Antalya Turizm Fuarı (ATF) bu yıl stratejik konuların konuşulduğu panellere ev sahipliği yaptı. ‘Destinasyon, pazarlama ve yatırım’ konulu panele Holidaymine Yönetici Ortağı Arzu Harley moderatörlük yaptı. Panelde; Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, Rixos Hotels Mısır CEO’su Erkan Yıldırım, Corendon Group Finans Danışmanı Batuhan Karaer ve TGA Ülke Pazarlama Direktörü Alican Demir fikirlerini ve birikimlerini paylaştı.
Bu yıl altıncısı düzenlenen Antalya Turizm Fuarı’nda 35 bin metrekare alanda, 30 bin profesyonel ziyaret ile gerçekleşti. ATF24 panel programı büyük ilgi gördü.
Holidaymine Yönetici Ortağı Arzu Harley:
Selçuk Meral Bey’e her yıl Antalya’da, böyle bir organizasyonu, yılmadan gerçekleştirdiği için ve her yıl büyüttüğü için bir turizm profesyoneli olarak teşekkür etmek istiyorum. Benim 27 yıllık bir turizm geçmişim var, benden daha tecrübeli beylerle beraberim bugün. Bu benim için çok büyük bir şans. 27 yıldır turizmde ‘Destination Marketing’ dediğimiz zaman ‘marketing’ kısmının aslında tur operatörlerinin kucağına bırakıldığı, onların inisiyatifine bırakıldığı günlerden geldik.
Biz turizmciler ilk yıllarda aslında ülkemizi sadece deniz, kum, güneş olarak satıyorduk. “Pazarlıyorduk” bile demiyorum çünkü ülkemizin Allah vergisi bir güzelliği var. Deniz, kum, güneş olarak satıyorduk, pazarlama aktivitelerini tur operatörlerine bırakmıştık. Sonra biz Türkiye olarak bir konuda inanılmaz büyük liderlik yaptık. All inclusive! All inclusive’i pazarladık, sonra o da kendi kendini satar hale geldi.
Bize yafta gibi yapışan bir şey var, ‘ucuz tatil ülkesi Türkiye.’ Şimdi bu kimlikten arınmamız, bu kimlikten çıkmamız gerekiyor. Bugün bize eşlik eden profesyoneller, bunu çok iyi yapan, çok iyi yayınlayan ve eminim tecrübelerinden de çok faydalanacağımız insanlarla birlikteyiz.
Turizminin ve Antalya’nın bundan sonrasını yapılandırırken iyi olan her şeyi konuşalım. Herkese de örnek olsun istiyorum.
Turizmin başkenti Antalya, Antalya’nın da kalbi Muratpaşa Belediyesi. Turizm kenti olmanın getirdiği de bazı sorumluluklar var. Muratpaşa Belediyesi’ni temsilen hayata geçirdiğiniz birçok inisiyatif var. Yakın zamanda Antalya’yı, otele gelen bir turistin gelip gördüğü bir tur olmaktan çıkarıp, Antalya’yı görmeye gelen turistlerin destinasyonuna çevirdiniz. Bunlardan bize biraz bahsedebilir misiniz? Antalya, otel kenti kimliği değil de turizm kenti kimliğine nasıl dönüşür, bunun için neler yapıyorsunuz?
Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal:
Öncelikle Antalya Turizm Fuarı organizasyonunu kutluyorum. İlk yıldan itibaren biz de desteklemiş olmanın huzuru ve mutluluğu içindeyiz, başarılarının devamını diliyorum. Çünkü onların başarısı Türkiye’nin başarısı olacak, Antalya’nın başarısı olacak.
