We-Flytour-GM-Banner-Animation
We-Flytour-GM-Banner-Animation
Anasayfa Aktüel Dokuzoğlu: Sürdürülebilir Turizm Programı zorunlu oldu

Dokuzoğlu: Sürdürülebilir Turizm Programı zorunlu oldu

GM Haber Merkezi

BIX Kurumsal Kurucusu ve Sürdürülebilir Turizm Denetçisi Bülent Dokuzluoğlu programla ile ilgili bilgi verdi.
Turizm Bakanlığı Turizm Geliştirme Ajansı (TGA) ve Global Sustainable Tourism Counsil (GSTC) birlikte yürüttüğü sürdürülebilir turizm programı ile ilgili, 15 Kasım tarihinde Turizm bakanlığı tarafından genelge yayınlandı. 15.11.2022 tarihli ve 2022/2 Sıra Sayılı genelgeye göre;
Türkiye Sürdürülebilir Turizm Programı standartları üç aşama halinde olup, I. Aşama Belgesinin, turizm işletmesi belgeli konaklama tesisleri ile basit konaklama turizm işletmesi belgeli tesislerin tamamı için 31.12.2023 tarihine kadar, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı web sayfasında (https://tga.gov.tr) belirtilen koşullarda ve yetkilendirilmiş firmalar aracılığıyla alınması zorunludur.

Peki işletmeler nasıl bir yol izlemesi gerekiyor. Oteller bakanlık tarafından yayınlanan sürdürülebilir turizm kriterlerini danışmanlık ya da eğitim çalışmalarıyla destekleyerek işletmelerinde uygulamak durumundalar.
BIX Kurumsal olarak bu konuda otel işletmelerine her türlü desteği verdşklerini dile getiren Dokuzluoğlu, “Gerek danışmanlık, gerek eğitim gerekse sertifikasyon konusunda bize her zaman ulaşabilirler” dedi.

Bülent Dokuzluoğlu programla ilgili detayları, şu ifadelerle aktardı;

Sürdürülebilir Turizm İlkeleri dört ana başlıktan oluşmaktadır. Bunlar; Sürdürülebilirlik Yönetimi, Sosyal ve Ekonomik Faydalar, Kültürel Mirasın en üst düzeye çıkarılması ve Çevreye olan faydaların en üst düzeye çıkarılmasıdır.

Sürdürülebilir Turizm ne anlama gelmektedir?

Dünya Turizm Örgütüne (UNWTO) göre; ziyaretçilerin, endüstrinin, çevrenin, ve ev sahibi toplulukların ihtiyaçlarını ele almak yoluyla şimdiki ve gelecekteki ekonomik, sosyal ve çevresel etkileri tam olarak dikkate alan turizmdir.
Otel işletmeleri hem kendi varlıklarını hem de destinasyonun varlığını devam ettirebilmek için bölgede yaşayan topluma, bitki ve canlılara, çalışanlara, bölgenin kültürel mirasına, enerji kaynaklarına, toprağına denizine, suyunu saygı duymalı, sahip çıkmalı ve bu değerleri koruma yönünde projeler yerine getirmelidir.
Dünya turizm Örgütünün stratejisine uygun olarak Turizm Bakanlığımız tarafından planlanan ve tüm turizm işletmelerini kapsayan bu program oldukça vizyoner ve doğru bir projedir. Burada turizm sektörü paydaşlarına düşen artık doğru bir şekilde sürdürülebilirlik ilkelerini işletmelerinde hayata geçirmektir.

Bakanlık program kriterlerini yayınladıktan sonra bu şartların işletmelerde adaptasyonunu sağlamak için üç aşamalı bir program oluşturdu. 2023 yılı aralık ayına kadar oteller yayınlanmış olan kriterlerin %30’unu hayata geçirerek Control Union gibi, bağımsız yetkili sertifikasyon kuruluşlarından denetim talep edecek ve sertifikalarını alacaktır.

Kalite yönetim sistemlerini işletmelerinde uygulayan ISO sertifikalarına sahip olan işletmeler bu noktada daha avantajlılar. Çünkü sürdürülebilir turizm programı bir dokümantasyon istiyor.
İşletmelerin sürdürülebilirlikle ilgili politikalarını oluşturduktan sonra bu programı kapsayan bir risk analizi yapmaları gerekiyor. Bu risk analizine göre işletme içerisinde organizasyon şeması görev tanımları oluşturulmalı ve sürdürülebilirlik programının şartlarını karşılayan prosedür talimat ve formlarını oluşturarak doküman kayıtlarını muhafaza etmeleri gerekiyor.

İşletmeler yaptıkları çalışmaları hem misafirlerle hem çalışanlarla, hem de yerel toplumla birlikte organize etmeli, doğru bir etkileşimle destinasyon bütünlüğünü kapsayacak şekilde bu programı uygulamalıdır.
Tabi burada, işletmelerin bir dokümantasyon sistemi kurarak, faaliyetlerini bu yazılı kurallara göre yapması gerektiğinin, ne kadar önemli olduğu gerçeği bir kez daha karşımıza çıkıyor.
Her ne kadar bazı işletmeler ve işletmeciler yönetim sistemlerinin gerekliliğini farklı şekilde yorumlasa da bizlerin öncelikli olarak vermesi gereken bir karar var.

Biz şirketlerimizi bilimsel gerçekleri göz önüne alarak mı yöneteceğiz yoksa sadece kendi öngörülerimize göre mi yöneteceğiz. Yani bilimin yanında mı olacağız? Yoksa bilimin karşısında mı olacağız?

İşletme biliminde bir kalite ve arge departmanı kurulması gerekliliği ve gerçeği 1911 yılında Frederick Taylor’un teorisiyle ortaya konmuştur. Avrupa ve Amerika Birleşik Devletlerindeki şirketler bu bilimsel gerçeğe göre şirket organizasyonlarını ve operasyonlarını buna göre planlamış ve yürütmüştür.

Taylor’un teorisine göre, şirketlerde düşünme, yapma ve kontrol sistemleri birbirinden ayrılmalıydı.
Yani düşünme-strateji ya da araştırma geliştirme ve kontrol birbirinden ayrı organizasyon şemalarında yerini almalıydı. Bunu yapan işletmelerin diğerlerinden ayrıldığını çok net bir şekilde görebiliyoruz. 1950 yıllarda dünya bilgi çağını konuşurken bizler farklı konularda meşgul olarak hayatımıza devam ediyorduk.

Aynı bugün dünyadaki modern yönetimlerin, insanı, bilgiyi, sistemi, teknoloji 4.0-5.0, yapay zekayı konuşurken; bizlerin inşaat yatırımları yaparak herşeyi başaracağımızı düşündüğümüz gibi.

Sürdürülebilir Turizm Programı ile birlikte bakış açımızın değiştiği,
her şey bina, mal, inşaat v.b görmek yerine;
insana, bilgiye, sisteme, doğaya, canlılara, kültürel varlıklara, sanata değer verdiğimiz güzel günlerde görüşmek üzere.

Yorum Yaz

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.