We-Flytour-GM-Banner-Animation
atf_banner-02
Anasayfa YazarlarNevzat Çelebi NEVZAT ÇELEBİ -SEKTÖRÜN GÖBEK ADI KRİZ

NEVZAT ÇELEBİ -SEKTÖRÜN GÖBEK ADI KRİZ

NEVZAT ÇELEBİ -SEKTÖRÜN GÖBEK ADI KRİZ

nevzat-celebi

Başta gelişmekte olan ülkeler olmak üzere birçok ülke turizmi ulusal ekonomilerinin, sosyal ve kültürel değerlerinin gelişmesine, toplumsal refah düzeyinin yükselmesine sağlayacağı olumlu katkıları kazanmak amacıyla turizmin ekonomi içerisindeki yerini ve etkinliğini artırmak amacı ile büyük cabalar harcamaktadır.

Örnek: Rusya’nın son yıllarda turistik faaliyetler amaçlı seyahat eden vatandaşlarının bu faaliyetler sürecinde ülkesi dışına çıkardığı paranın basta bir bölümünü bile olsa kendi ülkesinde tutabilmek amacı ile, soçi ve kırım bölgesi olmak üzere turistik tesisler yapması.

Yani sıra daralan ekonomisi nedeni ile harcamaları kendi sınırları içerisinde tutarak ekonomisine dinamik kazandırması bu yolda harcanan cabaları göstermektedir.

Sektörde yatırımların geri dönüş süreleri, istihdam sağlama potansiyeli, döviz kazandırma gücü, katma değerin yüksek olması gibi nedenlerden turizm sektörü kalkınmakta olan ülkelerin kalkınma çabalarında önemli bir alan olarak yer bulmakta.

Ayrıca; Turizm sektörünün emek yoğun (Hizmet sektörü) olması nedeni ile, turizm potansiyeline sahip bölge ve ülkelerde turizm yatırımlarına teşvik ile kalkınmada öncü sektör rolü veriliyor.

Turizmin ülke ekonomilerine sağladığı ekonomik, kültürel, sosyal, siyasal yasam etkileri sektöre verilen önemin artmasında etkili olmakta. Turizmin ekonomi içindeki etkileri, yer aldığı ekonominin yapısına, paranın dolaşım hızına, kişilerin tüketim eğilimlerine bağlı olarak, sektör dinamiklerinin bu eğilimlere en iyi hizmeti en doğru üretim metotları ile gerekli tasarrufları yaparak sağlayabilmesi ile var oluyor.

Tarihsel sürece global olarak baktığımızda; Ekonomik döngünün hep aynı düzeyde gitmediğini, hiçbir şeyin aynı kalmadığını, her ekonomik gelişme ve refah donemin ardından bir ekonomik gerileme, çöküntünün oluştuğunu görürüz. Bunun çok zaman global ekonomi ve, veya politik bir neden ile başlayarak farklı savaşlar, terör veya anlaşmazlıklar nedeni ile çığ gibi büyüyerek bir çok yatırımı, emeği, çalışmayı, planı, programı yıktığını defalarca yasadık, gördük.

Daha önce yaşadığımız krizler sürecini aşmanın farklı yollarını öğrendik, tecrübe ettik.

Fakat şuan yaşadığımız kriz önceki yaşananlara hiç benzerliği olmayan çok yönlü daha büyük ölçekte bir kriz. Bir yanımızda savaş, diğer yanda terör ve politik uyuşmazlıklar.

Klişe bir söz var herkesin diline pelesenk olmuş. Deniyor ki; Krizi fırsata çevirebiliriz.

4,5 milyon bir pazardan eksi yazıyorsun. Ana pazarlarının hepsinde ortalama %30 ila 40 lara varan gerileme söz konusu iken sezon kapıdayken bu krizin bir fırsat olabileceğinden, yeni pazarlardan bahsediliyor. Bu krizin bize daha şimdiden nelere mal olduğunu sektörde ki çok insanın göremeyişine veya görmezden gelişine bir anlam vermek çok kolay değil.

Önceden tahmin edilen ve iyi yönetilen krizler Dünya genelinde çok büyük fırsatlara dönüştürülebilinirken, önceden tahmin edilemeyen ve kötü yönetilen krizler çok büyük yıkımlara, kayıplara neden olmuştur.

Sihirli bir sopamı var bizlerin bilmediği? Yoksa bir mucize mi bekleniyor?