Biz üç perspektiften yaklaşıyoruz. Birincisi, yerel yönetim. Bir ilçenin, kentsel alanın nasıl insanları rahatsız etmeyecek, konforuna uyum sağlayabilecek şekilde olması gerektiğine odaklanıyoruz. Ekonomik koşullar, sosyal koşullar, idari koşullar çerçevesinde elimizden gelenin en iyisini ortaya koymaya çalışıyoruz. ‘Kendi alanımızı nasıl turizme kazandırırız, turistik değerini nasıl yükseltiriz, marketing konusunda biz yerel yönetim olarak ne yapabiliriz? Özel sektörün, seyahat acentelerinin, otelcilerimizin ya da diğer ihtiyaç zinciri içindeki aktörlerin yapmadığı neler yapabiliriz?’ soruları da ikinci rolümüz ve ikinci bakış açımız. Üçüncü bakış açımız ise; ‘ülke sever, şehirsever, insansever, vatansever, bağımsız bir ufukla, bakış açısıyla toplamın gelişimi için eksiklikleri görmek ve geliştirmek adına ne yapabiliriz?’ Bu 3 başlıkta da özel çalışmalarımız olduğunu söyleyebilirim.
“HAZIR ÜRÜNLERİMİZİN RAFTA OLMASI LAZIM”
Kaleiçi’nden bahsetmek istiyorum; 3000 yaşında bir antik kentimiz var. Burada yabancı dostlar da var, onlar da öğrensin diye ifade ediyorum. 3000 yaşında bir antik kente, 10 yıl önce, 17:30’dan sonra girmek zordu, dolaşmak zordu. Bir düzen içinde bunu yapmak hemen hemen mümkün değildi, kış aylarında zaten tamamen atıl bir noktaydı. 10 yıl önce hem kullanım nizamını değiştiren hem sokakların trafiğe kapanmasını önleyen ve her ticarethanenin sandalye sayısını, ticari değerini belirleyen bir düzenleme ile başladık. İşletmelerin kurumsal ve ruhsatlı hale gelmesiyle ilgili bir düzenleme ile başladık ve bir de uluslararası tanıtım perspektifi oluşturduk. Kendimiz gibi antik kenti olan bütün kentlerle ilişki tesis etmeye gayret ettik. Bunun sonucunda Antalya Kaleiçi’nde şu anda 12 ay turizm faaliyeti var. Kestirmeden anlatıyorum tabii, ruhsatlı hale getirmemiz 3 sene sürdü. Festivalimize ilk yıl 11 şehri, masrafını da karşılayarak, zor getirdik. Şimdi talebin %80’ini gelecek yıla ertelemek zorunda kalıyoruz. Bir çırpıda anlatıyorum ama büyük bir emek ve çalışma var. Bunu yaparken şehrin çöpünü toplamamız lazım, olağan nüfusunun 7 katını bir anda ağırlayan şehrin 24 saat temiz ve güvenli kalması lazım. Buna ilaveten inşaatların, yapıların dokuya uygun kalması lazım. Bu alanlarda da çalışıyorsunuz.
Antalya’da şehir içiyle ilgili bir tur paketi satışta yok. Antalya’ya gelmek isteyen biri eğer deniz-kum turizmi yapmak değil de şehrin kültürel odak noktalarını, doğasını, coğrafyasını keşfetmek istiyorsan önce bir uçak bileti bulması lazım. Sonra dönüp ona uygun bir konaklama, transfer, rehber bulması lazım. Bugünün turizminde çok zor bir şey, hazır ürünlerinizin rafta olması lazım. Bizim çok başarılı bir kitle turizmi deneyimimiz var, seyahat acentelerimize, otelcilerimize, uçak firmalarımıza ve bütün aktörlere çok teşekkür ederiz. Bunda gelişerek devam edelim.
Büyük bir iktisadi devinim var; para kazanıyoruz, kültürel ilişki içinde bulunuyoruz, önemli bir turizmimiz var, buna devam etmemiz lazım. Ancak turizmde herkesin bildiği 2030 yönelimleri var. Bir kitle turizmi şikayeti ve turizmi çeşitlendirme, 12 aya yayma ihtiyacı var. Elinizdeki bütün olanakları kullanmanız lazım, bunun için de biz kendimizce öncülük etmeye gayret ettik.
