28.12.2021 de GM Dergi’de kaleme aldığım görüşlerimde Rusya Pazarı için şunları paylaşmış idim:
“Rusya ve Ukrayna Pazarını etkileyebilecek en önemli konu iki ülke arasındaki olası çatışma olarak düşünülebilir. Ukrayna sınırının 15 km yakınına 120.000 Rus askerinin konuşlanması çatışma ya da büyük bir siyasi gerilime gebe olunduğunu gösteriyor. Bir çatışma halinde ABD ve AB’nin Rusya’ya yaptırım uygulaması durumunda , Rublede değer kaybı vb negatif ekonomik sonuçlar da söz konusu olabilir.”
Maalesef korktuğumuz başımıza gelmiş oldu. Savaşın tüm harareti ile devam ettiği ve karşılıklı yaptırımların havada uçuştuğu bir dönemde sezon değerlendirmesi yapmak oldukça zorlaştı.
Öncelikle , savaşın bir an önce sona ermesi ve ne sivil halkın ne de belki de tesislerimizde ağırladığımız iki tarafın askerlerinin daha fazla zarar görmemesini temenni ediyoruz.
Sektörel bazlı değerlendirmeye gelecek olursak:
Olumsuz etkenleri hepimiz yakından takip ediyoruz. Aslında her biri başlı başına büyük bir kriz sayılabilecek negatif etkenlerin çözümü de maalesef kontrolümüz dışında. Öncelikle savaşın , alışık olunmayan Avrupa coğrafyasında yer alması, herkesin cebinde video çekebilecek telefonların olması ve internetin kesilmemiş olması, tüm dünya tarafından adeta canlı izlenen, korkunç sahneleri önümüze getirmekte. Savaş ve yıkımın yol açtığı psikolojik etkiler, insanları tatile gitme düşüncesinden uzaklaştırmakta.
Yine , bir tarafın , karşılaştırıldığında oldukça zayıf bir ordu ile düzenli ve devasa bir orduya kafa tutmaya çalışması , kadın- erkek , halkın namluların karşısına dikilmesi , savaş için anlaşılabilir bir gerekçe sunulmaması hemen hemen tüm dünyayı mazlum olanın arkasında taraf olmaya iten bir olgu.
Seyrini kimsenin öngöremediği bu savaş durumu en iyi ihtimalle önümüzdeki günlerde siyasi bir çözüme ulaşsa bile turizm sektörünün yine kan kaybedeceği aşikar. Önümüzdeki sezonu da sayarsak 7 yılın 5 inde kriz yaşamış sektörümüzde morallerin de bozulduğu ayrı bir gerçeklik. Pandeminin en çok etkilediği sektörlerin başında yer alan sektörümüz yine negatif etki açısından sıralamanın en üstlerinde yer almakta.
Yaptırımlar nedeni ile petrol fiyatlarındaki artışın uçuş maliyetlerine etkisinden, rotaların uzamasına, Rubledeki set değer kaybından , Leasing yoluyla sağlanmış uçak filolarının iade talebine , Ukrayna Pazarının tamamen bitmesinden, uçuşa kapalı sahanın kuzeyinde yer alan Baltık ve İskandinav pazarlarının ulaşım zorluklarına kadar bir çok sıkıntılı durum söz konusu.
EASA olarak bilinen Avrupa Birliği Havacılık Güvenliği Ajansı, Ukrayna sınırına yakın uçan sivil uçaklar için “yüksek risk” konusunda da uyarıda bulundu. Uyarıda bulunulan bu ülkeler
(Beyaz Rusya, Polonya, Slovakya, Macaristan, Romanya ve Moldova ) da yine önemli hedef pazarlarımız.. Ajans, özellikle, sivil uçakların hem kasıtlı olarak hedeflenmesi hem de yanlış tanımlanması riski ile karşı karşıya kalınabileceğinin altını çiziyor..
2017 sezonundan beri Antalya’ya gelen turist sayısı içinde yaklaşık %50 pay sahibi iki ülke, Rusya ve Ukrayna’dan beklenti oldukça düştü. Türk kökenli tur operatörlerinin 60 uçağı Türk bayraklı yapma ve yaptırımlardan sıyrılma girişimi çok önemli. Bu üç operatörün uçak kapasitesi normalde bunun iki katından fazla ama lokomotif operatörlerin ayakta kalması bile büyük bir kazanım olacaktır.
Avrupa Pazarı ile sıfır ilişki içinde olan onlarca otelimiz var. Bunlardan bir kısmı hiç açılmayabilir. Açanlar da kısıtlı süre , yüksek sezonda faaliyet gösterebilir.
Avrupa pazarı genelinde Ocak ayı itibarı ile ivmelenen rezervasyonlar kabaca yarı yarıya düşmüş durumda. İptallerde de çok az artış var .Bu pazarlardaki durgunluk , Ukrayna’daki durumun kanıksanması durumunda tekrar ivmelenebilir. Rus pazarı boşluğu nedeni ile paket fiyatların otel ayağında gerileme olabilir. Uçak ayağında ise maliyetler artacaktır. Birbirini dengeleyecek olan bu iki unsur bir süre sonra Avrupa Pazarında hareketlenmeye sebep olabilir.
İç pazar, son yedi sene de olduğu gibi yine otelciler için can simidi olabilecek mi ?
Korkarım hayır…
Türkiye’nin risk primi (CDS) , 2018 Rahip Brunson krizindeki dönemin bile üstünde ve 2008 küresel krizinden sonraki en üst noktada. Bilindiği üzere , kur korumalı mevduat sisteminde turizm gelirleri ile cari fazla verme hedefleniyordu. Son bir haftada MB’nın 6 milyar USD sattığı haberleri dolaşıyor piyasalarda. Yeni bir döviz kur atağı olursa, iç pazarın da tatil harcama bütçeleri eriyecektir. Otellerin maliyetleri TL cinsinden çok arttığı için iç pazar tüketici için cazip fiyatlar oluşması zorlaşmaktadır.
İran ve Ortadoğu pazarlarından olumlu sinyaller gelmektedir. Ancak, Antalya yatak kapasitesi için bu pazarlardaki 2 kat artışın bile sayısal bir anlamı olmayacaktır.
Bu krizden de yine dersler çıkarmaya devam edeceğiz. Özellikle Rusya’dan yolcu getiren Türk Tur Operatörleri uçak filo yapılandırmalarında önemli değişiklikler yapacaktır. Meslek örgütlerimiz de pazar çeşitliliğine tekrar tekrar vurgu yapacaktır ancak pazarın yarısını domine eden iki ülkenin yerini kısa ve orta vadede doldurmak mümkün görülmemektedir.
Kanaatimce, İngiliz Pazarı üstünde çok durulması gereken bir pazardır. Antalya’ya en yüksek 720.000 İngiliz turistin geldiği ve bu sayının İspanya’da 18-20 milyonları bulduğu düşünülürse çok ciddi bir potansiyel önümüzde durmaktadır. Özellikle ailelerin, All Inclusive hizmetleri , rakiplerinden çok daha iyi sunan Türkiye’yi tanımasında Turizm Geliştirme Ajansına önemli görevler düşmektedir. Keza Polonya da Türkiye ilgisi bakımından ayrıca önemlidir.
Yazımızı çağdaş Ukrayna’nın fikri mimarlarından biri, Lesya Ukrayinka’nın (Larisa Kosac) dizeleri ile noktalayalım:
Hayır, gözyaşlarımla gülmek istiyorum,
Felaketin ortasında şarkı söylemek,
Ümitsizce umuyorum,
Ben yaşamak istiyorum!
Üzücü düşünceler defolun.