We-Flytour-GM-Banner-Animation
atf_banner-02
Anasayfa Sektörel Haberler UÇAKTA MÜCEVHER ALIŞVERİŞİ YAPTINIZ MI ?

UÇAKTA MÜCEVHER ALIŞVERİŞİ YAPTINIZ MI ?

Uçak seyahatlerinde ne tür alışkanlıklarınız var? Kalkarken sakız çiğniyor musunuz? Hostesten gizlene saklana cep telefonu kaçamağı yapıyor musunuz? Peki uçakta mücevher alışverişine giriyor musunuz? Sabah Gazetesi yazarı Nur Çintay  köşesinde “uçakta mücevher alışverişi” başlıklı yazısıyla uçakta ilk satış yapan kadını anlattı ve uçak mecaralarını işte o yazı…

Uçakta mücevher alışverişi

Önümüzde uzun bir Kurban Bayramı var. Başıyla sonunu bağladığımızda dokuz günlük bir tatil vaat ediyor ve aylardır bunun hayaliyle çalışanlar tarafından iple çekiliyor.
Dokuz gün ciddi bir uzunluk. Her yere gitmeye yetecek süre. Arabayla güneyi de, uçakla dünyanın öteki ucunu da kaldırır.
Arabayla daha başa buyruk olunuyor tabii; herkes kendi keyfinin kâhyası. Ama uçak yolculuğunun kuralı, kaidesi, başa bela olabilecek ıvırı zıvırı daha çok haliyle.
Bir kere tam da bayram kalabalığını ve terör olaylarına karşı güvenlik önlemlerini hesaba katıp uçuş saatinden öyle bir değil, iki değil, hele yurtdışı uçuşuysa bayağı üç dört saat önce gidin havaalanına.

uçak ta
Kokoş bir tip misiniz? Bu seferlik takılarınızı, tokalarınızı asgariye indirin n’olur.
Ayağınıza da bot mot giymeyin. Hem kendi iyiliğiniz hem de bizim sinir sınırlarımız için.
Online check in yaptırmak, harç pulunu almak, unutmuyoruz bunları… Kontrollerden geçtikten sonra da sırf kapıya gitmek kaldı nasılsa, diye avarelik etmiyoruz. Kapı kazığı diye bir şey var; öylesine uzakta yer alabiliyor ki bazen kapı, insan yürümekten helak olup varacağı yeri yarıladığı duygusuna kapılıyor.

İYİ UÇUŞLAR
Oturdunuz yerinize. Hemen emniyet kemerini bağlayıp telefonu da kapatanlardan mısınız? Yoksa her türlü uyarı ve fırçaya rağmen, hostesten gizli saklı cep telefonuyla da sosyal medyayla da haşır neşir olmaya doyamayanlardan mı?
Kalkarken sakız çiğniyor musunuz kulaklarınız tıkanmasın diye? Etrafa ‘İyi uçuşlar’ diliyor musunuz? Peki yan koltuktaki yolcularla hal hatır etmeye girişiyor musunuz hemen?
Hostese her defasına soracak bir sorusu olan meraklı misafirlerden misiniz? Koltuğu yatırıp, kulaklığı takıp ekranı açanlardan mı yoksa hiç vakit kaybetmeden…
Yemek konusunda talepkâr mısınız peki? O niye yok, şu nasıl biter diye beyhude sızlanmalarla var mı aranız? Verileni sorgu sualsiz yiyip tepsiyi sorunsuz teslim edenlerden misiniz, yoksa ‘çişi kakası’ bitmeyenlerden mi?
Uçakta alışveriş yapıyor musunuz hiç? Tek lokma/yudum vermeyen küçük havayoluyla uçtuğunuzda su belki? Kahve? Çay? Çok darda kalırsanız sandviç?

TEYYAREDE SATIŞ
Mücevher alışverişi peki? Kozmetik? Züccaciye? Ne alaka mı? Ne münasebet mi?
Paddy hanımı dinleyin o zaman:
“Ben tayyarede satıcılık eden ilk kadınım. Londra ile Glasgow arasındaki yeni hava yolunda işleyen ‘Voyager’ tayyaresinde bulunuyorum. Yolcuların her istedikleri bende bulunur: Çay fincanlarından tutun da gazeteye, çikolataya, iskambil kâğıdına, allığa, pudraya ve inciye kadar ne ararsanız bulursunuz.”
“Bütün bu sattıklarım benim değil tayyare sahiplerinindir. O halde, diyeceksiniz, bu işte niçin bir erkek kullanmıyor da bir kadın kullanıyorlar? Cevap vereyim: Evvelâ, bu iş için ilk talip ben çıktım. İkincisi, kadınların tayyarelerde gayet rahatlık ve emniyet ile seyahat edebildiklerini göstermek istiyorlar. Üçüncü sebep de şu: Tayyarelerde seyahat edenler erkeklerden ziyade kadınlardır.”
“Evet, hayret etmeyin: Bu, böyledir. Gelin de şimdi, bu vaziyet karşısında, kadınların korkaklığından bahsedin!”
“Hakikaten, şu muhakkak ki, tayyareye ilk defa binen bir erkek bir kadından daha fazla heyecan içindedir. Çünkü kadın esasen, korkusu olmadığı için ve sırf macera hevesi ile biniyor, erkek ise ya acele bir işi veya para ve ticaret maksadı ile koştuğu yere gitmek için.”
Bugünden bakınca saçma gelebilir bu kadın-erkek saptaması ama düşünün ki 1934 tarihli bir yazı bu. Gökhan Akçura’nın Turizm Yıl Sıfır kitabında rastladım.
Paddy hanımı tanıtan Vedat Galip, “Bundan onbeş yirmi sene evvel ‘gökyüzünde inci satan kadın’ dense mutlaka binbir gece masallarından bahsediliyor sanırdınız” diyor. İşin tuhaf tarafı, bugünden bakınca da öyle geliyor!

Yorum Yaz