Alıştığımız kitle turizmini yapıyoruz. Şimdilik iktisadi değeri olmadığı için kent içi turizm ürünlerini raflara koyamıyoruz. Bu zahmetli ve faydasız geliyor bize. Niye? Günde 10 bin tur mu satmak istersiniz yoksa 3-5 tane işte alternatif kışlık şehir içi tur mu satmak istersiniz? Birisi bugüne yatırım ama diğeri de geleceğe yatırım, her ikisini de yapmamız lazım.
Biz yoğun görüşme trafiği sonucu, amatör bir ruhla, transfer firmalarımız, otellerimiz ve diğer paydaşların işbirlikleri ile önümüzdeki süreçte şehir içi turları önümüzdeki haftadan itibaren Avrupa’da kitle turizmi satışları gibi raflara koymaya başlıyoruz.
Holidaymine Yönetici Ortağı Arzu Harley (Moderatör):
Türkiye’yi Rixos olarak temsil etmek, Rixos’u Türkiye’den bir marka olarak temsil etmek ve bunun marketing değerini bize tecrübelerinizle anlatır mısınız?
Rixos Hotels Mısır CEO’su Erkan Yıldırım:
Destinasyon Marketing’de en önemli konu; devletin, yerel yönetimlerin ve özel sektörün yapması gerekenler var. Burası da bunun en iyi örneklerinden birisi, sosyal sorumluluk projeleri, sponsorluklar, bu tür eventler, fuarlar çok önemli. Biz Selçuk Meral ile bu platformu aynı zamanda Mısır’a, Şarm El-Şeyh’e de taşıdık. 19-20 Mayıs’ta Africa Tourism Fair adıyla bir etkinlik yapacağız. Bu, destinasyon pazarlamasına en önemli katkılardan biri oluyor. Sektörün tüm paydaşlarını bir araya getiriyorsunuz. Burada muazzam bir kalabalık var ve bundan daha iyi bir destinasyon pazarlaması düşünülemez. Aynı zamanda burada yatırım görüşmeleri de yapılıyor; çünkü birçok otelci bana şu anda 2-3 yatırımcının geldiğini söyledi.
“GURURLA BU BAYRAĞI TAŞIYORUZ”
Türkiye’den doğmuş ve Türkiye’nin yarattığı önemli markalardan biri olarak Rixos, otelcilik alanında gurur veriyor. Kurucumuz Fettah Bey’in de söylediği gibi, “Hedefimiz, Türk bayrağını dünyanın dört bir yanında dalgalandırmak ve Türk otelciliğinin kalitesini tüm dünyaya göstermek.” Çıkış noktamız, vizyonumuz ve misyonumuz buydu. Şirketin kuruluşundan beri içinde olan biri olarak, 24 yıl içinde şu anda 20’den fazla ülkede 40 otel ve açılmak üzere olan 20 otelimiz var. Bu durum, yalnızca yatırımcı değil, aynı zamanda başkalarının mülkiyetindeki otelleri yöneten bir yönetim şirketi olduğumuzu gösteriyor. Uluslararası zincirlerin yaptığı gibi biz de artık Türk markası olarak gururla bu bayrağı taşıyoruz.
Özellikle Mısır’da, orada hiçbir yatırımımız olmamasına rağmen know-how sağlıyoruz. Büyük şirketlerin çoğu az sayıda kendi mülkiyetine sahip, daha çok başkalarının otellerini işletiyor, böylece bulundukları ülkeye hem istihdam hem de vergi katkısı sağlıyorlar. Devlet, ilk izlenimin oluştuğu havalimanlarını iyi konumda tutmalı; ülkeye girişte yaşanan her deneyim çok önemli. 6 yıldır yaşadığım Şarm El-Şeyh’ten örnek vermek gerekirse, Kemer gibi küçük bir destinasyon olmasına rağmen altı şerit gidiş, altı şerit geliş yollar var ve trafik sorunu yok. Alt yapıya yapılan bu tür yatırımlar büyük önem taşıyor. Biz orada Turizm Bakanlığı ve yetkililerle yaptığımız görüşmelerde know-how’ımızı sunarak katkıda bulunuyoruz.