Söylenip duran bu yeni pazarlar nerede? Bugüne kadar neden yoklardı?

Veeee esas soru kaybedileni karşılayacak mı?

90 li yıllardan beri ciddi emek ve çabaların çalışmaların sonucu oluşan ve göz ardı edilemeyecek ölçekte ki bir pazarı, Rus pazarını bir anda sıfıra indirdik.

Kıyılarımızda ki bir çok tesis bu pazar ile var oldu. Diğer yandan; Ülkemizde ve çevremizde yaşanan ekonomik, politik sorunların yanı sıra Suriye’deki savaş, mülteciler ve terör durumu Avrupa Pazarında da %40 lara varan rezervasyon gerilemesi ile beraber, sektörümüzde gerek İstanbul’da, gerekse ege ve Akdeniz kıyılarında kısa ve uzun vadede geleceği doğru okumadan, arz talep dengesini göz ardı ederek sürekli yeni ve büyük kapasiteli tesis yatırımları yapmamız bozulan arz talep dengesi içerisinde fiyat ile satışa yönelmiş durumdayken içinde bulunduğumuz durum 2014 – 2015 in satış rakamlarına en az üç yıl sonra ulaşabileceğimizi gösteriyor.

Bunların tümü ayrı, ayrı çok önemli ve büyük konular ve sorunlar şimdi çözüm bekliyor.

Tüm bu konular ve sorunlar başta doğrudan ekonomik olarak ulusal ekonomimizin gelir ayağını, sektörü, dolaylı olanakta; tedarikçi ve üreticileri etkileyecektir.

Bütün bu gelişmelere bağlı olarak dünya seyahat turizm sektörü de yaşadığımız krizden kendine düşen nasibini almakta. Bir yandan dünya genelinde seyahat eden kişi sayısında azalma görülürken, bölgesel avantajı ve var ettiği stratejiler ile İspanya sezon rezervasyonlarında ciddi bir artış kaydederek rezervasyonların ödemelerini peşin alır durumda.

 

Türkiye, uluslararası nitelikte bir turizm ülkesi olarak, sahip olduğu ekonomik, coğrafi, doğa, iklim, tarih, kültür (Sağlık, Spor, Kongre, Alışveriş, Eğlence, Dinlence) ve beşeri kaynakları bakımından yerli ve yabancı turistin taleplerine hizmet sunabilecek alt yapıya da sahip nadir ülkelerden biri. Turizm sektörü geçmişte başardığı gibi yine bu krizden de çıkacaktır.

Tabi ki buna bedel ödeyen şirketler, kurum, kuruluşlar, kişiler olacaktır.

 

Kısaca; Krizin sektöre ve tesislerimize yapacağı, kriz öncesi, kriz sırasında ve sonrasında ki dinamikleri, hareketleri, etkileri gibi konulara sektörel ve bireysel olarak çözümler cevaplar bulmamız gerekiyor.

Tüm pazarlar için tanıtım çalışmaları paralelinde, gerçekleştirilecek turizm pazarlaması varolan misafir, potansiyel misafir gözetilerek, talebi ve tüketicinin davranışlarını belirleyip sürekli yapılan faaliyetlerin dışında, hızlı ve etkili bir biçimde destinasyonların imajları öne çıkarılarak, güvenli, sakin, temiz doğal yaşanılabilir bölge bilgilendirmesi ile algı ve ilgi yönetimi uygulaması yolu ile insanların beyinlerinde turizm bölgelerimiz için bir imajın doğal ve kalıcı yönde oluşmasını sağlamalıyız.

Umuyor ve diliyoruz ki en az hasar ve sıkıntı ile bu süreci de atlatalım. Hepimiz aynı gemideyiz.

 

Kimse bizi kendimize sakladığımız bilgi/beceri, deneyim ve tarzla anmaz.

Eğer bu gün paylaşmazsanız; yarın da düne benzeyecektir.

Eğer hiç paylaşmazsanız çok ta önemli değil zaten.

Hissettiklerinizi söyleyin. Düşündüklerinizi yapın.

Ölüm yaşlanmakla değil; unutmak ve unutulmakla gelir.

Unutmadan/Unutulmadan; güzel olan her şeyi ve sevgiyi paylaşmak umudu/dileği ile IŞIK VE SEVGI İLE KALIN.

Yorum Yaz