Dünya nereye gidiyor? Corona Covid 19 pandemi sürecinde ki yolculuk insanlığı nereye taşıyacak? Her şeyin her dakika değiştiği bir geleceğe nasıl hazırlanılır?
Belirsizliği yönetmek diğer bir deyişle, yeni çağın yeni yetkinliklerini keşfetmek ve oluşumlara, yaşama bunu adapte etmek olarak tanımlanabilir. Çağımızda imkansız olanı başarmak, daha önce kimsenin uygulamadığı yeni bir fikri uygulamaya koymak, hızlı kısa bir sürede farklı yöntemler geliştirmek olarak algılanabilir. Belirsizlik sürecinde ayakta kalabilmek, bilinmezlerle başa çıkmak ve bu dönemlerde büyüyebilmek için kağıda dökülmüş rutinler, basit kurallar ve doğaçlama yeteneği oluşturmak gerekir. Bu aslında bir şirket kültürüdür. Bir şirketin işletmelerinde biçimsel yapıyı karşılklı olarak etkileme niteliğindeki şirket içi değerler, inançlar ve alışkanlıklara verilen isimdir yani. Bir şirkette çalışan kişilerin davranışlarını yönlendiren normlar, kalıplar, inançlar, tutumlar ve davranışların oluşturduğu bütün de o kurumun kültürüdür.
Şirket kültürü en genel anlamıyla değerlerin bütünü ve çalışanların “burada işler böyle yürür” dediği şeydir aslında. Bu kültür bilinçli ve mantıklı bir şekilde oluşturulursa, ekip üyeleri alışılmamış durumların üstesinden daha kolay gelirler. Kimse bakmazken çalışan davranışını şekillendiren görünmez el olarak özetleyebileceğimiz şey şirket kültürüdür. Kısaca; Şirketler, başarılı olmak ve faaliyetlerini sürdürebilmek ayakta kalmak, hatta büyümek için akıllıca tasarlanmış rutinlere sahip olmalıdır. Bu da şirketin entellektüel sermayesinin oluşumu için ilk adımlardan birisidir. İşler, aslında her zaman için kendi zamanının ruhunda farklı görünürler. Bazen bir rakibi satın almak gibi karmaşık bir süreçten bir form doldurmak gibi basit bir sürece kadar birçok noktada çeşitlilikler gösterebilirler. Ancak yakından baktığımızda, yani sistematik olarak işin içine girdiğimizde, her birinin doğal bir işleyiş süreci olduğu görülecektir.
Genelde stabil dönemlerde bu rutinlerin dışına çıkılmaz. Ancak şirket yüksek seviyede belirsizlikle karşı karşıya kaldığında veya bir krizde ihtiyaçlar hızla değişim gösterdiğinde rutinler kırılır. Bu durumda da, şirketler anlık değişiklikler yapmak durumunda kalırlar ve bunların da bazıları başarılı olur, bazıları da başarısızlıkla sonuçlanır. Belirsiz zamanlarda yaşamak çok zor ve sıkıcı bir süreçtir. Belirsizlik gerçek bir lanettir, çünkü insan büyük uyum yeteneğine sahip olsa da belirsizliğe uyum sağlayamaz. Bir sonraki kriz gelene kadar yaşadığınız tüm sıkıntıları kullandığınız çözüm yöntemlerini ve süreçleri deneyimlerinizi gözden geçirmek ve alternatiflerini oluşturmak, her şeye değilse de çok şeye hazır ve hazırlıklı olmak şirketiniz için akıllıca olacaktır. Her şirketin sahipleri ve yöneticileri için şirket kültürü yaratmak en önemli öncelikleri olmalı. Patronlar çok zaman hatta genelde mutsuzdur. Mutsuz olmalarının ana sebebi her şeyi kontrol edememeleri, ya da çalışanlarının kendi istedikleri gibi davranmamalarından kaynaklanır. Pandemi döneminde bu sorunlar işlerin daralması, hatta kapanması ile daha da büyümüş durumda.