Rixos olarak pazarlama harcamalarımız bazen devletin yaptığı harcamaların önüne geçiyor; çünkü özel sektör, doğru insan kaynağı ve doğru turisti çekmek için bu tür yatırımlara odaklanmalı. Uluslararası markaların destinasyonda bulunması, destinasyona ilgiyi artırıyor. Ayrıca, destinasyonun sadece charter uçuşlarla değil, düzenli uçuşlarla da bağlantılarının artması gerekiyor. Bu, turistlerin destinasyonu daha kolay keşfetmelerini sağlar.
Tur operatörü, oteller ve devlet olarak 3 sac ayağı mevcut. Tur operatörlerinin ve hava yollarının yaptığı katkı çok büyük, basından da takip ediyorum. Corendon Grubu’nun yaptığı sosyal sorumluluk projeleri ve sponsorluklar, uluslararası medyada geniş yankı buluyor. Paydaşlarının hepsinin birlikte hareket etmesi gerekiyor. Türkiye’den çıkan bir marka Rixos ve dünyada önemli bir bayrak taşıyıcısıyız. Türk kökenli tur operatörlerinin buradaki katkısı yadsınamaz; nerede olsak, arkamızda büyük bir destek gördük, bu bize güven veriyor. Şu anda Mısır’da 11 otelimiz ve 7 bin odamız var; bunu 2 yıl içinde 17 otele ve 15 bin odaya çıkarmayı hedefliyoruz. Bu, Türkiye’deki yatırımlarımızın neredeyse 2 katı.
Holidaymine Yönetici Ortağı Arzu Harley (Moderatör):
Türkiye’den yetişmiş turizm profesyonelleri, sadece Rixos veya Corendon markalarıyla değil, uluslararası markalarla da başarıya ulaşıyor. Bu profesyoneller, gittikleri yerlerde know-how’larını aktarırken aynı zamanda Türk turizmini temsil ediyor.
Corendon yine gururla andığımız bir marka, her uluslararası organizasyonda bulunuyorlar. Rixos’un Orta Doğu’daki temsil gücü kadar, Corendon da bizim Avrupa’daki yüzümüz. Türkiye’yi tanıtmak tur operatörleri için kolaydı; muhteşem bir doğa, cazip fiyatlar ve yenilikçi konseptler vardı. Ancak bugün ayrışma gereği hissettiniz ve bunun da geri dönüşlerini alıyorsunuz. Projelerinizin geri dönüş ölçümleri hakkında bilgi verir misiniz?
Corendon Group Finans Danışmanı Batuhan Karaer:
Öncelikle bu organizasyonda emeği geçenlere teşekkür ediyoruz. Bildiğiniz gibi, turizmin her alanında faaliyet gösteriyoruz. Tur operatörü, havayolu, destinasyon yönetim şirketimiz ve otel sektöründe ‘değer zinciri’ oluşturuyoruz. Avrupa’da Türk tur operatörü olarak neredeyse yalnızca biz kaldık ve en büyük Türk tur operatörüyüz. Bu misyonla ülkemize ve turizme katkı sağlamaya çalışıyoruz. Sponsorluklar ve yatırımlar bunun başında geliyor. Sponsorluğumuzun bir kısmı Türkiye’de, bir kısmı ise yurtdışında gerçekleşiyor. Hull City ve Acun Ilıcalı’yla yaptığımız iş birliği, İngiltere pazarına yönelik uçuşlarımıza önemli katkı sağladı. İngiltere’deki spor faaliyetlerine destek olurken, aynı zamanda ülkemizi tanıttık ve markamızın bilinirliğini artırdık. Yolcu sayılarımızdan ve ilgiden çok memnunuz.
