Hürriyet gazetesi yazarı Fatih Çekirge Fethiye Körfezi’ndeki çamur birikintisini konu alan bir köşe yazısı yazdı. Çekirge, Cumhurbaşkanı onayında olan ve çamur sorununu çözmesi planlanan projeyle ilgili detayları yazdı. İşte Fatih Çekirge’nin pazar yazısı…
Çevre Bakanı’ndan turizm için büyük müjde
Ölüyor… Batıyor… Kuruyor… Bataklığa dönüşüyor…
1. Alarm veriyor…
Yıllarca başlıklar hep böyle atıldı.
Neresi?
Türk turizminin tanıtım afişlerinin en güzel manzarası…
Ölüdeniz’den Göcek’e… Gemiler Adası’ndan Likya yollarına. Oradan dalyan kanallarına. Babadağ’ın yamaç paraşütünden Kaş’a kadar uzanan fiyortlarıyla…
Dünyanın en güzel koylarının denize açıldığı Fethiye Körfezi…
İşte haber bu cennetle ilgili.
Yıllardır dere sularıyla, karasal atıklarla, zirai ilaçlarla derinliğini kaybeden, balçık haline gelen, sığlaştığı için deniz trafiği daracık bir alana sıkışan Fethiye Körfezi nasıl kurtulacak?
Kurtarılmazsa ne olur?
Türkiye çok büyük bir turizm potansiyelini çamura gömmüş olur. Körfez de… Fethiye ve çevresindeki tarih de bataklığa gömülür.
Gulet turizmiyle, tekne kiralama sistemiyle, gelen turistten alınan gelirle ayakta duran Fethiyeli ve çevre köylerinin sonunu düşünmek bile istemiyorum.
Binlerce küçük ve büyük yatırımcının, otellerin, pansiyonların, çiftçinin, küçük sanayi esnafının, tersanenin sonunu yazmak bile istemiyorum.
Arkadaşlar…
Fethiye yalnızca bir ilçe değildir.
Fethiye Akdeniz’in binlerce yıllık tarihinin barındığı bir bölgedir.
Envai çeşit bitkinin yetiştiği topraklardır.
Muazzam doğası ile denizden ve karadan çok geniş bir alana yayılan turizm merkezidir.
O yüzden ben bu projeye yalnızca Fethiye Körfezi’nin kurtuluş projesi olarak bakmıyorum.
Türk turizmine can veren bir kültürün kurtuluşu olarak bakıyorum.
Peki turizm afişlerinde Türkiye’nin “cennet manzarası” olarak yer alan bu körfez nasıl kurtulacak?
Bir yakın dostum son kez bir ölçüm yaptırdı.
Körfezin şu anda deniz turizmine açık alanında bile 15 yılda 2 metre su kaybı var.
20 yıl sonrayı siz düşünün.
İşte bu endişelerle önceki gün Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’yi aradım:
“Sayın Bakan’ım, bir cennet gözlerimizin önünde kuruyor? Ne yapacağız?”
Bakan Haseki anında bir inceleme yaptırdı ve sonuçları bana iletti.
Müjde dediğim gelişme işte budur.
Çevre Bakanlığı Tabiat Varlıkları Koruma Genel Müdürlüğü bir proje çalışması yaptırıyor.
Çıkan ön raporun özet cümlesi şöyle:
“Özel çevre koruma bölgesinde bulunan Fethiye Körfezi’nde ciddi bir çamur birikintisi var. Karadan gelen sularla daha da artıyor…”
Aslında bazı derelerin denize döküldüğü yataklar betondan yapıldığı için toprağın süzgecinden geçmeden gelen sular çamuru artırıyor…
İŞTE O PROJE
2. Tabiat Varlıkları Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı proje 2024 yılı yatırım planına alınmış. Ve maliyeti 1 milyar 800 milyon lira.
5 yıla yayılacak bir proje bu.
Bu süre içinde körfezin temizlenmesi var.
Körfezdeki kirlenmeye neden olan dere kanallarının ıslahı var.
Körfezdeki tersanenin taşınması ve daha modern bir hale getirilmesi var.
Çevre Bakanı Haseki, “İnşallah onayı alırsak bitireceğiz” diyor.
Proje şu anda Cumhurbaşkanlığı’nın onayında.
Ben Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın körfezin kurtuluşu için gereken bu projeye onay vereceğine inanıyorum.
ZİRAİ İLAÇLAR KÖRFEZE
3. Kirlenmedeki en büyük etkenlerin başında derelerin kanallarla zirai ilaçlamadan kalan atıkları denize taşıması geliyor.
Böylece kirlenme doruğa çıkıyor.
Muğla Valisi Orhan Tavlı’nın özel uğraşısıyla zirai ilaçların azaltılması ve kontrolü için konteynır uygulamaları başlatıldı. Ancak kirlenmeyi engellemeye yeterli olmuyor.
Vali Tavlı Bodrum’daki arıtma tesisinin açılışı sırasında Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’a şöyle demişti: “İnşallah bu güzel sistemin bir benzerini de Fethiye Körfezi’ne kurarız…”
Eminim ki Bakan Ersoy da turizmin afişteki yüzü olan bu cennetin kurtuluşu için gerekeni yapacaktır.
MARİNA UYARISI
4. Bu noktada bir konuyu da hatırlatmam gerekiyor.
Fethiye Körfezi’nin ölümden döndürülmesi için proje yapılmışken, öncelikli bir konu var:
Şimdi körfezde bir marina projesi için izin verilmiş durumda.
Ama daha Çevre Bakanlığı’nın kurtuluş projesi başlamadan…
Körfez kurtulmadan…
Tersane yeni bir yere taşınmadan…
Var olan bir marinanın karşısına bir marina daha yapılması ne derece doğrudur?
Tekrar söylüyorum.
Marinaların artmasına karşı değilim.
Ama giderek bataklığa dönüşen bir körfezin henüz can çekişen bir noktasını ikinci bir marinayla boğmanın ne anlamı var?
Zaten kapalı olan ve kendisini temizleyemeyen körfezin can çekişen noktasında 250 metrelik bir nefes alanı kalıyor.
Yeter mi?
Umarım bu ayrıntı da dikkate alınacaktır.
İyi pazarlar…