Yaşadığımız sürece kurumsal değil de kişisel manada bakarsak; COVID 19 pandemi sürecinde, işlerin daralması akabinde ekonomik zorluklar, işsizlik, belirsizlik ve durgunluk, çalışanlarında işverenler gibi oldukça zor zamanlar yaşamasına sebep olduğunu gözler önüne seriyor. Bu sürecin en baskı yaratan tarafı da, ne kadar daha bu durumun devam edeceğinin net olarak bilinememesi halidir. Dünya’ya baktığımızda, 2021’in sonlarına kadar durumun farklı olmayacağı kesin görünüyor. Her alanda yaşanan belirsizlikler, psikolojik ve sosyal manada da birçok rahatsızlığa sebep olmuş durumdayken, hepimizin özel hayatımızda ve iş hayatımızda belirsizliklerin bu kadar artması, ekonomik, sosyal ve sağlık konularında istisnasız tüm dünyada bu kadar endişeli bir zamanı ve belirsizliği yönetmek zorunda bırakıyor her birimizi. Belirsizliği yönetmek uzmanlar tarafından her zaman çok önemli liderlik özelliklerinden biri olarak görülüyor. Liderliğin tanımlarından biri de; Liderlik belirsiz ortam ve durumlara netlik kazandırmak, insanları yatıştırmak ve yararlı yönde harekete geçirebilmek olarak tanımlanıyor.
Aslında gerçekçi olacaksak, belirsizliği yönetme konusunda sadece liderlerden medet ummak yerine, belki de en sağlıklısı, kişisel liderlik kapasitemizi arttırarak kendimizin bu durumlarla nasıl baş edebileceğimizi anlamak, öğrenmek için çalışma ve çaba içerisine girmemiz gerektiğidir. Malum birçok kadim öğretide, insanın, beden, zihin ve ruh’tan oluşan bir varlık olduğu anlatılıyor. Bu alanların her birinde belirsizliği yönetmenin farklı bilim ve donanım gerektirdiği de bir gerçek. Belirsizliği yönetme konusunda gerçekten başarılı olmak istiyorsak her bir alanda ayrı, ayrı aksiyon almak işi kolaylaştırabilir gibi görünüyor. Anladığım kadarıyla, bu tür durumlarda, beden, zihin, ruh üçlüsünün sağlığını ve dinamiğini korumak ve kollamak çok önem arz ediyor. Bu üçlüye şöyle kısaca değinmek gerekirse; Beden: Vücudumuzun çalışma sisteminde, her şartta mücadeleyi sağlayacak enerjinin hazır olduğundan emin olabilmemizin tek yolu, yediklerimiz ve içtiklerimizin kalitesinden geçiyor.
Uzmanları dinlediğimizde, her şeyden önce, doğal ve sağlıklı beslenebilmek için besleyiciliği yüksek gıdalar tavsiye ediyorlar. 3 ila 4,5 litre arasında su içmemiz gerektiği üstüne basarak söyleniyor. Hareket etme kabiliyetimiz ile, (yürüyüş, koşu, yoga) belirsizlik karşısında çok daha dinç ve yenilmez olabilmek için kendi bedenlerimize destek olmalıyız. Hareket ve beslenmenin direkt etkisini göstereceği, dinçliğimizi arttıracak bir diğer alan da alt üst olan uyku düzenimiz. Derin ve kesintisiz uyku güne çok daha dinç başlayıp belirsizliğin yarattığı onca zorluklar karşısında enerjimizi etkili yönetmemizin temel taşı olarak karşımızda duruyor. Ayrıca gün boyunca belirsizlikler karşısında güçlü durmamızı sağlayacak diğer önemli unsur da nefes tekniğimiz. Gerçekten nefes teknikleri ile stresimizi yönetmek belirsizlikler karşısında çok daha güçlü olmak elimizde.