“FARKLI PROFİLDEKİ TURİSTLERİ ÜLKEMİZE ÇEKİYORUZ”
Spor sponsorluğunun birleştirici ve bütünleştirici bir etkisi var. Bu destek, ülkemizin sporuna katkı sağlarken markamızı da güçlendiriyor. Kemer’de, tenis destinasyonu olma yolunda bir yatırım yaptık. Kemer Belediyesi ile iş birliği içerisinde 14 kortluk bir tesis alanı kurduk ve çocuk turnuvası gibi etkinlikler başlattık. Alman Tenis Federasyonu ile yaptığımız iş birliği kapsamında, kasım ayında dünyaca ünlü tenis hocalarını Kemer’e getireceğiz. Bu yatırımın orta ve uzun vadede ciddi katkılar sağlayacağını düşünüyoruz. Anadolu Efes ile iş birliğimiz de hem Türk basketboluna hem de markamıza katkı sağladı.
Türkiye’ye ilk Boeing Max uçağını getiren havayolu olduk ve Gazipaşa Havalimanı’na orta gövdeli uçaklar için izin alarak uçuşları başlattık. Geçen yıla göre Gazipaşa Havalimanı yolcu sayısında %42’lik bir artış var ve bunda yaptığımız çalışmaların büyük payı var. Zonguldak Havalimanı’na da ilk orta gövdeli uçak iznini alıp süreci başlatan havayolu olduk. İlkler, sponsorluklar ve etkinliklerle beraber hem Corendon markası hem de ülkemiz fayda sağlamış oluyor.
Holidaymine Yönetici Ortağı Arzu Harley (Moderatör):
Bu çabalarla, Türkiye’yi geleneksel bir tatil destinasyonu olarak düşünmeyen farklı profildeki turistleri ülkemize çekiyoruz. Mutlaka ucuz, ‘all inclusive’ satacak diye bir şey yok, kanıtı Rixos markası. Sizin yaptığınız da bence çok değerli çünkü bizim ülkemize gelen turistin profilini artık bizim tayin ediyor ve dizayn ediyor olmamız lazım.
Yine gururla bahsettiğimiz bir girişimimiz var. Bizim bir Türkiye Tanıtım ve Gelişim Ajansımız var. Her yerde Türk bayrağını taşıyorlar, Türkiye turizminde bir çok kulvar açtılar. Satmayı çok iyi bildiğimiz, her yerde anlatmayı ezberlediğimiz Türkiye’nin dışında bir Türkiye çizmeye çalışıyorlar. Bütün zenginlikleriyle, ‘Türkiye’de başka bir turizm olabilir’in mihmandarlığını yapıyorlar. Türkiye turizminin pazarlaması adına TGA adına neler yaptık, nasıl bir katma değer elde ettik?
“BÜTÜN TANITIM ENSTRÜMANLARINI KULLANIYORUZ”
TGA Ülke Pazarlama Direktörü Alican Demir:
Antalya Turizm Fuarı gerçekten çok değerli ve turizm profesyonellerinin buluştuğu bir ortam oluşturmuş. Bu beni gerçekten çok mutlu etti.
Aslında biz geçen hafta buradaydık, Çin’in önemli firmalarından Trip.com’un etkinliğinde, Antalya’daki otelcilerimizle bir araya geldik. İstanbul ve Ankara’yı sıkça ziyaret ediyorum ama Antalya, turizmin başkenti olarak adeta ikinci adresimiz gibi. Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı olarak, Kültür ve Turizm Bakanlığımızla birlikte, turizmi tanıtmak ve geliştirmek amacıyla bütün tanıtım enstrümanlarını kullanarak süreci sürdürüyoruz. Bugün ise, Sayın Başkan’dan da ilham alarak, alternatif rotalar, farklı kullanıcı ve misafir deneyimlerinden bahsetmek istiyorum. Bunun yanında dünyada değişen destinasyon pazarlaması kavramlarına da değinerek bu konuyu toparlamak istiyorum.
