara daha fazla önem gösterilmeli ve tanıtım yüzümüzün artık kültür tandanslı olması gerekir. Yeni eko turizm bölgeleri planlanmalı ve betonlaşmaya karşı önlem alınmalıdır. Doğal ve tarihi yapı korunmalıdır. Okullarda da bu konuda yeni dersler veya bölümler oluşturulmalıdır ki turizm halk bilinci olarak yayılsın.

Yorum Yaz

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.