Kısaca bakarsak, Neyle besleniyoruz? Ne kadar sık su içiyoruz? Ne kadar hareketliyiz? Ne kadar kaliteli uyuyoruz? Nefesimizin ne kadar farkındayız? Sorularının cevabı beden sağlığımızın göstergesi olarak önümüzde duruyor. Sağlıklı yaşamın zihinsel kısmına baktığımızda, zihnimizin en temel amacı, bizi yaşamda canlı tutmayı sağlamak. Bunun içinde her şeyin net ve kontrol altında olması gerekiyor. Belirsizlik bu en temel kontrol güdüsünü yok ettiği için vücudumuzda salgılanan hormonlar tüm dengelerimizi alt üst ediveriyor. Kontrolü elde edebilmek için bize bağlı olmayan, asla yönetemeyeceğimiz unsurlardan, etkileyip yönetebileceklerimize yöneldiğimizde ise kontrol duygusunu yeniden elde edebiliyoruz. Dolayısıyla belirsizlikle alakalı etki alanımızda ve ilgi alanımızda olanlar arasındaki farkı ayırt etmemiz çok önemli bir kritik nokta. Diğer önemli bir unsur da odağımızı yönetmek. Olumlu, yönetebileceğimiz, çözüme katkı sağlayacak unsurları odağımıza almak belirsizliği yönetmek için büyük bir avantaj sağlayabilir. Bu anlayışla karşılaştığımız konuya yönelik B,C ve D planları yapmak da belirsizliği yönetmeye destek olacak bir yöntemdir.
Beklentilerimize değil de sahip olduklarımıza odaklanmak ve şükretmeyi seçmek de zihnen belirsizlikler karşısında çok daha sağlıklı bir yerde olmamıza katkı sağlar diye düşünüyorum. Belirsizlik ne kadar etki ne kadar ilgi alanımda? Belirsizlikle ilgili neye odaklanıyorum ve bu odağımı nasıl değiştirebilirim? Alternatifler düşünmek? Beklentileri ve varsayımları bırakmak adına neler yapabilirim? Şu anda şükredebileceğim neler var? Gibi soruların yanıtları bizi zihinsel doğruluğa getirebilir kanaatindeyim. Sağlıklı yaşamın ruhsal kısmına baktığımızda ise, belirsizlik karşısında beden ve zihin kadar zorlanmaz ruhumuz. Ancak, beden ve zihinde modern insan kapana kısılmış gibi hissedince ruhsal gücümüzden faydalanmak çok zorlaşıyor. İçselliğe yönelik öğretilerde ruhun 2 kapısından birinin gözler diğerinin ise nefes olduğunu söylenir.
Aynada kendi gözlerinizin içine bakarak “bu da geçecek” demek, etrafınızdaki sevdiklerinizin gözlerine şefkat ve sevgi ile bakmak belirsizliği yönetmek adına çok etkili stratejiler olabilir. Belirsizlik de olanı olduğu gibi görmek gerekir. Ardından da nasıl daha iyi olabileceğine odaklanmak bizi ruhen güçlendirecektir. Ne yazık ki, çoğunluk olanı olduğundan daha kötü görmeye meyillidir. Belirsizliği başarı ile yönetebilen liderlerin temel özelliklerinden biri de belirsizliği bir öğrenme, büyüme ve gelişme fırsatı görerek keyifle kucaklamayı seçmelerinden kaynaklıdır. Mizah duygusunu kaybetmemek de hem ruhen hem zihnen hem de bedenen fayda sağlayacak bir yöntemdir. Ruhsal manada, belirsizlik karşısında bizi başarıya götürecek bir diğer strateji de bizden daha zor durumda olanlara destek olmak ve onları sakinleştirerek durumun yönetimine geçmek olacaktır.
Nefesimize odaklanmayı ve göz temasını yeterince yapıyor muyuz? Belirsizlik nasıl bir büyüme veya gelişme fırsatı sunuyor olabilir? Mizah duygusunu canlı tutmak adına neler yapabiliriz? Daha zor durumda olan başkalarına nasıl yardım edebiliriz? Gibi sorular ve yanıtları bizi ruhsal olarak doğruluğa götürebilir kanaatindeyim.