Sosyal medyanın destinasyon tanıtımındaki rolü de bu süreçle bağlantılı, tüketici her geçen gün organik içeriğe daha fazla başvuruyor. Instagram’daki bir kullanıcının seyahatle ilgili paylaşımları, bireylerin seyahat kararlarını etkileme noktasında önemli bir yer tutuyor. Kişiler rezervasyonunu ilgili destinasyona kaydırmaya başlıyor.
“TÜM DESTİNASYONLAR ARASINDA EN ÇOK ANTALYA İZLENDİ”
Ağustos ayında TripAdvisor ile iş birliği yaparak “The Wanderer” serisinin üçüncü filmini Antalya’da çektik. İstanbul, İzmir, Kapadokya ve Bodrum’daki filmlerden sonra Antalya’yı bu seriye özel ayırdık. Bu filmde, Antalya’ya plansız gelen iki turistin, şehri keşfederek alternatif rotaları, yerel deneyimleri nasıl keşfettiğini izliyoruz. Antalya’da meşhur Börekçi Tevfik vardır, ben de çok severim. Filmde, 2 plansız turistin Tevfik Bey’le ve eşiyle tanışıp böreği beraber yapma deneyiminin kameralara yansımasını görüyoruz. Bu film TripAdvisor iş birliği ile Amazon Prime’da yayınlandı. Çekilen tüm destinasyonlar içerisinde en çok izlenen haline geldi. Bu örnek, organik içerik ve alternatif destinasyonların önümüzdeki dönemde destinasyon pazarlamasındaki önemli bir yer tutacağını gösteriyor.
“ALTERNATİF DESTİNASYONLAR GÜNDEMDE OLACAK”
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı olarak, klasik tanıtım çalışmalarının ötesinde, bu yeni kavramlara odaklanıyoruz. Dünyada değişen 2 tane kavram var: FOMO (Fear of Missing Out) ve JOMO (Joy of Missing Out). FOMO, bir şeyleri kaçırma korkusuyken, JOMO, insanları turistik kalabalıklardan uzak, doğa ile iç içe daha sakin destinasyonlara yönlendiriyor.
Turistik talebi 81 ile yayma ile ilgili ciddi çalışmalar yapıyoruz. Antalya ve Bodrum gibi popüler destinasyonların yanı sıra, Türkiye’nin alternatif destinasyonları, önümüzdeki 10 yılda tüm paydaşların gündeminde olacak. Bu noktada çeşitli iş birliği içinde, Avrupa’dan Türkiye’ye daha fazla turisti çekmek için çalışmalarımız devam ediyor.
Holidaymine Yönetici Ortağı Arzu Harley (Moderatör):
Bu “farklı turist” dediğiniz profile ne zaman ulaşacağız? Daha çok harcayan, destinasyonları daha farklı şekilde keşfeden turistleri nasıl daha fazla çekebiliriz?
TGA Ülke Pazarlama Direktörü Alican Demir:
Türkiye, bu alanda büyük bir yol kat etti, Rixos bunun en güzel örneklerinden bir tanesi. Antalya’daki her şey dahil konsepti de gelişiyor; artık büyük büfeler yerine, 8-9 farklı alakart restoranın olduğu tesislerle karşılaşıyoruz. Türkiye’nin turistik ürünleri, Akdeniz çanağındaki diğer destinasyonlarla karşılaştırıldığında, oldukça kaliteli. Özellikle Antalya ve Bodrum, uluslararası markaların da katkısıyla, lüks segmentteki standartları yükseltiyor. Bu daha çok harcayan misafiri getirmeyle ilgili işimizi kolaylaştırıyor ama gitmemiz gereken çok yol var.
