Muğla’daki Kargıcak Vadisi, Türkiye’de organik tarımın önemli adreslerinden biri. Buğday Derneği’nin TATUTA projesiyle buradaki çalışmalara gönüllü olarak katılabilir, doğada zaman geçirebilir ve aynı zamanda tatil yapabilirsiniz. Hürriyet Gazetesi okuru Süleyman İlter izlenimlerini yazdığı yazıyı sizlerle paylaştık.
Kargıcak Vadi Organik Tarım Çiftliği, Muğla’nın Ortaca ilçesine bağlı Gökbel Mahallesi’nde bulunuyor. Denize 200 metre uzaklıktaki vadi içinde Bursalı işadamı Çetin Ceylan tarafından oluşturulan çiftlik, Buğday Derneği’ne üye ve TATUTA projesi uygulayan 95 çiftlikten biri.
Burada 468 Hicaz narı, 321 Okitsu mandarin, 400 Washington portakal, 10 farklı çeşit tropik meyve yetiştiriliyor. 35 defne ağacının meyvesinden her yıl yağ üretilirken üç yılda bir yaprak hasadı yapılıyor. 30 dönüm üzerine kurulu çiftliğin kuş uçumu 5 kilometre çevresinde başka hiçbir tarım uygulaması yapılmıyor. Ürünlere sadece yörede otlayan keçi ve koyun gübresi veriliyor
‘TATUTA’, Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği tarafından yürütülen ‘ekolojik çiftliklerde tarım turizmi ve gönüllü bilgi, tecrübe takası’ projesinin kısa adı. Amacıysa, ekolojik tarımla geçinen çiftçi ailelerine gönüllü iş gücü ve bilgi desteği sağlamak, ekolojik tarıma katkıda bulunmak.
Kargıcak Vadi Organik Tarım Çiftliği’nde işgücü desteği vermek isteyen gönüllüler önce Buğday Derneği’nin www.bugday.org adresine girerek çiftliğin konumunu ve yapılan işleri inceliyor. Kabul ederse başvuru formunu doldurup yılda bir kez olmak üzere Genç Tur’a 60 TL bağış yapıyor. Gönüllünün isteği Genç Tur tarafından çiftliğe iletiliyor. Yönetici kabul ederse çiftliğe en yakın ulaşım yerinden gönüllüler karşılanıyor.
Çiftlikte çalışmak için genellikle yurtdışından ve kadın gönüllüler istekte bulunuyor. Mimar, öğretmen, hemşire, doktor gibi çeşitli meslek gruplarında çalışıyorlar. İngiltere, Almanya, Hindistan, Fransa, ABD, Kanada, Avustralya gibi birçok değişik ülkeden gönüllüler geliyor. Günde 6 saat çiftlik işlerine yardımcı olmak şartıyla yeme içmeleri çiftlik tarafından karşılanıyor. Gönüllüler burada organik tarım öğrenmenin yanı sıra farklı kültürden insanlarla tanışıp birlikte tatil yapma imkânı da buluyorlar. Gönüllüler çiftlikte en az 15, en fazla 30 gün kalabiliyorlar. Türkiye’ye gelen bir gönüllü sadece bir çiftlikle kalmıyor, en az 4-5 çiftlikte daha çalışıyor.
ZARARLILARI ÖLDÜRMEK YOK, KAÇIRMAK VAR
Almanya’da doktora yapan psikolog Gözde Kaya şunları söylüyor: “Sürdürülebilir bir yaşam için Türkiye’de neler yapıldığını merak ettim, bazı kaynakları araştırmaya başladım ve TATUTA’ya ulaştım. Buraya geliş nedenim de sürdürülebilir yaşam olanaklarını görmek, buna bir katkıda bulunmak, evrendeki ayak izimizi mümkün olduğunca azaltabilmek. Burada 10 gün zararlı otları temizledik. Çünkü bunların kimyasallar verilmeden ortadan kaldırılması gerekiyor. Defne yaprağı ayıkladık. Arta kalan zamanlarda da denize girdik.”
Bethany Wells (26)mimar:
“İngiltere’de de böyle çiftliklerde gönüllü olarak çalıştım. Türkiye’ye ilk gelişim. Kargıcak Vadisi’ndeki bu ekolojik çiftlikte arkadaşım Lucy Chamberly ile birlikte çok güzel zaman geçirdik. Nar budamayı öğrendik, defne yaprağı ayıkladık. Türkiye’de organik tarıma verilen önemi gördük. Aynı zamanda 17 gün boyunca güzel tatil yaptık.”
Çiftlik sahibi Çetin Ceylan ise çalışmaları şöyle anlatıyor: “Bu toprakta 100 yıldan bu yana tarım yapılmamış, önü açık deniz olan vadiyi yağmurlar tepelerden taşla doldurmuş. 2 yıl boyunca tonlarca taş topladık. İlk yıllarda toprağı alıştırmak için karpuz ve kavun diktik. Porsuk yedirtmedi. Yerkirazı üretelim dedik, sincaplar ve kuşlar müsaade etmedi. Sebze ve mısır deniyoruz. Tek yıllık ne diktiysek filizleri 10 cm olmadan çekirgelerin istilasına uğruyor. Çekirgeden kurtulanlara da etrafı 2 metre telle kapalı olmasına rağmen köyün keçileri yüksek atlama yarışı yapıp saldırıyorlar. Bundan dolayı tek yıllık bitki üretiminden vazgeçtik. Narenciyede karar kıldık.”
Çiftliğe gelenler organik tarımın yanında canlıların doğadaki yaşam mücadelesine de birebir tanık oluyor. Örneğin damlama su borularını kemiren tarla farelerini karayılan yiyor, yılanların en büyük düşmanıysa porsuk. Çekirge zararlı ama kovulmuyor. Çünkü kekliklerin en sevdiği yiyecek çekirge. Hindiler ve tavukların yanı sıra peygamberdeveleri de çekirge ile besleniyor. Sarı uğurböcekleriyse yapraklara dadanan zararlı böcekleri yiyor. Çiftlikte öldürmek yok, kaçırmak var. Birbiriyle organik ilişkisi olmayan zararlıları da kendi yaptıkları yöntemlerle uzaklaştırıyorlar.