Gastronomi, bu süreci daha da ileriye taşıyacak. İstanbul’dan sonra İzmir ve Bodrum da Michelin Rehberi’ne dahil oldu. Antalya’nın da yakında bu sürece dahil olmasını bekliyoruz. Türk mutfağı, gastronomi turizmi için çok büyük bir potansiyele sahip.
Holidaymine Yönetici Ortağı Arzu Harley (Moderatör):
Bu noktada, deneyim çeşitliliği yaratmamız gerekiyor. Sayın Başkanımızın da belirttiği gibi, insanların daha farklı deneyimler yaşamak istemesi, turizmin evriminde önemli bir rol oynuyor.
2030’a kadar destinasyonumuzun pazarlanması, pazarlama aktivitelerinin koordinasyonu ve geri dönüşümü ile ilgili öngörülerinizi alabilir miyiz?
Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal:
Turist sayısı artarken, turistin otantik beklentileri de yükseliyor. 2030’da turist sayısı 2 milyara ulaşacak. Ancak her turist, farklı şeyler yapmak isteyecek. Üçüncü göz olarak dışarıdan baktığımda turizmcilerimizin işi oldukça zor. Çünkü iki paradoksal durumu birlikte yönetmek durumunda kalacaklar. Bizim yüksek teknoloji ile yeniden yapılanmaya ihtiyacımız var. Bütün ören yerlerimizi baştan aşağı düzenlememiz lazım. Şimdilik ören yerlerine gelen yok ama gelecekte olacağı anlaşılıyor. Bütün müzelerimizi baştan aşağı elden geçirmemiz lazım.
Ayrıca, turizm destinasyonlarımızı birbirine bağlayacak hızlı ulaşım çözümleri geliştirmeliyiz. Çünkü aynı zamanda seyahat sürelerinin kısalacağı öngörülüyor. Hem ticari hem de güvenlik açısından halkımıza güven vermemiz çok önemli. Bu tür çalışmalarla Antalya şehir içi turlarını, kış turizmini teşvik etmek istiyoruz.
Harcanan para artacak. Pay almak ve süreyi uzatmak için insanlara kolay seçenekler sunmak gerekiyor. Bu bağlamda hem ticari güvenlik hem de asayiş güvenliği açısından güvenli olduğumuzu gösteren bir çalışmamız var. Örneğin, Antalya şehir içi paket turları ve kış turları sunarken, ilk gün turistlerle kamu yönetimi olarak birlikte olmayı planladık. Belediye başkanı ve belediye ekibi ile birlikte güven verecek bir ortam sunacağız. Ayrıca, iyi restoranlar ve kaliteli otellerin belli bir standartta olduğunu gösteren sertifikasyonlara da ihtiyacımız var. Bu konuda çalışmalarımız sürüyor. Kaleiçi bölgesinde her binanın hikayesini okunabilir veya dinlenebilir bir teknolojiyle sunan bir sistem geliştirdik. Ziyaretçiler telefonlarıyla uygulamayı indirerek her binanın hikayesini dinleyebilecekler.
Buna ek olarak, yalnızca tescilli Antalya yiyeceklerini sunan bir restoran açtık; burada gastronomik bir sunum ortamı yaratıyoruz ve her türlü Antalya ürününü bulunduruyoruz. Bu tür işletmelerin sayısının artması gerekiyor. Belki Antalya dağlarına yeniden bakmak da faydalı olabilir, zira uzaktan çalışma oranı ve iklim göçü giderek artıyor. Su altyapısını merkezi hükümetin yeniden ele alması şart, çünkü turizm destinasyonlarının su talebi giderek artıyor ve kesintisiz su sağlanması önemli. Daha bireysel, özgür ve çeşitli bir turizme, sayısal olarak azalmamış ama daha renkli ve öznel bir yapıya hazır olmamız gerekiyor. Kamu, yerel yönetimler, seyahat acenteleri, oteller, konaklama tesisleri olarak hep birlikte bu yönde çalışmalıyız.
Holidaymine Yönetici Ortağı Arzu Harley (Moderatör):
Erkan Bey, deneyim çeşitliliği konusuna değindik ve Rixos çatısı altındaki tesisleriniz, çok sayıda odaya sahip ve yılın 12 ayı açık. Çeşitlendirmeyi başarılı bir şekilde yapıyorsunuz ki, 12 ay boyunca talebi karşılayabiliyorsunuz. Rixos markası olarak turizmi 12 aya yayma adına yeni girişimleriniz var mı? Bunları paylaşmak ister misiniz?
Rixos Hotels Mısır CEO’su Erkan Yıldırım:
Rixos gittiği tüm destinasyonlarda know-how’ını götürüyor ve birçok yatırımcıya, otelciye ilham kaynağı oluyor. 12 ay turizme yaymak için klasik olarak, MICE, golf, sağlık turizmini artırmayı konuşuyoruz ve bu öneriler doğru. Ancak, Türk otelcilik sektörüne farklı bir mesaj vermek istiyorum: Türkiye’den çıkma çok değerli markalarımız var ve bu markalar, 12 ay sürdürülebilir turizmi mümkün kılabilecek durumda. Rixos olarak dünya çapında 5 bin 500 oteli olan Accor Otel Zinciri ile marka ortaklığımız var. Güçlü iş birliğimiz sayesinde, Accor’un bazı otellerini “all inclusive” konseptiyle Rixos’a işletme yetkisi verildi. Bu başarının birçok örneği var ve böylece Türk turizmini, nitelikli insan kaynağını dünyaya ihraç ediyoruz. Herkesi bu yolda ilerlemeye davet ediyoruz.
Holidaymine Yönetici Ortağı Arzu Harley (Moderatör):
Batuhan Bey, yaptığınız işleri görünce farklılaştırma konseptinde ilerlediğinizi görüyoruz. Türkiye’ye katma değer sağlayacak ve vizyonu genişletecek yeni projeleriniz var mı?
Corendon Group Finans Danışmanı Batuhan Karaer:
Her yıl farklı konseptlerde iş birlikleri ve projeler gerçekleştiriyoruz. Yurt dışındaki başarılarımızı da paylaşmak gerekirse, Corendon Grubu olarak Türkiye dışında Amsterdam’da ve Hollanda Antillerinde 3 otelimiz bulunuyor. Özellikle Amsterdam, dünya çapında önemli bir turizm destinasyonu olarak dikkat çekiyor ve burada Türkiye’nin yaklaşımını ve hizmet kalitesini tanıtmış oluyoruz. Kataloglarımızda, odalarımızda İstanbul ve Antalya gibi Türkiye’nin simgelerini sergileyerek ülkemizi tanıtmaya devam ediyoruz.
Holidaymine Yönetici Ortağı Arzu Harley (Moderatör):
Ali Can Bey, eklemek istediğiniz bir şey var mı?
TGA Ülke Pazarlama Direktörü Alican Demir:
Pazar çeşitliliğine inanmalıyız. Örneğin, Çin pazarıyla geçtiğimiz hafta Trip.com iş birliği ile buradaydık. Türkiye’nin, özellikle Antalya, İzmir, Bodrum ve Kuşadası gibi destinasyonlarının farklı yönlerini tanıtarak, Çin’den 1 milyon turist hedefini gerçekleştirmek istiyoruz. Pazar çeşitliliğine inanarak yeni bir turizm dönemine adım atmalıyız.
Holidaymine Yönetici Ortağı Arzu Harley (Moderatör):
Özetle, Türkiye turizmde çok iyi rakamlara ulaştı. Bakanlığımızın, TGA’nın ve örnek markalarımızın liderliğiyle geleceğe emin adımlarla ilerliyoruz. Bu birliktelikle ezber bozmamız gereken bir dönem içindeyiz.